Kayıtlar

Ölüm Meleği Canımızı Nasıl Alır?

  Ölüm Meleği Canımızı Nasıl Alır?   Bir gün İbrahim Aleyhisselâm, ölüm meleğine;   “–   Ey ölüm meleği, ölüm vakti gelen insanların bir kısmı doğuda, bir kısmı batıda olsa yahut kuzeyde ve güneyde aynı anda zelzele olup ölseler yahut da dünyanın çeşitli yerlerinde savaş olsa, aynı anda binlerce, milyonlarca insan ölse, aynı anda bunların hepsinin ruhlarını nasıl alıyorsun?”   Ölüm meleği ise İbrahim Aleyhisselâmın sorusuna şu cevabı verdi:   “–   Allah’ın izniyle onların ruhlarını çağırırım, derhal avucumun içinde oluverirler.”   Süleyman Aleyhisselâm, ölüm meleğine tekrar bir soru sordu;   “–   İnsanların ruhlarını kimini genç yaşta, kimini bebekken, kimini ihtiyarlayınca alıyorsun. Ruhları almada ölçün nedir?”   Ölüm meleği;   “–   Bana eceli gelenlerin listesi verilir. Ben verilen listeyi tatbik ederim. Başka işe karışmam!”. Diye cevap verdi.   Ölüm meleği gelip, Süleyman Aleyhisselâmın yanında oturan bir kimseye dikkatli bakmaya başladı. Sonra ç

Yahudiler’e Güven Hakkında

  Yahudiler’e Güven Hakkında   Şimdi sizlere, lanetlenmiş bir kavimden söz edeceğiz: “Yahudiler!”.   Allah Teâlâ’nın kitabı yüce Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler için:   “Bunlar Allah’ın lânetlediği kimselerdir. Allah’ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın.” (Nisâ Sûresi: 52)   “İsrâiloğulları’ndan küfre sapanlar hem Davut’un hem de Meryem oğlu İsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Çünkü onlar isyan etmişler, sınırı aşmışlardı. Onlar birbirlerini yaptıkları kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapageldikleri şey ne kötü idi!” (Mâide Sûresi: 78-79)   “Allah’ın ayetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberlerini öldürenlere ve insanlardan adâleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele!   Onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Âl-i İmran Sûresi: 21-22)   Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrat)ı tasdik etmek üzere indirdi

Vâsıl Olmaz Kimse Hakk'a Cümleden Dûr Olmadan

Vâsıl Olmaz Kimse Hakk'a Cümleden Dûr Olmadan   Vâsıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dûr olmadan; Kenz açılmaz bir gönülde tâ ki pür-nûr olmadan…   Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ide Hakk; Pâdişâh konmaz sarâya hâne ma'mûr olmadan…   "Mûtû kable en temûtu" sırrını fehm eyleyen; Haşr u neşri gördü bunda nefha-i sûr olmadan…   Mest olanların kelâmı kendinden gelmez velî; Pes "ene'l Hakk" nice söyler kişi Mansûr olmadan…   Hakk cemâlin ka'besini kıldı âşıklar tavâf; Yerde Ka'be gökyüzünde Beyt-i Ma'mûr olmadan…   Mest olup mestâne geldim tâ ezelden tâ ebed; İçdiler aşkın şarâbın âb-ı engûr olmadan…   Bir 'acâib derde düşmüş Şemsî yanıyor müdâm; Hakk'a makbûl olmak ister halka menfûr olmadan…   Şemseddin Sivâsî Kuddise Sirrûh

Amelini Ne Üzerine Kurdun?

Amelini Ne Üzerine Kurdun? Hatem Rahmetullahi Aleyh’e dediler ki: “– Amelini ne üzerine kurdun?” “– Dört şey üzerine.” dedi. Sonra devam etti: 1- Benim bir rızkım tayin edilmiştir. Başkasının rızkı bana gelmediği gibi, benim rızkım da başkasına gitmez. 2- Bildim ki üzerime farz olan bir ibadet vardır, bu farz olan ibadeti benim yerime başkası yapamaz. Ben onunla meşgul oldum. 3- Bildim ki, Rabbim beni her zaman görüyor. O’ndan utandım. 4- Bildim ki, ecelim ban süratle geliyor, ben ona süratle gittim. Fakih Rahmetullahi Aleyh der ki: Ecele süratle gitmek, ecel için iyi hazırlanmaktır. Yararlı amellerle ona hazırlıktır. Allah Teâlâ’nın yasak ettiği şeylerden kaçınmaktır. Allah’a yakarıştır ki, iyi amelde sabit kalsın. Son nefesini hayırla kapamayı nasip etsin.. Tembîhü’l-Gâfilîn  

Bir Annenin Kızına Tavsiyeleri

Bir Annenin Kızına Tavsiyeleri   ·      “Yavrum! Şimdi sana 40 yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bâzı nasihatlerde bulunacağım. Bu nasihatlerime uyarsan dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi, ahirette de ebedî saadete ulaşırsın! Ama bunların zamanı geçti, bu devirde olmaz dersen, şimdiden kaybedersin. ·      Kanaatkâr ol! Yani, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle kabul et! Çünkü kanaat, kalbi huzura kavuşturur. ·      Söylenenleri daima iyi dinle ve kocanın meşru emirlerine itaat et! ·      Evin ve her şeyin her zaman, temiz, muntazam ve düzenli olsun! ·      Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin! Açlık insanı huysuz eder, uykusuzluk ise, öfkelendirir. ·      Evinin mallarını ve eşyasını iyi koru! Yaptığın işleri, iyilikleri başa kakma! İyiliğe karşı iyilik çabuk unutulur, fakat kötülüğe karşı yapılan iyilik unutulmaz. ·      Eşinin yakınlarına güzel muamelede bulun! Kocanın hatalarını, yalnız iken, yumuşak bir şek

Çifte Vav

Çifte Vav   Hattat Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi, (Vefâtı; M. 1849, H. 1265) Beşiktaştan Üsküdar’a geçmek için sandala biner. Sandal hareket edince, yanında para olmadığını fark eder. Sandalcıya der ki: “- Yanıma para almayı unuttum. Yerine bir çifte vav yazıp vereyim.” Sandalcı gönülsüzce mecburen kabul eder. Birkaç gün sonra sandalcı bu kâğıdı sahaflardan birine gösterir. Sahaf kâğıdı eline alır almaz;: “- Bu Yesârîzâde’nin çifte vav’ı, nereden buldun?” der ve sandalcıya 20 kuruş vererek o yazıyı alır. Bir zaman sonra aynı sandalcı Yesârîzâde’nin sandalına bindiğini görünce ona der ki: “- Bey baba! Siz para vermeyin, çifte vav yazın!”   Hüsnü hat sanatında vav harfinin ayrı bir yeri vardır. Vav harfi vahdete, yâni Allahü teâlânın bir olmasına işârettir. Ebced hesabındaki değeri 6’dır. İç içe geçmiş çifte vav, iki adet 6 rakamının yan yana gelmesidir. Bu şekilde meydana gelen 66 da Allah lafza-i celâlinin ebcet hesabındaki karşılığıdır. Günümüzde anlamının tamame

Bir Babadan, Evlâdına Altın Nasihatler

Bir Babadan, Evlâdına Altın Nasihatler          Ahmed Siyahî hazretleri, Kastamonu’da yetişen evliyadandır. Mevlâna Halid-i Bağdâdî hazretlerinin sohbetinde yetişip kemâle gelmiştir. Oğluna, aslında hepimize hitaben buyuruyor ki: 01- Ey oğul! Tevâzu ve alçak gönüllülükte toprak gibi, başkasına fayda vermekte meyveli ağaç gibi, cömertlikte akan nehir gibi, ihsân ve iyilik yapmakta deniz gibi ol! 02-   “Ey oğlum! Sana Allah’ü Teâlâ’nın kitâbına, Rasûlullah efendimizin sünneti seniyyesine uymayı, îtikâdını, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğru îtikâda göre düzeltmeni tavsiye ederim. 03- Âlimlere, din büyüklerine hürmet et. 04- İçin temiz olsun. 05- Cömert ve güler yüzlü ol. 06- Başkalarına ihsân ve iyilikte bulun. 07- Allah’ü Teâlâ’nın yarattıklarına eziyet etme. 08- Arkadaşlarının kusurlarını affet. 09- Büyük, küçük herkese nasihat eyle, hırs ve tamahı terk eyle. 10- Bütün ihtiyaçlarında Allah’ü Teâlâ’ya güven. Allah’ü Teâlâ, kendisine sığınanlar

Hayat ve Ölüm

  Hayat ve Ölüm   Prof. Dr. Mahmud Kaya   Hayat ve ölüm, bir hakikatin iki yüzü ya da bir bütünün iki parçası. Birbirini çağrıştıran bu kavram çiftinden hayat, varlık sahnesine önce çıkmakla birlikte doğumdan itibaren ölümün tehdidi altındadır ve bu yüzden de ölüm insanoğlu için daima korku ve endişe kaynağıdır. Özellikle ölmek için doğduğuna inandığı halde bir başka hayata doğmak üzere öldüğüne inanmayanlar açısından ölüm, gerçekten korkunç bir olaydır. Âdeta gölge gibi insandan hiç ayrılmayan ya da amansız bir hafiye gibi gece gündüz onu adım adım takip eden bu korkunç gerçeğin nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağının bilinmeyişi, ölüm karşısında duyulan kaygıyı daha da artırmaktadır. Sözgelimi ozanın şu kaygı ve karamsarlık yüklü dizeleri düşündürücü olduğu kadar ürperticidir de:   “Ecel kolların boynuna, Habersizce dolar bir gün… Şu bastığın kara toprak, Gözlerine dolar bir gün…”   Doğmak gibi ölmek de irade dışı, kaçınılmaz bir kader olduğuna göre, hayatı

İncittiğiniz İnsanın Bedduasından Korkun...

İncittiğiniz İnsanın Bedduasından Korkun...   Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazretleri redde uğramayacak üç duadan söz eder. Bu üç duayı da şöyle sıralar: 1- Ana babanın çocukları hakkındaki duaları. 2- Misafirin ev sahibi hakkındaki duası. 3- Mazlumun zalim hakkındaki duası.   İşte bu üç duaya ehemmiyet vermeli, bu duaların bedduaya dönüşmemesine dikkat etmelidir. Aksi halde redde uğramayan bu üç dua, eninde sonunda bir sebeple kabul olur. Hem de kitapların tarifine göre namludan çıkan kurşun gibi hedefini bulur, muhatabını vurur.   Özellikle yapılan zulmün, haksızlığın, kırıcı ve incitici baskı ve dayatmaların sonunda kırık gönülle mazlumun yaptığı bedduasından korkulmalıdır.   Çünkü kırık gönüllü mazlumun duasının arşa kadar yükselip Rabb"imizin manevi huzuruna engelsiz ulaştığı hadislerle de hatırlatılmıştır.   İrşad kitapları mazlumun kırık gönülle yaptığı beddualardan örnekler verir, ibret almamız için ikazlarda bulunur.   İsterseniz