Kayıtlar

mutlu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Osmanlı Köyünün Mutlu İnsanları…

Osmanlı Köyünün Mutlu İnsanları… Çok eskiden dersem fazla eski değil Osmanlı Ülkesi denen bir ülkede bir köy varmış. O köyde herkes güneşten önce horozlarla uyanır, erkekler sabah namazı için camiye gider, hanımlar çeşmeden sularını doldururmuş. Namazını kılan beyler doğru ahıra koşar hayvanların temizliğini yapar, yem ve suyunu verirmiş. Suları dolduran hanımlar hemen ocağı yakar sabah kahvaltısı, günlük azık ve yemek hazırlığına girişirmiş. Sabah yemeği yendikten sonra herkes işe koşarmış. Kimisi hayvan otlatmaya kimisi bağa bahçeye kimisi tarlaya gidermiş. Köyün Sübyan Mektebinde her çocuk Kur’an-ı Kerim, Arapça, okuma yazma, sevgi ve saygıyı öğrenirmiş. Yeşil Yamaç Köyü’nün çocukları Köy Medresesinde eğitimlerini görür zekâsı yüksek aşırı çalışkanlar medreseden sonra vilâyete veya büyük şehirlere tahsile gidermiş. Ekinler biçilip bağ bozumuna sıra gelince kız istemeler ve düğünler de başlarmış. Oğlanla kız aynı köyden ise çocukluktan birbirlerini uzaktan tanırlar, kı

Mutlu Olmak

Mutlu Olmak  Mutlu olmak zor mu?  Nefes almak bir mutluluk değil mi?  Hemen bence gerekli mutluluk şartlarını verelim;  Asla demeyiniz ve asla asla demeyiniz!  ''Ama'' ve ''fakat'' demeyiniz!  ''Fark etmez'' derseniz yalan söylemiş olursunuz, her şey fark eder.  Hiç bir cümlenizin fiili ''mış, miş'' veya ''lar, ler '' veya ''mişler, mışlar'' veya ''larmış, lermiş'' le bitmesin… bunlar sizin bilmediğiniz ve görmediğiniz, başkasının anlattığı eylemledir ve bunlara göre hareket hem size hem karşınızdakine zarar verir.  Başkasının yerine düşünmeyin!  Başkasının yerine karar vermeyin!  Pozitif düşünce ile yaklaşın konulara (yapacağım, başaracağım gibi), ama bu Pollyanna'cılık olmasın!

Mazlumun Bedduası

Mazlumun Bedduası Rivayet olunur ki Hz Musa döneminde kıtlık baş gösterir ve yağmur duası için mahiyetindekilerle birlikte şehrin dışına çıkarlar. Hz Musa yolda giderken bir karıncanın ayakları üzerinde durarak rabbine şöyle yalvardığını işitir: “Ya Rabbi âdemoğlunun yaptıkları yüzünden bizleri helâk etme.” Bizler yüce Allah’ın şu ayeti kerimesin kulak vermez miyiz ki: “Sakın, Allah’ın zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah onları korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” Sanki bu zulüm ve işkence yapanlar Allah’ın hesabını unutmuşlar ve her milletin ve toplumun bir sonu olduğunu ve o günün gelip çatmasına çok az bir vaktin kaldığını hatırlamamaktadırlar. “Öyleyse onlar hakkında acele etme. Biz onlar için teker teker sayıyoruz.” Peki, nerde şimdi o Allah’ın yolundan sapanlar. Onlar şu an bir avuç toprak değiller mi? başlarına gelecek olanlardan ötürü korku içerisinde değiller mi? Onlardan nimetler alınmış onlara korku kaplamış ve o günü bek

Zulüm Ve Azgınlık

Zulüm Ve Azgınlık Rivayet olunur ki padişahlardan biri bir gün ava çıkar. Av esnasında çok güzel bir bahçeye rastlar. Oraya doğru gider kapıyı çaldığında Kapıyı genç yaşta bir cariye açar. Gelen misafiri gördüğü için ona bir bardak nar suyu ikram etmek için içeri girer ve az sonra elinde bir tas dolusu nar suyu getirir. Padişah Nar suyunu içer ve kendisindeki susuzluk bir anda gider. Nar suyunun lezzetine hayran olan padişah, cariyeye bu içecek için kaç nar sıktığını sorar; cariyede sadece bir tek nar sıktığını söyler. Daha sonra padişah bahçeye doğru gözlerini diker, Oranın manzarasından ve içerisindeki kuşlardan ve çiçeklerin güzelliğinden çok etkilenir ve cariyeye sorar: “Burası için ne kadar vergi veriyorsunuz?” Cariyede soruyu soran kişinin padişah olduğunu bilmeksizin vermiş oldukları vergiyi söyler. Padişah içinden buranın vergisinin artırılması gerektiğini düşünür ve bu konuda kafasını meşgul ederken tekrar susadığını fark eder ve cariyeden aynı şekilde bir nar suyu da

Mutluluğu Yakalamak

Mutluluğu Yakalamak Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya koyulmuş. Ne yaptıysa da mutluluğu yakalayamamış. Kimden yardım istesem diye düşünürken, uzak bir diyarda, zengin bir bilgeyi önermişler. Bu bilge aklı, bilgisi ve malı ile ün salmış zengin birisiymiş. Kim yardımına gelse sorularına cevap verip derdine derman bulmadan geri göndermezmiş. Bu bilgeden yardım istemeye, mutluluğu nasıl yakalarım diye sormaya karar vermiş. Uzun bir yolculuktan sonra bilgeyi bulmuş, ancak kapısında derdine derman arayanlardan oluşan çok uzun bir kuyruk varmış. Bilgenin gerçekten sorusuna doğru cevap vereceğine inanmış, beklemeye başlamış. Sonunda sıra ona da gelmiş ve bilgeye mutluluğu nasıl yakalarım diye sormuş. Bilge bu soruyu cevaplarsa sıradaki diğer insanların beklemekten sıkılacağını düşünmüş, adamlarından bir kaşık istemiş ve içine iki damla yağ damlatmış sonra demiş ki: – Sarayımın her yerini gez ve sonra tekrar gel ama

Çanakkale Destanı

Resim
Çanakkale Destanı Çanakkale harbi yaşanırken öyle bir yaralı geliyormuş ki zamanın doktoru Doktor Tarık bakmakta zorluk çekiyormuş. Hemşirelerde yetiştiremiyormuş. Doktor Tarık demiş ki; “Bütün yaralılara bakamıyoruz hiç olmazsa ağır yaralıları ayırın, ayaktaki yaralıları hemen tedavi edelim, ağır yaralılara zaman ayırmış oluruz. Sonra bekleyen diğer ağır yaralıları da tedavi ederiz.” Yaralılara bakarken önüne ağır yaralı asker getirmişler. Doktor; “Ben ağır yaralı getirmeyin demedim mi siz yine ağır yaralı getirdiniz!” Hemşire demiş ki; “Bu asker sizin oğlunuz.” “Tamam!” demiş Doktor Tarık; “Onu şu ağacın gölgesine bırakın! Buradaki acil yaralılardan sonra fırsat olunca bakarım.” Bir süre sonra bakmaya fırsatı olmuş ama gittiğinde oğlu orada çoktan vefat etmiş. Böyle şuurlu doktorlar baş tacımız. Şimdiki doktorlarımız bu şuurla görev yapsalar, Allah korkusundan namazlarını kılsalar, hastalara daha yakın olsalar, hemşireler de samimi davransalar güzel T

Ölüm Döşeğinde Son Pişmanlıklar

Resim
Ölüm Döşeğinde Son Pişmanlıklar Avusturyalı Bronnie Ware, ölmek üzere olan hastaların son haftalarına refakat eden bir hemşire. Ware, ölmek üzere olanların en çok pişman olduğu 5 konuyu ve tecrübelerini bir kitapta derlemiş. Avusturyalı Bronnie Ware 8 yıl boyunca İngiltere’nin güneydoğusundaki bir kentte, palyatif bakım hemşiresi olarak çalışmış. Yani ölmek üzere olan hastaların son birkaç haftasına refakat etmiş. Ware bir anlamda, birçok insanın hayatının son faslına hangi duygu ve düşüncelerin damgasını vurduğuna uzun yıllar tanık olmuş. Bronnie Ware edindiği bu tecrübeleri, hastaları ile dertleşmelerinden çıkardığı sonuçları, bir kitapta derlemiş. Hemşire Ware “Inspiration and Chai” adlı blokunda amacının ömrü önünde uzanan diğer insanlara ilham vermek olduğunu paylaşıyor. Şimdilik sadece İngilizce baskısı bulunan kitabın adı “The Top Five Regrets of Dying”. Ölmek üzere olanların en büyük beş pişmanlığı, sırasıyla şöyle: 1. “Keşke kendi hayatımı yaşama cesaretini

Dostluğun Öyküsü

Resim
Dostluğun Öyküsü Ahmet ve Nihat adında iki arkadaş varmış. Aynı okulda okuyorlarmış. Ahmet İstanbul'da yaşayan, evi, arabası yeterince parası olan biriymiş. Nihat memleketten İstanbul'a gelmiş zor şartlar altında yaşayarak okuyormuş. Bunlar zamanla daha da iyi arkadaş olmuşlar. Ahmet Nihat'ın durumuna üzülüyor, yardım yolları arıyormuş. Nihat'ı evine almış. Yedirmiş içirmiş. Cebine para koymuş. Üstünü giydirmiş. Kendine aldığı yeni kıyafetleri bile ona vermiş. Artık beraber gül gibi yaşayıp gidiyorlarmış. Bir gün Ahmet camdan dışarı bakıyormuş. Karşıdan gelen, uzun süredir hayran olduğu ve yakında açılmak istediği kızı görmüş. Ve sonra arkadan Nihat'ın onu takip ettiğini. Nihat eve gelmiş ve Ahmet'e o kızdan çok hoşlandığını aralarını yapıp yapamayacağını sormuş. Ahmet kendisinin de ondan hoşlandığını söyleyememiş. Arkadaşının üzülmesini istememiş çünkü. Aralarını yapmış. Derken zamanla okul bitmiş. Nihat bir süre sonra Kayseri'ye Vali olmuş. Evi arab

EĞİTİM ÜZERİNE SÖYLEŞİ

Eğitim Üzerine Söyleşi             İnsanların mutluluğu, bir ülkenin geleceği iyi yetişmiş insan gücüne bağlıdır. İyi yetişmiş insan da yapılacak eğitimin kalitesine bağlıdır.             Eğitimin çok çeşitli tanımları yapılmıştır. Öz olarak söylemek gerekirse; fertlere ve gruplara yararlı davranış kazandırma çalışmaları diyebiliriz. İnsan kişiliğinin sürekli iyi yönde gelişmesini sağlayan bir kavramdır. Tabiî ki insan kişiliğini kötü yönde geliştiren eğitimler de vardır. Kötü yönde yapılan eğitimler kasıtlı, genellikle ekonomik bağımsızlığı ve kişiliğini kazanamamış kişilere ve toplumlara sömürü amaçlı yapılır. Buna “Sömürge eğitimi” , “Kötü yönde eğitim” gibi isimler verilir. Hatta bilgisiz insanları kullanmak için “Beyin yıkama” bile yapılır.             Eğitim beşikten mezara devam eden bir süreçtir. Eğitimin gayesi konusunda da farklı görüşler vardır. En iyi terbiye eden ve eğitim veren şüphesiz Allah’ü Tealâ ve onun görevli kıldığı peygamberlerdir. Çünkü bütün peyga

ELHAMDÜLİLLÂH

ELHAMDÜLİLLÂH Doğru yolu bulursun, Dersen Elhamdülillâh. Zahmetten kurtulursun, Dersen Elhamdülillâh. Kalplerin cilâsıdır, Ruhların şifasıdır, Hayatın sefasıdır, Dersen Elhamdülillâh! Hastalar deva bulur, Borçlular eda bulur, Dertliler derman bulur, Dersen Elhamdülillâh! Mutsuzlar mutlu olur, Yaşamak kutlu olur, Hayat ne tatlı olur. Dersen Elhamdülillâh! Her türlü zevk, tat onda, Gerçek yaşamak onda, Sonsuz mutluluk onda, Dersen Elhamdülillâh!                    Yaşar AKKAŞ “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ”

Sende Varsa Mutlusun!

Sende Varsa Mutlusun! Allah’a inanarak, hayatın güçlüklerine katlanabilecek kadar;  İNANÇ… Geleceğin daha iyi olacağına inanacak kadar;  ÜMİT... Doğru bildiklerin için mücadele edebilecek kadar;  CESARET... Topluma, ailene, İslam'a faydalı olabilecek kadar;  SAĞLIK... İhtiyaçlarına yetebilecek, zekâtını verebilecek kadar;  PARA... Başkalarının daima iyi yönlerini görebilecek;  GÖZ... Çevrendeki insanlara yardım eli uzatabilecek kadar;  CÖMERTLİK... İnsanlardan karşılık beklemeden yapabileceğin;  İYİLİK... Hayatın zorluklarına karşı hayatı ve insanları kuşatacak;  SEVGİ... Kuş tüyü kadar yumuşak ve rahat bir;  VİCDAN... Dilini, belini, kalbini, keseni ve gözünü haramdan saklayabilecek;  İRADE... Gördüklerinin, duyduklarının düzelmesini bekleyebilecek kadar;  SABIR... Günahlarını, noksanlarını itiraf edebilecek kadar;  FAZİLET… En kötü halinde bile Allah’tan razı olabilecek kadar;  ŞÜKÜR… Allah’ü Tealanın seni her an görd