Kayıtlar

Allah’ü Teâlâ Kullarına Üç Vazife Verdi

Allah’ü Teâlâ Kullarına Üç Vazife Verdi Birinci vazifesi: Şahsi vazifeleridir. Her Müslüman, kendini iyi yetiştirecek, sıhhatli, edepli, iyi huylu olacak, ibadetlerini yapacak, ilim ve güzel ahlak öğrenecek, helal lokma kazanmak için çalışacaktır. Nefsine, şeytana uymayıp ve kötü arkadaşlara, azgın, asi kimselere, anarşistlere aldanmayıp, kanuna karşı suçlu olmaktan, Allah’ü Teâlâ’ya karşı da günah işlemekten sakınmaktır. İkinci vazifesi: Aile içindeki vazifesidir. Hanımına, ana, babasına, çocuklarına, kardeşlerine olan haklarını yapacaktır. Üçüncü vazifesi: Cemiyet, toplum içindeki vazifeleridir. Ailesine, hocalarına, talebesine, komşularına, emrinde olanlara, bütün vatandaşlara, devletine, dini ve milleti başka olanlara karşı vazifeleridir. Herkese iyilik etmesi, eli ile dili ile kimseyi incitmemesi, kimseye zarar vermemesi, hıyanet, hainlik etmemesi, herkese faydalı olması, islâmi devlete, Müslüman yöneticilere İslâmi kanunlara karşı, hiç isyan etmemesi, herkesin

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine Sezai Karakoç I Gelin gülle başlayalım şiire atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine Dünya bir istiridye Dönüşelim bir inci tanesine Dünya bir ağaç Bir özlem duvarı Bülbül sesine Şair Gündüzü bir gül gibi Akşamı bülbül gibi Sarıp sarmalayan öfkesine Anılar demirden alçısı zamanın Şair kollarını çarmıha geren Ve mısralar boyu kireçleşen Gençlik hayalleri Ah eski kemik ah eski deri Ve kemikle deri arasına gerilen Ruhumun şenlik günleri Ah eski kemik eski deri Yenilgi sanılan zafer saatleri Banane Paris'ten Avrupa'nın ülkü mezarlığından Moskova'dan Londra'dan Pekin'den Newyork Bütün bu türedi uygarlıklar umurumda mı Birazcık Romayı hesaba katabilirim Ama Roma Kendi kendini inkar edip durmakta Buz gibi eriyerek Bir kokakola Veya bir votka bardağında II Gelin gülle başlayalım atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesin

Hazırlan Cihada, Sefer Başlıyor!

Hazırlan Cihada, Sefer Başlıyor! Kutsal hülyalarla beslenen yiğit, Hazırlan cihada, sefer başlıyor! Vuslat ile yanan tutuşan yiğit Hazırlan cihada, sefer başlıyor! Zalimler şımardı kanlar döküyor, Kalleşler, hainler yürek yakıyor, Masumlar yetimler, seni bekliyor, Hazırlan cihada, sefer başlıyor! Güzel ovaları yaban ot sardı, Ürünler kurudu, sarardı, soldu, Suratlar gülmüyor, günler karardı. Hazırlan cihada, sefer başlıyor! Öyle bir gel ki; gök gürler gibi, Fezayı ışıtan, şimşekler gibi, Çölleri yeşerten, yağmurlar gibi, Hazırlan cihada, sefer başlıyor! Çağları aşarak, sonsuzluğa git. Küfrü kaldırarak, saadete git, Ya gazi-şehit ol, Cennetlere git Hazırlan cihada, sefer başlıyor! Beyinleri ışıt, cehalet bitsin! Vatanı kalkındır, sefalet kalksın! Dinine sarıl ki, sefahat gitsin! Hazırlan cihada sefer başlıyor… Alçak, bölücüye yumruğu indir! Anneleri güldür gözyaşın dindir! Artık barış gelsin, düşmanı sindir! Hazırl

Ka’b bin Mâlik Radiyallahü Anh ve Arkadaşlarının Tövbesi

Ka’b bin Mâlik Radiyallahü Anh ve Arkadaşlarının Tövbesi Ka’b bin Mâlik Radiyallahü Anh  ile birlikte  üç sahabî  Tebük seferi ile  ilgili Peygamber Efendimiz’in Aleyhisselâm çağrısına her nasılsa zamanında katılmamışlar, geri kalmışlardı. Daha sonra arkadan askere yetişmekte de geç kaldılar ve nihâyet kadın, çoluk, çocuk, yaşlı ve orada burada birkaç münafıkla birlikte Medîne’de kalıverdiler. Peygamber Efendimiz de Aleyhisselâm, haklarında Allah’ın emri ve hükmü gelinceye kadar, özrü olmadığı halde Tebük seferinden geri kalan, fakat doğru sözlü olmaktan da çekinmeyen Kâ’b bin Mâlik Radiyallahü Anh de dahil üç sahabî ile Müslümanların konuşmasını yasakladı. Müslümanlar, söz konusu sahabelerle konuşmaktan çekindiler. Peygamber Efendimiz’in Aleyhisselâm bu şiddetli kararı, Kâ’b bin Mâlik’i ve iki arkadaşını Radiyallahü Anh çok derin üzüntüye ve gözyaşlarına boğdu. Âdetâ dünyaları başlarına yıkıldı. Tövbe etmeye başladılar. Allah’tan af bekliyorlardı. Allah’ın hükmü geciktikçe de, he

Makbul Amelin Âlâmeti

Makbul Amelin Âlâmeti Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Boş kaldın mı hemen işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (İnşirah, 7-8) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Amellerin Allah Teâlâ’ya en sevimli olanı, az da olsa devamlı yapılanıdır.” (Müslim, Müsâfirîn, 218; Ahmed, VI, 61) Mevlânâ Hazretleri’nin buyurduğu gibi: “İbadetin kabul ediliş alâmeti, o ibadetten sonra hemen başka ibadete girişmek, birbiri ardınca durmadan hayırlara koşmaktır.” Bir amelin kabul edilmediğinin alâmetiyse, onu mâsıyetlerin, yani yanlış işlerin takip etmesidir. Bundan daha kötüsü ise, bir iyilikten sonra işlenen kötülüğün, o iyiliği silip götürmesidir. Kur’ân-ı Kerîm’de bildirildiği üzere Cenâb-ı Hak, sâlih amellerin ecrini günahlarla yok eden kimse gibi olmaktan îkaz sadedinde, şu teşbihte bulunmaktadır: “…İpliğini sağlamca büktükten sonra, çözüp bozan kimse gibi olmayın!..” (Nahl, 92) İşte bu ilâhî tâlimâta bilhassa ibadet hayatımızda dikkat etmeli, yaptığımız amellerin kabul edilmemesinden veya b

Hikmetler

Hikmetler ·         Hadîs-i şerîfte buyruldu ki: Ne kadar yaşarsan yaşa, bir gün öleceksin! Kimi seversen sev, bir gün ayrılacaksın! İster iyi, ister kötü ne yaparsan yap karşılığını göreceksin! ·         Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini yiyor. ·         İnsanda hayallerin, ideallerin yerini anılar almaya başlamışsa, yaşlılık başlamış demektir. ·         Kalb ne ile dolu ise dudaklardan dökülen odur. ·         Öyle adamlar gördüm üstünde elbisesi yok, öyle elbiseler gördüm içinde adam yok. ·         Para her şeyi yapar diyen adam, para için her şeyi yapan adamdır. ·         İstediğiniz bazı şeylere sahip olamamak, mutluluğun bir parçasıdır. ·         Küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. ·         Birçok insan mutluluğu burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi etrafta arar. ·         İnsanların yaptığı sahte paralardan çok, paraların yaptığı sahte insanlar vardır. ·      

Ünlü Türkolog Kayıların Başarısının Sırrını Açıkladı

Ünlü Türkolog Kayıların Başarısının Sırrını Açıkladı Ünlü Türkoloji uzmanı Kemal Eraslan Kayıların başarılarının sırrının töreye olan bağlılık olduğunu söyledi. Ünlü Türkolog Kayıların başarısının sırrını açıkladı Ünlü Türkolog Kayıların başarısının sırrını açıkladı Ünlü Türkolog Kayıların başarısının sırrını açıkladı ESKADER’in düzenlemiş olduğu Bâbıâli Sohbetleri’nin 290’ncısı Timaş Kitapkahve’de gerçekleştirildi. “Türkistan’dan Dünyaya Yayılan İrfan Güneşi Hoca Ahmet Yesevi ve Hikmetleri” başlıklı toplantının takdimini Mehmet Nuri Yardım yaparken; konuşmacı olarak Hoca Ahmet Yesevi’ye bir ömür adayan; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi emekli öğretim üyesi ve Türkoloji dünyasının tanınmış bilgini Prof. Dr. Kemal Eraslan katıldı. Prof. Dr. Kemal Eraslan, sözlerine şöyle başladı: “24 Oğuz boyu içinde varlık gösteren ve Türk birliğini kuran Kayı Boyu’dur. Kayı Boyunun öne çıkması ve Türk Birliğini kurmasındaki etken, töreye bağlılık ve bir ideale sahip olmaktır. Oğuz

Allah Günahlarını Affetti

Allah Günahlarını Affetti Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor Ben Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında idim. Bir adam huzuruna gelerek Ey Allah'ın Rasulü, dedi, ben bir hadd (suçu) işledim, cezasını tatbik et! Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) adama (bir şey) sormadı. Derken namaz vakti girdi. Rasulullah'la birlikte o da namaz kıldı. Aleyhissalâtu vesselâm namazını tamamlayınca, adam yanına geldi ve Ey Allah'ın Rasulü! dedi, ben hadd (çeşidine giren bir suç) işledim. Bana Allah'ın Kitabını tatbik et! Efendimiz Sen bizimle birlikte namazını eda etmedin mi diye sordu. Adam Evet! dedi. Efendimiz Öyleyse git. Zîra Allah, senin günahını affetti veya -haddini affetti dedi.

Çılgın

Çılgın Genç mühendis, işe yeni başladığı şirketteki bir toplantıya katıldığında, masa üzerindeki gazeteye göz atıp âniden yerinden fırladı ve ‘eyvah mahvoldum’ gibilerden bir şeyler söyleyip koşar adımlarla odasına girdikten sonra, kapısını da arkadan kilitledi. Bir anda buz gibi bir hava esti içeride. Şirket sahibi, çok babacan insandı. Toplantıyı bir bıçak gibi kesip -Bu işte bir bit yeniği var, dedi. Mühendise kötü bir şeyler oldu. -Dikkat edin, canına kıyabilir. Şirket çalışanları, müdürün ne kadar tecrübeli olduğunu bildiklerinden, hep birlikte yerlerinden fırladı. Sekreterlerden biri, mühendisin okuduğu gazeteye bakarak -Biliyorsunuz ki bugün borsa tepetaklak geldi, dedi. Mutlaka çok sayıda hissesi vardı. Bir başkası -Faiz veya repo da olabilir, diye araya girdi. Yüzde iki yüz sınırı aşıldı. Diğeri, kendinden emin bir tarzda -Dün dolar bozduracağını söylemişti, dedi. -Bugün döviz âniden yükseldiği için, milyarlarca lira zarar etmiş olmalı. Şirketin muha

Sizden Fazla Veren Var

Sizden Fazla Veren Var  Hz. Ebu Bekirin halifeliği sırasında Medinede büyük bir kıtlık başgöstermişti. Halk ekmek yapmak için buğday bulamaz olmuştu. Hz. Osman da bu sırada Şam’a bir ticaret kafilesi göndermiş, oradan yüz deve yükü buğday satın alarak Medineye getirmişti. Bu miktar, halkın buğday ihtiyacını karşılayabilecek kadardı. Bazı tüccarlar derhal Hz. Osmana müracat ettiler. Şamdan getirtiği bu buğdayı satın almak istediler. Buğdayın bir ölçüsüne 4 dinar veriyorlardı. Hz. Osman, “Sizden daha fazla veren var” dedi ve buğdayı hiç kimseye satmak istemedi. Tüccarlar bu durumda teklif ettikleri fiyatı artırdılar. Fakat yine Hz. Osmandan, “Sizden daha fazla veren var” cevabını aldılar. Nihayet buğdaya verebilecekleri en yüksek fiyatı verdiler. Fakat yine Hz. Osmanın ağzından “Sizden daha fazla veren var” sözünden başka bir laf çıkmıyordu. Bazıları onun bu tutumunu, fırsat düşkünlüğüne ve çok kazanma hırsına bağlıyordu. Konuyu Halife Hz. Ebu Bekire anlatmaya karar verdiler. Ondan

Ölüm Bir Tık Kadar Yakında Dostum…

Resim
Ölüm Bir Tık Kadar Yakında Dostum… Sakın gaflet ile dünyaya dalma! Kimseyi incitme, kul hakkı alma! Her gelen gidiyor, habersiz olma! Ölüm bir tık kadar yakında dostum… Ölünce kimi der iyi, kimisi kötü; Allah yolu doğru, gerisi hata, Azrail affetmez, elinde ütü, Ölüm bir tık kadar yakında dostum… Göğe kadar dolu, altının olsa, Bin bir filden güçlü, kuvvetin olsa, Yusuflar’dan güzel, vücudun olsa, Ölüm bir tık kadar yakında dostum… Can, mal, makam, şöhret; hepsi emanet, İhlâslı amel yap, şeytanı terket, Bütün enerjini İslâm’a sevket! Ölüm bir tık kadar yakında dostum… Zulüme meyletme, kötüyle savaş İyiliğe sarıl, şerden uzaklaş, Muhtaca yardım et, Allah’a yaklaş, Ölüm bir tık kadar yakında dostum… Rabbinden gelene hoştur deyiver, Farzlara sünnete boyun eğiver, Vuslat vakti yakın mevte gülüver, Ölüm bir tık kadar yakında dostum… Yaşar AKKAŞ