Tabiin Kime Denir?

Tabiin Kime Denir?

Tabiin, Eshab-ı kiramı gören Müslümanlar, Peygamber efendimizi görmemiş, fakat Eshab-ı kiramın sohbetine kavuşan, onlarla görüşüp konuşanlardır.

Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde; “İnsanların en hayırlısı, benim asrımda olan Müslümanlardır (yani Eshab-ı kiramdır). Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir (yani Tabiindir). Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenlerdir. Onlardan sonra gelenlerde yalan yayılır. Bunların sözlerine ve işlerine inanmayınız.” buyurdular. Bu hadis-i şerifte Tabiinin büyüklüğü, kıymeti bildirilmekte, ahiretteki üstün dereceleri müjdelenmektedir.

Tabiinin içinden pek büyük alimler çıkmış, bütün insanlığa kıyamet kopuncaya kadar yol gösterecek, ışık tutacak eserler bırakmışlardır. Çünkü onlar, Peygamber efendimizin mübarek cemalini gören, hizmetiyle şereflenen Eshab-ı kirama yetişip, onları görmek ve sohbetlerine kavuşmak saadetine ermişlerdir. O hidayet yıldızlarının ışıklarıyla parlamışlardır. Bunun için, ebedi kurtuluş bunlara mahsus oldu. Sonsuz saadete bunlar kavuştu. Allah yolunda giden kafile, bunlar oldu. Ümmet-i Muhammed içinde Eshabdan sonra en üstün onlar oldular. Bu büyük alimler, Eshab-ı kiramla Tabiin-i izamın, yani Selef-i salihinin imanları hep aynıydı. İnanışları arasında hiç fark yoktu. Sonra gelenler bu imanı yani Ehl-i sünnet itikadını hep Tabiinden öğrendiler. Şimdi yeryüzünde bulunan Müslümanların çoğu Selef-i salihinin inancında, Ehl-i sünnet vel-cemaat mezhebindedirler.

Yetmiş iki sapık bid’at fırkasının hepsi ikinci asırdan sonra ortaya çıktı. Bunların bir kısmının kurucuları daha önceden yaşamış iseler de, kitaplarının yazılması ve toplu olarak ortaya çıkmaları ve Ehl-i sünnete karşı baş kaldırmaları Tabiin-i izamdan sonra oldu.

Tabiinin en meşhur siması İmam-ı A’zam hazretleridir. Eshab-ı kiramdan (radıyallahü teala anhüm ecmain) sonra gelen müctehidlerin en büyüğüdür. Bu büyük imam, her hareketinde, vera ve takva üzereydi. Her işinde Peygamberimize (sallallahü aleyhi ve sellem) tam manasıyla tabiydi. İctihad ve istinbatta, ulaştığı dereceye hiç kimse varamadı. Kendisinden önce, daha alim ve daha yüksek kimseler geldiyse de, onların zamanında, uydurmalar ve sapıtmalar, henüz yayılmamış olduğundan, doğruyu ayıracak mi’yarlar hazırlayıp kitaplara geçirmemişler; daha başka kıymetli işlerle uğraşmışlardır.

İmam-ı A’zam Ebû Hanife rahmetullahi aleyh ise, Eshab-ı kiramdan öğrendiği ilmi, kitaplara geçirmiş, doğruyu ayıracak mi’yarlar hazırlamıştır.

Tabiin içinden; Veysel Karani, Kasım bin Ebi Bekr-i Sıddik, Hasan-ı Basri, Said bin Müseyyib, Urve bin Zübeyr, Harice bin Zeyd bin Sabit, Seleme bin Abdurrahman, Süleyman bin Yesar, Ubeydullah bin Abdullah bin Utbe bin Mes’ûd, Alkame bin Kays, Mesrûk bin Ecda (rahmetullahi aleyhim) gibi birçok mübarek zat da ilim, ibadet, zühd ve takvalarıyla meşhur olmuştur.

Tabiini, alimler tabakalara ayırmışlardır. Bunlar; bir kısmına göre üç, bazılarına göre on beş tabakadır.

Birinci tabaka: Hayatlarında Cennetle müjdelenerek Aşere-i mübeşşere ismiyle şöhret bulan Eshab-ı kiramı görüp, onlardan rivayetlerde bulunanlar. Kays bin Ebi Hazım rahmetullahi aleyh gibi.

İkinci tabaka: Resûl-i ekrem sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin sağlığında doğdukları halde, Efendimizi görmekle şereflenemeyenler. Hazret-i Alkame, Mesrûk radıyallahü anhüma gibi.

Üçüncü tabaka ve diğer tabakalar. Diğer sahabileri görüp hadis-i şerif rivayet edenler, en son vefat eden sahabiden hadis rivayet edenler gibi kısımlara ayrılmaktadır.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)