Kayıtlar

hiç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bu Güne Kadar Hiç Yumurtlamadım

Bu Güne Kadar Hiç Yumurtlamadım Tanıdıklarından biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfik'e göstererek fikrini sorar. Neyzen, beğenmediğini ifade edince, adam: - İyi ama der. Siz hiç roman yazmadınız ki! Neyzen Terfik su cevabı verir: - Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. Ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım.

Dünyada Sadece 1 Dakika İçinde Neler Oluyor?

Dünyada Sadece 1 Dakika İçinde Neler Oluyor Hiç merak ettiniz mi? ·         Dünyanın farklı bölgelerinde 25 deprem oluyor. ·         Dünya’ya dakikada 360 yıldırım düşüyor. ·         250 Bebek dünyaya geliyor. ·         Bu bebeklerin 113 tanesi, sefalet içindeki ailelere mensup oluyor. ·         Bu bebeklerin 15 tanesi engelli ya da fiziki kusurlu oluyor. ·         50.000 Varil petrol kullanılıyor. ·         Güneş uzaya 60 milyon ton madde fırlatıyor. ·         Niagara Şelalesi’nden 31.600 ton su dökülüyor. ·         Dünya’nın yüzeyinden 960 milyon ton su buharlaşıyor. ·         Bir sinek kuşu 4.000 kez kanat çırpıyor. ·         Vücudunuzdaki her bir hücrenin içinde 6 milyon kimyasal reaksiyon oluyor. ·         Siz de ortalama 12 kez göz kırpıyorsunuz. ·         Bir tembel hayvan yaklaşık 4 metre ilerliyor. ·         Geceleri siz uyurken, yatak böcekleri aşağı yukarı 1 metre yakınınızda yavaş yavaş hareket ediyor. ·         Nike 36.000 $ kazanıyor.

Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh’ın Dîni Öğrenmek İçin Sergilediği Cesaret

Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh’ın Dîni Öğrenmek İçin Sergilediği Cesaret Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh, Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e hiç kimsenin sormaya cesâret edemediği şeyleri sormak huşusunda son derece cesur davranır, hiç çekinmezdi. Bir gün Fahr-i Kâinât Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e: “Yâ Rasulullah! Nübüvvetle alâkalı ilk gördüğünüz alâmet nedir?” diye sordu. İki cihânın saâdet rehberi olan Allah Resûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “Ey Ebû Hüreyre! Mâdem sordun, söyleyeyim. Ben on yaşlarındayken birgün sahrâda idim. Başımın üstünden gelen bir sesle irkildim. Bir adam diğerine sordu: “Bu, O mudur?” Öteki cevap verdi: “Evet, bu O’dur.” O zamâna kadar hiç kimsede görmediğim yüzler, kimsede bulmadığım rûhlar ve hiç kimsede görmediğim elbiselerle karşıma çıktılar. Yürüyerek bana doğru gelen o iki adamdan her biri, bir kolumdan tuttu, fakat dokunduklarını Hiç hissetmedim. Biri arkadaşına: “Haydi O’nu yere yatır!” dedi. Beraber

Dünyayı terk etmek

Dünyayı terk etmek İnsan, ne kadar güçlü olursa olsun, neyi olursa olsun, evi, işi, aşı, dostu ve eşi, hepsi bir gün hiç olacak, kabre ancak kefeniyle girecektir. Peygamber efendimiz, Dünya sizi terk etmeden, siz dünyayı terk edin! Buyuruyor. Madem o bizi terk edecek, biz onu terk edelim. Dünya bizi terk edince aklımız başımıza gelirse de, o zaman bir daha dünyaya dönemeyiz. Ölmek felaket değil, öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek, tedbirini almamak felakettir. Ahirette nereye gitmek istiyorsak, ona göre hazırlık yapmalıyız. Orada Cennet ve Cehennemden başka yer yoktur. Cennete girmek için, doğru iman sahibi olmak ve dine uymak gerekir. Allah için sevmek, Allah için nefret etmek, iyiliği tavsiye etmek, kötülükten men etmek… Haşa zulüm etmez kuluna Huda’sı; İnsanın çektiği kendi cezası (Alıntı)

Çocuk Eğitimi Anne Karnında Başlar!

Resim
Çocuk Eğitimi Anne Karnında Başlar! Besmeleden sonra… Allah (c.c) yarattığı hiçbir şeyi başıboş bırakmadığı gibi hiçbir şeyi de boşuna yaratmamıştır hiç şüphesiz. Yüce yüce dağların eteklerinde nazarlardan uzak çiçeklerden, bizden binlerce ışık yılı uzaklıktaki gezegenlere kadar hepsinin bir yaratılış amacı olduğuna iman ederiz çünkü Allah (c.c) noksan sıfatlardan pak ve münezzehtir. Rabbimiz bu konuda Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:  “Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: ‘Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen münezzehsin…’”   (Al-i İmran,191)   Peki, bu girift yapı içindeki insanın yaratılışında bir başıboşluk ya da boşunalık söz konusu olabilir mi? Cevap yine Kur’an’ın ebedî sesinden yükselmektedir:  “İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?”  (Kıyamet,36)  Mütalaadan önce belirtilmelidir ki biz bu düşünceden Allah’a sığınırız. İnsanın anne karnındaki evreleri Kur’an’da şöyle anlatılmıştır:

Böylesi Tevazu Ve İncelik

Böylesi Tevazu Ve İncelik Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Bir neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.) Durumu Hacı Bektaş-ı Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş-ı Veli, 'Helâl değildir' diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlâna'ya anlatır. Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş-ı Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlâna şöyle der: - Biz bir karga isek Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. O, öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin Dergâhına gider. Ve Hacı Bektaş-ı Veli'ye, Mevlâna'nın kurbanı kabul

Tembellik Ve Çalışmak Tartışıyor

Tembellik Ve Çalışmak Tartışıyor TEMBELLİK Tembelliktir işimiz, Gezip tozmak aşımız. Hiç ağrımaz başımız. Ne güzeldir tembellik. ÇALIŞMAK Çalışmaktır işimiz, Alın teri aşımız. Hiç eğilmez başımız, Ne güzeldir çalışmak. TEMBELLİK Zoru görsek kaçarız, Para pulu saçarız. Sonra mendil açarız. Ne güzeldir tembellik. ÇALIŞMAK Zoru görüp kaçmayız, İsraf edip saçmayız, Ele avuç açmayız, Ne güzeldir çalışmak. TEMBELLİK Aklı olan çalışmaz, Toza kire bulaşmaz. Hiçbir işe karışmaz, Ne güzeldir tembellik. ÇALIŞMAK Adam olan çalışır, Dünya ile yarışır, Her güçlüğe alışır, Ne güzeldir çalışmak. TEMBELLİK Gece gündüz yatalım, Keyfimize bakalım. Batarsak da batalım, Ne güzeldir tembellik.                         ÇALIŞMAK Gece gündüz koşalım, Şahlanarak coşalım, Fezaları aşalım, Ne güzeldir çalışmak.                                                            Yaşar AKKAŞ

GERÇEK TEDBİR BUDUR

Gerçek Tedbir Budur Hepimiz çocuklarımızdan şikâyet ederiz. Hatta böyle giderse herkes şikâyetçi görünüyor. Fakat hiçbirimiz kendi hatalarına bakmaz . “Zamane çocuğu” der geçer. “Zamane çocuğu” ne demekse öyle garip bir ucubedir ki, yapılan gayri meşru işleri bile meşrulaştırmaktadır. Hacı hoca bile çocuğunun işlediği haramlar karşısında “Ne yapalım zamane çocuğu”  deyip işin içinden sıyrılmaktadır. Acaba geçmiş zamanla şimdiki zaman arasında ne fark vardır? Eskiden dünya kendi etrafında ve güneş etrafında kaç saatte dönüyordu, şimdi kaç saatte dönüyor? Bakıyoruz hiçbir fark yok. Yüce Rabbimiz öyle güzel ayarlamış ki, ona bizim aklımız ermez. On milyar yıl öncesi de aynı, şimdi de aynı. O zaman fark nerde? Fark bizde, fark bizim yaşayışımızda, güzel İslâmiyet’i kendi nefsimizin sapık ideallerine uydurmak isteyişimizde. Çocuğumuz daha anne karnına düşmeden önce ve sonra yaptığımız tüm olumlu ve olumsuz davranışlar doğacak çocuğun huy ve karakterine yansımaktadır. Bugünkü bilim

ALIN TERİ

Alın Teri          Hiç kıymeti bilinmeyen en kıymetli şey alınteridir. Altından, elmastan, tüm maddi varlıklardan daha değerlidir. Fakat hiç kıymeti bilinmez. Hatta istemeyerek alınteri dökenler ya çok kızarlar ya çok üzülürler.          Bir de pırlanta insanlar vardır ki onlar da döktükleri alınteri ile mutlu olurlar. Ellerine Karun’un hazinelerini tutuştursan hiç düşünmeden reddederler.          Kendimizi ve çoluk çocuğumuzu helâl kazançla beslemek, dinimizde cihaddır. Nafile ibadet etmekten daha üstündür.          Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ashabı ile oturuyordu. Sabah erkenden bir genç, hızlı hızlı yanlarından geçti ve dükkânına gitti. Sahabe-i kiram: ‘Yazık, keşke bu erken vakitte din işine baksaydı!’ deyince, Rasûlullah (s.a.v.): “Öyle söylemeyiniz. Eğer başkalarına muhtaç olmamak için gidiyorsa, Allah (c.c.) yolundadır. Övünmek için, desinler için ve zengin olmak için gidiyorsa, şeytanın yolundadır. İnsanlara muhtaç olmayıp, dünyalığını helalden kazanan veya k

Okuluma Elveda

Okuluma Elveda   Elveda hocalarım, elveda arkadaşlar. Kalpleriniz kalbimle, bütünleşti kardeşler.   Bu ayrılık geçici, gönüller gamlanmasın! Sonsuza kadar biriz, hiç kimse ağlamasın.   İlim ve irfan için, toplanmıştık okulda, Usta mahir ellerde, yoğrulduk bu ortamda.   Nice güzel anılar, yaşayıp mutlu olduk! Kalp gözümüz açıldı, bilgi ve sevgi dolduk!   Hedefimiz vatana, sahip çıkıp korumak. İnsanları ilim ve ahlâk ile yoğurmak.   Yeniden dirilerek, dünyaya sesimizi; Duyurup, “Varız!...” demek; basarak mührümüzü.   Zulüm dolu bulutlar, karartmış gökyüzünü, Simsiyah kötülükler, kaplamış yeryüzünü.   Her yere kol atalım, bir meşale olalım, Güzel ahlak, gayretle, gönüllere dolalım.   Bütün bilim dalları bizden keşif bekliyor. Kan ağlıyor masumlar, bitkin imdat bekliyor.   Ölesiye çalışıp, hiçbir şeyden yılmadan, Dünya kadar güçlüğe, engele aldırmadan.   Yerleri fethedelim, gökleri kuşatalım. Kalmasın hiç karanlık, her yeri