Çılgın
Çılgın
Genç
mühendis, işe yeni başladığı şirketteki bir toplantıya katıldığında, masa
üzerindeki gazeteye göz atıp âniden yerinden fırladı ve ‘eyvah mahvoldum’
gibilerden bir şeyler söyleyip koşar adımlarla odasına girdikten sonra,
kapısını da arkadan kilitledi. Bir anda buz gibi bir hava esti içeride.
Şirket
sahibi, çok babacan insandı. Toplantıyı bir bıçak gibi kesip -Bu işte bir bit
yeniği var, dedi. Mühendise kötü bir şeyler oldu.
-Dikkat
edin, canına kıyabilir.
Şirket
çalışanları, müdürün ne kadar tecrübeli olduğunu bildiklerinden, hep birlikte
yerlerinden fırladı. Sekreterlerden biri, mühendisin okuduğu gazeteye bakarak
-Biliyorsunuz
ki bugün borsa tepetaklak geldi, dedi. Mutlaka çok sayıda hissesi vardı. Bir
başkası
-Faiz
veya repo da olabilir, diye araya girdi. Yüzde iki yüz sınırı aşıldı.
Diğeri,
kendinden emin bir tarzda
-Dün
dolar bozduracağını söylemişti, dedi.
-Bugün
döviz âniden yükseldiği için, milyarlarca lira zarar etmiş olmalı.
Şirketin
muhasebe müdürü
-Kesinlikle
yanılıyorsunuz, diye lafa karıştı. Daha üç gün önce avans çekmişti. Paralı
insan böyle bir şeyler yapmaz. Olsa olsa karısıyla kavga etmiştir.
Kadın
sekreterlerden biri
-Öyledir
öyledir, diye atıldı. Hanımına geçen gün rastlamıştım, çok suratsız biriydi.
Bütün ihtimaller tek tek sıralanırken, şirket müdürü,
-Konuşmakla
vakit kaybetmeyelim, diye gürledi. Her an bir tabanca sesi gelebilir içerden...
Müdürün
sözleri, ortalığı tekrar karıştırdı. Şirkette ne kadar çalışan varsa,
mühendisin kapısına yığıldı. Müdür bey, etrafındakileri bir el işaretiyle
susturduktan sonra, yumuşak bir sesle
-Mühendis
beyyy!.. Diye seslendi. Benim canım kardeşim, sakın bir çılgınlık yapma.
Biliyorsun ki bu dünya fânidir. Bir gün zaten öleceğiz, değil mi?
Mühendisin
bulunduğu oda müstakil olduğu için başka bir mekâna bağlanmıyordu. Bu yüzden de
herkes, onun içeride olduğundan emindi. Oda kapısı da özel olarak izole
edildiği ve iki adet çelik levhadan yapıldığı için bütün çabalara rağmen
kırılmıyordu. Buna rağmen içeriden çıt çıkmıyordu.
Bu
arada itfaiyeye haber verildi, altıncı katta bulunan odanın pencereleri altına
brandalar gerildi ve televizyon kameramanları, yüzlerce meraklı eşliğinde canlı
yayına geçerek, adamın aşağı atlaması için duaya başladılar.
Mühendis
bey, on beş dakika sonra kapıyı açtı. Yüzü ışıl ışıldı ve neler olup
bittiğinden habersiz görünüyordu. Kapı önündeki kalabalığın şaşkın bakışları
arasında
-Az
kalsın ikindi namazını kaçırıyordum, diye gülümsedi. Dünya fâni olduğundan, bu
iş ihmale gelmez.
Cüneyd
Süâvi (Hayatın İçinden)
Yorumlar
Yorum Gönder