Depremde Gördüklerim
Depremde Gördüklerim
01- Kiracısını beş bin, on bin gibi rakamları
veremediği için çıkaran ev sahibiyle kiracısı aynı çorba kuyruğunda gördüm.
02- Erzak dağıtırken “Bu bana yeter, biraz benden
sonrakilere ver!” diyen köylüler gördüm.
03- Dağıtım sırasında bizi zorla evine götürüp yemek
yediren, evde yiyecek namına ne varsa sofraya getiren depremzede gördüm,
04- Allah’ü Teâlâ’dan şer gelmez, Allah’ü Teâlâ’dan ne
gelirse hayırdır. Bu depremde de r hayır var diyen depremzede gördüm.
05- Arabasının çalıştırıp uyuyunca arabasının
eksozundan zehirlenip ölmek üzere iken Komşusu tarafından fark edilip
zehirlenmiş halde uyandırılan aile gördüm.
06- AVM’si yıkılmış, arabaları enkazın altında kalmış,
bizden bulgur alacak kadar sıfırı tüketmiş iş adamları gördüm.
07- 20 saat uğraşıp kolu kesilmesin diye sütunu kesip
kurtardığımız 24 yaşındaki kızımızın üç saat sonra öldüğünü gördüm.
08- Annenin önce beni kurtarın, kızının önce beni
kurtarın diye yalvardığı mahşer alanını gördüm.
09- Nesi var nesi yoksa bırakıp Şehri terk etmek
isteyen genç jenerasyonla, buraları bırakmayın, şehrinize sahip çıkın, terk
etmeyin diye yalvaran yaşlıları gördüm.
10- Kilometreyi daha önce bir kere sıfırlamış
Suriyelileri bu ikinci kilometre sıfırlama olayında daha rahat, şerbetli, daha
kabullenici, daha mütevekkil görürken, Anadolu insanının kafasını daha karışık
gördüm.
11- Depremden kocasının ölmüş cesedi çıkınca “Depreeem
Allah senin belanı versin!” diyerek kendini paralayan kadınlar gördüm.
12- Hiç kızı olmayıp dört oğlu da enkaz altında kalan,
ama hiç birisine ulaşmadığımızda babanın gözümüzün içine bakıp ağlayarak “En
azından bir oğlumu kurtarın!” diye yalvardığını ama bizim de aciz olduğumuz
anları gördüm.
13- Alt, üst, yan komşusunun kim olduğunu bilmeyen
komşular gördüm.
14- Termal kameranın arama kurtarma ekiplerinin
işlerini ne kadar hızlandırdığını, eğer yoksa iğne ile kuyu kazmaktan beter
olduğunu gördüm.
15- Bir insanın hayatının senin ellerinde olduğunu,
sen yardım etmezsen öleceğinden emin olduğun yüzlerce yalvarma arasından
hangisini seçeceğini, hangisini çabuk kurtarırsam diğerine çabuk varırım
kararsızlığı yaşadığımı gördüm.
16- Her insanın hiç bir şey yapmasa bile bir deprem
bölgesini ömür boyu ibret olabilmesi adına ziyaret etmesinin zaruri olduğunu
gördüm.
17- İnşaatını iyi mühendislere yaptıranla kötü
mühendise yaptıranların elde ettikleri kârı hayatlarıyla ödediklerini gördüm.
18- Dışı cancanlı olan binaların yıkılınca ne kadar da
malzemeden çaldıklarını, elimizde ufalanan duvar parçalarının aslında elimizden
dökülen birer insan karakterinin olduğunu gördüm.
19- Talan edilmemiş tek bir zincir market şubesi, bir
bakkal, bir çerezci, sanayide yedek parçacı, bir AVM’nin olmadığını görünce
ahirete tehir edilen hesaplarımızın çok daha büyük olduğunu gördüm.
20- Hz Adem Aleyhisselâm dünyaya nasıl sıfırdan
başladıysa yöre insanının da sıfırdan başlamaktan başka çaresinin olmadığını,
halka verilecek telkinlerin bu yönde olması gerektiğini gördüm.
21- Bir hafta boyunca para harcayacak bir şeyin
olmadığını, cüzdanımı çıkarmadığımı, satın alınacak bir şeyin olmadığını gördüm.
22- İlk defa bir hafta boyunca ezan okunmayan bir İslâm
şehrinin olduğunu gördüm.
23- Habib-i Neccar Camisi’nin yıkılmasıyla en eski
tarihi bir eserimizin daha yok olduğunu gördüm.
24- İnsanoğlunun yatay mimariye geçmesinin, en fazla üç
kat olması gerektiğinin gerekirse dinî bir fetvayla farz haline dönüşmesinin
zorunlu olduğunu gördüm.
25- Olası bir İstanbul depreminde arama kurtarma
ekiplerinin hayatî önem taşıdığını, her Türk vatandaşının hilti, matkap
çeşitlerini kullanacak, enkazda koridor açacak kadar deprem bilgisine sahip
olması gerektiğini, evlatları içeriden bağrışırken ne yapacağını bilmeyen
abiler ve çocukları babaların olduğunu gördüm.
26- Bu topraklarda yaşamayı göze alanların depremi de
göze almaları gerektiğini; Allah’ın yerleşimcilerin dinine göre yeraltı
tabaklarının rotasını değiştirmeyeceğini, tedbirimizi Allah’ın değil bizim
almamız gerektiğini gördüm.
Yazan: Dr. Resul Kurt,
Yorumlar
Yorum Gönder