Kayıtlar

Kaf Sûresi Ayetler 16, 17, 18

  Kaf Sûresi Ayetler 16, 17, 18   وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهٖ نَفْسُهُۚ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرٖيدِ ﴿١٦﴾ اِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمٖينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعٖيدٌ ﴿١٧﴾ مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلَّا لَدَيْهِ رَقٖيبٌ عَتٖيدٌ ﴿١٨﴾ وَجَٓاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّؕ ذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَحٖيدُ ﴿١٩﴾ ﴾ 16-17 ﴿   İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; Sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptıklarını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız. ﴾ 18 ﴿ O hiçbir söz söylemez ki yanında çok dikkatli bir gözetleyici olmasın!   Yâ Rabbi bizleri senin yüce varlığını kalbimizde hissetmeyi; bütün davranışlarımızı “Rabbim beni her an görüyor ve duyuyor!” hissini duyarak yapmayı nasip eyle!!!

Âlim ile Zalim

  Âlim ile Zalim   Vakti zamanında bir zalim vardır. Adam dizi dizi haksızlıklar etmiş, nice zavallıları acımasız zulmüyle pençesi altında inim inim inletmiştir. Sayısız derecede yoksul ve düşkünlerin ocaklarını söndürmüş ve ettiği zulümleriyle ülkesinde adını “azgın zalim” e çıkarmıştır. İşte bu zalim, bir gün işi icabı etrafında saygı ve sevgiyle anılan Allah bağlısı bir âlime ziyarete gider. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde dünyadan el-etek çekmiş bulunan âlim, kendisini görmesin diye yüzünü örter. Kapıyı açan oğlu zalimin zulmünden korktuğu için, “- Kusura bakmayın, babam, çok hasta, ne yaptığını bilmiyor. Her halde farkında olmadan yüzünü örtmüş olacak. Yoksa sizin teşrif ettiğinizi bilseydi hiç yüzünü örter miydi? Babamın namına sizden özür dilerim!”, der. Bunları tek tek duyan Allah'ü Teâlâ aşığı âlim ortaya atılarak şöyle haykırır: “- Oğlum, neden yalan söylüyorsun? Ben hasta masta değilim. Allah'ü Teâlâ’ya şükürler olsun hiçbir şeyim yok. Fakat böyle zulmüyle de

Bu Nasıl Müslümanlık?

Bu Nasıl Müslümanlık?   Hristiyanlık ’ta annesinden yeni doğan bebek Kilise’de vaftiz ediliyor. İnsanların nikâhı kilisede papaz tarafından yapılıyor. Milletvekilleri parlamentoda İncil üzerine yemin ediyor. Devlet başkanı İncil üzerine yemin ediyor. Kimse kimseye gerici demiyor. Lâiklik elden gidiyor demiyor. Laiklik beni dinsiz, Allahsız yetiştirecekse; yerin dibine batsın,   Cehennem’in dibine gitsin! Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanı resmi törende dua ediyor. Küçük çocuklar Rabbini, dinini, kitabını bilsin diye anaokulu açıyor. Vay sen gericisin! Çağ dışısın! Diye İslâmiyet’e savaş açılıyor. Allah’ü Teâlâ’nın biz aciz insanları hem dünyada hem ahirette mutlu etmek için gönderdiği Hak Din İslâm’dır. İslâmiyet’e saldıran kafasını kayaya çarpar, kafası parçalanır, geberir gider. Ebu Cehil'in torunları kıyamete kadar İslâmiyet'e ve tüm kutsalımıza saldıracaklar... Bu açık ve nettir. Biz Müslümanlar uyanmazsak, daha çok saldırırlar. Eğer uyumaya devam edersek; Ra

40 Hadisi Şerif 85 (Cennet ve Cehennem)

40 Hadisi Şerif 85 (Cennet ve Cehennem) 001-   “– İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kâfir, bir iki fersah uzunluğundaki dilini Kıyamet günü yerde sürür, (Mevkıf’te) insanlar onun üzerine basarlar.” (Tirmizi, Cehennem 3, (2583) 002- “– Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Kıyamet günü ilk çağrılacak olan, Hz. Âdem’dir. Hak Teâla Hazretleri: “Ey Âdem!” der. Hz. Âdem: “Buyur ey Rabbim, emrindeyim!” der. Rabb Teâla: “Zürriyyetinden cehenneme girecekleri ayır!” emreder. Âdem: “Ey Rabbim ne miktarını ayırayım?” diye sorar. Rabb Teâla: “Her yüzden doksandokuzunu!” ferman buyurur.” (Ashab bu esnada atılıp): “Ey Allah’ü Teâlâ’nın Resûlü! Bizden geriye ne kaldı?” derler. Aleyhissalâtu vesselâm: “Benim ümmetim, diğer ümmetler yanında siyah öküzün başındaki beyaz tüy gibi (az)dır!” buyurdular.” (Buhari, Rikak 45) 003- “– Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah

40 Hadisi Şerif 84 (Cennet ve Cehennem)

  40 Hadisi Şerif 84 (Cennet ve Cehennem)   001- “– Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Cennet’te, yay kadar bir yer, güneşin üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır.” (Buhari, Bed’ü’lHalk 8, Tefsir, Vakı’a 1; Müslim, Cennet 6, (2826); Tirmizi, Cennet 1, (2525) Tirmizi, Hz. Enes’ten şu ziyadede bulunmuştur: “Sizden birinizin yayı kadar veya kamçısı kadar Cennet’teki bir yer, dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Cennet ehlinden bir kadın, arz ehline görünecek olsa, dünya ve içindekileri aydınlatır, arzla semâ arasını güzel koku ile doldururdu, onun başörtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.” “– Sa’d İbnu Ebi Vakkâs radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Cennet’te olan şeyden bir tırnağın azalttığı miktar, semavat ve dünya arasında dört ciheti de tezyin etmiş olarak görünürdü. Eğer Cennet ehlinden bir adam dünya ehline zuhûr etse ve bilezikleri görünse