Kayıtlar

sahabe etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Nübüvvet Mührü’nü Öpen Tek Sahabe: Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh

Nübüvvet Mührü’nü Öpen Tek Sahabe: Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh Türbesi bugün Gaziantep-Nurdağı’nda bulunan Hz. Ukkaşe’nin asıl adı Ukkaşe b. Mihsan el-Esedi Radiyallahü Anh’dır. Hazreti Ukkaşe Radiyallahü Anh, kimi zaman Ökkaşe ve Ökkeşiye Hazretleri olarak da anılmaktadır. Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh ashabın ileri gelenlerindendir. Hicrete katılmış; Bedir, Uhud ve Hendek Savaşlarında bulunmuştur. Bedir Savaşı’nda kılıcının kırılması üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ona bir hurma dalı vermiştir ve bu hurma dalını kılıç yerine kullanmıştır. Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh hayatı boyunca İslam Dinine hizmet etmiş ve yılmadan mücadelelerde bulunmuş bir sahabedir. Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh, Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in cennet ehlinden olması için dua ettiği ve yaşarken cennetle müjdelenen sahabelerden olma şerefine nail olmuştur. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün ; “– Ümmetimden yetmiş bin kişi tertemiz olarak cennet

İkisini de Affeyle!

İkisini de Affeyle! Sahabelerden biri, Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh'ın yanına gelerek: “Çok günahkârım, der. Benim için dua eder misin?” Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh: “Yârabbi, der. Bir günahkâr, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de affeyle.”

Asaletli Bir Kadın Sahabi

Asaletli Bir Kadın Sahabi Ebû Süfyan'ın kızı Ümmü Habibe, babası iman etmediği halde, kendisi îmanı kuvvetli bir sahabi olmuşta. îmanı hususunda hiç fedakârlık etmez, hatta babası bile olsa müsamaha göstermezdi. Nitekim, bir gün babası Ebû Süfyan, Peygamberimizle yaptığı sulh anlaşmasını yenilemek ve bir neticeye bağlamak üzere Medine'ye gelmişti. Bu arada, kızı Ümmü Habibe'yi de ziyaret etmek istedi. Kızının evine gittiğinde, orada hazır bulunan bir şiltenin üzerine oturmak istemişti. Fakat kızı ümmü Habibe, hemen babasının altından şilteyi alıp kaldırdı ve oturmasına müsaade etmedi. Ebu Süfyan, kızının bu hareketine son derece sinirlenmişti — Kızım, senin bu şilten ne kadar da kıymetli imiş... Beni, ney üzerine oturtmak istemiyorsun. Nedir bunun kıymeti? Diye sordu. Hazreti Ümmü Habibe Radiyallahü Anh: — Evet! O şilte çok kıymetlidir. Zira bu şiltenin üzerine, Server-i Kâinat oturmaktadır. Sense müşrik oldun ve dolayısıyla onun üzerine oturamazsın, dedi. (Al

Tabiin Kime Denir?

Tabiin Kime Denir? Tabiin, Eshab-ı kiramı gören Müslümanlar, Peygamber efendimizi görmemiş, fakat Eshab-ı kiramın sohbetine kavuşan, onlarla görüşüp konuşanlardır. Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde; “İnsanların en hayırlısı, benim asrımda olan Müslümanlardır (yani Eshab-ı kiramdır). Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir (yani Tabiindir). Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir. Onlardan sonra gelenlerde yalan yayılır. Bunların sözlerine ve işlerine inanmayınız.” buyurdular. Bu hadis-i şerifte Tabiinin büyüklüğü, kıymeti bildirilmekte, ahiretteki üstün dereceleri müjdelenmektedir. Tabiinin içinden pek büyük alimler çıkmış, bütün insanlığa kıyamet kopuncaya kadar yol gösterecek, ışık tutacak eserler bırakmışlardır. Çünkü onlar, Peygamber efendimizin mübarek cemalini gören, hizmetiyle şereflenen Eshab-ı kirama yetişip, onları görmek ve sohbetlerine kavuşmak saadetine ermişlerdir. O hidayet yıldızlarının ışıklarıyla parlamışlardır. Bun

Korunma Duası 1-2

Korunma Duası 1 Bir gün ashabı kiramdan Hz. Ebü’d-Derda Radiyallahü Anh’ın evinin bulunduğu mahallede yangın çıktı. Kendisine haber verdiklerinde “Allah’ü Teâlâ benim evimi yakmaz” dedi, telaşlanmadı. Nitekim yangın onun evine yaklaşınca söndü. Bu vaziyet kendisine haber verilince “Ben bunu biliyordum!” dedi. Bunun üzerine “Ne acayip sözlerin var!” dediklerinde şöyle cevap verdi: “Ben Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğunu işittim”: Şu duaya gece ve gündüz devam eden kimseye hiçbir şey zarar vermez. "اَللهمَّ أَنْتَ رَبِّي لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ عَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَأَنْتَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاَلله الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ مَا شَاءَ اَلله كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ أَعْلَمُ أَنَّ اَلله عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اَلله قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْماً وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَداً. اَللهمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَمِنْ شَرِّ كُلِّ دَابَّةٍ أَنْتَ آخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا إِنَّ ر