Kayıtlar

Misafirsin bu hanede ey gönül…

  Misafirsin bu hanede ey gönül…   Misafirsin bu hanede ey gönül, Umduğunla değil bulduğunla gül, Hane sahibi ne derse o olur, Ne kimseye sitem eyle ne de üzül. Mazlum ol zalim olma, Üzül de üzen olma, Mahşerde hesap zordur, Ezil de ezen olma.   Hz. Mevlâna Kuddise Sirrûh

Kendinizi ve Ailenizi Cehennem Ateşinden Koruyun!

  Kendinizi ve Ailenizi Cehennem Ateşinden Koruyun!   Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ buyuruyor ki: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْل۪يكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ “Ey iman edenler! Hem kendinizi hem de ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan o müthiş cehennem ateşinden koruyun! …” (Tahrîm Sûresi: 6) Parmak ucumuzu ateşe soksalar, dehşetle haykırır, kurtulmak isteriz. Çocuğumuzun bir yeri yansa üzüntüden deliye döneriz. Yarın Kıyamet Günü bizi ve çocuklarımızı Cehennem ateşine atarlarsa halimiz ne olur? Rabbim bizleri, nesillerimizi ve tüm Ümmet-i Muhammed’i Cehennem ateşinden korusun, Cennet’ine kabul buyursun!  

Göğüs Açılır mı?

  Göğüs Açılır mı?   Bir gün peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e soruldu: “- Ey Allah’ın Rasulü, göğüs açılır mı?” Peygamberimiz Aleyhisselâm: “- Evet, açılır!”; buyurdu. “- Nasıl olur? Diye sorduklarında, Peygamberimiz Aleyhisselâm: “- Bir nurdur ki, Allah onu mü’minin kalbine atar, O da onunla ferahlanır, açılır!”, buyurdu. “- Onun alâmeti nedir?” Dediler. Peygamberimiz Aleyhisselâm: “- Aldanma yurdu (dünyadan) uzaklaşmak, ebediyet yurduna (ahirete) yönelmek ve gelmeden önce ölüm için hazırlanmaktır!”, buyurdu. (İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azîm, C. 2., s. 174.) Ya rabbi! Bizleri sonsuz ahiret yurdu ve ölüme hazırlanan bahtiyar kullarından eyle!

Cennetten İnen El

  Cennetten İnen El   Bir azm, eğer îman dolu bir kalbe girerse, İnsan da o îmandaki son sırra ererse, En azgın ölümler ona zincir vuramazlar, Volkan gibi coşkun akıyor, durduramazlar.   Rabbimden, iner azmine kuvvet veren ilham; Peygamberi rüyada görür belki her akşam. Hep nur onun îman dolu kalbindeki mihrab; Kandil olamaz ufkuna dünyadaki mehtab.   Kar, kış demez; irkilmez, üzülmez, acı duymaz; Mevsim, bütün ömrünce ılık gölgeli bir yaz. Cennetteki âlemleri dünyada görür de, Mahvolsa, eğilmez sıra dağlar gibi derde.   En sarp uçurumlar gelip etrafını sarsa; Ay batsa, güneş sönse, ufuklar da kararsa, Gökler yıkılıp çökse, yolundan yine dönmez, Ruhundaki imanla yanan meşale sönmez.   Kalbinde yanardağ gibi iman ne mukaddes! Vicdanına her an şunu haykırmada bir ses: Ey yolcu, şafaklar sökecek durma, ilerle, Zulmetlere kan ağlatacak meşalelerle.   Yıldızlara bas, çık; yüce âlemlere yüksel, İnsanlığı kurtarmaya Cennetten inen el.

Rahmet’ten Mahrumiyet!

Rahmet’ten Mahrumiyet!               Abdullah İbn-i Mes‘ûd Radiyallahü Anh; Peygamber Sallallahü Aleyhi VesellemEfendimiz’in Hakk’a irtihalinden sonra Kûfe’ye gidip kadılık yaptı, talebe yetiştirdi ve İslâm’ı neşretti.             Hazret-i Abdullah Radiyallahü Anh; insanları kötü akıbetten korumak için, Rasûlullah Efendimiz’in şu hadîs-i şerîfini de naklederdi: “- Dövme yapan, yaptıran, yüzünün tüylerini yolan, güzel görünsün diye dişlerini seyrekleştiren, Allah’ın yarattığını bozan kadınlara Allah lânet etmiştir (rahmetinden uzaklaştırmıştır).” Kur’ân-ı Kerîm’i okuyan Ümmü Yakup adında bir kadın, İbn-i Mes‘ûd Radiyallahü Anh Hazretleri’nin yanına gelerek, (tenkit edici bir surette) şöyle dedi: “- İşittim ki, sen şu şu işleri yapanları lânetlemişsin!” Abdullah İbn-i Mes‘ûd Radiyallahü Anh şöyle cevap verdi: “- Ben Rasûlullâh’ın lânet ettiği kimselere niye lânet etmeyeceğim? O, Allâh’ın Kitâbı’nda var!” Kadın; “- Yemin olsun ki Kur’ân’ın iki kapağı arasında ne vars

Her Kim Bana Düşman İse

  Her Kim Bana Düşman İse   Her kim bana düşman ise, Hak Allah yâr olsun ona! Her nereye varırsa, Bahar bağı olsun ona!   Bana zehir sunan kişi, Şeker balı olsun aşı, Gelsin kolay cümle işi, Eli erir olsun ona!   Önümce kuyu kazanı, Hak tahtına yükseltsin onu, Ardımca taşlar atanı, Güller saçılsın ona!   Acı dirliğim isteyen, Tatlı derlesin dünyada, Kim ölümüm isterse, Bin yıl ömür versin ona!   Her kim diler ben aşağı olam, Düşman elinde ağlayan olam, Dostları sevinçli ve düşmanının, Dostu yabancı olsun ona!   Her kim diler ise benim, O dostumdan ayrıldığım, Gözlerinden utanç gitsin, Allah’ın güzel yüzü görünsün ona!   Miskin Yunus’un dünyada, Güldüğünü işitmeyin, Ağladığımı isteyene, Gözüm pınar olsun ona!   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Eski Saatin Hikmeti

Eski Saatin Hikmeti   Ölmeden önce bir baba, oğluna saati göstererek şöyle der: “- Bu saati bana büyükbaban verdi. 200 yıldan eski bir saat. Bunu sana vermeden önce bir iki şey yapmanı istiyorum. Şimdi git köşedeki kafeye sor bakalım! Kaç lira veriyorlar?” Oğlu gider ve dönünce babasına der ki: “- 50 lira veriyorlar. Çünkü eski bir saat!” dedi. “- Şimdi de arka sokaktaki saatçiye sor!” Oğlu denileni yapar ve babasına der ki: “- Saatçi de 100 lira veriyor.” “- Bu sefer de yakındaki müzeye git ve sor!” Oğlu sevinçle eve döner ve babasına anlatır: “- Baba, baba! Onlar bu saat için tam 10 bin lira verecekler.” Ve baba oğluna son öğüdünü verir: “- Doğru yer senin değerini belirler. Senin değerini kim biliyor, seni kim takdir ediyorsa orası senin için doğru yerdir...”

Allah Teâlâ Hep Bizimle Beraberdir

Allah Teâlâ Hep Bizimle Beraberdir   Allah Teâlâ Kur'an'da insana yakın olduğunu çeşitli ayetlerde belirtmiştir. Yüce Allah Teâlâ şöyle buyurur: “…Nerede olursanız olun, O sizinle berâberdir…” (Hadîd Sûresi, 4) "Kullarım beni sana sorduklarında bilin ki ben onlara çok yakınım..." (Bakara Sûresi,186) "İnsanı biz yarattık. Onun için, nefsinin kendisine neler fısıldadığını, neler telkin ettiğini de biz pekiyi biliriz. Çünkü biz ona şahdamarından daha yakınız." (Kaf Sûresi, 16) “Göklerde ve yerde olan her şeyi, Allah Teâlâ’nın bildiğini görmedin mi? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka odur. Beş kişi gizli konuşsa, mutlaka altıncıları odur. Bunlardan az olsunlar veya çok olsunlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah Teâlâ mutlaka onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü, yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi çok iyi bilendir.” (Mücadele Sûresi, 7).  “Allah’ın kitabını gerektiği gibi okuyan, namazı dosdoğru kılan

Sevmem!

Sevmem!   Kalender meşrebim, minnetim yoktur, Yükseklerden uçan meleği sevmem. İzzet-i nefsime hürmetim çoktur. Öpülmek istenen eteği sevmem.   Ezelden mailim nüktedanlığa, Hürmetim büyüktür kahramanlığa, Nispetim yoksa da pehlivanlığa, Kolayca bükülen bileği sevmem.   Hilkatten almış yüksek bir paye, Gönül pek âlidir, batmaz ednaya, Meylederim sanma, den-i dünyaya, Ellerin kokladığı çiçeği sevmem.   Bin derde düştüm ben bile bile Neler çektim neler bu kafa ile, Eğer sevmiyorsam babamı bile, Seni seviyorum demeği sevmem.   Talihin kahrına göğsümü gerdim, Dergâh-ı rızaya postumu serdim. Yolumdan dönersem ben de namerdim, Dönmek düşmanımdır,   döneği sevmem.   Zelilin kaniim hamakatine, Kulak vermem lâf-ı liyakatine, Dünya şahit iken sadakatine, Kurdu severim de köpeği sevmem.   Tokad-i Zade Şekip

Bu Çeşme Ne Güzelmiş

Bu Çeşme Ne Güzelmiş   Bu çeşme ne güzelmiş, Su içecek tası yok, Kırma insan kalbini, Yapacak ustası yok.   Çekinme bu felekten, Derdini söylemekten, Vazgeçme iyilikten, Çünkü ömrün sonu yok.   Makam: Muhayyer Kürdî Bestekâr: Ramazan Uraş

Unutma Şiiri

Unutma Şiiri   Mektup derken şiir oldu bak yine, Darılırsan ben ölürüm unutma! Taze sarmaşığım hoyrat bedene, Sarılırsan ben ölürüm unutma!   Birgin güneş olur göğe doğarsın, Birgin yağmur olur yola yağarsın, Birgin çiçeklerden koku sağarsın, Yorulursan ben ölürüm unutma!   Kılıç ağzı yoldur ok ucu meydan, Dikkat et sen benîm canımsın ey can, Koyakta kekliksin kayada ceylan, Vurulursan ben ölürüm unutma!   Aşk denince aklı bırak ol deli, Işık ışık gökten inen dolu ol, Boz bulanık akan yağmur seli ol, Durulursan ben ölürüm unutma!   Dinlemek zor anlamak zor yar beni, Göreceksen dertte gamda gör beni, Gönül toprağıma yaptım türbeni, Dirilirsen ben ölürüm unutma!  Abdurrahim Karakoç  Rahmetullahi Aleyh

Bayram Duası

Bayram Duası   Ya Rabbi tadına bütün milletin, Varacağı bayramlara eriştir! Milletinin yarasını devletin, Saracağı bayramlara eriştir!   Devletin milletin verip el ele, Kimsenin kimseyi etmeden köle, Zenginin fakirin gönül gönüle, Gireceği bayramlara eriştir!   Fukaranın rezil olduğu değil, Hastanede rehin kaldığı değil, Memurların zekât aldığı değil Vereceği bayramlara eriştir!   Her mübarek bayram gelince böyle, İşçi köylü mahzun olmasın öyle, Cebinde harçlığı göğsünü şöyle Gereceği bayramlara eriştir!   Enflasyon insin diye çok estim, Anladım ki biraz hayalperestim, İnmesinden artık umudu kestim Duracağı bayramlara eriştir!   Ya Rabbi halimiz ayandır sana, Tahammül kalmadı dökülen kana, Savaşın kavganın, terörün sona Ereceği bayramlara eriştir!   Sağımız solumuz düşmanla kaplı, Sırtımızda nifak hançeri saplı. Yüreklerin birlik beraber toplu Vuracağı bayramlara eriştir!   Ben desem devletin gücüne gider, Bunl