Kayıtlar

Sarı Çizmeli Mehmet Ağa

Resim
  Sarı Çizmeli Mehmet Ağa   Barış Manço’nun 1979 Yılında meşhur ettiği, Mehmet Ağa Aslen Karamanlı bir Toprak ağasıyken, Osmanlı Dönemi yetkilileri Mehmet ağayı çağırarak Kıbrıs Girne’de büyük bir tarla vererek " Karaman’daki Bahçelerin gibi ek, biç, halka iş ver bizde sana toprak bağışlayalım. Hayvancılık ve Tarımı geliştir" derler... 1810-1920 tarihleri arasında yaşamış Karaman’ dan Kıbrıs’a 5 kardeşini de alıp gelmiştir. Yörük Türkmendir... Kıbrıstaki Köyünün adının Göçeri olması, Yörüklerin konar göçer hayatından gelmektedir. Yörükler köyü de derlermiş Göçeri köyüne .. Sarı Çizmeli Mehmet ağa, Devlete söz verdiği gibi Tarımda ve hayvancılıkta binlerce kişi çalıştırır, İş verir büyük bir aile olurlar... Zamanla 3 bin dönümden fazla toprağı olur. Kavgalıları barıştırır, bekarları evlendirir, eşyalarını hediye eder, ev verir, en az da birer dönüm toprak bağışlarmış. Fakir fukara bir kahvehaneye, ya da lokantaya gittiğinde para ödemez, yer içer, tüm hesapları Sarı

Yine Yılanlar Sardı; Etrafını Yurdumun…

Resim
  Yine Yılanlar Sardı; Etrafını Yurdumun… Siyonist, Haçlı, İsrail, ABD, AB… İçerideki uzantıları: Katil, Hain, Gafil… Terör örgütleri: Pkk, Deaş, DHKP-C… Öyle çok ki hangisini yazayım…

Yaşlı Adam Ve Çocuklar

Yaşlı Adam Ve Çocuklar   Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp, çağırarak. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir. Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve: “- Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim!” der. Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der. “- Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan bö

Yapılan İyiliği Başa Kakmak

Yapılan İyiliği Başa Kakmak   İki arkadaş bir gün kırlarda geziyorlarmış. Birden şiddetli bir yağmur yağmaya başlamış. Birisinin iki tane şemsiyesi varmış, diğerinin ise hiç yokmuş. Şemsiyesi olan iki şemsiyeyi de çıkarıp birisini kendisi diğerini de arkadaşına vermiş. İkisi de ıslanmaktan kurtulmuşlar. Aradan birkaç geçmiş. İki arkadaş bir gün parkta buluşmuşlar. Şemsiye veren: “- Bak demiş. İyiliğimi sakın unutma! O gün şemsiyemi vermeseydim, halin ne olurdu?” “- Teşekkür ederim, gerçekten çok iyi kalplisin, çok işe yaradı.” Biraz sonra densiz arkadaşı demiş ki; “- O günkü iyiliğimi sakın unutma! Şemsiyeyi vermeseydim halin ne olurdu? Islanır, üşütür hasta olurdun!” “- Çok teşekkür ederim, gerçekten çok makbule geçti! Demiş. Biraz sonra parktaki havuzun başına oturup kuru yemiş yemeye başlamışlar. Densiz arkadaş tekrar: “- Bak demiş o günkü şiddetli yağmurda yaptığım iyiliği sakın unutma! Şemsiyemi vermeseydim halin ne olurdu? Belki de zatürree olur, ölürdün!”

Daha Önce Nasıl Yaşadınız?

  Daha Önce Nasıl Yaşadınız?   Bir genç dedesine sordu: “- Siz daha önce nasıl yaşadınız?” “- Teknolojiye erişim yok!” “- Uçak yok!” “- İnternet yok!” “- Bilgisayar yok!” “- Gösteri yok!” “- TV yok!” “- Klima yok!” “- Araba yok!” “- Cep telefonu yok... ” Dede cevap verdi: “- Aynen sizin neslin bugün nasıl yaşadığı gibi yaşıyorduk…" “- Dua yok!” “- Şefkat yok!” “- Onur yok!” “- Saygı yok!” “- Karakter yok!” “- Utanç yok!” “- Alçak gönüllülük yok!” “- Zaman planlaması yok!” “- Spor yok!” “- Okuma yok…” “- Biz, 1940-1980 arasında doğan insanlar Allah’ü Teâlâ’nın sevgili kullarıyız; hayatımız bunun gerçek bir kanıtıdır…” “- Oynarken ve bisiklete binerken, asla kask takmadık.” “- Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik.” “- İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık.” “- Susadığımız zaman, şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik.” “- Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız hald

Hesapsız Azabsız Cennete Girenler

Hesapsız Azabsız Cennete Girenler   Hammad b. Seleme, Sabit el-Benânî ve Enes b. Mâlik Radiyallahü Anhum yoluyla rivayet edilen bir Hadîs-i Şerif’te şöyle buyurulmuştur: “Kıyâmet günü olduğu zaman; Allâh’ü Teâlâ ümmetimden bir topluluğa kanatlar verecek, onlar kabirlerinden bu kanatlarıyla cennete uçacaklar. Orada gezecekler ve istedikleri şekilde eğlenecekler.” Melekler kendilerine: “- Siz hesap gördünüz mü?” Diye soracaklar. Onlar: “- Hayır, hesabı görmedik.” Diyecekler. Melekler, “- Sırâttan geçtiniz mi?” Diye sorduklarında, “- Biz Sırât’ı görmedik. Diyecekler. “- Cehennemi gördünüz mü?” Diye sorulacak. Onlar: “- Hayır, biz bir şey görmedik.” Diyecekler. Kendilerine, “- Peki, siz kimin ümmetindensiniz?” Diye soracaklar. Onlar: “- Biz Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in ümmetindeniz.” Diyecekler. Melekler, “- Allah Teâlâ için söyleyiniz, siz dünyada nasıl bir amel işlediniz de bu makama yükseldiniz?” Diye sorduğunda; Onlar: “-

Ömür Kapısı Kapanmadan, Aklımızı Başımıza Alalım

Resim
                                          Ömür Kapısı Kapanmadan, Aklımızı Başımıza Alalım     Bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar. Bu ses ona: “- İçeri gir ve ne istersen al, ama en önemli olanı unutma!” Ayrıca: “- Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate almalısın. Ancak bu fırsatı kaçırma, ama yine de en önemli şeyi unutma!” diyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Masanın üzerindeki altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak; hemen büyük bir hırsla masanın üzerindekileri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur: “- Yalnız sekiz dakikan var!” demektedir. Sekiz dakika çabuk geçer, kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır… Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş olduğunun farkına varır, ama kapı bir daha açılmamak üzere kapanmış b

İhanetin Bedeli!

Resim
İhanetin Bedeli! Moğollar Buhara’yı kuşattıklarında, uzun süre şehri teslim alamadılar. Cengiz Han, Buhara halkına bir haber gönderdi: Silahlarını bırakıp bize teslim olanlar güven içinde olacaklar, ama bize direnenlere asla eman vermeyeceğiz. Bunun üzerine Müslümanlar iki grup oldu: Bir grup: “Asla teslim olmayalım, ölürsek şehit, kalırsak da gazi olur, şerefimizle yaşarız!” dediler. Diğer grup ise: “Kan dökülmesine sebep olmayalım, sulh iyidir, hem silah hem de ordu olarak sayıca onlardan az olduğumuz için gücümüz onlara yetmez!” diyerek teslim oldular. “- Cengiz Han, silah bırakanlara; teslim olmayanlara karşı bize yardımcı olun, galip geldiğimizde şehrin yönetimini size bırakalım dedi. Böylece İki Müslüman grup savaşmaya başladılar. Moğollar’ın da yardımı ile teslim olanlar galip geldi. Savaştan sonra Cengiz Han teslim olanların silahlarının alınmasını ve kafalarının kesilmesini emretti. Ve sonra o meşhur sözünü söyledi: “- Eğer güvenilir olsalardı, bizim için k