Kayıtlar

Türkiye’mizin Hızla Gelişebilmesi ve Süper Güç Olabilmesi İçin…

01- Gençlik imanlı, güzel ahlâklı, Allah’ü Teâlâ korkusu ve vatan sevgisiyle dolu olarak yetiştirilmeli; 02- Bütün gençler yeteneklerinin son sınırına kadar okutulmalı, gelecek çağın bilgi ve teknolojisiyle donatılmalı… 03- Tüm okullar ve üniversitelerde; son sistem eğitim ve öğretim yapılmalı, bütün bilim dallarına gereken önemi vermeli, 04- Araştırma yapan bilim adamları ve gençlere devlet desteği verilmeli, 05- Üstin zekâlı gençler özenle seçilerek; seçkin okullarda en iyi bir şekilde son sistem ve kaliteli bir eğitimle yetiştirilmeli, 06- Tarihimiz ve dilimizde millieşme yapılmalı, yabancı etkilerden kurtarılmalı; tarihimiz gerçek ve doğru olarak yeniden yazılmalı, Türkçe’miz milli yapısına kavuşturulmalı, 07- Devlet, yerli, milli ve kaliteli ürün geliştirenleri, üretim yapanları; yeni teknolojilerde başarı gösterenleri desteklemeli teşvik edici ödüller verilmeli, 08- Cehalet ve tembellik yenilmeli, 09- Kültür ve sanat alanlarında maddecilik ve cinselliği ö

Müminin Ölümü 1

  Müminin Ölümü 1   Hz. Azrail Aleyhisselâm müminin ruhunu, onu huzur ve hoşnutluk vererek alır, Azrail o ruhu rahmet meleklerinden birine teslim eder. Rahmet melekleri, yeni doğan çocuğa gösterilen itina gibi, ruhu cennet ipeklerine sarmalarlar adeta kundaklanmış gibi çünkü bu da bir doğumdur. Mü’min için süresiz huzura, sıkıntısız hayata, Allah’ü Teâlâ’nın cemalinin seyri bulunan ölümsüz bir hayatın doğumudur. Ruh yedi kat sema boyunca bir yolculuğa çıkar. Daha önce vefat etmiş mümin yakınlarının ruhları tarafından karşılanır ve hoş geldin denilir. En sonunda sitretül münteha denilen yere varılır. Buraya kadar istisnasız olarak bütün müminler gelemez. Dünya hayatındayken yaratılış gayelerine uygun olarak, Allah’ı en iyi tanımış tanınması için en fazla hizmet gayret göstermiş ve kulluğunu en samimi biçimde yapmış olanlardır. Manevi düzeyi bu dereceyi bulamamış müminler daha alt sema katlarında kalacaklardır. Sitretül müntehanın kapısını açtıran ihlastır. Allah’ü Teâlâ’nın ar

Fudayl bin Iyad Kuddise Sirrûh’tan Harun Reşid’e Öğütler

  “İslam ülkesi, senin evin gibidir. İnsanları ev halkın gibidir. Babalarına, kardeşlerine ve çocuklarına iyilikle muamele eyle. Korkarım şu güzel yüzün ateşle yanar ve çirkinleşir. Güzel yüzlerden niceleri Cehennemde çirkinleşir ve emirlerden niceleri orada esir olur.”   Allahü Teâlâ’dan kork ve Ona ne cevap vereceğini düşün. Cevaplarını şimdiden hazırla! Çünkü Kıyamet günü, Allahü Teâlâ sana Müslümanların hepsinden tek tek soracaktır. Hepsi için adalet isteyecektir. Eğer bir gece bir ihtiyar kadın, evinde bir şey yemeden yatarsa, yarın senin eteğine yapışır ve sana hasım [düşman] olur.   Yâ Rabbi! Fudayl ve diğer dostlarına gani gani rahmet eyle!   ''Silahınız paslanıyorsa bilin ki imanımız da paslanıyor demektir. İman sahibi kişi asla haksızlığa sabredemez.'' Sultan Selahaddin Eyyubi Rahmetullahi Aleyh   “İmandır o cevher ki ilâhi ne büyüktür, İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.” Mehmet Akif Ersoy Rahmetullahi Aleyh

Sâliha Zevceden Görülen Hayır

Cenâb-ı Hak buyuruyor:   “Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)’nizden eşler yaratıp aranızda muhabbet ve merhamet te’sîs etmesi O’nun âyetlerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen zümre için muhakkak ki ibretler vardır.”(Rûm, 21)   Rasûlullah Sallâllâhu Aleyhi Vesellem buyurdular:   “Mü’min, Allâh’a takvâdan sonra en çok sâliha bir zevceden hayır görür. Böyle bir kadına emretse itaat eder, ona baksa sürûr duyar, bir şeyi yapıp yapmaması husûsunda yemin etse, kadın bunu yerine getirerek yeminini bozmaktan onu kurtarır, ayrılıp uzak bir yere gitse, kadın hem kendi namusu ve hem de adamın malı husûsunda hayırhah ve dürüst olur.” (İbn-i Mâce, Nikâh, 5/1857)   Sevbân Radiyallahü Anh şöyle anlatır:   “…Altın ve gümüşü biriktirip de bunları Allâh yolunda sarf etmeyenlere acıklı bir azâbı müjdele!” (Tevbe, 34) âyeti nâzil olduğu zaman biz, Efendimiz Sallâllâhu Aleyhi Vesellem ile birlikte seferde bulunuyorduk. Sahâbeden bâzıları:   “– Altın ve gümüş hakkında inecek olan in

Çok Komik Bir Temel Fıkrası

Öğretmen öğrencilere sormuş: “- Söyleyin bakalım İslâm düşmanları kimlerdir? Öğrenciler bir bir saymaya başlamış… “- Yahudiler, Hristiyanlar, masonlar, komünistler, ateistler, laikler, putperestler, teröristler, bir de bunların yerli işbirlikçileri… Öğrenciler saydıkça Temel yerinde kızarıp bozarıyor, renkten renge giriyormuş. Öğretmen Temel’e dönerek; “- Hayrola Temel biz seni Müslüman biliyoruz. Öğrenciler saydıkça sana da ne oluyor? Temel: “- Hocam, demiş. Haklısınız, öğrenciler çok güzel cevaplar veriyor. Ama saydıkları hep benim işbirliği yaptığım kişiler, beni de sayacaklar diye ödüm koptu. Oylarım zaten yüzde birin altında… Eğer beni de sayarlarsa tamamen sıfır çekerim! Diye çok korktum! Bütün sınıf kahkahaya boğulmuş…

Bu Yüksek Makamlara Nasıl Kavuştunuz?

               Bâyezîd-i Bistâmî’ye; “Bu yüksek makamlara nasıl kavuştunuz?” diye sordular. Cevâbında şöyle anlattı: “- Bir gece herkesin uyuduğu bir sırada, Bistâm’dan çıktım. Ay her tarafı aydınlatıyordu. Giderken âniden karşımda çok heybetli bir makam gördüm. On sekiz bin âlem onun heybeti yanında bir zerre gibi kalıyordu. Aklım başımdan gitti. Beni fevkalâde bir hâl kapladı. O halde iken; “- Yâ Rabbî! Bu kadar büyük, bu kadar güzel bir dergâh acabâ niçin böyle boş?” dedim. Hemen: “Bu dergâhın boşluğu, kimse gelmediği için değil, belki gelenlerin lâyık olmadığı ve uygunsuzluğu sebebiyle gelenleri bizim kabûl etmeyişimizdendir.” diyen bir ses duydum. Bir an, herkesin bu huzûra kavuşması için şefâatçi olayım diye kalbime geldi. Fakat, bu şefâat makâmının Sultân-ül-Enbiyâ Muhammed Mustafâ efendimize mahsus olduğunu hatırlayıp, benim öyle düşünmemin, bu şefâat makâmına karşı edebe riâyetsizlik olacağını anlayıp, o düşüncemden vazgeçtim. Bir ses duydum ki; “- Ey Bâyezîd

Ahmed-i Bedevi Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Nasihatler

  Ahmed-i Bedevi Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinden Nasihatler   ·      "Ey Abdül´âl! Dünyâ sevgisinden sakın. Zîrâ sirke saf balı bozduğu gibi dünyâ sevgisi de sâlih ve iyi amellerini bozar. ·      Yetimlere, şefkat, çıplaklara elbise giydirmekle merhamet, açları doyurmakla himâye, garipleri zayıfları ikrâm ile korumak âdetin olsun. Bu işlerin Allahü teâlâ katında kaybolmaz. ·      Ey Abdül´âl! Zikre, Allahü teâlâyı anıp, hatırlamaya devâm et. Bir an bile Allahü teâlâdan gâfil olma, O´nu unutma. Gece kıldığın bir rekat namaz, gündüz kıldığın bin rekatdan daha üstündür. ·      Allahü teâlâyı zikretmek kalp ile olur, sâdece dil ile olmaz. Allahü teâlâyı hâzır bir kalp ile an! ·      Allahü teâlâdan gâfil olmaktan sakın! Çünkü, bu gaflet kalbi katılaştırır. ·      Sabır, Allahü teâlânın hükmüne rızâ göstermektir. O´nun hükmüne rızâ göstermek ve emrine teslim olmak demek, nîmete kavuştuğunda sevinip ferahlık duyduğu gibi, musîbet ve sıkıntı geldiğinde de aynı sevinç ve f

Hastaya Şifa Namazı

  Her kim iki rekât namaz kılıp her rekâtındaFatiha’dan sonra üç kere İhlâs Sûresi   okur da namazı bitirince kıldığı yerde oturup kimseye hiçbir şey konuşmadan bin kere okur. يَا بَدِيعَ الْعَجَاءِبِ، بِالْجَيْرِ إِرْحَمْنِي إِلَى يَوْمِ الدِّينِ Okunuşu: Ya Bedial acaibi, bil ĥayr irhamni ilâ yevmiddin.   Anlamı: Ey acayip işleri eşsiz olan Allah’m! Ceza gününe kadar bana hayırla rahmet et!” Tesbih bittiğinde hasta kendisi veya namaz hangi hasta için okunacak ise onun şifası için dua edilir.   Kaynak: Muhammed ibni Hatirüddin, el-Cevâhiru’l Hams,sh:53-54

Yunus Emre Kuddise Sirrûh Sözleri -2-

·      Sofilere sohbet gerek, ahilere ahret gerek, Mecnunlara Leylâ gerek, bana seni gerek seni. ·      Gönülleri sevelim dağlar gibi, sözümüz ola bir baş gibi. ·      Pervaneyim şemine, şeyhim azizim bile, cümle aşıklar ile, seyrettim Muhammedi. ·      Hakka aşık olan kişi, akar gözlerinin yaşı, pürnur olur içi dışı, söyler Allah deyü deyü. ·      Kişi neyi severse dilinde o olur. ·      Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın, sermayesi din olanın, rehberi şeytan olur. ·      Miskin Yunus bi çareyim, baştan ayağa yareyim, dost elinde avareyim, gel gör beni aşk neyledi. ·      Bizim Yunus söyler sözü, yaş dolmuştur iki gözü, bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun. ·      Ne dilersen Haktan dile, kılavuzla gir bu yola, bülbül aşık olmuş güle, öter Allah deyu deyu. ·      Aşık Yunus ne eder dünyayı sensiz, Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümansız, sana uymayanlar gider imansız, Adı güzel kendi güzel Muhammed (Sallallahü Aleyhi Vesellem). ·      Gökyüzünde

Yunus Emre Kuddise Sirrûh Sözleri -1-

Yunus Emre Kuddise Sirrûh Sözleri -1-   ·      Tehî görmen kimseyi hiç kimesne boş değil, eksiklik ile nazar erenlere hoş değil. ·      Aşk âşıkı şir eder, aslanı zencir eder, katı taşı mum eder. ·      Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın. ·      Eğer hor, eğer hürmet; kişiye sözden gelir. Zehr ile pişen aşı, yemeğe kim gelir. ·      Benlik davasını bırak, muhabbetten olma ırak, sevgi ile dolsun yürek, hoşgörülü olmaya bak… ·      Bir avuç toprak biraz da suyum ben. Neyimle övüneyim işte buyum ben. ·      Üzenlerin üzüldüğü vakit da gelir. ·      Hoştur bana senden gelen. Ya gonca gül yahut diken. Ya hayattır yahut kefen. ·      Nârın da hoş, nurun da hoş… Kahrın da hoş, lütfun da hoş. ·      Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır. ·      Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür. ·      Ey Yunus Hakk’ı bilen söylemez hergiz yalan, ikilik ile gelen doğru yol bulmuş değil. ·      Geli