Kayıtlar

dost etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dost, Dostun Canını Alır mı?

Dost, Dostun Canını Alır mı? Azrail Aleyhisselam, İbrahim Aleyhisselamdan ruhunu almak için izin istediğinde, “- Nasıl olur? Dost, dostun canını alır mı hiç?” dedi. Allahü Teâlâ, Azrail Aleyhisselam ile haber gönderip , “- Dost dosta kavuşmaktan kaçınır mı?” buyurunca: “- Ya Rabbi, ruhumu hemen al!” diye dua eyledi.

Allah'ü Teâlâ İle Dost Olmak İstiyorsan Hiç Ol!

Allah'ü Teâlâ İle Dost Olmak İstiyorsan Hiç Ol! ·           Kalp gözünü açıp Allah'ü Teâlâ ile dost olmak istiyorsan hiç ol. ·           Mal için sakın "Bu Benimdir" deme. "Malın mülkün sahibi Allah'ü Teâlâ’dır" de. ·           Dertlerini sahiplenme, "Bu Allah'ü Teâlâ'nındır, geldi ve gidecek" de. ·           Bir iyilik yaptığında bunu kendinden bilip övünme, " Allah'ü Teâlâ iyiliği benim üzerimden tecelli ettirdi" de. ·           Allah'ü Teâlâ ile dünya arasında bir köprü ol. Rahmet senin üzerinden akıp geçsin. Böylece benliği eritip hiç olursun. ·           Ve daima hatırla; Allah'ü Teâlâ'nın koruması ve seni sahiplenmesi; senin sahiplenmenin bittiği yerde başlar!

Allah’ü Teâlâ’ya Nasıl Dost Olunur?

Allah’ü Teâlâ’ya Nasıl Dost Olunur? Ebu Hureyre Radıyallahu Anh’dan rivayet edildiğine göre; Resulullah sallallahu aleyhi vesellem; “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:” dedi: “Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse ben de ona karşı harp ilan ederim. Kulum kendisine farz kaldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz. Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nafile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de (adeta) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden her ne isterse onu mutlaka veririm, bana sığınırsa onu korurum.” (Kaynak: Buhari, Rikak 38) Hadisin önemi Allahu Teâlâ, dostlarını sevgi ve himayesine almıştır. Onlara herhangi birinin bir kötülük yapmasından da onları korur. Bu hadisi kutsî, dünya ve ahirette, Allah’ın dost ve sevgililerinin kimler olduğunu beyan etmektedir. Bunun için bu hadisi kutsî Allah dostlarını anlatmakta çok önemli sayı

Hak Dostu Olacaksın

Hak Dostu Olacaksın Ana baba duası şifadır sana, İnan ki duasını almadan olmaz! Bir defa kalbini kırarsan eğer, Hakk’ın cemalini asla göremez! Elinden geldikçe hizmet eyle, Soru sorma deme niye, Onlar sana büyük hediye, Ne deseler de sen yor iyiye! Bahçedeki güller gibi, Elbet bir gün açacaksın, Seherde bülbüller gibi, Gün gelecek öteceksin! Kadere boyun eğersen, Kedere göğüs gerersen, Belalara sabredersen, Şüphesiz sen uçacaksın! Düşenin tut kolundan, Anla onun halinden, Ne koparsa gönlünden, Tereddütsüz vereceksin! Ümitsiz olma bir an, Gerçekleşir bil ki rüyan, Bir gün kabul olur duan, Sen yeniden doğacaksın! Göğüs gerersen her derde, Kalkar hak ile aranda perde, Ahirette ve mahşerde, Kurtulandan olacaksın! Nimet KOCASLAN

İki Dostun Hikâyesi

İki Dostun Hikâyesi Yazar: Dr. Selin Çelik Çocukluklarından bu yana birbirini çok seven iki arkadaş vardı. Arkadaşlardan biri atılgan, hareketli, kurnaz ve işini bilen biriyken, diğeri dürüst, kendi halinde ama çok saf biriydi. Bir gün kurnaz olan; işlerinin kötü gittiğini, iflas etmek üzere olduğunu söyleyerek arkadaşından para istedi. Samimi dostu bir dakika bile düşünmeden, biriktirdiği tüm parasını arkadaşına verdi. Arkadaşı bu parayla iflasın eşiğinden döndü ve işlerini düzeltti. Bir süre sonra bizim kurnaz, yine arkadaşının yanına gitti ve arkadaşının evlenmek üzere olduğu nişanlısını çok beğendiğini ve kendisinin evlenmek istediğini söyledi. Saf arkadaş bu duruma çok şaşırdı, hayır demek istedi ama aralarında o kadar güçlü bir dostluk vardı ki arkadaşına kırmadı ve nişanlısını arkadaşına verdi. Günler ayları, aylar yılları kovaladı. Bizim safın işleri bozuldu, kendi kendine çare ararken aklına en iyi dostu geldi. Arkadaşının iş yerine giderek, kendisine çalışma

Allah’ü Teâlâ İçin Dost Edinmek

Allah’ü Teâlâ İçin Dost Edinmek Allah’ü Teâlâ Mûsâ Aleyhisselama sorar: -Ya Mûsâ benim için bir amel işledin mi? ... Mûsâ Aleyhisselam: -Ya Rab, senin rızan için namaz kıldım. Oruç tuttum. Sadaka ve zekât verdim. Allah’ü Teâlâ buyurur: -Bütün bu ibadetler senin içindir, namaz kıldın, sana burhandır; oruç tuttun sana cehennemden siperdir, sadaka gölge, zekât ise nurdur. Bunların hepsi sana, benim için ne yaptın? Hazreti Mûsâ: -Allah’ım! o halde senin rızan için olacak bir ameli bana bildir. Allah’ü Teâlâ hazretleri buyurur: -Ya Mûsâ! Benim için dost ve yine benim için düşman edindin mi? Allah’ü Teâlâ için sevdiği kardeşliğini ziyarete giden kimsenin yoluna Allah’ü Teâlâ bir melek gönderir. Melek: Nereye gidiyorsun? Adam: Falan kardeşimin ziyaretine gidiyorum. Melek: Onunla görülecek bir işiniz mi var? Adam: Hayır. Melek: O adamla hısım ve akrabalığınız mı var? Adam: Hayır. Melek: Yoksa onun sende bir şeyi mi var?

Dost

Dost Terentius, "Onunla her şeyi paylaşmak zevkinden mahrum kalınca, hiçbir zevki tatmamaya karar verdim" demiş, yitirdiği bir dostunun ardından. Nasıl bir insandan bahseder Terentius? Karşısında zavallı gibi görünmekten gocunmadığımız, bizi değiştirmeye değil geliştirmeye çalışan, yargılayan değil, kendimizi sorgulamamıza yardımcı olan biri midir yitirilen? Sabahın üçünde çaldığımız kapısını açtığında, tek kelime etmeden kollarına atılıp ağlayabileceğimiz bir insan mıdır Terentius'un acısını bu şekilde dillendiren? Nedenlerini merak etse de, göz yaşlarımızın dinmesini bekleyecek kadar anlayışlı, titrek sesimiz ve telaşlı cümlelerimizi sükunetle dinleyecek kadar sabırlı, acımızın bir kısmını kendine yük edinecek kadar cömert ve yürekli insanlar mıdır dost diye seçtiklerimiz? Sadece sohbeti değil, sessizliği de sıkıcı olmayan; yalnızlığımızı unutmak için varlığı, eksikliğini hissetmemiz için yokluğu kâfi gelen insanlara mı dostum deriz? Başımıza gelen

Dost Dediğin

Dost Dediğin Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli... Sarılınacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana sarılmalı... Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı... Dost dediğin; fanatik olmalı; Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli, Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli. Ve ağladığında, seninle ağlamalı... Ama hepsinden daha çok; Dost matematiksel olmalı; Sevinci çarpmalı... Üzüntüyü bölmeli... Geçmişi çıkarmalı... Yarını toplamalı... Kalbinin derinliklerinde ihtiyacı hesaplamalı... Ve her zaman Bütün parçalardan daha büyük olmalı... İşi bitince seni bir tarafa atmamalı... Mevlana  (Alıntı)

Akılsız Dost

Akılsız Dost Kimsesiz bir adam varmış... Yalnızlık canına tak demiş ve dağa çıkmaya karar vermiş. Dağda bir ayıya rastlamış. Tesadüf bu ya ayının da yalnızlıktan şikâyeti olduğundan adama iyi davranmış ve arkadaş olmuşlar. Birbirlerine iyice alışmışlar.  -Bir gün adam ayının dizinin dibinde uyurken arılar adamın üstüne konmak istemişler. Ayı onları kovmuşsa da yine gelmişler ve adamın üzerine üşüşmüşler.  Ayı onlarla baş edemeyeceğini anlayınca, büyük bir kaya parçasını alıp adamın başındaki arılara vurmuş.  Tabii iyilik yapayım derken ayı arkadaşını da öldürüvermiş. (Alıntı)

Sende Çocuk, Bende Kuyruk Acısı Oldukça Dost Olamayız

Sende Çocuk, Bende Kuyruk Acısı Oldukça Dost Olamayız Eski zamanda bir beldede fakir bir adam varmış. O kadar fakirmiş ki köyün çobanı bile ondan zenginmiş. Bir gün dağda oduna giderken sıcaktan bunalmış vaziyette ağzını ayırmış sanki “Su! Su!” Diye bağıran bir yılan görmüş. Adamcağız kendi kendine yılanı sulaması lâzım geldiğini düşünmüş. Araya araya bir miktar su bularak yılanın üzerine dökmüş. Yılan da hakikaten susuzluktan yanmakta olduğundan adamın döktüğü suyu büyük bir zevkle yalamaya başlamış ve adamdan memnun olduğunu belirten bir tavırla oradan çekilip gitmiş. Birkaç gün sonra, adam yine ormana gittiğinde yılanı görmüş, yılan da adamı görünce boynunu bir tarafa kıvırarak: — Ne yapayım ben? Der gibi çekip gitmiş... Fakat adam dağdaki işini bitirip de evine dönerken yine yılanla karşılaşmış. Fakat bu sefer yılanın ağzında bir altın varmış, adamı görünce oraya, adamın geçeceği yola bırakıp çekip gitmiş. Adam da altını alarak eve gelmiş, ikinci gün yılandan memn

Avlanmamış Ayının Postu

Resim
Avlanmamış Ayının Postu Parasız kalan iki arkadaş, bu durumdan kurtulmanın yolunu aramaya koyulmuş. Uzun tartışmaların sonunda, bir ayı vurup postunu satmaya karar vermişler. Paraya o kadar çok ihtiyaçları varmış ki, sanki ayıyı vurmuşlar da, postu ellerinde imiş gibi komşuları olan kürkçünün kapısını çalmışlar. ''Bizde bir ayı postu var ki görmelisin!'' demişler. ''İki kürk rahat çıkar. Başkaları şunca lira verdi ama biz vermedik. İstiyoruz ki komşumuza satalım.''  Sıkı bir pazarlıktan sonra, kürkçü ile anlaşıp postun parasını almışlar. Sonra da ormana avlanmaya çıkmışlar. Çok geçmeden karşılarına iri mi iri bir ayı çıkmış. Bakmışlar ki ayı postu yerine kendi postları gidecek. Biri hemen ağaca tırmanmış, diğeri ise kendini yere atıp ölü taklidi yapmaya başlamış.  Ayı az sonra gelmiş. Yerde yatan adamı evirip çevirmiş. Ağzını, burnunu, kulağını koklamış. Canlı mı ölü mü diye epey incelemiş, sonunda ölü olduğuna karar vermiş olmalı ki, çekip

MÜJDE YİĞİDİM

Müjde Yiğidim Hak yolu rehber edip, batıla tapmadıysan; Sünnetleri yaparak, bidate sapmadıysan; Şeytan, nefse uymayıp; günahlar yapmadıysan; Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin! Zamanlara sığmayıp, tüm çağları aştıysan; Engelleri atlayıp, uzaylardan uçtuysan; Aşkullah’a dalarak, hizmetlere koştuysan; Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin! Haramlardan kaçarak tüm farzları tuttuysan, Kötülüğü terk edip, iyilikler yaptıysan, Günahlara acilen, nasuh tövbe yaptıysan, Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin. Her nefes Allah deyip, Rabb’ini zikrettiysen, Her anı fırsat bilip, eserler ürettiysen, Gafletten uzaklaşıp, hizmetlere gittiysen, Müjde yiğidim müjde, en güzel cennet senin. Hak için düşman olup, hak namına sevdiysen, Darda kalan mümine, yardımlar sağladıysan, Boşa geçen ömrüne, dövünüp üzüldüysen, Müjde yiğidim müjde en güzel cennet senin! Kâfir-zalim zulmünü, cihadla önlediysen, Mazlumların yaşını, hep severek

İyi İnsan Kimdir?

İyi İnsan Kimdir?   İyi insan kimdir? Bu soruyu herkese sorsak değişik cevaplar alırız. Biz kısaca cevap verelim: “ İyi insan, görevini en iyi yapan kişidir.” Dünyamız devletlerden, devletler milletlerden, milletler ailelerden, aileler ise fertlerden oluşur. O halde herkes görevini iyi yaparsa; fertlerde, ailelerde, milletlerde ve devletlerde dolaysıyla dünyamızda hiçbir problem kalmaz.  O zaman diyoruz ki: Çöpçü, öğretmen, doktor, polis, asker, hâkim, vali, bakan, başbakan, kısacası her fert; görevini iyi yaparsa o toplum dünyanın en kalkınmış ve huzurlu toplumu olur. Yok, herkes suçu başkasına atarsa; kargaşa ve anarşi doğar. Ayrıca, görevini iyi yapmanın yanında, sorumluluk sahibi, suçu başkasına atmayan kişidir. Atasözüyle anlatırsak; “Elini taşın altına sokan” kişidir. “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” derse en kötü insandır. Hepimiz masa başı sohbetlerinde vatanı kurtarırız . “Ben yetkili olsaydım; şöyle yapardım, böyle çatardım!” diyerek mangalda kül bırakmayı