Kahrın da Hoş Lütfun da Hoş
Kahrın da Hoş Lütfun da Hoş
Câna cefa kıl ya vefa,
Kahrın da hoş lütfun
da hoş...
Ya dert göster ya da
deva,
Kahrın da hoş lütfun
da hoş...
Hoştur bana senden
gelen,
Ya hil’at ü yahut
kefen,
Ya taze gül yahut
diken,
Kahrın da hoş lütfun
da hoş...
Gelse celâlinden cefa,
Yahut cemalinden vefa,
İkisi de câna safa,
Kahrın da hoş lütfun
da hoş...
Ger bağ u ger bostan
ola,
Ger bend u ger zindan
ola,
Ger vasl ü ger hicran
ola,
Kahrın da hoş lütfun
da hoş...
Ey padişah-ı lem yezel
Zât-ı ebed hayy-ı ezel
Ey lütfu bol kahrı
güzel
Kahrın da hoş lütfun
da hoş...
Ağlatırsın zâri zâri,
Verirsen Cennet ü
huri,
Lâyık görür isen nârı,
Kahrın da hoş lütfun
da hoş...
Gerek ağlat gerek
güldür,
Gerek dirgür gerek
öldür,
Bu Âşık hem sana
kuldur,
Kahrın da hoş lütfun
da hoş...
İbrahim Tennurî
Kuddise Sirrûh (ö. 1482)
Câna cefa kıl ya vefa: Bana cefa
çektirsen de rahatlık versen de...
Ya hil’at ü yahut
kefen: Dünya makamı veya ölüm.
Ger: İster; eğer.
Ger bend u ger zindan
ola: İster kelepçe ister zindan olsun.
Ger vasl ü ger hicran
ola: İster kavuşma ister ayrılık olsun.
Padişah-ı lem yezel: Hükmü asla son
bulmayan padişah.
Zâtı ebed hayy-ı ezel: Öncesiz ve
sonrasız ebedi dirilik zahibi.
Ağlatırsın zâri zâri: Hüngür hüngür
ağlatırsın.
Nâr: Cehennem ateşi.
Gerek dirgür gerek
öldür: İster yaşat ister öldür.
Yorumlar
Yorum Gönder