EĞİTİM ÜZERİNE SÖYLEŞİ

Eğitim Üzerine Söyleşi

            İnsanların mutluluğu, bir ülkenin geleceği iyi yetişmiş insan gücüne bağlıdır. İyi yetişmiş insan da yapılacak eğitimin kalitesine bağlıdır.

            Eğitimin çok çeşitli tanımları yapılmıştır. Öz olarak söylemek gerekirse; fertlere ve gruplara yararlı davranış kazandırma çalışmaları diyebiliriz. İnsan kişiliğinin sürekli iyi yönde gelişmesini sağlayan bir kavramdır. Tabiî ki insan kişiliğini kötü yönde geliştiren eğitimler de vardır. Kötü yönde yapılan eğitimler kasıtlı, genellikle ekonomik bağımsızlığı ve kişiliğini kazanamamış kişilere ve toplumlara sömürü amaçlı yapılır. Buna “Sömürge eğitimi”, “Kötü yönde eğitim” gibi isimler verilir. Hatta bilgisiz insanları kullanmak için “Beyin yıkama” bile yapılır.

            Eğitim beşikten mezara devam eden bir süreçtir. Eğitimin gayesi konusunda da farklı görüşler vardır. En iyi terbiye eden ve eğitim veren şüphesiz Allah’ü Tealâ ve onun görevli kıldığı peygamberlerdir. Çünkü bütün peygamberler birer öğretmendir. Nice sapıtmış, vahşi toplumlara doğru yolu göstermişler. Onları medeni milletler haline getirmişlerdir. Bu nedenle dinimiz okuma ve öğrenmeye büyük önem vermiş, din ve dünya için gerekli olan ilimleri Müslümanlara farz kılmıştır. O kadar ki insanlığa doğruluğu ve gerçek mutluluğu göstermek üzere indirilmiş olan Kur'an-ı Kerim'in ilk emri “OKU”dur.

            Alâk süresinin ilk beş âyetinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
"Oku! Yaratan Rabbinin ismi ile ki sizi O yarattı. O, insanı alâktan (kan pıhtısı biçimini alan embriyodan) yarattı. Oku! Rabbin en büyük kerem sahibidir. O insana kalemle yazmayı öğretti, insana bilmediğini öğretti."

            İnsanoğlu anlaşılması garip bir varlıktır. Eğer kendi haline bırakılırsa vahşilerden daha vahşi bir varlık olur. İyi eğitim verilerek ulvi gayeler yüklenirse; bütün kâinatın idaresini ele alarak meleklerden daha yüce makamlara yükselebilir. Toplumda meydana gelen dinî, ahlâkî, ilmî, sosyal, iktisâdî, askerî, hatta örf, âdet ve geleneklerdeki gelişmeler ve değişmeler eğitimin gayelerini etkileyerek ona yeni bir yön verebilmektedir.

            Alman düşünürü G.V. Friedfrich Hegel (1770-1831)'e göre eğitimin gayesi "İyi vatandaş yetiştirmek", G. Kerscihensteiner (1854-1932)'e göre; "Sağlam bir irade terbiyesi kazandırmak", Amerika'lı pisikolog- eğitimci John Dewey (1859-1952)'e göre ise, "İnsanlara kişilik kazandırmaktır".

            İslâm'da eğitimin gayesi ise insanı; iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olarak yetiştirmektir. İslâmî eğitimin gayesi; insanı mutlak hakikate, mutlak iyiliğe ve mutluluğa eriştirmek, en iyi kulluk yapan kişi olarak Allah'a döndürmek’tir.
            İslâmî eğitimin gayesi, bütün insanlığı içerisine alacak kadar geniş ufukludur. Modern bir İslâmi eğitimden geçen kişi kendisine, ailesine, vatanına, milletine tüm insanlığa en iyi hizmetleri yapar. Ondan kimseye zarar gelmez. Nasıl ki güneş sadece ovadaki yeşilliklere değil; kayalıklara, dağlara, buzullara yeryüzünün her noktasına sıcak ve enerji verir. İyi bir Müslüman da tüm insanlığa faydalı hizmetler sunar. Kötüleri davranışlarından vazgeçirerek bu dünyada da ahirette de rahat etmesine sebep olur. Hiçbir olumsuzluk karşısında bana ne demez. Allah’ü Teâlâ’nın insanlığı kucaklayan mesajlarını herkese tebliğ etmeye çalışır.

Hz. Ali (Radiyallah’ü Anh) çocuklarınızı yaşadığınız çağa göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin! Buyurarak İslâmiyet’in geniş ufkunu ve eğitime verdiği önemi gözler önüne seriyor. Eğitime gereken önemi vermezseniz çağa ayak uyduramaz, yok olur gidersiniz demek istiyor. Müslüman âlemi olarak eğitim bilim ve çalışmaya gereken önemi vermedik. Çağların gerisinde kaldık. Yok olma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Dünyanın neresinde Müslüman varsa orada kan ve gözyaşı var. Allah’ü Teâlâ gafletten uyandırsın!

Bir düşünelim eğitime gereken önemi verseydik çocuklarımızı gelecek çağa göre yetiştirseydik. Amerika’dan daha iyi füze yapar, Almanya’dan daha iyi araba yapar dünyanın süper gücü biz olurduk. Kimse bir Müslüman’ı öldürmek şöyle dursun; gölgesini görse tir tir titrerdi.

            İslâm'ın bu anlayışına en yakın olarak görüş beyan edenlerden birisi, Fransız eğitimcisi J.J. Roussau (1712- 1778) olmuştur. Roussau'ya göre; "Çocuk ne hekim, ne asker, ne de papaz olmalıdır. O, her şeyden önce "insan" olmalıdır.”

            Gayesinin "İnsan" yetiştirmek olan eğitimin bu günkü durumu nasıldır? Eğitim kurumları, eğitimciler, araç ve gereçler, teknolojik imkânlar ne durumda?

            Okul binalarımız her gün gelişiyor, içindeki araç ve gereçler her gün modernleşiyor ama eğitimin içi gün geçtikçe boşaltılıyor. Günümüz eğitiminin çöküş nedenlerini incelerken olaya sadece tek yönden bakmamamız gerektiği kanısındayım. Olaya biraz da kendi açımızdan bakmamız gerekiyor. Acaba bizler bütün olumlu gelişmelere rağmen eğitimi kaliteli hale getirmek için ne tür çalışmalar yapıyoruz? Şu ana kadar neler yapabildik? Eğitim sorunlarımızı geniş çapta tartışabildik mi? Alternatifler oluşturabildik mi? Okur-yazar durumumuzu iyileştirebildik mi? Kaç tane kütüphane kurduk? Hangi bilim adamlarını yetiştirdik? Hangi yazar, şair, ressam; hangi iyilik meleklerini, hangi mimarları yetiştirebildik? Hangi teknolojik gelişmelere imza atabildik? Hangi buluşları yaptık? Bilim ve teknolojide diğer ülkelerin neresindeyiz? Günlük hayatta kullandığımız araç ve makinelerin yüzde kaçı kendi ürünümüz? Soruları çoğaltmak mümkündür.

            Atalarımızın bilhassa savaş yıllarında çektikleri zorluklara bakacak olursak, refah içinde yüzüyoruz. Sakın fakirlik yoksulluk edebiyatı yapmayın. Elbette içimizde fakir ve yoksullar da var. Çanakkale savaşında yirmi dört saat savaşan askerlerimizin yemek listelerine bakın. Donar kalırsınız. Yolda buldukları kemikleri dövüp yiyenleri, ayaklarındaki çarıkları ıslayıp yiyenleri, ağaç kabuklarını yiyenleri, bir düşünün. Şimdi yerler ekmek dolu. Her on adımda ayağımıza ekmek dolaşıyor. Dedelerimiz, ninelerimiz bu durumu görse bizi ne yaparlar. Şu söz ne kadar güzeldir: “Eşek ölür semeri kalır. İnsan ölür, eseri kalır.” Biz de hiçbir bahane altına sığınmadan çok çalışalım. Eserler bırakalım.

            Eğitim sorunlarımızın ve çözüm yollarının geniş bir plâtformda tartışılma zamanı geldi ve geçiyor. Eğitimde standartlar getirmek ne kadar haklı bir gerekçe ise, alternatifler üretmek de o kadar haklı bir zorunluluktur. Alternatifler üretemediğimiz sürece sapmalar ve yanlışlar olacaktır. Çünkü sosyal hayat boşluk kabul etmiyor. Boş bırakılan yerleri, mutlaka dolduracak birileri çıkıyor.

            "Zararın neresinden dönülürse kârdır." diyerek artık sorunlara eğilmek herkesin görevi olmalıdır. Eğitimcisine, aydınına, öğrencisine, velisine, basın ve medyasına bu konularda sözü geçen herkese, her kesime görevler düşmektedir. Kaçan fırsatlar kaçtı. Geçmişi telâfi etmenin faturası çok ağır olsa da bir yerden başlamak, gece gündüz çalışmak gerekiyor.
            Eğitimden kütüphaneler dolusu bahsetmek bile az kalır. Burada şunun çok iyi bilinmesi gerekiyor. Bütün geleceğimiz eğitime bağlıdır. Herkes bütün gücüyle eğitime odaklanmalıdır. Gelişmiş ülkeleri yakalayabilmemiz ve onları geride bırakabilmek için bütün bilim dallarında dünya ile yarışan gençler yetiştirmeliyiz. Yalnız beyinlerini doldururken ruhlarını iman ve ahlâkla, kalplerini de sevgiyle doldurmalıyız. Böylece beyniyle dünyaya yön verirken ahlâk ve fazilette Hz. Yunus, Hz. Mevlâna, Hz. Emir Sultan... Gibi gönül erlerinin yolunu yol edinen; sevgide düşmanlarını bile sevebilen pırlanta gençler yetiştirmeliyiz.


KAYNAKÇA
ÖCAL, Yrd.Doç.Dr. Mustafa, Temel Eğitim ve Orta Öğretimde Metodlar, Ankara 1990,25.
AYTAÇ Kemâl, Avrupa Eğitim Tarihi, Ankara 1980, 245.
Kerschensteiner, G., Mürebbinin Ruhu ve Muallim Yetiştirme Meselesi, Ankara 1931,5.
YÜRÜKOĞLU Atalay, Çocuk Ruh Sağlığı, Ankara1980, 172.
KUTUP Muhammed, İslâm Terbiye Metodu ve Ahlâk Sistemi, İstanbul 1977, 19.
BİLHAN Safvet, Din Eğitiminin Amacı, Ankara 1981, 96.
AYAZBEYOĞLU, İslâmiyetin Eğitimimize Getirdiği Değerler ve K.Kerim'in Eğitim İle İlgili Âyetlerinin Tahlili, İstanbul 1968, 26.
İslâm Eğitiminde Öğretmen/Öğrenci Münasebetleri: Prof. Dr. M. Faruk Bayraktar. M.Ü İlâhiyat Fakültesi Yayınları
İmam-Hatipler için Örnek Metinler: T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
Diyanet Avrupa Dergisi - Sayı: 1 "Eğitim ve Öğretimin Dinimizdeki Yeri": Dr. M. Fevzi Hamurcu
Abdullah ÇOLAK
İsmail Yağcı
Prof. Orhan Karmış 

“Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis