Kayıtlar

Salihlerle Beraber Olmak

Salihlerle Beraber Olmak   Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur: 1- İlim talebesinin faziletine kavuşur. 2- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur. 3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer. 4- Onlara inen rahmetten o da faydalanır. 5- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır. 6- Melekler ondan memnun olup, dua eder. 7- Attığı her adim, günahına kefaret olur.   Ayrıca Allah’ü Teâlâ da ona altı ikramda bulunur:   1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir. 2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur. 3- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur. 4- Günahkârların gittiği yerlerden soğur. 5- O da salihlerin yoluna girmiş olur. 6- Dinimizin emirlerine uymuş olur.   Bir kimse Peygamber efendimize, “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” diye sordu. Ona cevaben, “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu. O kimse, “Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum” dedi. O kimseye: “Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen

Gül Hikâyesi

Gül Hikâyesi   Horasan'dan Anadolu'ya bir Derviş gelir, amacı kendisine dergâh bulmaktır. Sivas yöresinde bir dergâhın kapısını vurur. “Tak. Tak. Tak...” O esnada Mürşid-i Kâmil talebeleri ile sohbettedir. Henüz kapı açılmadan, kapıya doğru giden talebesine seslenir. “- Evlat dur hele! Kapıda bir Derviş var, kapıyı vurma sesinden belli. Muradını anladım. Cevabımı vermek için bana bir bardak getirin.” Gelen bardağı su ile doldurur. Öyle doldurmuştur ki bir damla daha konsa bardak taşacak şekildedir. “- Şimdi bu bardağı kapıdaki gelene ver, o mesajımı anlar.” buyurur... Derviş kapıda, talebe suyu dökmeden götürme sancısında. Açar ve bardağı uzatır... Derviş tebessüm eder, anlamıştır mesajı. Mesaj şudur: “- Evladım, dergâhımız ağzına kadar talebe ile dolu, sana yer yok, seni alırsak yerimiz dardır, taşar, bir talebeye dahi yer kalmayacak kadar doluyuz. Sen var git kendine başka bir kapı bul.” Derviş, bahçedeki gülden bir yaprak koparır ve bardağın üzerine k

Haramdan Kurtulmanın En Kısa Yolu

  Haramdan Kurtulmanın En Kısa Yolu Her Müslümanın dinimizin emirlerine uyup, yasak ettiklerinden kaçması gerekir. Haramların hepsinden kaçmak çok zordur. Ama İmam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiği yol ile dinin emir ve yasaklarına uymak kolaylaşıyor. O da salihlerle, sadıklarla beraber olmaktır. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: “Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.” (Ebu Davud) “Evliya görülünce, Allah’ü Teâlâ hatırlanır.” (İbni Mace) İyilerle beraber olan iyi, kötülerle beraber olan da kötü olur. Zaruret olmadıkça kâfirlerle, bid’at ehli ile oturmak uygun değildir. Allah adamları ile evliya ile salih âlimlerle birlikte bulunmaya çalışmalıdır. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki: “Salihlerle beraber olan, şaki olmaz.” (Buhari) Peki, salih ulema ve evliyayı bulamayan ne yapacak? Bunu da bildirmişler: (Onları bulamayan, kitaplarını okurlarsa, bunlar da şaki olmaz) buyurmuşlardır. O halde Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını büyük nimet bilip okumaya çalışmalıdır. Salih bir

Biz Bulduk, Batılılar Çaldı

Biz Bulduk, Batılılar Çaldı 01- Suyun kaldırma gücünü bulan: Arşimed değil;   Hz. Nuh Aleyhisselâm’dır. (Binlerce sene önce) 02- Kan dolaşımını: William Harvey değil;   İbni Nefs Rahmetullahi Aleyh bulmuştur. (300 sene önce) 03- Yerçekimi kanununu: İsac Newton değil;   Biruni Rahmetullahi Aleyh bulmuştur. (1000 sene önce) 04- Atomun parçalanacağını: Albert Eınsteın değil;   Cabir Bin Hayyan Rahmetullahi Aleyh buldu. (1100 sene önce) 05- Gözün yapısı ve yazılan eser: Papaz Konstantın (Liber Pantegni kitabı) Ali bin Abbas Rahmetullahi Aleyh buldu. (Kitabul Melik kitabı) Papaz Konstantin, Ali bin Abbas Rahmetullahi Aleyh’in kitabını tercüme edip, ben yazdım diye kandırmıştır. 06- İlk mikrobu keşfeden: Louıs Pasteur değil;   Fatih Rahmetullahi Aleyh’in hocası Akşemseddin Rahmetullahi Aleyh bulmuştur (500 sene önce) 07- Amerika kıtasını: Kristof Colomb değil;   Piri Reıs Rahmetullahi Aleyh buldu. (Piri Reis çizdiği dünya haritasında Amerika kıtasını da çizmiştir)

İslâmiyet’i Tebliğ Edebiliyor muyuz?

İslâmiyet’i Tebliğ Edebiliyor muyuz? Yüceler Yücesi Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde Buyuruyor ki: "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır." (Ali İmran Sûresi, 104) "Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız..." (Ali İmran Sûresi, 110) "Bize düşen, açıkça tebliğ etmekten ibarettir." (Yâsin Sûresi, 17) Ey peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O’nun mesajını iletmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphe yok ki Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez. (Maide Sûresi, 67)  "Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm." (A'râf Sûresi, 68) Tebliğ Mesuliyeti İle İlgili Bazı Hadis-i Şerifler:             Abdullah bin Amr Hazretlerinden rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem Sallallahü Aleyhi V

Cennette Buluşmalı

  Cennette Buluşmalı   Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:   Her şey geçicidir. Ancak Allahü Teâlâ bâkidir. Geçici şeylere gönül bağlamak ahmaklık olur. Sen de geçeceksin, sevdiklerin de geçecek. Kalıcı bir şeye gönül bağlamalı. O da Allah Teâlâ sevgisidir.   Dünyada her şeyin sonu var. Acı veya tatlı, iyi veya kötü, her şey bir gün biter. Güneşin doğması, batışının habercisidir. Doğmak, ölümün habercisidir. Dünya, ayrılık, ahiret buluşma yeridir. Cehennemden Allah korusun, Cennette buluşmaya çalışmalı.   İnsanlar Allahü Teâlâ’ya kulluk, ibadet etmek için yaratılmıştır. Saadete kavuşmak için yaratılış gayelerine dikkat etmeli ve dünyaya düşkün olmaktan kaçınmalı. Dünya nimetleri geçicidir. Dünya ebedi kalınacak bir yer değildir. Ahirette saadete kavuşmak için bir binek gibidir. Sevinç yeri değil, ayrılık yeridir. Akıllı kimse, bu fani dünyaya düşkün olmayıp kulluk vazifesini hakkıyla yapar.   Hakiki bayram Cennette, Peygamber efendimizle, Eshab-ı kiramla, Ehl-i sünnet

Mübarek Üç Aylar Geldi, Hoş Geldi, Safalar Getirdi

               Mübarek Üç Aylar Geldi, Hoş Geldi, Safalar Getirdi Üç aylar geldi, hoş geldi, sefalar getirdi. Rahmet ve mağfiret getirdi. Muhterem kardeşlerim, öyle bir mevsime girdik ki bunu söz ve yazılarla anlatmak asla mümkün değil. Bu mevsimin adı; “İbadet Mevsimi” … Diyeceksiniz ki ibadetin de mevsimi mi olur? Haklısınız, ibadet mükellef olduğumuz günden son nefese kadar devam eden bir görevdir. Ama üç aylar dediğimiz Receb-i Şerîf, Şaban-ı Şerif, Ramazan-ı Şerif’te yapılan ibadetler kalbimizin ve ruhumuzun yıkandığı, sevgi ve mutlulukla dolduğu çok özel günlerdir. Mübarek üçaylar 12 Ocak 2024 Cuma günü başladı. Bu günlerde yapacağımız ibadetlere bire birden bire bine hatta daha fazlası katlanarak veriliyor. Bu mübarek günlerin son günlerine rastlayan Kadir gecesinde ise bir geceye bin aylık gibi müthiş bir ikramiye (bonus) veriliyor.             Bir Müslüman bu Rahmet ve Mağfiret sağanağından asla mahrum kalmamalıdır. En büyük eksiğimiz özeleştiri yapmayışımızdan kaynaklan

Allah Teâlâ Sevdiği Kullarına Belâ Verir

  Allah Teâlâ Sevdiği Kullarına Belâ Verir   Allah Teâlâ sevdiği kuluna hastalık verir. Allah Teâlâ sevdiği kuluna dert verir. Başımıza bir dert geldiğinde veya hastalandığımızda hemen; “Niye ben? Niye benim başıma geldi?” diye isyan ederiz... Ama çok yanlış yapıyoruz. Çünkü Allah Teâlâ sevdiği kullarına dert verirmiş...   İbni Abbas Radıyallahu Anh’dan gelen bir rivayette şöyle geçmektedir: “Peygamberlerden biri Allah’ü Zülcelâl’e dedi ki: “Allah’ım mümin kulun sana itaat ediyor ve günahlardan uzak kalıyor. Böyleyken dünya nimetlerinden mahrum oluyor ve çeşitli belâlara uğruyor. Buna karşılık sana itaat etmediği halde hep günah işleyen kulunun dünya ayakları altına seriliyor?”   Allah’ü Zülcelâl vahiy yolu ile bu Peygambere şöyle buyurdu: “Kullar da belâlar da benimdir. Her ikisi de bana hamd ederek beni noksan sıfatlardan tenzih eder. Mümin arada bir günah işleyince; bu günahına kefaret olsun diye dünyada onu mahrumiyete düşürür ve başına belâ veririm ki huzuruma geld