Kayıtlar

Güzel Geçinme Adâbı

Güzel Geçinme Adâbı İslâm dini, insanların muaşeretine (birbiriyle görüşüp konuşmalarına, toplum halinde medeniyet üzere yaşamalarına) büyük bir önem vermiştir. Müslümanların birbirleriyle geçinmelerinde samimiyet, tevazu, sadelik, zorlanmama, karşılıklı yardım, nezaket, saygı, sevgi ve hayırseverlik bir esastır. İslâm’da halk ile geçinmenin çeşitli yönleri ve dereceleri vardır. Bunların bir kısmı şunlardır: 1) Herkese karşı tadlı dilli, güler yüzlü, açık kalbli olmak. Bir Müslüman daima güler yüzlü bulunur. Hiç bir kimseyi asık bir yüzle karşılamaz. Bir hadis-i şerifte buyurulmuştur: "Şüphe yok ki, Allah yumuşak huylu, açık yüzlü kimseyi sever." 2) Herkesle güzel şekilde görüşmek, insanlara eziyet vermekten kaçınmak. Bir hadis-i şerifte buyurulmuştur. "Müslüman odur ki, dilinden ve elinden Müslümanlar selâmette bulunur." 3) İnsanların eziyetlerine katlanmak, kötülüğe karşı iyilik yapmak. Bir hadis-i şerifte buyurulmuştur:

İçinde İnsan Olmayan Yere Girilince Verilecek Selâm

İçinde İnsan Olmayan Yere Girilince Verilecek Selâm İçinde insan olmayan bir yere girildiği zaman; اَلسَّلاَمُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللهِ الصَّالِحِينَ Okunuşu: “Esselâmu aleyna ve alâ ibadillahissalihîn!” Denilir. Anlamı: “Selam bizim üzerimize ve Allah'ın sâlih kulları üzerine de olsun.”

Her Gün Kavga Eden Çiftler Ölümü Hatırlayınca Hiç Kavga Etmediler

Her Gün Kavga Eden Çiftler Ölümü Hatırlayınca Hiç Kavga Etmediler Bir gün bana bir arkadaş geldi. Hanımı ile hiç geçinemiyormuş. Evde her gün basit şeyler yüzünden tartışma oluyormuş, bıkmış bu tartışmalardan, artık ondan ayrılmak istiyordu. Bunların münakaşaları yüzünden iki taraf aileleri de birbirine girmiş. Hanımı bunun tarafına, bu da hanımının tarafına düşman vaziyette. Kanlı bıçaklı deniyor ya aynen öyle imişler. Yine bir gün perişan bir vaziyette geldi, hiçbir nasihat dinleyecek halde değildi. Ya Rabbi, ben buna ne diyeyim diye düşündüm. Sonra ona, “Ayrılsan da fark eden bir şey olmayacak, bir ay kadar ömrün kaldı, ne istiyorsan git yap” dedim. Bu sözü duyan arkadaş şok oldu, rengi attı, yine perişan bir durumda çıkıp gitti. Sonra arkadaşlardan ve kendisinden dinlediğim için ne yaptığını anlatayım. Kapıdan çıkar çıkmaz özel kalemdeki arkadaşlarla helalleşmeye başlamış. Rastladığı herkesle helalleşiyormuş. Eve gidince kavgalı hanımına, (Hatun gel demiş, bunca zamandır

Saliha Bir Kadının Gelinlik Kızına Nasihatleri

Saliha Bir Kadının Gelinlik Kızına Nasihatleri “Bak yavrum, beni çok iyi dinle. Eğer ana ve babası zengin olan bir kız evlenmeyecek olsaydı senin evlenmeye ihtiyacın olmazdı. Çünkü baban zengin, meşhur, makam ve itibar sahibidir. Sen de böyle bir adamın kızısın! Lâkin hayat öyle değildir. Allah’ü Teâlâ, bizleri yaratmış ve bizim için hayat kanunları koymuştur. Kanaat sahibi ol. Kendi haline şükret. Kocan eve her ne alıp getirse, onu en güzel bir şekilde kabul et. Kocana teşekkür ederek, hoşnutluk göster. Haline şükretmeyen, kendi kazancını beğenmeyen, gönül huzuru, kalp rahatlığı bulamaz. Kocana itaat et, yap dediklerini yap, yapma dediklerini yapma. Kocanla sohbet ederken ve konuşurken ona karşı itaatli olduğunu, onun dediklerini güzel bir şekilde dinleyip yerine getirdiğini, senin konuşma ve dinleme şeklinden anlasın. Bu şekilde hareket edersen Allah’ü Teâlâ senden razı olur ve eviniz saadetle dolar. Evinin içini, dışını çok temiz tut. Üstünü başını temiz tut. Kocanın

Sadaka Vermekte Acele Ediniz

Sadaka Vermekte Acele Ediniz Rasûlüllâh Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki; “Ümmetim! Sadaka vermekte acele ediniz! Zira size bir zaman gelir ki, kişi o sırada sadakasıyla (sokak sokak) dolaşır da onu kabul edecek bir kimse bulamaz. (Sadaka verilmek istenilen) herkes: “Dün bu sadaka ile gelseydin (ihtiyacım vardı), muhakkak ben onu kabul ederdim. Fakat bu gün benim için bu sadakaya ihtiyaç yoktur.” der.

Besmelenin Fazileti

Besmelenin Fazileti Saliha bir kadının, münafık ve cahil bir kocası vardı. Bu kadın "Bismillahirrahmanirrahim" diye besmele çekmeden, hiçbir işine başlamazdı. Kocası, onun bu haline kızar, kadıncağıza yapmadığı eziyeti bırakmazdı. O saliha kadın ise, kocasının eza ve cefalarına sabreder ve onun doğru yola gelmesi için Allah'a dua ederdi. Bir gün, kadının kocası iyice öfkelenmişti... Karısına yapacağı eziyet ve kötülük için bir bahane arıyor ve kendi kendine: "Şuna bir oyun çevireyim de görsün; bakalım onu rezil olmaktan kim kurtaracak?" diye söylenip duruyordu. Başkalarına açıkça söyleyemediği inkârcılığı, artık bütün çirkinliğiyle, içinde dolup taşmıştı. Hanımını çağırdı, ona bir kese altın vererek: - Bunu iyi sakla! Diye tembih etti. Kadında kocasının emri üzerine hemen gitti, besmeleyi çekerek keseyi iyice sakladı. Bu arada kocası da onu gizlice takip ediyordu. Sonra karısının haberi olmadan keseyi, karısının sakladığı yerden aldı. İçindeki

Allah’ü Teâlâ İsterse Her Şey Olur

Allah’ü Teâlâ İsterse Her Şey Olur Allah’ü Teâlâ erenlerinden Dinar oğlu Malik devrinde iki kardeş yaşamaktadır. Bu iki kardeşten biri yetmiş, diğeri de tam otuz beş yıl ateşe taparak hiçbir muratlarına kavuşamadığını anlayan küçük kardeş bir gün ağabeyine dert yanar, der ki: "Ağabeyciğim! Bu kadar yıldır ateşi ilah bilerek ona tapındık. Fakat bakıyorum ki hiçbir dileğimize erişemedik. O yüzden bende ateşin ilah olmadığına dair bir şüphe uyandı. Bu şüphemde haklı olup olmadığımı araştırmak için seninle bir denemeye girişelim. Eğer ateş başkalarını yaktığı gibi bizi de yakarsa, kendisine bir daha asla tapınmayalım. Yok, eğer yakmazsa ölünceye kadar ilahlığına iman ederek ibadetten geri durmayalım." Bu karardan sonra iki kardeş bir ateş yakarlar. Küçüğün büyüğüne; "Ateşe ilk önce elimizi hangimiz uzatacağız. Sen mi yoksa ben mi?" diye sorar. Ağabeyi, "Sen uzatacaksın" deyince küçük kardeş elini hemen ateşe yaklaştırır. Bakar ki ateş elini yak

Ülülazm Peygamberler

Ülülazm Peygamberler Sual: “Kelimullah” ile “kelimetullah” aynı mıdır? Hazret-i İsa’ya niçin ruhullah denmiştir? Âdem safiyullah deniyor? Bunlar ne anlama geliyor? Cevap: Önce Ülülazm Peygamberlere verilen unvanları bildirelim: Muhammed aleyhisselama “Habibullah” denir. İbrahim aleyhisselama “Halilullah” denir. Musa aleyhisselama “Kelimullah” denir. İsa aleyhisselama “Ruhullah” denir. “Kelimetullah” da denir. Âdem aleyhisselama “Safiyullah” denir. Nuh aleyhisselama “Neciyullah” denir. Bu altı Peygamber, diğer Peygamberlerden daha üstündür. Bunlara “Ülülazm” denir. Hepsinin üstünü Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamdır. “Habibullah” , Allahü teâlânın sevgilisi demektir. Çünkü en çok Onu seviyordu. Kâinatı Onun için yarattı. “Kelimullah” , Allahü teâlânın kendisi ile konuştuğu kimse demektir. Kelim, kendisine söz söylenen, kendisiyle konuşulan demektir. “Kelimetullah” , Allahü teâlânın kelimesi demektir. Kelime, burada ruh anlamındadır

Sarhoş Komşu

Sarhoş Komşu  İmam-ı Azam Hazretlerinin genç bir komşusu vardı.  Her gece evine içkili gelir, çıkardığı gürültü ile imamı çok rahatsız ederdi. İmam, gençten hiç şikâyetçi olmaz, komşusunun haline tahammül ederdi. Bir gün başkalarının şikâyetinden olsa gerek genci hapse attılar. Ertesi gece gencin sesini duymayan Ebu Hanife Radiyallahü Anh şaşırdı ve:  - Genç komşumuzun sesleri niçin kulağımıza gelmiyor? Diye sordu.  - Efendim, o sarhoşu vali hapse attırdı, dediler.  Ertesi sabah doğruca valinin konağına gitti. Talebeleri, Hocamız her halde valiye teşekkür edecek, diye düşünüyordu. Vali, onu görür görmez ayağa fırladı. Hürmet etti ve:  - Ya imam! Teşriflerinizin sebebini lütfen söyler misiniz? Dedi.  O da, komşusu olan gencin serbest bırakılmasını rica etti. Vali:  - Efendim, böyle ehemmiyetsiz bir mesele için iye zahmet ettiniz? Haber gönderseydiniz emriniz derhal yerine getirilirdi, cevabını verdi.  Delikanlı serbest bırakıldı. İmam'la karşılaştıklarında oldu

Eden Bulur

Eden Bulur  Hz. İsa Aleyhisselam, bir gün yolda yürürken bir gencin, aksakallı, ihtiyar bir adamı tekmeleyerek sürüklediğini gördü. Hazreti İsa Aleyhisselam, ihtiyarın bu durumuna çok acır. Hemen koşarak onu kurtarmak ister. Fakat ihtiyar kendisine engel olur ve şöyle der:  - Lütfen dokunmayın, ne olur dokunmayın, beni tekmelesin.  Bu durum karşısında Hazreti İsa Aleyhisselam daha fazla merak ederek, sebebini sorar:  - Ben de zamanında babamı, burada, aynı şekilde tekmelemiştim. Bu genç benim oğlumdur.  Benim babama yaptığımın aynısını, şimdi öz oğlum bana yapıyor. Babama yaptıklarımın intikamını alıyor. KAYNAK: GÜRAN, Kemal, Kendi Kendine Kur'an Okulu

İpin Hesabı

İpin Hesabı Zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. "Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum" diye vasiyet etmiş. Öldüğünde; "Kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar. Kimse çıkmamış. Nihayet bir hamal, "Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar durursam zengin olurum." diye düşünerek kabul etmiş. Vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. Sorgu sual melekleri gelmiş. Bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. "Nasıl olsa bu ölü elimizde... Biz şu canlı olandan başlayalım" demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar. “O ip kimin?” “Nereden aldın?” “Niye aldın?” “Nasıl aldın?” “Nerelerde kullandın?" Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. Sabahleyin kabirden çıkmış.  - Tamam, servetin yarısı senin, demişler.  - Aman, demiş hamal, istemem, kalsın. Ben, sabaha

Neden Başımıza Bir Ömer Radiyallahü Anh Gelmez?

Neden Başımıza Bir Ömer Radiyallahü Anh Gelmez?  Hazreti Ömer Radiyallahü Anh geçtiği yollardan taşları ayıklar, halkın ayağına değmesi muhtemel acıtıcı maniaları bizzat temizlerdi. Bir gün yine yoldan giderken gözüne çarpan bir taşa ayağıyla vurdu. Yolun kenarına doğru yuvarlanan taş, gelmekte olan bir sahabenin ayağına çarptı.  Buna müteessir oldu; fakat bir şey söylemeden geçip gitti.  Aradan bir sene geçmişti. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh, aynı yolda yürürken, rastladığı taşları yine ayakucuyla vurup kenara itmekteydi. Tam o sırada, geçen sene ayağına taş değen sahabe de oradan geçiyordu.  Halife cebinden para dolu bir kese çıkartıp uzattı:  - Buyur, bunu harçlık et!  Sahabe heyecanlandı:  - Harçlığım var, ya Emire'l-Mü'minin!  - Biliyorum harçlığın var; fakat buna rağmen kabul etmeni istiyorum!  - İhtiyacım yok.  - Peki, sen bu sene hacca gitmeyecek misin?  - Gideceğim.  - Öyle ise bunu al da, yol harçlığı yap!  - Yol haçlığım da var.  - Bi