İlim Amelsiz Fayda Vermez
İlim Amelsiz Fayda Vermez
Resûlullah Efendimiz Sallallahü
Aleyhi Vesellem bu konuda şöyle buyurmuşlardır:
"Kıyamet gününde azabı en
şiddetli olan kimse, Allahu Teâlâ'nın kendisini ilmiyle faydalandırmadığı
(ilmiyle amel etmeyen) âlimdir."
Anlatıldığına göre,
Cüneyd'i-Bağdâdî Rahmetullahi Aleyh, vefatından sonra bazı salihler tarafından
rüyada görüldü. Kendisine: "Ey Ebu'l Kasım! Berzah aleminden ne haberler
var (durumun nasıldır)?" diye soruldu. Cüneyd:
"O faydasız ibare ve
konuşmalar yok olup gitti; yaldızlı sözlerden bir eser kalmadı. Burada
faydasını gördüğümüz ancak, gece yarısı kalkıp Allah için kıldığımız birkaç
rekatlık namazdır" diye cevap verdi.
Ey oğul!
Hayırlı amellerden yana iflas
edenlerden olma. Güzel hâllerden de eli boş kalma! Şuna kesinlikle inan ki,
sadece ilim insanın elinden tutmaya yani onu kurtarmaya yetmez.
Bir kimsenin yanında, yakalandığı
şiddetli bir hastalığının ilâcı bulunsa; fakat o kimse bu ilâçları kullanmasa;
sadece ilâcı tanımak ve taşımakla hastalıktan kurtulması mümkün müdür? Tabii ki
hayır!
Aynen bunun gibi, bir adam da
yüz bin ilmî mesele okuyup öğrense, fakat öğrendiği ile amel etmese, bildikleri
ona fayda vermez.
Bu konuda Kur'ân-ı Kerîm'de
şöyle buyurulmuştur:
"İnsan için yalnızca
çalışmasının (amelinin) karşılığı vardır."
"Her kim Rabbine kavuşmayı
ümit ederse salih ameller işlesin..."
"Artık işlediklerinin (günahlarının)
bir karşılığı olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!"
Hz. Ali (r.a) demiştir ki:
"Hiç çalışmadan cennete kavuşabileceğini zanneden boş bir ümide
kapılmıştır. Çalışma ve gayreti ile cennete gireceğini zanneden de (Allah'ın
rahmetini unutup kendini yeterli bularak) aldanmıştır"
Hasan-ı Basrî Rahmetullahi
Aleyh: "Amelsiz cenneti istemek bir çeşit günahtır" demiştir.
Yine Hasan-ı Basrî:
"Hakikate ermenin alâmeti, ameli terk etmek değil, amelinden karşılık
beklemeyi terk etmektir" demiştir.
Resûlullah Sallallahü Aleyhi
Vesellem şöyle buyurmuştur:
"Akıllı kimse, nefsini
ıslah edip, ölümden sonrası için çalışandır. Ahmak kimse ise, nefsine uyup
Allah’u Teâlâ'dan kendisini hayal ettiği şeylere kavuşturmasını
bekleyendir."
Ey oğul!
Gayretin, ruhunu kemâle
erdirmek, nefsini yenmek ve bedenini ölüme hazırlamak olsun. Zira sonunda
varacağın yer kabir çukurudur.
Rivayet edildiğine göre Hasan-ı
Basrî'ye Rahmetullahi Aleyh bir bardak soğuk su verildi. Hazret bardağı tutar
tutmaz bayıldı ve bardak elinden düştü. Ayılınca kendisine: "Ey Ebû Saîd,
sana ne oldu?" diye sorulduğunda şöyle dedi:
"Cehennem ehlinin cennet
ehline: 'Ne olur bize de o cennetteki suyunuzdan yahut Allah'ın size verdiği
nimetlerden akıtın!' diye temennide bulunup yalvaracakları vakit aklıma
geldi."
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder