Kayıtlar

İmam-ı Azam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İmam-ı Azam'ın Oğluna Tavsiye Ettiği Beş Hadîs-i Şerif

İmam-ı Azam'ın Oğluna Tavsiye Ettiği Beş Hadîs-i Şerif İmâm-ı A'zam Hazretlerinin oğluna hayâtı boyunca düstûr edinmesi için tavsiye ettiği beş hadîs-i şerîf şunlardır: 1- Ameller niyetlerledir. İnsan yaptığının karşılığını niyetine göre alır. 2- Kişinin lüzumsuz şeyleri terk etmesi dîninin güzelliğindendir. 3- Bir kimse kendisi için istediğini dîn kardeşi için de istemedikçe îmânı kâmil olmaz. 4- Helâller de bellidir, haramlar da bellidir. İkisi arasında kalan bazı şüpheli şeyler vardır ki insanların çoğu bunları bilmez. Bu şüpheli şeylerden kaçınan kişi dînini de şerefini de korumuş olur. 5- Müslüman, Müslümanların elinden ve dilinden emîn olduğu kimsedir. Bu hadîs-i şerîfler o kadar şumullü ve o kadar hikmetlerle doludur ki bir kimse sadece bu beş hadîs-i şerîfi düstûr edinerek bile kendisini kurtarabilir.

İmam-ı Azam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh’ten Tavsiyeler

İmam-ı Azam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh’ten Tavsiyeler   01- Ancak ilmi bir ihtiyaçtan dolayı devlet başkanı ile yakın ilişki içinde ol. Onun yanında ateş içerisinde imiş gibi ol. Çünkü sultan kendisi için istediğini başka hiç kimse için istemez.   02- “Ben en büyük zenginliğe helâl ve haram ilmini öğrenekle eri ş tim!”   03- Devlet başkanı sana bir mesele arz ettiğinde, söylediklerini kabul edeceğine kani olmadıkça, o meseleyi çözmeyi kabul etme.   04- Avamın (sıradan seviyesiz ve bilgisiz insanların) arasında, sorulmadan rastgele konuşma.   05- Avamın ve tacirlerin yanında ilme ve dine ait olmayan sözlerden kaçın ki, mala rağbet ve sevgin üzerinde durulmasın.   06- Avam arasında ne gül, ne de tebessüm et, yılışık olma.   07- Gereksiz yere çarşıya – pazara sıkça çıkma.   08- Olgunluğa erişmemiş yeni yetişmelerle çok konuşma, senli benli olma.   09- Sokaklarda, mescitlerde yiyip içme. Yol kenarlarındaki çeşme ve sulardan su içme.   10-

İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerin’den Bir Kıssa

İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerin’den Bir Kıssa İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretlerinin, kırk yıl yatsı namazı abdestiyle sabah namazını kıldığı söyleniyor, bu doğru mudur? Cevap: Değerli kardeşimiz, Öncelikle şunu belirtelim ki, yatsı namazı imsak vaktine kadar kılınabilir. Yatsı namazı için tercih edilen vakit, gecenin üçte biri veya yarısı geçinceye kadar devam eder. Çünkü Allah elçisi şöyle buyurmuştur: "Ümmetime zorluk vermesem, yatsı namazını gecenin üçte birine veya yarısına kadar geciktirmelerini onlara emrederdim."(eş-Şevkânî, II,11). Enes Radiyallahü Anh, Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem'in yatsı namazını gecenin yarısına kadar geciktirip, sonra kıldığını bildirmiştir (eş-Şevkânî, II,12). Hz. Aişe Radiyallahü Anha'dan de şöyle dediği nakledilmiştir: Hz. Peygamber bir gece yatsı namazını geciktirdi. O kadar ki mescidde bulununlar uyumuştu. Sonra çıkıp namaz kıldı ve şöyle buyurdu: "Eğer ümmetime zorluk vermesem bu vakit yatsı na

İmam-ı Azam'ın Feraseti

İmam-ı Azam'ın Feraseti Ekseriyeti Hazreti Ali Radiyallahü Anh tarafları (Alevî) olan Hemedan halkı ile Halife Mansur arasında bir anlaşma imzalanmıştı. Anlaşmaya göre, Hemedanlılar Halife'ye tabî olduklarını bildiriyorlar ve hiçbir meselede karşı gelmeyeceklerini söylüyorlardı. — “Anlaşmayı bozduğumuz takdirde canımız ve malımız helâl olsun. Bize harp ilân edebilirsin.” demişlerdi. Aradan bir müddet zaman geçtikten sonra sözlerinde durmadılar. Birçok meselede halifeye isyan etmeye ve ayrıcalık çıkarmaya başladılar. Bunun üzerine Halife Mansur, zamanın ileri gelen adamlarından üç kişilik bir heyet toplayıp Hemedanlılara harp ilân edeceğini ve hepsini kılıçtan geçireceğini söyleyerek fikirlerini sordu. Halifenin huzurunda bulunan âlimlerden ikisi ahdini bozana gereken cezanın verilmesi lâzım olduğunu, harbin meşruiyet kazandığını ve Halifenin harp ilân edebileceğini söylediler. Bu iki âlimin mütalaalarını dinleyen Halife o zamana kadar hiç konuşmayan İmam-ı Aza

Kâfir mi Mümîn mi?

Kâfir mi Mümîn mi? İmam-ı Azam‘ın da bulunduğu bir mecliste birisi şöyle bir soru sordu: “Bir adam ki, cenneti istemez, cehennemden korkmaz, ölü eti yer, rükûsuz secdesiz namaz kılar, görmediğine şahitlik eder, fitneyi sever, hakkı istemez, bu adam kâfir midir, mümin mi?” Mecliste bulunanlar ağız birliği etmişçesine “Bunlar kâfirin sıfatlarıdır, böyle bir adam kâfirin ta kendisidir.” dediler. İmam-ı Azam susuyordu: “Ya imam sen ne dersin? “ dediler. İmam-ı Azam, “Bunlar müminin sıfatıdır, böyle biri müminin ta kendisidir” dedi. İtiraz ettiler: “Ya imam nasıl olur, mümin cenneti istemez mi, cehennemden korkmaz mı? ...” diye. İmam tek tek açıkladı: “Gerçek (bilinçli) mümin cenneti istemez, sahibini (Allah’ı) ister, cehennemden korkmaz, sahibinden korkar, ölü eti dediğiniz balıktır, görmediğine şahitlik eder, çünkü Allah’ı görmez ama kesin inanır, rükûsuz secdesiz kıldığı namaz cenaze namazıdır, fitneyi sever, çünkü fitneden maksat mal ve evladdır… (Kur’an’da

İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh ve Dehri

İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh ve Dehri Ebu Hanife hazretleri, Hanefi Rahmetullahi Aleyh Mezhebi'nin kurucusudur. Yaşadığı dönemde Müslümanlar arasında "İmam-ı Azam" yani "En Büyük İmam" lakabıyla tanınmıştır. Müslümanlara imamlık etmiş, İslam'ı tebliğ etmek ve Allah'ın hükümlerini insanlara açıklamak için hayatı boyunca mücadele etmiştir. İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh'in, Allah'ın varlığını ispat ve tebliğde kullandığı en önemli yöntem ise iman hakikatleri olmuştur. Pek çok fıkıh meselesini çözmüş, halledilemeyen pek çok meseleyi halletmiştir. Bağdat Şehrine bir gün bir Dehri (ateist-tabiatçı) gelir. Halkı toplayarak ben Allah’ü Teâlâ’ya inanmıyorum. İnanan varsa gelsin bana ispat etsin. Allah’ı göstersin der. Zamanın âlimleri toplanırlar istişare ederler ve derler ki: Bu işi çözse çözse İmamı Azam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh çözer. İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh’e haber gönderirler. “Ben geleceğim beklesin!” der. Dicle Irmağı’nın