Kayıtlar

İnsan Ömrü Uzayıp Kısalır mı

  İnsan Ömrü Uzayıp Kısalır mı   İnsan ömrü uzayıp kısalır mı konusu ayet ve hadisler ışığında İslam âlimleri tarafından incelenmiş ve farklı görüşler ortaya çıkmıştır.   Önce şunu kesinlikle bilmemiz gerekir: Dünyaya gelen her insan için bir ömür, yani yaşama süresi belirlenmiştir. Bazı insanların ömrü uzun, bazılarınınki kısadır. İnsan, ister uzun ömürlü olsun ister kısa ömürlü olsun, başka bir ifade ile ister az, ister çok yaşasın mutlaka ölecektir.   Bundan kurtuluş yoktur. Bunun kesin ve kaçınılmaz bir gerçek olduğu Kur’an-ı Kerim’de gayet açık ve net olarak bildirilmiştir. Ayrıca ecelin de asla değişmeyeceği ifade edilmiştir. Ömrün uzaması meselesine gelince, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır:   “Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı) olmasın. Şüphesiz bu Allahla kolaydır.” (Fatır Sûresi- 11)   Allah Teâlâ, Hz. Nuh’u Aleyhisselâm kavmini uyarmak üzere elçi olarak göndermiş, Nuh Aleyhisse

Allah’ü Teâlâ’nın Sevdiği Kulların Alâmeti

  Allah’ü Teâlâ’nın Sevdiği Kulların Alâmeti   Musa aleyhisselam bir gün Allah-u Zülcelal'e; “- Ya Rabbi! Senin sevdiklerini, sevmediklerinden nasıl ayırt edeceğim?” Diye sordu… Allah-u Zülcelâl; “- Ey Musa! Ben sevdiklerime iki alâmet bağışlarım, buyurdu…” Musa aleyhisselam: “- Ya Rabbi! Bu alâmetler nedir?” Deyince, Allah-u Zülcelâl şöyle buyurdu: “- Ey Musa! Birinci alamet olarak, ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece (o beni zikrettiği için ben de) göklerde ve yeryüzünde onu anarım…” “- İkinci alâmet olarak da; onu haramlardan ve isyândan uzak tutarım ki, azâbıma ve belâma çarpılmasın…” “- Buna karşılık, nefret ettiğim kula da iki alâmet veririm…” Musa aleyhisselam: “- Ya Rabbi! O alâmetler nedir?” Diye sorunca, Allah-u Zülcelâl şöyle buyurdu; “- Ey Musa! Nefret ettiğim kula, birinci alâmet olarak, beni zikretmeyi unuttururum.” “- İkinci alâmet olarak da onu, nefsinin arzuları ile başbaşa bırakırım ki, haramlara düşerek gazabıma uğrasın da

Söz Taşıyan Köle

  Söz Taşıyan Köle   Bir adam bir köleyi satın almak isterken satıcıya; “- Bunun bir ayıbı yok mudur?” diye sormuş. Satıcı; “- Ayıbı yoktur, ancak söz taşımayı sever.” demiş. Adam bunun önemli olmadığını düşünerek köleyi satın almış. Köle eve iyice yerleştikten sonra bir gün hanıma; “- Kocan seni sevmiyor ve seni aldatıyor. Seni sevmesini istiyorsan uyurken çenesinin altından birkaç tane kıl kes ve onları bana getir, üstüne okuyayım.” demiş. Ondan sonra adama gidip; “- Hanımın seni sevmiyor ve seni birisiyle aldatıyor. Yakında da seni boğazlayıp öldürecektir. Bunu önlemek istiyorsan uyur gibi yap ve gör.” demiş. Adam uyur gibi yapmış. Kadın onun uyuduğunu zannederek bir ustura alıp gelmiş ve onun başucunda oturmuş. Adam usturayı ve kadının oturuşunu görünce ayağa fırlamış ve usturayı kadının elinden alıp hanımını kesmiş. Ondan sonra da kadının akrabaları gelerek adamı öldürmüşler.   Kaynak: İhyâ’u Ulûmi’d-Dîn, İmam-ı Gazali (ra), Nemime, c.3, s.270

Söz Taşıma İle İlgili Hadis-i Şerifler

  Söz Taşıma İle İlgili Hadis-i Şerifler   01-   Nemmam / kattat, koğuculuk yapan cennete giremez. (Buhari, Edeb, 50; Müslim, İman, 169, 170) 02- Arkadaşının kötülüğünü gizleyenin kusurları, kıyamette gizlenir. (Taberani) 03- Suizan etmeyin! Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, münakaşa, haset ve düşmanlık etmeyin, birbirinizi çekiştirmeyin, kardeş gibi birbirinizi sevin! (Müslim) 04- Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Hasetçi, koğucu ve falcı benden değildir.) (Taberani) 05- (En kötünüz, söz taşıyan, dostların arasını bozan ve ayıp araştırandır.) (Taberani) 06- Koğuculuk yapan melundur. (İ. Maverdi) 07- Söz taşıyan helalzade değildir. (Hakim) 08- Söz taşıyan, veled-i zina veya zina karışıklığı bulunan soysuz kimsedir. (Beyheki) 09- Koğucu, kıyamette maymun suretinde haşrolunur. (R. Nasıhin) 10- Söz taşıyan Cennete girmez. (Buhari) 11- Koğuculuk, kabir azabına sebep olur. (Beyheki) 12

Hz. Muhammed Aleyhisselâm'ın Eğitim Ve Öğretime Verdiği Önem Nedir?

  Hz. Muhammed Aleyhisselâm'ın Eğitim Ve Öğretime Verdiği Önem Nedir?    Allah’ü Teâlâ’ya iman eden bir toplum oluşturmayı amaçlayan Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem ilme, eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. Onun faaliyetlerinde ve sözlerinde bilgi, öğrenme, öğretme, öğrenci ve öğretmene verilen değer çok fazla yer tutar. Hadis literatüründe eğitim ve öğretime teşvik eden yüzlerce ve buna karşılık bilgisizliği yeren çok sayıda hadis mevcuttur.   Bu hususta kendisine indirilen ilk vahiy de "Oku!" emridir. Dolayısıyla okumak ona ve ümmetine Allah Teâlâ'nın ilk emridir. Bunun yanında Kur'an-ı Kerim'de bilime teşvik eden ve âlimi öven âyet-i kerimeler mevcuttur. Kur'an-ı Kerim'de, Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem'in ilâhî tebliğ görevinin eğitim-öğretimden ibaret olduğu bildirilir. Bu mealde şöyle buyurulur:   "Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah mü'minlere büyük bir lütufda bulunmuştur.&qu

Karz-ı Hasen Şuurunda Olmak Elzemdir

  Karz-ı Hasen Şuurunda Olmak Elzemdir   Nesep kardeşliği, bu dünyâya âit fânî ve izâfî bir keyfiyettir. Dünyaya gelirken ana-babamızı kendimiz seçmediğimiz gibi, kardeşlerimizi de kendimiz seçmedik. Bu hususta kula bir tercih hakkı tanınmamıştır. Fakat din kardeşlerimizin kimler olacağını seçmek husûsunda bizlere bir insiyatif verilmiştir. Kişiye fayda verecek olan da, bu tercihlerindeki isâbetli kararlarıdır. İnsan bütün varlığını fidye olarak verse, ecel senedinin vâdesini bir sâniye bile uzatamaz, takdim veya tehir edemez Parada, kazanılma keyfiyetine göre değişen bir çekim kânunu cârîdir. Para, yılan gibidir; geldiği delikten gider. Helâl kazanç, hayır ve fazîletlere vesîle olurken, haram kazanç da şer yollarda eriyip gider. Bu itibarla bir malın helâlliği, sarf edildiği yere bakılarak da görülebilir İnfâkın değeri, malın helâlliği nisbetindedir. Helâl maldan yapılan hayırlar, -Allâh’ın lutfuyla- ona en lâyık olan kimselere nasip olur. Bu bakımdan infaklar, âdeta kazan

Müslümanları Bekleyen Tehlikeler

  Müslümanları Bekleyen Tehlikeler   Parada, kazanılma keyfiyetine göre değişen bir çekim kânunu cârîdir. Para, yılan gibidir; geldiği delikten gider. He­lâl kazanç, hayır ve fazîletlere vesîle olurken, ha­ram kazanç da şer yollarda eriyip gider. Bu itibarla bir malın helâlliği, sarf edildiği yere bakılarak da görülebilir.   İnsanın mâneviyatı en çok iki şeyin tesiri altındadır: 1- Gıdâsının helâl, şüpheli veya haram oluşu. 2- Beraberinde bulunduğu kimselerin şahsiyet ve karakteri.   İhlâs; kullukta samimiyet ve niyet temizliğidir. Takvâ ile ihlâs, birbirinden ayrılmayan kulluk sırlarıdır ki, âdeta aynı mânânın farklı şekillerde ifâdesi gibidir. Kulun Rabbi ile kalpte buluşması; yani merhamet, şefkat, affedicilik, hilim gibi cemâlî sıfatların kalpte tecellî etmesidir. Mü’minin her hâlinde, her davranışında, hattâ her nefesinde Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını aramasıdır.   İhlâstan mahrum olan kalpler, nefsânî menfaatlere râm olmaya başlar. Bu râm oluşun nihâî noktası ise

İlim, İhlâs Ve Çalışmak

  İlim, İhlâs Ve Çalışmak   Ey, Müslüman kardeşim! Hayatta kalmak istiyorsak; birinci görevimiz: “İLİM, İHLÂS VE ÇALIŞMAK” Vatanımızı kalkındırmak istiyorsak; birinci görevimiz: “İLİM, İHLÂS VE ÇALIŞMAK” Bağımsız olmak istiyorsak; birinci görevimiz: “İLİM, İHLÂS VE ÇALIŞMAK” Dünyada süper güç olmak istiyorsak; görevimiz: “İLİM, İHLÂS VE ÇALIŞMAK” Kavun karpuz yatarak, insanlar çalışarak: “OLGUNLAŞIYOR…” Cennet’e gitmek ve yüksek makamlara kavuşmak istiyorsak, görevimiz: “İLİM, İHLÂS VE ÇALIŞMAK…” Çünkü: Rabbimiz Buyuruyor… وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى "İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır." (Necm Sûresi, 39) Gerisi: Lafı güzaf…

Kız Çocukları Üvey Evlât mı?

  Kız Çocukları Üvey Evlât mı?    Biz üç kardeşiz ve ben evin tek kızıyım. Her şey güzel güzel giderken ne zaman evlendik çocuk sahibi olmaya başladık, o zaman anne babamın abilerimi kayırdıklarına şahit olmaya başladım. Babamın durumu iyi, oturduğu evden hariç iki tane daha evi var. Bu evlere de abilerimi oturttu. Hatta babam bu evlerden birini alırken, araba için biriktirdiğimiz parayı bizden borç istedi ve biz de hiç tereddüt etmeden verdik. Bir iki yıl sonra biriktirmiş olduğumuz parayla araba almaya karar verdik. Fakat az bir paraya ihtiyacımız oldu. Yani anlayacağınız devede kulak misali bir para. Borç para alabileceğimiz kişinin ailem olduğu düşündük ve parayı istedik. Annemin verdiği cevap ise ipe un sermeye benzedi. Yine yedi yıldır ödediğimiz kooperatiften evimiz çıktı. Kat farkı, kira bedeli ve evin içi derken yine paraya ihtiyacımız vardı. Yine borç alabileceğimiz kişinin ailem olduğu düşündük. Devede kulak misali yine borç para istedik; fakat bu seferde babam p