Kayıtlar

ilim etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İlim Amelsiz Fayda Vermez

İlim Amelsiz Fayda Vermez Resûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bu konuda şöyle buyurmuşlardır: "Kıyamet gününde azabı en şiddetli olan kimse, Allahu Teâlâ'nın kendisini ilmiyle faydalandırmadığı (ilmiyle amel etmeyen) âlimdir." Anlatıldığına göre, Cüneyd'i-Bağdâdî Rahmetullahi Aleyh, vefatından sonra bazı salihler tarafından rüyada görüldü. Kendisine: "Ey Ebu'l Kasım! Berzah aleminden ne haberler var (durumun nasıldır)?" diye soruldu. Cüneyd: "O faydasız ibare ve konuşmalar yok olup gitti; yaldızlı sözlerden bir eser kalmadı. Burada faydasını gördüğümüz ancak, gece yarısı kalkıp Allah için kıldığımız birkaç rekatlık namazdır" diye cevap verdi. Ey oğul! Hayırlı amellerden yana iflas edenlerden olma. Güzel hâllerden de eli boş kalma! Şuna kesinlikle inan ki, sadece ilim insanın elinden tutmaya yani onu kurtarmaya yetmez. Bir kimsenin yanında, yakalandığı şiddetli bir hastalığının ilâcı bulunsa; fakat o kimse bu il

Eğitim İle İlgili Hadis-i Şerifler

Eğitim İle İlgili Hadis-i Şerifler خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ " Sizin en hayırlınız  Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir.” (Buhari, Fezailül Kur'an 21).   مَنْ سَلَكَ طَرِيقاً يَلتَمِسُ فِيهِ عِلْماً سَهَّلَ اللّهُ لَهُ طَرِيقاً اِلَي الْجَنَّةِ   “Kim ilim öğrenmek için yola çıkarsa Allah onu cennete giden yolu kolaylaştırır.” Tirmizi, İlim,2 مَنْ خرَجَ في طَلَبِ العِلمِ، فَهوَ في سَبيلِ اللَّهِ حَتَّى يَرجِعَ   “İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.” Tirmizi, İlim, 2 لاَ حَسَدَ إِلاَّ فِي اثْنَتَيْنِ رَجُلٌ آتَاهُ اللَّهُ مَالاً فَسَلَّطَ عَلَى هَلَكَتِهِ فِي الْحَقِّ، وَرَجُلٌ آتَاهُ اللَّهُ حِكْمَةً فَهُوَ يَقْضِي بِهَا وَيُعَلِّمُهَا   “İki kişiden başkasına gıpta edilmez. Allah tarafından kendisine mal verilip de hak yolunda o malı harcayan kimse ile Allah tarafından kendisine ilim verilip de onunla hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse. Buhari, İlim, 1 إِذاَ ما

Dinde Derin Anlayışlı Olmak Ve İlim Öğrenmek

Dinde Derin Anlayışlı Olmak Ve İlim Öğrenmek Osman b. Ebu'l-As Radiyallahü Anh anlatıyor: Sakif kabilesinin hey'eti ile birlikte Resülullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'e gelmiştik. Kapısına varınca develerimizden indik. - Develerimizi kim tutacak? Dediler. Herkes Resülullah'ın huzuruna girmeye can atıyor, dışarda kalmak istemiyordu. Aralarında en küçükleri ben olduğum için: - İsterseniz ben tutayım, ama siz çıktıktan sonra da benimkini tutacağınıza söz verir misiniz? Dedim. - Tamam, tutarız, diyerek içeri girdiler. Biraz sonra dışarı çıktıklarında, bana: “- Haydi, gidiyoruz!" dediler. “- Nereye?" dedim. “- Memleketimize!" dediler. “- Ben evimden çıkayım, Resülullah'ın Sallallahü Aleyhi Vesellem kapısına kadar geleyim, sonra da onunla görüşmeden geri döneyim öyle mi? bana söz verdiğinizi unutmayın!" dedim. - Peki, öyleyse acele et. Zaten biz senin adına da soru sorduk. Sormadığımız bir şey kalmadı, dediler.

İlimsiz Bir Şey Olmaz

İlim Ve Temel Kitaplar   İlimsiz bir şey olmaz, ilim her şeye baştır, Karanlık yollarda o, en aziz arkadaştır.   İlim, gerçek bir rehber, ilim başlara tâçtır, İlimsiz hayat olmaz, herkes ilme muhtaçtır.   Ondan sâdığı yoktur, onun gibi yâr olmaz, Her şeyde zarar olsa, onda hiç zarar olmaz.   Malını sen korursun, ilimse seni korur, İlimsiz yeşil ağaç, susuz kalır ve kurur.   İlim, uçsuz bucaksız, bir denizi andırır, İlimden başka her şey, insanı usandırır.   Nasıl kıymetli olmaz, Allah ilmi övüyor, Resûl-ü Kibriya da, bak neler buyuruyor:   “Ara, her yerde ilmi, o yer Çin olsa bile, İlim öğrenmek farzdır, kadın erkek herkese.”   Hazret-i Ali’ye bak, ne diyor anlasana: “Kim bir harf öğretirse, köle olurum ona.”   Âlimler Nebîlerin, vekilleri olurlar, Dinimizi bozulup, yıkılmaktan korurlar.   Âlimin mürekkebi, daha azizdir şundan, Fî sebîlillah akan, şehidlerin kanından.   Nefisle cihad etmek, elbet ilimle olur, Ancak doğru

Ey Kulum! Ben Her An Seninleydim, Sen Kiminleydin?

Bir vaiz kürsüde ahiret ahvâlini anlatmaktaydı. Cemaatin arasında şeyh Şiblî (Rahmetullahi aleyh) de vardı. Vaiz, Cenab-ı Hakk’ın ahirette soracağı suallerden bahisle: ·         "- İlmini nerede kullandın, sorulacak! ·         Malını-mülkünü nerede harcadın, sorulacak! ·         Ömrünü nasıl geçirdin, sorulacak! ·         İbadetlerin ne durumda, sorulacak! ·         Harama-helâle dikkat ettin mi, sorulacak! ·         Bunlar sorulacak; şunlar sorulacak!...” ·         Diye uzun uzadıya birçok husus saydı. Bu kadar teferruata rağmen meselenin özüne dikkat çekilmemesi üzerine: Şiblî (Rahmetullahi aleyh) hazretleri, vaize seslendi: "- Vaiz efendi! Suallerin en mühimini unuttunuz! Allah Teâlâ kısaca soracak ki: "- Ey kulum! Ben her an seninleydim, sen kiminleydin?" Ya Rabbi! Bizleri gafletten uyandır! Bizleri bir an bile nefsimizle baş başa bırakma! Sen nasıl bizimleysen biz de seninle olalım! Âmîn!

İlm-i Siyaset

İlm-i Siyaset Şam’da bir medresede ilim tahsil eden bir Molla Ahmet varmış. Bir gün memleketinden bir tanıdığı ziyaretine gelerek annesinin selamını iletmiş. Annesi oğluna, babasının Hakkın rahmetine kavuştuğunu, kendisinin yalnız başına kaldığını, artık oğlu yeteri kadar tahsil gördüyse yanına gelmesini ve şu ahir ömründe oğlunun birkaç gün de olsa hayrını görmek istediğini bildirmiş. Bu haberi alan Molla Ahmet bir tarafta babasının ölümünden duyduğu üzüntü, diğer yanda annesinin yalnız başına yaşayakalmasından duyduğu kaygı, koştura koştura medresenin baş müderrisinin kapısını çalmış. Baş müderris Ahmet’e telaşının sebebini sormuş. Aldığı kötü haberi hocasıyla paylaşan Molla Ahmet hocasına, artık ilim tahsilini tamamlamış olduğunu, hocası ona bir icazetname yazarsa gidip memleketinde annesinin hizmetini görmek istediğini söylemiş. Başını biraz kaygılı kaygılı sallayarak Ahmet’i dinleyen hocası ona, ilim tahsilini tamamladığını ama henüz “ İlm-i siyaset” tahsilini yapmadığın