Utanmıyorsan Dilediğini Yap!
Utanmıyorsan Dilediğini Yap!
Utanmak, insanın kalitesini gösteren bir güzelliktir. Utancından dolayı yanakları kızaran bir insan, gerçekten ve hala insan olduğunu gösteriyor demektir. “Utanmıyorsan, dilediğini yap!” ikazını, bütün büyükler tekrarlamışlardır. Çünkü insanın en güzel süsü, utancından dolayı, yüzünün kızarmasıdır. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesel-lem) Efendimiz de; “Hayâ imandandır” buyurmuştur.
İnsan, utanma duygusunu doğuştan getirir ama imanla korur ve geliştirir. Bütün güzellikler gibi, utanmanın, iffetin, hayânın da kaynağı imandır ve bu sebeple de kadın erkek herkesin asıl değeri, doğru bir biçimde Allah (Celle Celelühü)’a ve ahirete inanmak-tadır. İslam imanı, bütün mensuplarını iffete ve edebe çağırır.
Cenâb-ı Hakk (Celle Celelühü) Kur’an-ı Kerimde buyuruyorlar ki:
“(Rasûlüm!) Sana vahyedilen o Kitab’ı oku ve (Farz) namaz(lar)ı hakkıyla kıl! Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten (her türlü fuhşiyattan) alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebût: 29/45)
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Efendimiz de buyurdular ki:
“İlk peygamberlerden itibaren halkın hatırında kalan bir söz vardır: Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” (Buhârî, Enbiyâ 54, Edeb 78.)
Bir atasözü halinde nesilden nesile aktarılarak gelen “Utan-madıktan sonra dilediğini yap!” hikmeti, utanma duygusunun insanı fenalıklara dalmaktan alıkoyduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir. Şu halde Allah (Celle Celelüh)’tan ve insanlardan utanan bir kimsenin, nefsinin istediği her hareketi yapması mümkün değildir. Utanma duygusuna sahip olmayan bir kim-senin ise önünde hiçbir engel yoktur; dolayısıyla öyle bir kimse her türlü çirkinliği kolayca yapabilir.
“Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözü, yukarıda belir-tildiği şekilde, hayâ duygusundan yoksun olan birinin her şeyi yapabileceğini ifade etmektedir. Bu sözü bir tehdit olarak anlamak da mümkündür. O takdirde bu söz, “İstediğin fenalığı yap bakalım; bir gün bunların hesabını tek tek vereceksin” anlamına gelmektedir. Bir diğer mânası da, “Yapacağın işe iyi bak! Şayet bu iş Allah’tan ve insanlardan utanılacak bir şey değilse, onu gönül hoşluğu ile yap! Eğer yaptığın takdirde Allah’tan ve insanlardan utanacaksan, onu kesinlikle yapma!” demektir.
Bu sonuncu mânasıyla bu söz insana bir davranış ölçüsü vermektedir. Yapılacak bir iş, neticede insanın utanmasına yol açacaksa ondan sakınmalıdır. Utanılacak bir durum mevcut değilse, onu yapmakta herhangi bir sakınca yoktur.
Utanma duygusu iyi ile kötüyü, haram ile helâli birbirinden ayırmada önemli bir ölçüdür.
Ey açılmaz kapıları açan Rabbimiz! Şimdiye kadar lûtfedip açtığın binlerce kapı gibi gönüllerimizin kapısını da aç...!!
En güzel edep, güzel ahlaktır. (Hz. Ali (Radıyallahu Anh))
Rabbim cümlemize güzel ahlakla ahlaklanmayı nasib-i müyesser etsin. Âmin!
Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin ve Âlem-i İslam’ın; Efendimiz Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’ in dünyaya teşrif ettikleri Mevlit gecesini ve Cuma’sını en kalbi muhabbetlerimle tebrik ediyor, bütün dünyaya barış ve esenlik getirmesi temennisiyle… Yüce Allah’tan iki cihan saadetleri niyaz ediyorum.
HÜSEYİN BULUT
Utanmak, insanın kalitesini gösteren bir güzelliktir. Utancından dolayı yanakları kızaran bir insan, gerçekten ve hala insan olduğunu gösteriyor demektir. “Utanmıyorsan, dilediğini yap!” ikazını, bütün büyükler tekrarlamışlardır. Çünkü insanın en güzel süsü, utancından dolayı, yüzünün kızarmasıdır. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesel-lem) Efendimiz de; “Hayâ imandandır” buyurmuştur.
İnsan, utanma duygusunu doğuştan getirir ama imanla korur ve geliştirir. Bütün güzellikler gibi, utanmanın, iffetin, hayânın da kaynağı imandır ve bu sebeple de kadın erkek herkesin asıl değeri, doğru bir biçimde Allah (Celle Celelühü)’a ve ahirete inanmak-tadır. İslam imanı, bütün mensuplarını iffete ve edebe çağırır.
Cenâb-ı Hakk (Celle Celelühü) Kur’an-ı Kerimde buyuruyorlar ki:
“(Rasûlüm!) Sana vahyedilen o Kitab’ı oku ve (Farz) namaz(lar)ı hakkıyla kıl! Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten (her türlü fuhşiyattan) alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebût: 29/45)
Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi Vesellem) Efendimiz de buyurdular ki:
“İlk peygamberlerden itibaren halkın hatırında kalan bir söz vardır: Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” (Buhârî, Enbiyâ 54, Edeb 78.)
Bir atasözü halinde nesilden nesile aktarılarak gelen “Utan-madıktan sonra dilediğini yap!” hikmeti, utanma duygusunun insanı fenalıklara dalmaktan alıkoyduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir. Şu halde Allah (Celle Celelüh)’tan ve insanlardan utanan bir kimsenin, nefsinin istediği her hareketi yapması mümkün değildir. Utanma duygusuna sahip olmayan bir kim-senin ise önünde hiçbir engel yoktur; dolayısıyla öyle bir kimse her türlü çirkinliği kolayca yapabilir.
“Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözü, yukarıda belir-tildiği şekilde, hayâ duygusundan yoksun olan birinin her şeyi yapabileceğini ifade etmektedir. Bu sözü bir tehdit olarak anlamak da mümkündür. O takdirde bu söz, “İstediğin fenalığı yap bakalım; bir gün bunların hesabını tek tek vereceksin” anlamına gelmektedir. Bir diğer mânası da, “Yapacağın işe iyi bak! Şayet bu iş Allah’tan ve insanlardan utanılacak bir şey değilse, onu gönül hoşluğu ile yap! Eğer yaptığın takdirde Allah’tan ve insanlardan utanacaksan, onu kesinlikle yapma!” demektir.
Bu sonuncu mânasıyla bu söz insana bir davranış ölçüsü vermektedir. Yapılacak bir iş, neticede insanın utanmasına yol açacaksa ondan sakınmalıdır. Utanılacak bir durum mevcut değilse, onu yapmakta herhangi bir sakınca yoktur.
Utanma duygusu iyi ile kötüyü, haram ile helâli birbirinden ayırmada önemli bir ölçüdür.
Ey açılmaz kapıları açan Rabbimiz! Şimdiye kadar lûtfedip açtığın binlerce kapı gibi gönüllerimizin kapısını da aç...!!
En güzel edep, güzel ahlaktır. (Hz. Ali (Radıyallahu Anh))
Rabbim cümlemize güzel ahlakla ahlaklanmayı nasib-i müyesser etsin. Âmin!
Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin ve Âlem-i İslam’ın; Efendimiz Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’ in dünyaya teşrif ettikleri Mevlit gecesini ve Cuma’sını en kalbi muhabbetlerimle tebrik ediyor, bütün dünyaya barış ve esenlik getirmesi temennisiyle… Yüce Allah’tan iki cihan saadetleri niyaz ediyorum.
HÜSEYİN BULUT
Yorumlar
Yorum Gönder