Kayıtlar

Ben İstiklal Marşı’nı Ödül İçin Okumadım

Resim
Ben İstiklal Marşı’nı Ödül İçin Okumadım Mersin’in Anamur ilçesinde Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı (TÜRKAV) Şubesi’nin bu yıl 3’üncüsünü düzenlediği İstiklal Marşı Okuma Yarışması’nda ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri sergiledikleri performanslarla salonda bulunanları duygulandırdı. Yarışmada dereceye giren Rabia Şeyda Kar, "İstiklal Marşı’na ödül konmaz" diyerek verilen altın ödülünü kabul etmedi. Anamur Kaplan Düğün Salonu’nda yapılan yarışmanın açılışına Anamur Belediye Başkanı Mehmet Türe ile çok sayıda davetli katıldı. TÜRKAV Anamur Şube Başkanı Mehmet Gümüş, burada yaptığı konuşmada İstiklal Marşı’nın nasıl yazıldığını anlattı ve amaçlarının gençlere bu ruhu yaşatmak olduğunu söyledi. Konuşmaların ardından 36 öğrenci 3 kategoride yarıştı. İlkokul ve ortaokul kategorisinde Şerife Ars birinci, Elif Metin ikinci ve Kübra Uysal üçüncü oldu. Liselerde ise Şehit İbrahim Armut Fen Lisesi 10’uncu sınıf öğrencisi Rabia Tatar birinci olurke

Üç Soru

Üç Soru Rivayete göre bir gün bir kişi ünlü filozof Sokrates'in yanına gelip der: -"Senin arkadaş olduğun birinin hakkında bazı şeyler duydum. Bunları sana haber vermek istiyorum ki arkadaşın hakkında gerçekleri bilesin!". Sokrat onun ricasına tepki vermeden önce diyor: -"Acele etme, duyduklarını bana konuşmaya vaktin olacak. Ama istiyorum ki bundan önce sana üç soru sorup cevabını öğreneyim. Eğer uygun olursa, dostumun hakkında bildiklerini bana söylersin ". Adam anlaşıp Sokrates'in sorularını bekliyor. Sokrat birinci soruyu sorar: -"Bana söyleyeceğin konunun doğru olduğunu muhtemelen biliyor musun? Bunu kendi gözlerinle mi gördün, yoksa birilerinden mi duydun?” Adam cevap verir: -“Doğruyu söyleyecek olursam, tam doğru olmasına emin değilim. Bir kişi bunları bana konuşup anlattı". Sokrat diyor: -"İyi. Demek ki, söyleyeceğin şeyin tam doğru olduğuna emin değilsin, büyük ihtimalle yalan ve iftira da olabilir.” -“O zaman

Bu Adam Buraya Nasıl Gelmiş

Bu Adam Buraya Nasıl Gelmiş Televizyon izlerken birilerine bakıp da "Ya bu adam bu sığlıkla (Bu basit kafayla) nasıl buralara kadar gelebilmiş" diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Ya da işyerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı? Onlara bakıp "Bu cahillik, kendini bilmezlik, nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi? Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD'li bu hissi çok yaşamış olacak ki, iki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı: "Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır." Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı: ·         Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler. ·         Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir. ·         Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların

Şükürün Manası Nedir?

Şükürün Manası Nedir? Cüneyd-i Bağdadi "Kuddise Sirruh", henüz çocuk idi. Dayısı Sırrı Sekati hazretleri Onu yanına alıp hacca gitti. Mescid-i haramda dört yüz âlim toplanmış, şükrün tarifini yapıyorlardı. Bir kenara oturup dinlediler. Dört yüz tarif yapıldıysa da, yine de tam tarifi yapılamamıştı. Sırrî Sekati hazretleri, yeğenine; - Kalk Cüneyd, sen de bir tarif yap, dedi. Hazret-i Cüneyd; - Peki, dayıcığım, deyip kalktı. Ve yüksek sesle; - Şükür, Allah’ü Teâlâ’nın verdiği nimetleri, O'nun emrettiği yerde kullanmaktır, dedi. Âlimler, bu tarifi çok beğenip; - Şükrün manası şimdi tamam oldu, dediler.

Mahşer

Mahşer Dr. İsmail Ulukuş Kıyametin kopması ve yeniden dirilişten sonra tüm insanlar hesap için Allah’ü Teâlâ’nın huzurunda toplanacaklardır. İlâhî adaletin tecelli edeceği bu toplantıya, "mahşer" denir. Bu gün, Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde "Kıyamet Günü", "Din Günü", "Hesap Günü" gibi terimlerle anlatılan gündür. Bu gün, ilâhî vaadin gerçekleşeceği, herkesin dünyada iken yaptıkları ve söylediklerinin hesabını vereceği, inanan inanmayan herkesin, tüm âlemlerin tek egemeninin Allah’ü Teâlâ olduğunu açık bir biçimde anlayacakları gündür. Bu gün, her şeyin tek Yaratıcısı, tek düzenleyicisi, tek kural koyucusu ve tek yöneticisinin Allah’ü Teâlâ olduğunu dünyada iken idrak edemeyen körlerin, artık her şeyin farkına varacakları, ama bu farkındalığın hiçbir işe yaramayacağı gündür. "Bu, Allah’ü Teâlâ’nın vaadidir. Allah’ü Teâlâ vaadinden caymaz" [Zümer, 20] "O, din gününün sahibidir" [Fatiha, 4] "O, k

Allah’ü Teâlâ Kapısına Geleni Boş Çevirir mi?

Allah’ü Teâlâ Kapısına Geleni Boş Çevirir mi? Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal tıraşı için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbet başladılar. Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah’ü Teâlâ la ilgili konu açıldı... Berber: -"Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah’ü Teâlâ in varlığına inanmıyorum." Adam: -"Peki, neden böyle düşünüyorsun?" -Berber: "Bunu açıklamak çok kolay... Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah’ü Teâlâ olsaydı, bu kadar çok hasta insan olur muydu, terk edilmiş çocuklar olur muydu? Allah’ü Teâlâ olsaydı, kimse acı çekmezdi. Allah’ü Teâlâ olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum..." Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir konuya girmek istemediği için cevap vermedi. Beraber işini bitirdikten sonra dışarı çıktı, dolaştı geri geldi. Tam o anda caddede saçı sakalı birbirine karışmış bir adam göründü. Adam bu kadar dağı

Üniversiteden 87 yaşında mezun oldu!

Resim
Üniversiteden 87 yaşında mezun oldu! 18 Aralık 2007  Üniversiteye başladıktan 50 yıl sonra diplomasına kavuştu! ABD’de, 50 yıl sonra yarım bıraktığı okuluna dönmeye karar veren 87 yaşındaki Clarence Garrett, törenle üniversite diplomasını aldı. Okuluna 2006 yılında dönen Garrett, Wisconsin-Milwaukee Üniversitesindeki derslerini başarıyla tamamlayarak, Edebiyat ve Bilim Fakültesi öğrencilerinin temsilcisi olarak katıldığı törende diplomasına kavuştu. Üniversite Rektörü Carlos Santiago, Garrett’in daha önce bu okuldan mezun olan en yaşlı öğrenci olup olmadığından emin olmadıklarını, ancak daha önce Başkan Woodrow Wilson döneminde doğan bir mezunlarının olmadığını söyledi. Garrett’in ayakta alkışlanarak diplomasını aldığı törene, Garrett’in eşi Mary, çocukları ve torunları da katıldı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Milwaukee’ye yerleşip, mezun olduğu okuldan ders almaya başlayan Garrett’in, ailesini geçindirmek için okulu bırakmak zorunda kaldığı belirtildi. Garrett, &qu

Stresi Hayatınızdan Uzak Tutun!

Stresi Hayatınızdan Uzak Tutun! Kadın veya erkek olmanız fark etmez çünkü bel çevresindeki yağları eritmek her iki cins içinde zordur. Bel bölgesindeki yağlarından yakınanlar için, bel yağlarından kurtulmanın çaresi var. Beslenmeye dikkat etmek kadar egzersiz yapmak da yağlanmayı engelliyor. Bol bol su içmek beslenme düzeninde çok önemli. Bir de stres var tabi! Stres ruhsal hastalıklardan başka sorunlara da yol açıyor. Bel çevresinin yağlanmasında stresin de etkisi var. O yüzden stresten uzak durmak şart! Bel ve çevresindeki yağlanmayı engellemek için bunları yapın: 1- Ödem ve şişkinlik yapan yiyeceklerden uzak durun 2- İşlenmiş tahıllar, margarinler, bitkisel yağlar, soya ve mısırdan kaçının. 3- Göbek ve bel çevrenizi sıkılaştırın: Göbek ve bel çevrenizi sıkılaştırmanın en iyi yolu plank yapmaktır. Yere uzanın, kollarınızı dirseklerinize kadar yere yaslayıp ayak parmaklarınızın üstünde dengede durun. Vücudunuzu omuzlarınızdan topuklarınıza düz bir çizgide tutmaya çalışı

Sadaka Taşları, Diş Kirası, Zîmen Defteri

Resim
Sadaka Taşları, Diş Kirası, Zîmen Defteri Sadaka Sadaka; yardıma muhtaç kimselere karşılıksız olarak yapılan yardımlardır. Yapılan herhangi bir yardım veya iyiliğin sadaka sayılabilmesi için şu üç özelliğin birlikte bulunması gerekmektedir. 1- Allah rızası için yapılmalıdır, 2- Özellikle fakir ve ihtiyacı olan kişilere yapılmalıdır, 3- Karşılıksız olarak yapılmalıdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: İnsan öldüğü zaman ameli kesilir. Ancak üç şeyden kesilmez. 1- Sadaka-i câriye, 2- Faydalanılan ilim, 3- Kendisine duâ edecek sâlih bir evlât. En fazîletli sadaka, gizli verilen sadakadır. Sadaka vermekte, dünyevî ve uhrevî pek çok faydalar vardır. Bu faydaları şu şekilde sıralayabiliriz: 1 - Sadakalar günahlara kefaret, Cehennem ateşine karşı siperdir. Peygamber Efendimiz, bu hususta şöyle buyurmuştur: "Bir hurmanın yarısı ile bile olsa Cehennem ateşinden korunun. Onu da bulamazsanız, tatlı ve güzel söz söyleyin. Bu da sadaka yerini tutar.&qu

Uzayda Allah'ü Teâlâ’nın Kudretini Gördüm

Resim
Uzayda Allah'ü Teâlâ’nın Kudretini Gördüm 09.03.2016 "Allah’ın bize sunduğu nimetlere uzaydan bakmak beni çok etkiledi. Orada kâinatın gerçekten ne kadar büyük olduğunu bilmenin yanında buna bizzat şahit oluyorsunuz. Ne kadar küçük ve aciz olduğumuzu daha iyi anladım. Allaha defalarca şükrettim" Anousheh Ansari Halime Gürbüz’e Konuştu Bugün sekizinci defa kapılarını açan Turkcell Teknoloji Zirvesi’nin dünyaca ünlü konuşmacıları arasında oldukça sıra dışı bir isim var; uzaya giden ilk kadın turist Anousheh Ansari. Zirvede "Uzay Yolcusu Kalmasın!" başlıklı konuşmasıyla uzay seyahatini nasıl gerçekleştirdiğini anlatacak. Zamanlamada hoş bir tesadüf oldu, dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde "İlk Müslüman kadın astronot" olarak adını tarihe yazdıran Ansari’yle röportaj yaptık. Uzaya giden ilk sivil kadın kimliği ile tanınan Ansari, aslında bir mühendis, bir teknoloji şirketinin kurucusu ve CEO'su, pek çok ilke imza atmış bir iş kadını. Haya

Sağ Cebin De Sol Cebe Borcu Mu Olurmuş!

Sağ Cebin De Sol Cebe Borcu Mu Olurmuş! “Saf çocuğu masum Anadolu” ’nun tabirine uygun bir genç okulu bitirip polis olmuş. İlk olarak da Fâtih – Balat Karakolu’nda işe başlamış. İlk gününü masasını düzelterek, çekmecelerini, dolabını yerleştirerek geçirdikten sonra, akşam hizmetli masasına gelmiş. Bir miktarı parayı uzatıp: -“Al!” demiş, “Bugünkü hasılattan payın!” Şaşırmış bizimki: -“Ne hasılatı, ne payı? Kim gönderdi bu parayı?” Aldırmamış hizmetli, “Al işte!” demiş, “Bu parayı baba gönderdi!” -“Kimdir bu baba?” -“Bu karakolun komiseri!” -“Yok, hemşerim, ben öyle bilmediğim parayı almam!” -“Sen bilirsin” demiş adam ve çıkıp gitmiş. Ertesi sabah aniden Fethiye Karakolu’na tayin olduğunu öğrenmiş zavallı genç. Ne yapsın, gitmiş bir gün de oraya yerleşmekle uğraşmış. Akşama kadar masasını düzeltmiş, eşyalarını yerleştirmiş, akşam olunca yine birisi parayla çıkagelmiş. -“Al bu parayı baba gönderdi!” -“Hangi baba?” -“Karakolun komiseri.” -“Yok, ben öyle bilm