Kayıtlar

Ahiret etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sıla-i Rahimi Terk Etmenin Dünya Ve Ahiretteki Cezası Nedir?

  Sıla-i Rahimi Terk Etmenin Dünya Ve Ahiretteki Cezası Nedir?   Sıla-i rahim: Hısım akrabayı ziyaret emek ve onlarla görüşmek ve mektuplaşmak; alakayı devam ettirmek akrabanın kusurlarını affetmekdir.   “Sözgelimi iş ve ikamet yerimiz akrabalardan uzaklarda ise zaman zaman ziyaretlerine gitmek, mektup yazıp telefon etmek; yakında ise arada sırada görüşmek, yardımımıza muhtaçsa yardım etmek, hastaysa ziyaret etmek, bir meselesi varsa ilgilenmek; sürurunda tebrik, üzüntüsünde teselli ve taziyede bulunmak, hal hatır sormak, selam vermek vs. hepsi sıla-i rahme dâhildir. Sıla-i rahim öncelikle akrabalara karşı talep edilmiş ise de, komşulara, arkadaşlara, meslektaşlara, iş arkadaşlarına, din kardeşlerine ve her çeşit tanıdıklara karşı da vazife ve borç kılınmıştır. Sözgelimi, karşılaştığımız bir mümine, tanımasak bile verilen bir selâm, yaşlı bir kimseye yer gösterme, otobüste yer verme, düşen bir çocuğu kaldırma, soran kimseye adres tarif etme, ictimâî münasebetlerde güler yü

Dünyadan Hayır Götürmeden Ahiret Binası İnşa Edilemez

  Dünyadan Hayır Götürmeden Ahiret Binası İnşa Edilemez          Arkadaşın babası demiş:        “Âhirete çalışmayı bir duvar ustasından öğrendim. Baktım ki duvar ustasına tuğla uzatıyorlar, o da tuğlayı alıp duvarı örüyor. Aşağıdan tuğla gelmeden duvar öremiyor.        Anladım ki aşağıda olan dünyadan hayır götürmedikçe âhiret binası inşâ edilemez.

İşlenen Ameller Ahirete Göçmüş Tanıdıklarına Gösterilir

  İşlenen Ameller Ahirete Göçmüş Tanıdıklarına Gösterilir   Ebû Eyyûb el-Ensârî Radiyallahü Anh İstanbul seferine çıktığında bir vâize rastladı. Vâiz şöyle diyordu:   “‒ Kişi sabahleyin bir amel işlediğinde akşamleyin o ameli âhirete göçmüş olan tanıdıklarına gösterilir. Akşam bir amel işlediğinde o da sabahleyin âhiretteki tanıdıklarına arzedilir.”   Ebû Eyyûb el-Ensârî Radiyallahü Anh ona:   “‒ Ne dediğine dikkat et!” dedi. Vâiz:   “‒ Vallahi durum aynen benim dediğim gibidir!” deyince:   Ebû Eyyûb el-Ensârî Radiyallahü Anh:   “‒ Allâh’ım! Vefatlarından sonra yaptığım amellerimle beni dostlarım Ubâde bin Sâmit ve Saʻd bin Ubâde’nin yanında rezil etmenden sana sığınırım!” diye niyâzda bulundu.   Bunun üzerine vâiz ona şöyle dedi:   “‒ Vallâhi Allah Teâlâ bir kuluna velâyet lûtfederse onun ayıplarını setreder ve onu en güzel amelleriyle senâ eder.” dedi. (İbn-i Ebî şeybe, Musannef, VII, 238/35658)   Ayyâd el-Havvâs, Filistin vâlisi İbrahim bin Sâ

Dünya ve Ahiret Mutluluğu:

  Dünya ve Ahiret Mutluluğu: Dünya hayatı Kuran’da genellikle ahiret hayatı ile birlikte anılmış, bazen ikisi arasında karşılaştırma yapılarak ahiret hayatının üstün olduğu belirtilmiştir. Nitekim Müslümanların, “Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de iyilik ver” diye dua etmeleri tavsiye edilmiş ve (Bakara suresi 201. ayet); “Allah dünyadaki şeylerin hapsini sizin için yarattı” denilmiştir. (Bakara suresi 29. ayet). Birçok ayette peygamberlere ve müminlere hitap edilirken dünya ve ahiret mutluluğu birlikte vurgulanmıştır, bu Allah’ın özel bir lütfudur. Dünya ve ahiret arasında bir tercih yapma mecburiyeti ortaya çıktığı zaman hiç tereddüt etmeden ahiret hayatının tercih edilmesi istenmiş aksi davranışta bulunanlar şiddetle kınanmıştır (İbrahim suresi 3. ayet). Geçici ve süreksiz olan, kalıcı ve daimi olana tercih edilemez. “Önce dünya” diyenler “dünya karşılığında ahireti satanlar” şeklinde nitelendirilmiş, değerli ve çok olanı verip değersiz ve az olanı satın almanın karlı bir iş ol

İnsanın Yaratılış Gayesi, Dünya Ve Ahiret Yolculuğu

İnsanın Yaratılış Gayesi, Dünya Ve Ahiret Yolculuğu Aziz ve muhterem kardeşlerim! Cenâb-ı Mevlâ’ya Celle Celâlüh trilyonlarca hamdü senalar olsun ki, bizleri dinlerin en kâmili, en mükemmeli ve en sonuncusu olan İslâm diniyle müşerref kıldı. Kâinatın efendisi, peygamberlerin peygamberi ve kıyamet gününün yegâne şefaatçisi, Hz. Muhammed Mustafa’ya Sallallahü Aleyhi Vesellem ümmet olmakla şereflendirdi. Değerli kardeşlerim! Biz bu dünyaya ne için geldik? Yani bu dünyada vazifemiz nedir? Biliyorsunuz ki insan yokluk âleminden, ervah âlemine geçmiştir ve ervah âleminde Allah Celle Celâlüh ile kulları arasında bir mîsak, ahitname olmuştur. O ahitname, Kur’ân-ı Kerîm’de bize bildirilmiştir. Ervah âleminde, Cenâb-ı Mevlâ Celle Celâlüh bütün kullarına:   “Elestü bi Rabbiküm?” – Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Diye sormuş ve bütün ervah, mü’mini de, fâsığı da, kâfiri de, hepsi bir ağızdan: – Yâ Rabbi, sen bizim Rabbimizsin, diye cevap vermiştir. Orada üzerimize bir mîsak, bir

Dünya Hikmet, Ahiret İse Kudret Yeridir

Dünya Hikmet, Ahiret İse Kudret Yeridir   Dünya hikmet, ahiret ise kudret yeridir sözünü duydum bu sözü bana açıklar mısınız? Allah’ü Teâlâ razı olsun   Cevap: Değerli Kardeşim,   Dünyada eşyanın yaratılışı, büyük ekseriyetle, sebepler zincirine bağlanmıştır. Yani dünyadaki yaratılışlarda, “inşa” manası hükmetmektedir. Bütün varlık âlemi “Nur-u Muhammedî” denilen o ilk mahluktan, safhalar halinde yaratıldığı gibi, her canlı da çekirdek, tohum yahut nutfe dediğimiz bir noktadan başlayarak terbiye edilmekte, birçok safhalardan geçerek son şeklini almaktadır. Bunun içindir ki, Fatiha Suresinde Allah’ın “Rabbü’l-âlemin” olduğu öncelikle dikkatlere sunulur.   Cenâb-ı Hak, bu dünyada sebepleri yaratmış, terbiye etmiş ve sonsuz hikmetiyle neticeleri bu sebeplere bağlamıştır. Ahirette ise sebeplerin icraatına gerek kalmadan her şey İlâhî kudretle bir anda, zamansız yaratılacaktır. Yani, bu dünyada hikmet daha galiptir, ahirette ise kudret. Yoksa, bu dünyadaki sebepler de neti