Kayıtlar

Amelini Ne Üzerine Kurdun?

Amelini Ne Üzerine Kurdun? Hatem Rahmetullahi Aleyh’e dediler ki: “– Amelini ne üzerine kurdun?” “– Dört şey üzerine.” dedi. Sonra devam etti: 1- Benim bir rızkım tayin edilmiştir. Başkasının rızkı bana gelmediği gibi, benim rızkım da başkasına gitmez. 2- Bildim ki üzerime farz olan bir ibadet vardır, bu farz olan ibadeti benim yerime başkası yapamaz. Ben onunla meşgul oldum. 3- Bildim ki, Rabbim beni her zaman görüyor. O’ndan utandım. 4- Bildim ki, ecelim ban süratle geliyor, ben ona süratle gittim. Fakih Rahmetullahi Aleyh der ki: Ecele süratle gitmek, ecel için iyi hazırlanmaktır. Yararlı amellerle ona hazırlıktır. Allah Teâlâ’nın yasak ettiği şeylerden kaçınmaktır. Allah’a yakarıştır ki, iyi amelde sabit kalsın. Son nefesini hayırla kapamayı nasip etsin.. Tembîhü’l-Gâfilîn  

Bir Annenin Kızına Tavsiyeleri

Bir Annenin Kızına Tavsiyeleri   ·      “Yavrum! Şimdi sana 40 yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bâzı nasihatlerde bulunacağım. Bu nasihatlerime uyarsan dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi, ahirette de ebedî saadete ulaşırsın! Ama bunların zamanı geçti, bu devirde olmaz dersen, şimdiden kaybedersin. ·      Kanaatkâr ol! Yani, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek herşeyi memnuniyetle kabul et! Çünkü kanaat, kalbi huzura kavuşturur. ·      Söylenenleri daima iyi dinle ve kocanın meşru emirlerine itaat et! ·      Evin ve her şeyin her zaman, temiz, muntazam ve düzenli olsun! ·      Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin! Açlık insanı huysuz eder, uykusuzluk ise, öfkelendirir. ·      Evinin mallarını ve eşyasını iyi koru! Yaptığın işleri, iyilikleri başa kakma! İyiliğe karşı iyilik çabuk unutulur, fakat kötülüğe karşı yapılan iyilik unutulmaz. ·      Eşinin yakınlarına güzel muamelede bulun! Kocanın hatalarını, yalnız iken, yumuşak bir şek

Çifte Vav

Çifte Vav   Hattat Yesârîzâde Mustafa İzzet Efendi, (Vefâtı; M. 1849, H. 1265) Beşiktaştan Üsküdar’a geçmek için sandala biner. Sandal hareket edince, yanında para olmadığını fark eder. Sandalcıya der ki: “- Yanıma para almayı unuttum. Yerine bir çifte vav yazıp vereyim.” Sandalcı gönülsüzce mecburen kabul eder. Birkaç gün sonra sandalcı bu kâğıdı sahaflardan birine gösterir. Sahaf kâğıdı eline alır almaz;: “- Bu Yesârîzâde’nin çifte vav’ı, nereden buldun?” der ve sandalcıya 20 kuruş vererek o yazıyı alır. Bir zaman sonra aynı sandalcı Yesârîzâde’nin sandalına bindiğini görünce ona der ki: “- Bey baba! Siz para vermeyin, çifte vav yazın!”   Hüsnü hat sanatında vav harfinin ayrı bir yeri vardır. Vav harfi vahdete, yâni Allahü teâlânın bir olmasına işârettir. Ebced hesabındaki değeri 6’dır. İç içe geçmiş çifte vav, iki adet 6 rakamının yan yana gelmesidir. Bu şekilde meydana gelen 66 da Allah lafza-i celâlinin ebcet hesabındaki karşılığıdır. Günümüzde anlamının tamame

Bir Babadan, Evlâdına Altın Nasihatler

Bir Babadan, Evlâdına Altın Nasihatler          Ahmed Siyahî hazretleri, Kastamonu’da yetişen evliyadandır. Mevlâna Halid-i Bağdâdî hazretlerinin sohbetinde yetişip kemâle gelmiştir. Oğluna, aslında hepimize hitaben buyuruyor ki: 01- Ey oğul! Tevâzu ve alçak gönüllülükte toprak gibi, başkasına fayda vermekte meyveli ağaç gibi, cömertlikte akan nehir gibi, ihsân ve iyilik yapmakta deniz gibi ol! 02-   “Ey oğlum! Sana Allah’ü Teâlâ’nın kitâbına, Rasûlullah efendimizin sünneti seniyyesine uymayı, îtikâdını, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğru îtikâda göre düzeltmeni tavsiye ederim. 03- Âlimlere, din büyüklerine hürmet et. 04- İçin temiz olsun. 05- Cömert ve güler yüzlü ol. 06- Başkalarına ihsân ve iyilikte bulun. 07- Allah’ü Teâlâ’nın yarattıklarına eziyet etme. 08- Arkadaşlarının kusurlarını affet. 09- Büyük, küçük herkese nasihat eyle, hırs ve tamahı terk eyle. 10- Bütün ihtiyaçlarında Allah’ü Teâlâ’ya güven. Allah’ü Teâlâ, kendisine sığınanlar

Hayat ve Ölüm

  Hayat ve Ölüm   Prof. Dr. Mahmud Kaya   Hayat ve ölüm, bir hakikatin iki yüzü ya da bir bütünün iki parçası. Birbirini çağrıştıran bu kavram çiftinden hayat, varlık sahnesine önce çıkmakla birlikte doğumdan itibaren ölümün tehdidi altındadır ve bu yüzden de ölüm insanoğlu için daima korku ve endişe kaynağıdır. Özellikle ölmek için doğduğuna inandığı halde bir başka hayata doğmak üzere öldüğüne inanmayanlar açısından ölüm, gerçekten korkunç bir olaydır. Âdeta gölge gibi insandan hiç ayrılmayan ya da amansız bir hafiye gibi gece gündüz onu adım adım takip eden bu korkunç gerçeğin nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağının bilinmeyişi, ölüm karşısında duyulan kaygıyı daha da artırmaktadır. Sözgelimi ozanın şu kaygı ve karamsarlık yüklü dizeleri düşündürücü olduğu kadar ürperticidir de:   “Ecel kolların boynuna, Habersizce dolar bir gün… Şu bastığın kara toprak, Gözlerine dolar bir gün…”   Doğmak gibi ölmek de irade dışı, kaçınılmaz bir kader olduğuna göre, hayatı

İncittiğiniz İnsanın Bedduasından Korkun...

İncittiğiniz İnsanın Bedduasından Korkun...   Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazretleri redde uğramayacak üç duadan söz eder. Bu üç duayı da şöyle sıralar: 1- Ana babanın çocukları hakkındaki duaları. 2- Misafirin ev sahibi hakkındaki duası. 3- Mazlumun zalim hakkındaki duası.   İşte bu üç duaya ehemmiyet vermeli, bu duaların bedduaya dönüşmemesine dikkat etmelidir. Aksi halde redde uğramayan bu üç dua, eninde sonunda bir sebeple kabul olur. Hem de kitapların tarifine göre namludan çıkan kurşun gibi hedefini bulur, muhatabını vurur.   Özellikle yapılan zulmün, haksızlığın, kırıcı ve incitici baskı ve dayatmaların sonunda kırık gönülle mazlumun yaptığı bedduasından korkulmalıdır.   Çünkü kırık gönüllü mazlumun duasının arşa kadar yükselip Rabb"imizin manevi huzuruna engelsiz ulaştığı hadislerle de hatırlatılmıştır.   İrşad kitapları mazlumun kırık gönülle yaptığı beddualardan örnekler verir, ibret almamız için ikazlarda bulunur.   İsterseniz

Mutarrif bin Abdullah Kuddise Sirrûh’tan Nasihatler

Mutarrif bin Abdullah Kuddise Sirrûh’tan Nasihatler Tabiînden hadîs ve fıkıh âlimi, velî. İsmi Mutarrif bin Abdullah bin Eş-Şihhîr bin Avf bin Ka’b bin Vikdân bin Kureyş olup, künyesi Ebû Abdullah’tır. Zamânının âlimleri arasındaki lakabı ise İmâdüddîn (dînin direği)’dir. Babası ise Eshâb-ı kirâmdandır. Basra’da yaşamış, zühd, verâ ve takvâ sâhibi ve velî bir zâttır. İlim ve amel bakımından zamânın bir tânesi idi. Zamânındaki insanların hepsinden hürmet ve saygı görürdü. Sözleriyle onların hak yola kavuşmasına, nefislerinin insanı dünyâ ve âhirette felâkete götüren fenalıklarından kurtulmalarına sebeb olmuştur. Peygamber efendimizin sağlığında doğmuştur. Haccâc’ın Irak’ın idâresini ele aldığı zaman zuhur eden vebâ salgını sırasında 713 (H.95) yılında Basra’da vefât etmiştir. Mutarrif bin Abdullah babasından, hazret-i Osman, Ali, Ubey bin Ka’b, Ebû Zerr, İmrân bin Hüseyin, Ümmül müminin Âişe, Abdullah bin Mugaffel ve Muâviye (radıyallahü anhüm) ve Eshâb-ı kirâmdan birçok zâttan hadîs-