Sadaka Taşları, Diş Kirası, Zîmen Defteri

Sadaka Taşları, Diş Kirası, Zîmen Defteri




Sadaka
Sadaka; yardıma muhtaç kimselere karşılıksız olarak yapılan yardımlardır.
Yapılan herhangi bir yardım veya iyiliğin sadaka sayılabilmesi için şu üç özelliğin birlikte bulunması gerekmektedir.
1- Allah rızası için yapılmalıdır,
2- Özellikle fakir ve ihtiyacı olan kişilere yapılmalıdır,
3- Karşılıksız olarak yapılmalıdır.
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
İnsan öldüğü zaman ameli kesilir. Ancak üç şeyden kesilmez.
1- Sadaka-i câriye,
2- Faydalanılan ilim,
3- Kendisine duâ edecek sâlih bir evlât.
En fazîletli sadaka, gizli verilen sadakadır.
Sadaka vermekte, dünyevî ve uhrevî pek çok faydalar vardır. Bu faydaları şu şekilde sıralayabiliriz:
1 - Sadakalar günahlara kefaret, Cehennem ateşine karşı siperdir. Peygamber Efendimiz, bu hususta şöyle buyurmuştur:
"Bir hurmanın yarısı ile bile olsa Cehennem ateşinden korunun. Onu da bulamazsanız, tatlı ve güzel söz söyleyin. Bu da sadaka yerini tutar."
2 - Sadakalar kıyamette, sâhibini mahşer gününün dehşetinden korur. Peygamberimiz bu hususu şu şekilde belirtmişlerdir:
“Kıyamet günü hesap görülünceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır.”
3 - Sadakalar Cenâb-ı Hakk’ın gazabını da söndürür. Hadîs-i Şerif’te:
"Gizli sadaka, aziz ve celîl olan Allah Teâlâ’nın gazabını teskin eder!" buyurulmuştur.
4 - Sadakalar belâ ve musibetleri de def ederler. Peygamberimiz,
"Sadaka, belâları def’eder" buyurmuştur.
İnsan, kendisinden bir şeyler isteyen kimseyi boş çevirmemeli, elinden geldiğince ona bir şeyler vermeye çalışmalıdır. Rasûlullah Efendimizin şu îkazını hiçbir zaman unutmamalıdır:
 Kapıya gelen dilenci gerçekten muhtaç halde ise, onu kovan felâh bulmaz.
Hz. İsâ aleyhisselâm;
"İsteyen kimseyi eli boş çeviren eve, bir hafta melekler uğramaz!" buyurmuştur. Peygamber Efendimiz, bir muhtaca vereceği sadakayı bizzat kendi eliyle verir, araya başka birini vasıta kılmazdı... Sadakanın gizli verilmesi efdaldir.
Nitekim Peygamberimiz:
"Üç şey iyilik hazinelerindendir. Biri de verdiği sadakayı gizlemektir!" buyurmuştur.
Kur’an-ı Kerim’de sadakalar gizli verilmeğe teşvik edilmiştir:
"Eğer sadakaları gizler ve gizlice fakirlere verirseniz; işte bu sizin için daha hayırlıdır." (el-Bakara, 2/271).
Sadakayı gizli vermenin en mühim faydası, sadakayı verenin riyadan kurtulması, alanın da şeref ve haysiyetinin rencide olmaktan korunmuş olmasıdır.
Osmanlı’nın özellikle genişleme ve gelişme döneminde gerçek anlamda hayır ve yardımlaşma konusunda çok ince olduğunu ve çok duyarlı olduğunu yapılan bazı uygulamalarda görmekteyiz.
Ramazanlarda Misafire Verilen “Diş Kirası”
Osmanlı döneminde zengin köşk veya konaklarda iftara davet edilen misafirlerin yanında fakir halk içinde sofralar hazırlanır, çat kapı gelen Allah misafiri geri çevrilmez, içeriye alınırdı. İftarın verildiği köşk veya konak ziyafet evi halini alırdı, iftar sofralarda tabiri yerindeyse kuş sütü hariç her şey bulunurdu. Misafirler iftarını yapıp teraviye gitmek üzereyken hane sahibi tarafından kadife keseler içerisinde gümüş tabaklar, kehribar tesbihler, Oltu taşlı ağızlıklar, gümüş yüzükler... Diş kirası olarak hediye edilirdi. Fakir fukaraya ise hane sahibinin zenginliği ve cömertliğine bağlı olarak içinde gümüş akçe veya altın paralar bir kadife kese içerisinde diş kirası olarak verilirdi. Yemeğini bitirenler diş kiralarını aldıktan sonra "Kesenize bereket!", "Allah daha çok versin!", "Ziyade olsun!" gibi dualarla konaktan ayrılırlardı.
“Diş kirası” denilen bu hediyenin zarif gerekçesi, davetlilerin o gece zahmet edip gelerek hane sahibinin sevap kazanmasına vesile olmasıdır.

Sadaka Taşları
Sadaka taşları ise sosyal yardımlaşmanın en güzel örneklerinden biridir. Osmanlıda camilerin önünde, büyük meydan ve alanlarda, kütüphane gibi sosyal kurumların önlerinde veya yan kısımlarında 1,5 veya 2 metre yüksekliğinde genelde granitten ve üst tarafı oyuk bir taş bulunurdu.
Bu taşın halk arasında adı “Sadaka Taşı”ydı. Genel alışkanlık itibariyle akşam karanlığında camiye giden insanlardan o gün hayır ve yardım vermek isteyen ve buna durumu uygun olan insanlar yardımlarını bu taşın oyuk kısmına bırakırdı. Paraya ihtiyacı olan insanlar da sadaka taşlarının oyuklarında ihtiyacı olduğu kadar parayı oradan alırdı.
17. yüzyıl İstanbul'unu anlatan bir Fransız gezgin, üzerinde para bulunan bir taşa tam bir hafta boyunca kimsenin gelmediğini yazmıştı.
Konya, Erzurum, İstanbul gibi şehirlerde bu taşların olduğu rivayet ediliyor. İstanbul'un dört yerinde sadaka taşı vardı: İstanbul'un dört yerinde sadaka taşı vardı:
Birisi Üsküdar'da Gülfem Hatun Camii'nin avlusunda,
Öteki Üsküdar Doğancılar' da, Karacaahmet'te,
Diğer ötekisi ise Kocamustafapaşa' daydı,
Dördüncüsü de bugün halâ; Doğancılar'da dikili olanı… Ama o da yarısından fazlası toprağa gömülü vaziyette duruyor.

İhtiyacı olanlar gecenin geç saatlerinde taşın yanına para almaya gelir; tamamını değil, ihtiyaçları olduğu kadarını alırlardı.
Günümüz şartlarına kardeşin kardeşe borç vermediği bir dönemde bu uygulama garip gelip yadırganabilir.
"Çünkü bir yardım, ne alanı küçük düşürmeli, ne de veren için bir öğünme nedeni olmalıdır."
Zimen (Veresiye) Defteri
Osmanlılar zamanında Ramazan günlerinde tebdil-i kıyafet ile pek çok zengin, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav dükkânlarına gider, onlardan veresiye Defteri'ni (zimem defteri) çıkarmalarını isterlerdi.
Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin toplamını yaptırıp, miktarını ödedikten sonra;
"Bu borçları silin! Allah kabul etsin!" der, kendilerini tanıtmadan çeker giderlerdi.
Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, borçtan kimi kurtardığını bilmezdi...
Gizli verilen nafile sadakanın, açıktan verilen nafile sadakadan yetmiş kat daha sevap olduğunu bilen zevat, yardımlarını mümkün olduğunca gizliden yapmaya gayret ederdi. Ecdadımız sağ ile verdiğini, sol elinden bile gizler, yaptıkları iyilikleri unutur giderlerdi.
İtalyanların askıda kahve olayı geziyordu net'te bir ara, ecdadımız bu konuda da daha ilerisini zaten yapmış.
Sürekli Batıyı övüp geçmişimizi ve atalarımızı yokmuş gibi görenlere ithaf edilir...
Çok asil bir millet ve atalara sahibiz...
Zimen defteri: O esnaftan borcunu yani veresiye mal alan mahalle sakinlerine ait hesap defteri, yani (Borçlu ile borcunun miktarı yazılı olan defter)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis