Kayıtlar

Cennete Girmeye Engel Olan Şey

Cennete Girmeye Engel Olan Şey Yememizin, içmemizin giydiklerimizin helâl ya da haram olmasına aldırış etmeyenler var. Bu vurdumduymazlık insanı cehennemin dibine sürükler. Bir şey istedik de, istediğimiz verilmedi ise, önce kendimizi hesaba çekmemiz gerekiyor. Kazancımızda haram karışığı var mı yok mu araştırmamız gerekir… Şu vak’a bu hususa çok net açıklık getirir: Bir gün kalabalık bir sahabe topluluğu Rasûlüllah Efendimizle Sallallahü Aleyhi Vesellem oturuyorlardı. İçlerinden Sa’d bin Ebu Vakkas (r.a.), Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’den şöyle bir istekte bulundu: – Ya Rasûlâllah! Benim için Allah’a duâda bulunsan da, duaları kabul edilen biri olayım… Peygamberimiz Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şu karşılığı verdi: – Ya Sa’d! Yediğini, içtiğini helâl yoldan kazan. Allah’a yemin ederim ki, biri midesine haram olan şeyi indirirse, onun 40 gün hiçbir ameli kabul olmaz. Haram ile beslenen vücut cehennem ateşinde yanmaya lâyık olur.” (Tergib-terhip. c/2. sf: 547

Rahle-i Edeb; Mecliste Oturma Adabı

Rahle-i Edeb; Mecliste Oturma Adabı İlim Ve Sohbet Meclisleri İlim veya zikir meclislerinde gerekli adap ve erkâna son derece riayet edilmelidir. Sohbet meclislerine sonradan katılan kişiler, o mahaldekilerin dikkatlerini dağıtmadan, kendilerine en yakın ve boş olan bir yere sessizce oturmalıdır. Zira Câbir b. Semure Radiyallahü Anh'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Nebi Sallallahü Aleyhi Vesellem'(in huzurun)a vardığımız zaman (her)birimiz, (meclisin) bittiği (yani önüne gelen ilk boş) yere otururdu. (Ebû Dâvûd, Edeb, 16) Meclise Gelenlere Karşı Davranış Adabı Toplu olarak oturulan meclislere biri gelince ona yer gösterilmelidir. Meclise gelen kimse meclisin büyüğünün elini öpüp musafaha ettikten sonra diğerleriyle musafahalaşmadan yerine oturmalıdır. İki kişi arasına izinleri olmadan oturulmaz. Çünkü bu durum sıkıntı ve meşakkat verebilir. Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v); Abdullah b. Amr Radiyallahü Anh’den rivayet ettiğine göre şöyle buyurmuştu

Utanmıyorsan Dilediğini Yap!

Utanmıyorsan Dilediğini Yap!       Utanmak, insanın kalitesini gösteren bir güzelliktir. Utancından dolayı yanakları kızaran bir insan, gerçekten ve hala insan olduğunu gösteriyor demektir. “Utanmıyorsan, dilediğini yap!” ikazını, bütün büyükler tekrarlamışlardır. Çünkü insanın en güzel süsü, utancından dolayı, yüzünün kızarmasıdır. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesel-lem) Efendimiz de; “Hayâ imandandır” buyurmuştur.       İnsan, utanma duygusunu doğuştan getirir ama imanla korur ve geliştirir. Bütün güzellikler gibi, utanmanın, iffetin, hayânın da kaynağı imandır ve bu sebeple de kadın erkek herkesin asıl değeri, doğru bir biçimde Allah (Celle Celelühü)’a ve ahirete inanmak-tadır. İslam imanı, bütün mensuplarını iffete ve edebe çağırır.       Cenâb-ı Hakk (Celle Celelühü) Kur’an-ı Kerimde buyuruyorlar ki:       “(Rasûlüm!) Sana vahyedilen o Kitab’ı oku ve (Farz) namaz(lar)ı hakkıyla kıl! Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten (her türlü fuhşiyattan) alıkoyar. Allah’ı anma

40 Hadis-i Şerif (7)

40 Hadis-i Şerif (7) 1- “İnsanların arasına karışan ve onların eziyetine sabreden mümin, insanların arasına karışmayan ve onların eziyetine sabretmeyen müminden daha hayırlıdır.” (Buhâri, Edebu’l Müfred 388;) 2- “İnsanlara merhamet göstermeyen kimseye Allah da merhamet etmez.” (Buhâri, Edeb 18, Tevhîd 2; Müslim, Fezâil 66) 3- “Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi (tabiî) bir iyiliği bile sakın küçük görme!” (Müslim, Birr, 144) 4- “Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selamı almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye iştirak etmek, davete icabet etmek, aksırana ‘yerhamukellah’ demek.” (Buhâri, Cenaiz 2; Müslim, Selam, 4) 5- “İnsanların Allah katında en makbulü ve O’na en yakın olanı, önce selâm verendir.” (Ebû Davud, Edeb, 133) 6- “İman yetmiş (veya altmış) küsur şubedir. En yükseği, ‘Allah’tan başka ilah yoktur’ demek; en aşağısı ise, eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Haya da imanın bir bölümüdür.” (Müslim, İman, 58) 7- “Müslüman Müslüman’ın kardeşidi

Azılı Kâfir Cömertlik Yaptı İdamdan Kurtulup Müslüman Oldu

Azılı Kâfir Cömertlik Yaptı İdamdan Kurtulup Müslüman Oldu Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) on tane azılı kâfiri esir aldı. Hepsine ölüm cezası verdi - Şu dereye götürün hepsini öldürün buyurdu. Onları götürürlerken Cebrail (Aleyhis-selam) geldi. - İçlerinden filanı serbest bırakın o birlerini öldürün dedi. Onu serbest bıraktılar. O birlerini öldürdüler. Serbest bırakılan Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)'in yanına geldi. - Niçin onları öldürdünde beni serbest bıraktın Ya Muhammed? Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) cevaben: - Seni öldürmemek için Allah'tan Cebrail geldi. Diğerlerini öldürün onu öldürmeyin dedi. Onun için seni serbest bıraktım dedi. O kafir: - Öyle ise benim onlardan üstünlüğüm neymiş? Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem): - Sen memleketinde fakirlere acır, para verir, evinde yemekler, elbise giydirir işlerini bitirir onlara yardımcı olurmuşsun. Allah’ü Teâlâ seni öldürmemek için Cebrail'i bana gönderdi

Yahudi Cömertlik Yapınca Müslüman Olup Peygamberimize Komşu Oldu

Yahudi Cömertlik Yapınca Müslüman Olup Peygamberimize Komşu Oldu Fakir bir zat vefat etmişti. Oğlu ne kefen parası, ne de ödünç kefen alamadı. Oğlu Müslüman bir mağazacıya geldi ve borca kefen istedi. O da vermedi. Çocuk ağlayarak eve geliyordu. Babası kefensiz gömülecekti. Bir Yahudi mağazacı çocuğu gördü ve niçin ağladığını sordu. Çocuk meseleyi anlattı. Yahudi kefeni verdi, borcunda yok yazmıyorum dedi.  Babasını kefene sarıp defnettiler. O gece Yahudi bir de borca kefen vermeyen Müslüman mağazacı aynı rüyayı gördüler. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) mahşer yerinde idi. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) Yahudi’yi çağırdı ve kendisine Cennet’i ve Müslüman olursa Cennet’te alacağı makamı gösterdi ve kendisine ebediyen cennette komşu edeceğini söyledi. Yahudi uyandı ki evin içi nurla dolmuştu derhal bir hocaya gitti ve Ben Müslüman olacağım dedi. Şehadet kelimesi getirdi ve Müslüman oldu. Yine aynı gece Müslüman mağazacı bir rüya gördü. Rüyasında Peygamberimiz

Rızık Bolluğu İçin Dualar

Rızık Duaları Rızık duası; rızkın çoğalması ve sıkıntıların giderilmesi için okunmasında fayda bulunan bir duadır. Bu mübarek olan dua, temiz bir kalp ile rızkı bereketlendirmek ve çoğaltmak için okumalıdır. Rızkı bereketlendiren bu bereket duası ile yerde ve gökte her nerede ise bereketin bizi bulmasını Mevla’dan dileyelim. Özellikle kazancın helal olması için rızık duasını bırakmadan ısrarla tekrar, tekrar okuyun faydasını ve yararını inşallah en kısa zamanda görürüz... Rızık Bolluğu İçin Dua (1) Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Büreyde İbnil’l-Husayb el-Eslemî Radiyallahü Anh'a şöyle demiştir: "Yâ Büreyde! Allahü teâlâ'nın, hayır murad ettiği kimseye tâlim buyurduğu duâyı sana öğreteyim mi?" Büreyde: "Öğret yâ Resûlallah" deyince Resûl-i Ekrem şöyle buyurdular: بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ اللَّهُمَّ إِنِّي ضَعِيفٌ فَقَوِّي فِي رِضَاكَ ضَعْفِي , وَخُذْ إِلَى الْخَيْرِ بِنَاصِيَتِي , وَاجْعَلِ الإِسْلامَ مُنْتَهَى رِضَاي

Allah Var, Allah Yâr

Allah Var, Allah Yâr Oku ve aklet demişti Yaradan. Sizler başıboş değilsiniz. Sizin bir sahibiniz var, bir yaratıcınız var demişti tüm nebiler. İşte Allah’ın kelâmı burada. Anlayın ve tatbik edin demişti hayatlarınıza. Hakkı görün ve yalnız O’na yönelin dedi tüm elçiler. “Ant olsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” ﴾ Enbiya 10 ﴿ Peki, biz ne yaptık? Biraz istişare edelim vicdanımızla, nefsimizle… Okuma yazma bilmiyor muyuz, aklımızı mı kaçırdık, yoksa deli taklidi mi yapıyoruz anlamamak için? Hayır, hayır hiç bir bahanenin kabul olur yanı yok! Ne tam manasıyla okuduk, ne anlamak istedik. Ne düşündük, ne de sorguladık, samimi bir şekilde şu kutsal gayeyi. Hazıra ve bedavaya alışır hale geldik artık. Menfaatimize uygun olanı kabul ettik. Ne yazık ki ilk kelimesi “OKU” olan kitabımızı hakkıyla okuyamadık. Ve şu gaflet batağının kenarlarında yürümeye başladık hayâ etmeden. Gezintiye çıktı