Kayıtlar

güneş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ay İle Güneş

Ay İle Güneş Bir gün Ay'a sordular: -En çok neyi seversin? -Güneşin tutulup ebediyen perde altında, bir bulutun gerisinde saklı kalmasını severim. -Neden ona bunu reva göresin ki? -Çünkü onu kendi gözümden bile kıskanıyorum. Üstelik güneşe olan aşkımla bütün âlemi nura boğmak gelir elimden! - Sözün doğruysa eğer, gece gündüz durmadan ona koşmalısın ki ona ulaşabilesin. Ona ulaştığın vakit de zaten onda yok olursun, varlığın görünmez olur. O zaman onun ışıkları seni yakar, varlığını ortadan kaldırır. Aksi takdirde hangi küstahlık ile onun önünde ışık saçabilirsin? - Ben yok olunca, onun cemaliyle öyle görünmeye başlarım ki, işte o vakit halk beni parmağıyla birbirine gösterir ve onunla bir olduğumuzu asla fark etmez.

Güneşin Uyuduğu Yer

Güneşin Uyuduğu Yer        Güneş, sayısız defa doğup batmaktan yorulmuştu. Birazcık uyumak istedi. “Nerde uyusam.” diye düşündü. Gökyüzünde uyuyacak bir yer istemedi. Yeryüzünde uyusam dedi.   Denize sordu: “Afedersiniz, öyle çok yoruldum ki...  Biraz uyumazsam bitkinlikten mahvolacağım. Acaba sizin üzerinizde uyuyabilir miyim?”    Deniz, bu yorulmuş güneşe baktı ve: “Koynumda uyumanızı isterdim ama öylesine sıcak, öylesine sıcaksınız ki, ben hemen kuruyuverir giderim. Ben kurursam balıklar nereye gider sonra? Hepsi ölür, günah değil mi?”    Deniz haklıydı.   Güneş denizde uyuyamayacağını anlamıştı. Oradan ayrıldı. Az sonra yağmur yüklü ülkeler kadar büyük bir buluta rastladı. Bu bulut pekala serin bir yatak olabilirdi. “Bir dakika bakar mısın?” dedi buluta. Yağmur yüklü bulut durdu: “Söyleyin, ne istiyorsunuz?”  Güneş: “Yorgunum ve uyumak istiyorum. Kısa bir süre için benim yatağım olur musunuz?” dedi.    Yağmur yüklü bulut: “İsterdim ama susuzluk çeken bir ülkeye yağm

Güneş Sistemi Yörüngesi

Resim
Güneş Sistemi Yörüngesi Muhammet Aygün  Güneş, dünyamızdaki yaşamın kaynağı ve Güneş Sistemi’nin merkezindeki yıldız. Güneş Sistemi, etrafında dolanan 8 gezegen (Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün), 8 gezegenin etrafında dolanan şuana kadar tespit edilmiş 166 uydu, 5 cüce gezegen (Ceres, Plüton, Eris, Haumea, Makemake) ve 6 uydusu ile çok ama çok sayıda asteroitten oluşan yıldız sistemidir. Ve tabi en önemlisi şuana kadar bildiğimiz tek yaşam barındıran yıldız sistemidir. Güneş Sistemi Modelleri Bugün hepimiz biliyoruz ki Dünya Güneş’in etrafında dönüyor. Dünya, Güneş etrafındaki bir dönüşünü Güneş’in kütlesi (1,9891 ×1030 kg) ‘ne, Güneşten uzaklığı (en uzak: 151930000 km, en yakın: 147,098,290 km )’na vs. etkenlere bağlı olarak takriben 365 gün 6 saatte tamamlıyor. Bugün yıldız sistemimizin merkezinde Güneş’in olduğunu biliyoruz ama geçmişte, Kopernik’ten önce insanlar Dünya’nın evrenin merkezi olduğunu sanıyorlardı. Kopernik’ten önceki mod

Bakmasıyla Güneş Karardı

Bakmasıyla Güneş Karardı Hazreti Ömer Radiyallahü Anh, sırtından elbisesini çıkarmış yürüyordu. Üzerinde başka elbisesi de olmadığından güneşin sıcaklığı sırtını yakmıştı. Canı yanan Hazreti Ömer Radiyallahü Anh, başını kaldırıp güneşe hiddetle baktığında güneşin bir anda ziyası kayboldu ve ortalık gölge haline geldi. Bu hal Resûlüllah'ın dikkatini çekmişti. Biraz sonra Hazreti Cebrail gelip: — Ya Muhammed! Söyle Ömer Radiyallahü Anh’a güneşe merhamet nazarıyla baksın. Aksi takdirde kıyamete kadar güneş bu hal üzere kalacak, Diye haber verdi. Peygamberimiz durumu Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a bildirdi ve Hazreti Ömer Radiyallahü Anh de güneşe merhamet ile bakınca güneş eski haline avdet etti. (Alıntı)

Güneşin Mecali

Güneşin Mecali Hazreti Fatih ve ikinci Beyazıd devirlerinde yaşamış büyük âlimlerden Molla Fenari Hazretleri, son derece mütevazı ve lüzumsuz yere hiç konuşmayı sevmeyen bir zattı. Aynı zamanda manevî ilimlerle de mücehhez olan Mevlânâ Fenarî, Şeyh Hacı Halife Hazretlerinin müridlerindendi. Onun talebeleri çok az konuştuğunu, ancak Padişahlardan bir bahis açıldığı zaman bülbül kesildiğini söyleyerek şöyle anlattığını nakletmişlerdir: — Bir gün sıcak bir Ramazan günü idi. Sultan Beyazıd Hazretleri ben âcizi de yanlarına alarak şöyle ferah bir yere çıkmış güneşin batmasını ve iftar vaktini bekliyorduk. Gurup vaktini seyreden Sultan Hazretleri bana dönerek şöyle söyledi: — Görüyor musun Molla! Galiba orucun bitkinliği ve sıcak, güneşe de tesir etmiş ki yürümeye bile mecali kalmamış. (Alıntı)

Temel Dursun’a Güneşin Yolunu Sorar

Temel Dursun’a Güneşin Yolunu Sorar Temel Dursun’a güneşin yolunu sorar. Dursun, Temel’in delirdiğini sanarak: “Ula Temel, hiç güneşe gidilir mi, yanarsın! Vallahi de yanarsın, billâhi de yanarsın!” deyince; Temel, Dursun’a bilmiş bilmiş bakar ve der ki: “Dursun! Sen de bizi saf belledin galiba, akşam serinliğinde gideceğiz!”

Salih İnsan Olmak İçin Neler Yapılmalı?

Salih İnsan Olmak İçin Neler Yapılmalı? Ali Ramiteni hazretleri buyuruyor ki: Salih bir kimse olabilmek için şu on şey gerekir: 1- Temiz olmalı. Temizlik iki kısma ayrılır: a- Zâhiri temizlik: Dış görünüşün temiz olmasıdır. Bu, bütün insanların dikkat edeceği hususlardandır. Giyecek, yiyecek, içeceklerin ve kullanılacak bütün eşyaların temiz olmasıdır. b- Bâtıni temizlik: Kalbin iyi huylarla dolu olmasıdır. Hased etmemek, başkaları hakkında kötülük düşünmemek, Allah düşmanlarını sevmemek, dostlarını sevmek gerekir. Kalb, Allah’ü Teâlâ’nın nazargâhıdır. Bu sebeple kalbe dünya sevgisi, mideye de haram lokma koymamalıdır. Bir hadis-i şerifte, (Haram yiyenin duası kabul olmaz) buyuruldu. Kalb temiz olmazsa ibadetlerin lezzeti alınamaz, Allah’ü Teâlâ’ya ait bilgilere yani marifete, kavuşulamaz. 2- Dile sahip olmalı. Dilin uygunsuz sözleri söylemeyip susması, Kur'an-ı kerim okuması, emr-i maruf ve nehy-i münkerde bulunması, dinin emirlerini yapmayı ve yasaklarından

Rüzgâr İle Güneş

Rüzgâr İle Güneş Rüzgâr ile güneş aralarında tartışırlar. Rüzgâr güneşe derki: 'Ben senden daha kudretliyim. Bak şu ihtiyarın ceketini üzerinden çıkaracağım. 'Rüzgâr esmeye başlar, fırtınaya dönüşür ama ihtiyar ceketine daha sıkı sarılır. Güneş; Beceremedin der. Ben daha kudretliyim, ihtiyara ceketini şimdi çıkarttıracağım. Saklandığı bulutun arkasından çıkan güneş sıcak bir gülümsemeyle ortalığı ısıtıverir. Yaşlı adam ceketini çıkarır, neşe içinde yürür. Güneş rüzgâra döner: Nezaket ve dostluk, sertlikten ve kabalıktan kuvvetlidir. Hayat dostluklarla güzelleşir. Hepimiz bir birimize benzeriz. Bizi sevenleri severiz. O halde dostluktaki altın anahtar sevgidir. Sevgi güzel bir tebessümde saklıdır. Gülümsemek, merhaba dediğiniz arkadaşınıza ruhunuzda katmaktır. Gülümseme korkaklara güç, kederlilere neşe, hastalara sıhhat verir. Yorgunları dinlendirir. O ne satılır ne alınır... Hepinizi saygı ve sevgiyle selâmlıyorum. Her şey gönlünüzce olsun... 

Hz. Mevlâna’dan Güzellikler 1

Ol! “Sevgide; güneş gibi ol! Dostluk ve kardeşlikte; akarsu gibi ol! Hataları örtmede; gece gibi ol! Tevazuda; toprak gibi ol! Öfkede; ölü gibi ol! Her ne olursan ol! Ya olduğun gibi görün! Ya göründüğün gibi ol!” Diyor Hz. Mevlana Rahmetullâhi Aleyh

Gölgesi ağaca dedi ki

Gölgesi Ağaca Dedi ki: “- Biz ikimiz arkadaşız. Beraber dünyâya geldik. Beraber büyüdük. Dâima güneşle aramızda perde olup, onun yüzünü görmeme mâni olmak sana yakışır mı? Ne zaman ki güneş benim tarafıma meyletse, sen aramıza giriyorsun. Niçin böyle yapıyorsun?” Bunun üzerine ağaç şöyle dedi: “- Hayır, hayır! Ben sana mâni değilim. Benim güneşi görmem, gece-gündüz kıyamda olup Allahü Teâlâ’yı zikretmem sebebiyledir. Sen ise, dâima yan gelip yatarsın. Bu hâlinle güneşi nasıl görürsün?”

Ben Bir Yağmur Olsaydım

Ben Bir Yağmur Olsaydım Ben bir yağmur olsaydım: Karalara, çöllere, denizlere değil; Kötü, zalim, kindar insanların; Sinelerine, beyinlerine yağar, Yıkayıverirdim tertemiz... Ben bir güneş olsaydım: Yüksek tepelere değil; Kendini büyük gören, küçük insanların; Gözlerine saçardım ışıklarımı... Sivri kayalıklara, buzullara değil; Kötülük dolu ruhlara açardım. Uzaydaki karanlıklara değil; Cahil kafalara, doğardım “nur” gibi... Ben bir çiçek olsaydım: Bahçelerde, parklarda değil; Sevgisiz, hoşgörüsüz, insanların Kalplerinde açardım. Saksılarda kırlarda değil, Kötülük saçan, zulüm kusan zalimlerin; Tüm hücrelerine “güzel kokular” saçardım... Ve böylece: Her gün acıların yaşandığı; Sel gibi gözyaşlarının döküldüğü; Sadece; inandığı gibi yaşamak isteyen, insanların; Geleceklerine, bir nebze olsun; "nurlar"  saçardım... Sonra;  “Yeter, artık!”   diyerek: Gariplerin, fakirlerin, dışlandığı; Zalimlerin, “Yaşama hakkı

Grönland’da Seni Sokan Yılan, Burada Beni De Sokar Mı?

Grönland’da Seni Sokan Yılan, Burada Beni De Sokar Mı? Bahar aylarının verimli topraklarının içinde iki tohum yan yana yatıyorlarmış tohumlardan biri diğerine, ''Ben büyümek istiyorum! '' demiş, ''Köklerimi altımdaki toprağın derinlerine ve filizimi yeryüzüne göndermek istiyorum! Baharın müjdecisi tomurcuklarım açılsın istiyorum! Güneşin sıcağını yüzümde, sabahın tatlı dokunuşunu yapraklarımda hissetmek istiyorum!'' Ve büyümeye başladı tohum. Filizlendi, büyümeye başladı… Çiçeklendi, meyveler verdi, Meyvelerini binlerce insan, hayvan, canlı yedi… Meyveden binlerce tohum yeryüzüne dağıldı. İkinci tohum ise, ''Ben korkuyorum!'' dedi, ''Köklerimi altımda yatan toprağın derinliklerine gönderirsem, karanlıklarda beni neyin beklediğini bilemem. Üstümdeki toprağı zorlayıp yeryüzüne çıkmaya çalışsam, filizlerim zarar görebilir! Hem tomurcuklarım açmaya başladığında üzerlerinde salyangozlar gezip, onları yemeğe kalkarsa? Ya tom

Sırat-ı Müstakim

Resim

GÜLÜMSEME

GÜLÜMSEME Sular güneşe gülümsedi; Güneş ışıttı, ısıtıverdi… Buharlaşıp göklere uçtular, Kümelenip bulutlara dönüştüler... Gökyüzü, bulutlara gülümsedi; Bulutlar sevinçten yayıldılar… Pamuk tarlaları oluşuverdi… Soğuk hava bulutlara gülümsedi; Bulutlar yağmur olup boşanıverdi… Damla damla, yeryüzüne düştüler... Çatlamış yerler, yağmurlara gülümsedi; Kara toprak, yeşilliğe dönüşüverdi... Altın başaklar, meyveli ağaçlar oluşuverdi. Bitkiler, hayvanlar, insanlar gülümsedi; Bitkiler yeşilleşti, güzelleşti, Hayvanlar cıvıldadı, koşuştu, İnsanlar neşelendi, gülüştü… Yeryüzünde gülen, canlı cansız ne varsa; Bitkiler, hayvanlar, insanlar, hepsi, hepsi… Zikirle şükürle doldu. Güzelleşti, olgunlaştı, mutlu oldu… İnançsızlar, inkârcılar, maddeciler, gülmediler; Gülümsemediler, gülümsetemediler; Sarardılar, karardılar, soldular… Her şeyde hata arayıp durdular… Allah’ın yarattığı her şeyde kusur buldular… Acılarla kıvrandılar, mutsu