Kayıtlar

genç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Genç Kızın İbretlik Sonu

Resim
Bir Genç Kızın İbretlik Sonu Şehir içi dolmuşların birinde 20 yaşlarında ince elbiseler giyinmiş genç bir kız, utanma duygusunu parçalar bir şekilde, açılıp saçılmış fitne sergiliyordu. Arkasında saçı sakalı ağarmış ihtiyar, genç kızın halinden dolayı arkasında utançla oturuyordu. Kızın kulağına eğilerek edeple şöyle fısıldadı: “- Ey kızım sana yakışan örtünmektir. Tesettür, insan kurtlarının iştahını kabartan bu şeffaf elbiseden daha faziletlidir. Hem bu hayâyı parçalar fitneye sürükler.” Genç kız şöyle dedi: “- Sana ne? Kabrime benimle beraber mi gireceksin? Cennet’e ve Cehennem’e koymak senin elinde mi?” Kız ahmaklaşmış, adamın üzerine gitmeye başlamıştı. Sonra cüreti ve utanmaz tavırlarını artırdı, adamla alay ediyor şöyle diyordu: “- Al işte cep telefonum. Allah’ü Teâlâ’yı arada, bana Cehennem’de hangi odayı ayıracağını söyle!” Ve çirkin bir kahkaha attı. Adam çekindi. Allah’ü Teâlâ’ya sığındı. “- Allah’ü Teâlâ bana yeter. O ne güzel vekildir!” dedi ve sustu.

İnsanlık Uyanmalı Savaş Ve Terörden Kurtulmalı…

İnsanlık Uyanmalı Savaş Ve Terörden Kurtulmalı… İnsanlık bindiği dalı kesiyor… Sıcak savaşlar, örtülü savaşlar devam ediyor… Her yıl binlerce insan “Bir hiç uğruna, Irkçılık ve sömürgecilik uğruna!” öldürülüyor. Dünyada en büyük ırkçılığı Siyonistler yapıyor… Dikkat edin İsrail demiyorum Siyonistler diyorum. Çünkü Siyonistler sadece İsrail’de değil tüm dünyada var… Eğer Dışarıdaki Yahudiler, masonlar, ABD ve AB gibi büyük güçler İsrail’e destek vermeseler; İsrail bırakın terör örgütleri kurarak dünyayı karıştırmayı bir saniye bile ayakta duramaz… Önce tahrif edilmiş Tevrat’taki vaad edilmiş Nil ile Fırat arasındaki Büyük İsrail’i kuracaklar… Sonra Roma’yı başkent kabul eden tüm dünyayı köleleştiren Dünya İsrail İmparatorluğu’nu kuracaklar… Bir insan sadece anası Yahudi ise Yahudi kabul edilir. Adamlar öyle ırkçılar ki sadece Babası Yahudi ise o çocuğu bile Yahudi kabul etmiyorlar… Yahudi olmayanlara “Goyim” diyorlar… Goyim insana benzer hayvan demek... Açın bakın sözlüğe İ

Can Çekişen Genç

Can Çekişen Genç Şeyh Müzenî el-Kebîr rahmetullahi aleyh’den: “Ben Mekke’de olduğum bir sıra içime can sıkıntısı geldi. Ben de belki sıkıntım gider diye, şehir dışına doğru yola çıktım. Meymûne  radıyallahu anhâ’nın kuyusuna vardığımda yerde can çekişen bir gençle karşılaştım. Hemen yanına gidip ona: – Lâ ilahe illallah de! Diye telkinde bulundum. Bunun üzerine o genç gözlerini açıp şöyle söyledi. Eğer ölürsem, aşkım kalbimi doldurmuştur, Aşkın ortaya çıkması da öldürür ulu kimseleri, Bu mısraların peşinden vefat etti. Hemen onu yıkayıp kefenledim ve namazını kıldım. Cenaze işleri tamamlandıktan sonra, bir baktım ki kalbimde yolculuk etme arzusu kalmamış. Mekke’ye geri döndüm. Allah ikisinden de razı olsun. İmam Yâfiî

Kazdığı Kuyuya Kendi Düşen Genç

Kazdığı Kuyuya Kendi Düşen Genç 23 Mart 1994’te Ronald Opus’un cesedini inceleyen adli tabib, onun kafasından yediği kurşunla öldüğü sonucuna vardı. Ronald Opus, on katlı bir binanın tepesinden, intihar niyetiyle aşağıya atlamıştı. Umutsuzluğunu, geride bıraktığı bir notta açıklıyordu. Ancak dokuzuncu katın önünden geçerken pencereden gelen kurşun başına isabet etmiş, hayatı bu kurşunla sona ermişti. Apartmanın sekizinci kat penceresi düzeyinde cam silicileri korumak için konulmuş bir ağ vardı; ama bu ağın varlığını ne silahı çeken, ne de müteveffa Ronald Opus biliyordu. Açıkçası, kurşun olmasaydı, Opus’un intihar girişimi başarılı olamayacak; zemine çakılmadan, sekizinci kattaki ağa takılıp kalacaktı. Opus’un dokuz kat aşağıda yere çakılmayıp ta dokuzuncu kattan düşüyor olduğu anda başına gelen kurşunla vurulmuş olması, yere çakılmış olsaydı, muhtemelen onun ölüm sebebini intihardan cinayete çevirmeyecekti. Fakat Opus’un intihar girişiminin başarılı olamayışı, savcıyı elind

Üç Genç

Üç Genç Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki: - Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek: - Söyledikleri doğru mu diye sorar. Suçlanan genç der ki: - Evet doğru. Bu söz üzerine Hz. Ömer "anlat bakalım nasıl oldu" diye sorar. Genç anlatmaya başlar: - Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret" dedi. Hz Ömer: - Söyleyecek bir şey yok. Bu suçun

Tevbe Eden Genç

Tevbe Eden Genç Beni İsrail zamanında bir genç, kötü işler yapar, tevbe eder, tevbesinde durmazdı. Çok günah işlese de, çok tevbe ettiği için, tevfik-i ilahi imdadına yetişti. Büyük bir günah işledikten sonra pişman oldu. Sahraya çıkıp yüzünü, gözünü topraklara sürerek dedi ki: "Ya ilahi, ne kadar tevbe ettiysem tevbemi bozdum. Beni günahtan korumazsan yine tevbemi bozar, ebedi felakete düçar olurum. O zaman halim nice olur?" Şöyle bir ses duydu:"Ey kulum, sen günahından vazgeçtiğin için, sana rahmetle muamele ediyorum. Tevbeni kabul edip, kötü amellerini lutf ve keremimle affettim." [R. Nasıhin] Allahü teâlâ, çok merhametli olup, kullarına çok acıdığı için, bir günde ibâdete, yalnız beş vakit ayırmış, birkaç şeyi haram edip, çok şeyi mubah etmiş, izin vermiştir. O hâlde, gençlik zamanında, sıhhatin, gücün kuvvetin, malın ve rahatlığın bir arada iken, bu zamanı değerlendirmek gerekir. Sonsuz saadete kavuşturacak sebeplere yapışmalı, iyi işler yapmalı, bug

Zina Yapmak İsteyen Genç

Zina Yapmak İsteyen Genç Bir gün Peygamber Aleyhisselâm’ın huzuruna bir genç geldi. Sıkıntılı bir hâli vardı. “Ey Allah’ın Resulü, zina etmem için bana izin ver. Artık tahammülüm kalmadı” dedi. Orada bulunanlar, gencin bu fena isteğinden dolayı, hiddete geldiler. Bazıları onu şiddetle azarlarken, kalkıp ağzını kapatmak için üzerine hücum edenler oldu. Suratına bir tokat aşk etmek arzusuyla yerinden fırlayanlar bile vardı. Ancak, o Şefkatli Nebî, bunların hiçbirine izin vermediği gibi, susup genci dinledi. Sonra yanına çağırdı ve onu dizlerinin dibine oturtup sordu: “Böyle bir şeyin senin annenle yapılmasını ister miydin?” Genç: “Anam babam sana feda olsun ya Rasûlallah! Elbette istemezdim.” Peygamber Aleyhisselâm: “Hiçbir insan, annesine böyle bir şey yapılmasını istemez” buyurdu ve: “Peki, senin bir kızın olsaydı, ona böyle bir şey yapılmasını ister miydin?” diye sordu. Genç adam bu soruya da: “Canım sana feda ey Allah’ın Resulü, istemezdim.” diye cevap verdi

Gençlik İksiri 5 Süper Besin

Gençlik İksiri 5 Süper Besin Yılların izini silmek isteyenler dikkat! Dr. Mehmet Öz, genç görünmeyi sağlayan 5 süper besini şöyle sıraladı... 1- RENKLİ SEBZELER: Canlı renkte olmalarının bir nedeni var. İçlerindeki pigmentler, sebzeleri dış dünyadan korur. Onları yediğimizde biz de bundan fayda sağlamış oluruz. 2- YUMURTA: Demir, biyotin ve B12 içeren yumurta saçların güçlenmesine yardımcı olur. 3- SİYAH ÜZÜM: Göz sağlığı açısından oldukça faydalıdır. C vitamini zengini olması sebebiyle (portakalda bulunan miktarın 5 katı), bağışıklık sistemini destekler. 4- ÇEKİRDEK: Magnezyum açısından zengin olan kabak çekirdeği kan basıncının düşürülmesine yardımcı olur, kalp krizi ve inme riskini azaltır. 5- NAR: Tanelerinde bulunan ellagic asit ve punikalagin, serbest radikallerin verdiği zarara karşı savaşır ve ciltteki kolajenin korunmasını sağlar. Fitonutrientler de sağlığı korumada etkilidir… (Alıntı)

Sabır

Sabır  Öğrenmek için zaman gerekir, sabır gerekir, ustaları izlemek gerekir. Dünya hızlandıkça zaman kısalabilir, ama öğrenmenin esası değişmez. Çin’de ve Hint diyarlarında yüzyıllardır anlatılan bir hikâyede konu, öğrenmenin değişmeyen esasıdır... Genç bir adam, değerli taşlara ilgi duyarmış ve mücevher ustası olmaya karar vermiş. ”Bu mesleği yapacaksam, iyi bir mücevher ustası olmalıyım,” diye düşünmüş ve ülkedeki en iyi mücevher ustasını aramaya başlamış. Sonunda bulmuş; yanına varmış, bir süre bekledikten sonra usta tarafından kabul edilmiş. ”Anlat, dinliyorum,” demiş usta. Genç adam anlatmaya başlamış, taşlara ilgi duyduğunu ve iyi bir mücevher ustası olmaya karar verdiğini heyecanla anlatmış. Yaşlı usta sesini çıkarmadan genç adamı dinlemiş, sözleri bitince de ona bir taş uzatmış, ”Bu bir yeşim taşıdır,” dedikten sonra genç adamın avucuna taşı bırakmış ve avucunu kapatmış. “Avucunu aynen böyle kapalı tut ve bir yıl boyunca hiç açma. Bir yıl sonra tekrar gel. Haydi

Kimin Kalbi Temiz

Kimin Kalbi Temiz İki Derviş yolculukları sırasında hızla akan geniş bir kenarına varmışlar... Genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde ağlamaktaymış... Dervişlerden biri, hemen atılıp genç kadını sırtlayıp derenin öteki tarafına bırakmış! Öteki derviş hiç yerinden kıpırdamamış! Ne zaman ki; dere kenarından birkaç kilometre kadar uzaklaşırlar. Diğer derviş daha fazla dayanamamış ve arkadaşına hışımla dönmüş: - Sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz dervişiz! Bırak bir kadını sırtına alıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile günahtır! Öteki derviş oldukça sakin karşılık vermiş: - Dostum ben o kadını dereden geçirip sırtımdan bıraktım. Sen ise kilometrelerce kalbinde taşıyorsun!

Hayatın Anlamını Kavramak İsteyen Genç

Hayatın Anlamını Kavramak İsteyen Genç Hayatın yüksek anlamını kavramak için dünyayı dolaşmaya çıkan bir genç, gezdiği ülkelerden birinde “Ünlü bir bilgeyi” ziyarete gitmişti. Gezgin genç, bilgenin yaşadığı evde, tüm duvarların kitaplarla kaplı olduğunu gördü. Fakat evi dikkatle gözden geçirdikten sonra, yerde bir kilim, duvar dibinde yatak olarak kullanılan bir sedir, ortada ise bir masa ve sandalye, bir iki yeme içme kabından başka evde hiçbir eşyanın olmadığını görünce merakla sordu: -Neden hiç eşyanız yok? Koltuklarınız, kanepeleriniz, büfeleriniz, mutfak kaplarınız ve diğer eşyalarınız nerede? Bilge, bu soruya karşılık olarak kendi bir soru sordu, gezgin gence; -Senin de yalnızca, sırtında taşıdığın küçük bir çantan var, yavrum! Peki, senin eşyaların nerede? Dedi. Gezgin genç, kendini savunurcasına cevapladı bu soruyu: -Ama görüyorsunuz, ben yolcuyum! Ünlü bilge, hak verircesine güldü: -Ben de öyle, yavrum dedi. Ben de öyle… Çok kıymetli dostlar “Bir lokm

Parmaklarını Mumun Alevinde Yakan Genç

Parmaklarını Mumun Alevinde Yakan Genç Bu mübarek gencin talebe iken anası-babası vefat eder. Başka kimsesi yoktur. Edirnekapı’nın dışında iki odalı bir bağ evinde kalıyor. Dışarısı karlı ve fırtınalı bir gecede, mum ışığında ders çalışırken evin kapısı çalınır. Genç kapıyı açar, karşısında; pür telâş içince bir genç bir kız… Kız;  -“Efendim, yolumu kaybettim, evimizi bulamadım, burada bir ışık gördüm, buraya sığınayım dedim, beni bu gece misafir alır mısınız, dışarısı çok soğuk!”, der. Genç talebe peki der, ayrı bir odayı alır ve kapıyı kapatır. Mum ışığında ders çalışmaya devam eder. Aradan biraz zaman geçince kız merak eder; -“Acaba bu genç ne yapıyor?” diye kapı aralığından bakar. Gencin ders çalışırken arada bir elini muma tutup yanınca geri çektiğini ve tekrar ders çalışmaya devam ettiğini görür. Bu hal sabaha kadar devam eder. Sabah olunca kız çıkıp evine döner. Merak eden ailesine; “Fırtınadan evimizin yolunu kaybettim, dolaşırken Edirnekapı civarında şehre u

Onlar Artık Candan Birer Dosttu

Onlar Artık Candan Birer Dosttu Seyyar bir şemsiye tamircisi, yol kenarında küçük bir kutu üzerine oturmuş, şemsiye tamir ediyordu. Tamirci, tamir edilecek yerleri dikkatle ölçüyor, yamayı itina ile yerleştiriyor, telleri tek tek deneyerek güçlendiriyordu. Adamı hayranlıkla seyreden bir genç yanına yaklaştı: - İşinizi çok dikkatli yapıyorsunuz, dedi. Şemsiye tamircisi elindeki İşi bırakmadan: - Evet, ben, her zaman işimi İyi yapmaya çalışırım, diye cevap verdi. - Müşterileriniz, işinizi iyi veya kötü yaptığınızı ancak siz gittikten sonra anlayacaklar. - Evet, haklısınız. - Bu tarafa tekrar mı geleceksiniz? - Hayır. Genç artan bir hayranlık ve merakla sordu: - O halde niçin bu kadar titizsiniz? Tamirci: - O zaman, benden sonra buradan geçecek tamircinin İşi kolaylaşacak. Ben, eğer kötü malzeme kullanır, işimi baştan savma yaparsam, halk bunu er geç anlayacak ve ondan sonra buradan geçen tamirciye kimse iş vermeyecek. Hem aldığım para haram olacak. Allah’ü Teâlâ ba

Tavsiye Mektubu

Tavsiye Mektubu Tüccarın biri, yazıhanesinde çalışacak bir genç arıyordu. Bunun için gazetelere ilan vermişti. İlanı okuyan gençler, belli bir günde yazıhaneye geldiler. Tüccar, onlarla uzun uzun konuştu. Sonra, aralarından birini seçti. O sırada yanında bulunan bir arkadaşı: - Bu genci önceden tanıyor muydunuz, diye tüccara sordu. - Hayır. - Size bir dostunuzdan mektup getirmiş miydi? - Getirmemişti. - Öyleyse niçin onu seçtiniz? Tüccar gülümsedi: - Gelenlere, dedi, ayrı ayrı dikkat ettim. Bu genç, kapıdan girerken ayaklarını paspasta iyice temizledi. Yere özel olarak bir kitap bırakmıştım. Öbürleri çiğneyip geçtiler. Ama o, hemen bunu aldı, masanın kenarına koydu. Sonra, ayağı sakat bir gence yerini verdi. Konuşma sırası gelinceye kadar, atılmadan, kimseyi itmeden bekledi. Benimle konuşurken baktım, üstü başı fırçalanmış, saçları iyice taranmıştı. Dişleri süt gibi beyazdı. Konuşması da kibar ve düzgündü. Adını, adresini yazarken, tırnaklarının da temiz olduğunu gördüm. Bu

Osmanlı Neden Muhteşemdi?

Osmanlı Neden Muhteşemdi? Değerli dostlar Osmanlı’nın büyük olmasının en büyük nedenlerinden biri çocuklarını ahlâklı, edepli ve saygılı yetiştirmesidir. Osmanlı çocuğu büyüklerine saygılı, helâl ve harama dikkat eden, namusuna hassas idi. Bir gencin namusuna gelen ufak bir leke o genç için ölümünden beter idi. Toplumda oto kontrol sistemi hâkimdi. Bir genç kendisini tanıyanların yanında yanlışlık yapamazdı. Diğer insanları da kendi büyükleri gibi sayar ve severdi. Osmanlı büyükleri yanlış yapan genci kendi çocukları gibi terbiye eder ailesiyle temasa geçerek senin çocuğun şu yanlışı yaptı. Çocuğunun terbiyesini yap! Böyle giderse bizim çocuklarımızın ahlâkı da bozulacak derlerdi. Oto kontrol sayesinde herkes kendine çeki düzen verirdi.             Osmanlı hanımı evinin erkeğini işe uğurlarken; -“Efendi sen çalışmaya gidiyorsun. Rabbim sana helâlinden bereketli bol rızık versin! Kazanamazsan evime ekmek parası getiremiyorum diye sakın üzülme! Nasip ezelden takdir edilmiştir. Ge