Kayıtlar

Çıktım Erik Dalına!

  Çıktım Erik Dalına!   Çıktım erik dalına Anda yedim üzümü Bostan ıssı kakıyıp Der ne yersin kozumu…   Uğruluk yaptı bana Bühtan eyledim ona Çerçi de geldi aydır Hani aldın gözgünü...   Kerpiç koydum kazana Poyraz ile kaynattım Nedir diye sorana Bandım verdim özünü...   İplik verdim cullaha Sarıp yumak etmemiş Becid becid ısmarlar Gelsin alsın bezini...   Bir serçenin kanadın Kırk katıra yüklettim Çift dahi çekemedi Şöyle kaldı kazını...   Bir sinek bir kartalı Salladı vurdu yere Yalan değil gerçektir Ben de gördüm tozunu...   Bir küt ile güreştim Elsiz ayağım aldı Güreşip basamadım Gövündürdü özümü...   Kafdağı'ndan bir taşı Şöyle attılar bana Öylelik yola düştü Bozayazdı yüzümü...   Balık kavağa çıkmış Zift turşusun yemeğe Leylek koduk doğurmuş Baka şunun sözünü...   Gözsüze fısıldadım Sağır sözüm işitmiş Dilsiz çağırıp söyler Dilimdeki sözümü...   Bir öküz boğazladım Kaklad

Halife İle Köle Allah’ü Teâlâ Katında Birdir

  Halife İle Köle Allah’ü Teâlâ Katında Birdir   Hz. Ömer Radiyallahü Anh Çok âdil, abid, çok merhametli, mütevazı, fakirlikle yaşar bir zat idi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh Muğire adlı bir kölesiyle beraber Kudüs’e gitmektedir.   Halifenin bir deveden başka bineği yoktu. Deveye nöbetleşe biniyorlardı. Allah’ü Teâlâ’nın hikmeti tam Kudüs’e girecekleri vakit deveye binme nöbeti kölesi Muğire’ye gelmişti. Muğire, Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a: “- Efendim, sıra bana geldi ama Kudüs’e yaklaştık. Benim deve üstünde, sizin yaya olmanız doğru olmaz. Şehre girerken devenin üzerinde siz olunuz!”, dedi. Hz Ömer Radiyallahü Anh itiraz etti: “- Biz Müslümanız. Ben her ne kadar halife isem de, seninle benim aramda Allah’ü Teâlâ indinde hiçbir fark yoktur. Sıra senindir, deveye sen bineceksin!”, dedi. “- Bugün Kudüs’ün bütün eşrafı zat-ı alinizi karşılayacaklardır. Onlar atlı, siz ise halife olduğunuz halde yaya yürüyeceksiniz. Bu hiç münasip değildir. Lütfediniz de istirhamımızı reddetmey

Kahrın da Hoş Lütfun da Hoş

  Kahrın da Hoş Lütfun da Hoş   Câna cefa kıl ya vefa, Kahrın da hoş lütfun da hoş... Ya dert göster ya da deva, Kahrın da hoş lütfun da hoş...   Hoştur bana senden gelen, Ya hil’at ü yahut kefen, Ya taze gül yahut diken, Kahrın da hoş lütfun da hoş...   Gelse celâlinden cefa, Yahut cemalinden vefa, İkisi de câna safa, Kahrın da hoş lütfun da hoş...   Ger bağ u ger bostan ola, Ger bend u ger zindan ola, Ger vasl ü ger hicran ola, Kahrın da hoş lütfun da hoş...   Ey padişah-ı lem yezel Zât-ı ebed hayy-ı ezel Ey lütfu bol kahrı güzel Kahrın da hoş lütfun da hoş...   Ağlatırsın zâri zâri, Verirsen Cennet ü huri, Lâyık görür isen nârı, Kahrın da hoş lütfun da hoş...   Gerek ağlat gerek güldür, Gerek dirgür gerek öldür, Bu Âşık hem sana kuldur, Kahrın da hoş lütfun da hoş...   İbrahim Tennurî Kuddise Sirrûh (ö. 1482)   Câna cefa kıl ya vefa:  Bana cefa çektirsen de rahatlık versen de... Ya hil’at ü yahut kefen:

Bir Şehit Bana Zemzem Suyu Verdi

Resim
  Bir Şehit Bana Zemzem Suyu Verdi   Enkazdan Çıkan Depremzede: Bir Şehit Bana Zemzem Suyu Verdi Asrın felaketinde enkaz altından kurtarılan yaralıların tedavileri Türkiye’nin farklı illerindeki hastanelerde devam ederken Manisa Şehir Hastanesinde bulunan depremzedelerin anlattıkları tüyleri diken diken etti. Türkiye'yi derinden sarsan asrın felaketinin ardından enkaz atından çıkarılarak kurtarılan depremzedeler yaşadıkları korku dolu anları anlattı. Hayatlarında görmedikleri bir kâbusu yaşadıklarını ve enkaz altında kaldıkları süre zarfında sürekli dua ettiklerini belirten depremzedelerden Döne Balcı isimli kadın enkaz altındayken bir şehidin kendisine zemzem suyu getirdiğini ve kızının başındaki kanamayı durdurarak bir saat sonra akrabalarının kendilerini kurtaracaklarını ve kurtarılmasının da aynı şekilde gerçekleştiğini söyledi. Hatay'daki evinin enkazından çıkarıldıktan 6 gün sonra Manisa Şehir Hastanesinde yeniden buluşan anne ve kızın buluşma anları ise duygu dol

Şeyhin Duası

Şeyhin Duası   Bir şeyh dervişiyle beraber bir vadi de günlerce riyazatta bulunur. Riyazattan ayrıldıktan sonra: “- Ya Rabbi! Bizi güzel yüzlü bir kimse sebebiyle rızıklandır!”, diye dua eder. Dervişiyle beraber konuşa konuşa Küfe çarşısına giderler. Çarşıda bir kalabalık dikkatlerini çeker. Yaklaşırlar. Bir genç yiyecek dağıtmaktadır. Bir de öğrenirler ki, bu genç bir Hristiyan’mış. Etrafındakiler de, ihtiyacı olan kimseler, yani fakirler... Şeyh, duasında, güzel yüzlü birisi vasıtasıyla rızıklanmayı istediği için ondan bir şeyler istemeyi uygun bulurlar. İsterler. Genç der ki: “- Ya Şeyh, sizin isteğinizi yerine getirmeye gücümüz yeter. Fakat lütfen az sabredin.” Hemen hizmetçisini evine gönderir ve acele yemek hazırlanmasını emreder. Yemekler hazırlandıktan sonra, Şeyh ile dervişini evine davet eder. Çeşit çeşit yemekler yendikten sonra, ev sahibi Hıristiyan genç 30 altın vererek: “- Elimizden gelen budur. Buyurun müritlerinizle beraber harcayın!”, der. Altın

Uhud Dağından Ağır Gelen Amel

Resim
  Uhud Dağından Ağır Gelen Amel   Hz. Aişe Radiyallahü Anha Validemiz, rüyasında kıyametin koptuğunu, insanların mahşer yerine toplandıklarını gördü. Bir kadının ameli Uhud Dağı’ndan da ağır geldi. Hz. Aişe Radiyallahü Anha o kadını tanıyordu. Uyanınca onu çağırttı ve amelinin ne olduğunu sordu. Kadın söylemekten çekindi. Hz. Aişe Radiyallahü Anha ısrar edince dedi ki… Şu yedi hususla amel etmeye çok dikkat ederim…   1- Kendimi hep korudum. Hiçbir zaman beni mahremimden başkası görmedi. 2- Elimde oldukça benden bir şey isteyeni hiç boş çevirmedim. 3- Hiçbir zaman yalnız yemek yemedim. 4- Ezan okunmadan önce namaza hazırlandım. 5- Müezzin ezan okuyunca onun söylediklerini ben de söyledim. 6- İstişare etmeden, danışmadan bir şey yapmadım. 7- Akrabamdan benden alakayı kesmiş olanı, ben aradım, ziyaret ettim. Bunun üzerine Aişe Radiyallahü Anha validemiz; “Senin mizanın, işte bununla ağır oldu.” Buyurdu. (Ravzâtü’l Ulemâ)

Depremde Gördüklerim

  Depremde Gördüklerim   01- Kiracısını beş bin, on bin gibi rakamları veremediği için çıkaran ev sahibiyle kiracısı aynı çorba kuyruğunda gördüm. 02- Erzak dağıtırken “Bu bana yeter, biraz benden sonrakilere ver!” diyen köylüler gördüm. 03- Dağıtım sırasında bizi zorla evine götürüp yemek yediren, evde yiyecek namına ne varsa sofraya getiren depremzede gördüm, 04- Allah’ü Teâlâ’dan şer gelmez, Allah’ü Teâlâ’dan ne gelirse hayırdır. Bu depremde de r hayır var diyen depremzede gördüm. 05- Arabasının çalıştırıp uyuyunca arabasının eksozundan zehirlenip ölmek üzere iken Komşusu tarafından fark edilip zehirlenmiş halde uyandırılan aile gördüm. 06- AVM’si yıkılmış, arabaları enkazın altında kalmış, bizden bulgur alacak kadar sıfırı tüketmiş iş adamları gördüm. 07- 20 saat uğraşıp kolu kesilmesin diye sütunu kesip kurtardığımız 24 yaşındaki kızımızın üç saat sonra öldüğünü gördüm. 08- Annenin önce beni kurtarın, kızının önce beni kurtarın diye yalvardığı mahşer alanını gör