Nübüvvet Mührü’nü Öpen Tek Sahabe: Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh


Nübüvvet Mührü’nü Öpen Tek Sahabe: Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh

Türbesi bugün Gaziantep-Nurdağı’nda bulunan Hz. Ukkaşe’nin asıl adı Ukkaşe b. Mihsan el-Esedi Radiyallahü Anh’dır. Hazreti Ukkaşe Radiyallahü Anh, kimi zaman Ökkaşe ve Ökkeşiye Hazretleri olarak da anılmaktadır.

Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh ashabın ileri gelenlerindendir. Hicrete katılmış; Bedir, Uhud ve Hendek Savaşlarında bulunmuştur. Bedir Savaşı’nda kılıcının kırılması üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ona bir hurma dalı vermiştir ve bu hurma dalını kılıç yerine kullanmıştır. Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh hayatı boyunca İslam Dinine hizmet etmiş ve yılmadan mücadelelerde bulunmuş bir sahabedir.

Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh, Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in cennet ehlinden olması için dua ettiği ve yaşarken cennetle müjdelenen sahabelerden olma şerefine nail olmuştur. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün;
“– Ümmetimden yetmiş bin kişi tertemiz olarak cennete girecektir!” diye buyurmuşlardır. Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh de;
“– Ey Allah’ın elçisi Allah’a dua et de ben onlardan olayım!” demiştir. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem de
“– Sen onlardansın!” diyerek Hz Ukkaşe Radiyallahü’yi cennet ile müjdelemiştir.

Ayrıca Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e olan sevgisinden dolayı Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in iki kürek kemiğinin arasında bulunan peygamberlik mührünü gören ve öpen tek sahabedir.

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, Fetih Suresi nazil olunca dünya hayatının sonlarına geldiğini anlamıştır.  Kendisi, Cebrail Aleyhisselâm’e: “– Ey Cebrail öleceğimi anladım.” demiştir. Cebrail Aleyhisselâm da, Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e:
“– Senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır, Rabbin sana (istediğini) verecek sen de razı olacaksın.” (Duha:4-5) demiştir. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem müezzini Bilal-i Habeşi Radiyallahü Anh’e, insanları cemaatle namaz kılmak ve onlardan helallik istemek üzere toplanmaları için çağırmasını emretmiştir.

Bütün Muhacir ve Ensar bu çağrıya cevap vererek Mescid-i Nebi’de toplandı. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem onlara namaz kıldırdıktan sonra minbere çıktı ve orada bulunan insanlara hitap etti.
Orada bulunanlara nasıl bir peygamber olduğunu sordu. Orada bulunanlar da Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem hakkında oldukça güzel olan düşüncelerini dile getirdiler. Bunun üzerine Efendimiz sahabelerinden helallik istedi.

“– Ey Müslümanlar! Boynuzsuz koçun boynuzlu koçtan hakkını isteyeceği o dehşetli günde hesaplaşmamak için şimdi kimin üzerinde hakkım varsa ve kimin bende hakkı varsa söylesin. Şimdi hesaplaşmak isterim!” dedi. Bu isteğini üç kere tekrarladıktan sonra Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh sahabenin arasından ayağa kalkarak ilerledi ve Efendimiz’in önüne gelerek şunları söyledi:

“– Anam babam sana feda olsun ya Allah’ın Elçisi, eğer ısrar etmeseydin sana söylemeyecektim; fakat ısrar etmen üzerine sana söylemek istedim. Bir savaş sonrası ben sizin devenizin yanına yaklaştığım sırada sırtımdan kırbaç yemiştim. Devenizi kırbaçlamak isterken bana vurmuştunuz.” dedi.

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem de bunun yanlışlıkla olduğunu ama yine de bunun bir hak olduğunu belirtti. Bilal-i Habeşi’yi evine gönderdi ve o kırbacı, kızı Hz. Fatıma Radiyallahü Anha’dan alarak mescide getirmesini istedi. Bunun üzerine Bilal-i Habeşi Radiyallahü Anh kırbacı getirip Efendimiz’e verince Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh ve Hz. Ömer Radiyallahü Anh hemen ayağa kalkarak:

“– Ey Ukkaşe Radiyallahü Anh! İşte önündeyiz Hakkını bizden al. Peygamberden alma!” deyince;

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem:

“– Ey Ebubekir, Ey Ömer, yerlerinize oturun. Şüphesiz ki Yüce Allah Celle Celâlüh sizin bu iyi niyetinizi mükâfatsız bırakmayacaktır.” dedi.

Bunun üzerine Hz. Ali Radiyallahü Anh ayağa kalkarak:

“– Benim hayatım Allah’ın elçisinin hayatının önündedir. İşte sırtım ve karnım nereye ne kadar vurmak istersen vur.”

“– Ey Ali, otur yerine! Yüce Allah Celle Celâlüh senin bu iyi niyetini mükâfatsız bırakmayacaktır.” dedi.

Bundan sonra da Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin Radiyallahü Anhüma atılarak:

“– Ey Ukkaşe Radiyallahü Anh, biliyorsun ki biz Allah Resulünün torunlarıyız, hakkını bizden aldığında O’ndan almış sayılırsın. Ne olur bize vur?” dediler. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem onlara da:

“– Yerlerinize oturun, ey benim göz bebeğim torunlarım” dedi.

Sonra Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Ukkaşe Radiyallahü Anh’e dönüp

“– Ey Ukkaşe! Vuracaksan vur!” deyince Ukkaşe Radiyallahü Anh:

“– Ey Allah’ın Resulü!” dedi. “Siz bana vurduğunuzda ben çıplaktım. Şimdi ben de size vururken çıplak olmanız gerekmez mi diye sordu ve sizin de çıplak kalmanızı rica ediyorum.”

Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem hiç duraksamadan elbisesini çıkardı ve:
“– Buyur, hiç çekinmeden dilediğin kadar vur.” dedi.

Bu sırada Müslümanlar yüksek sesle ağlıyorlardı ve Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh hızla Efendimiz’in peygamberlik mührünü öptü ve şunları söyledi:

“– Anam babam sana feda olsun. Kim sana kıyabilir? Benim amacım senin mübarek vücudunu öperek senin yüzün suyun hürmetine Rabbimin rızasını kazanmak ve Cehennem azabından kurtulmaktır.”

Bunun üzerine Peygamberimiz Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem:

“– Ya hakkını alman için gerekeni yap ya da affet!”, deyince Hz. Ukkaşe Radiyallahü Anh:

“– “Kıyamet gününde Allah’ın beni affetmesini umarak sizi affediyorum.” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem:

“– “Kim cennetteki arkadaşımı görmek isterse bu adama baksın.” buyurdu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)