Kayıtlar

Abdulkadir Geylani Kuddise Sirrûh İle Sarhoş

  Abdulkadir Geylani Kuddise Sirrûh İle Sarhoş   Şeyh Abdülkadir Geylani Kuddise Sirrûh bir gün Bağdat'ın eski sokaklarında talebeleri ile birlikte yürürken yolun kenarında sızmış, üstü başı perişan bir sarhoş durdurur onu Ve ona; “- Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir? Diye sorar. Hazreti şeyh'te gülümser ve: “- Evet, Kâdirdir!” der. Sarhoş ikinci kez: “- Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?” Diye sorar. Hazreti şeyh yine gülümser ve: “- Evet, Kâdirdir!” der. Adam üçüncü kez sorar: “- Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?” Hazreti şeyh bu sefer ağlar ve secdeye kapanır ve üç sefer: Kâdirdir Kâdirdir Kâdirdir!”, der. Sonra talebelerine o sarhoşu götürüp yıkamalarını ve o sarhoşa ikram etmelerini emreder. Bu değişik diyaloğa şahit olan talebeler hiç bir şey anlamaz ve hazreti şeyh'e sarhoşun neyi sorduğunu ve onun verdiği cevapların manasını sorarlar. Hazreti şeyh'te şöyle açıklar: “- Birincide bana, Allah beni affet

Beyaz Dilekçe

  Beyaz Dilekçe   Rahman ve rahim olan adına sığınarak Açtım iki elimi kor gibi iki yaprak Bir edep ölçeğinde umutlu ve utangaç İşte dünya önünde benim ruhum sana aç Bu seyriyen ellerle Senden Seni isterim Senden Seni isterken canımdan çıkar tenim Sana âşık ruhumdur merceği yakan ışık Gözlerim Cemalini görmeden de kamaşır Bir miras yediyim ben iflasın eşiğinde hep sabrım ölçülüyor ihlas bileşiğinde kimim kimlik ararken hem güler hem ağlarım yükseklerden dökülen sular gibi çağlarım. Çok tuzlu bir denizim her anım med ve cezir sana aşık olanım yüreğim kutla esrir döşeğim kara toprak yorganım kara bulut ben seninle doluyken vurgun yapamaz kunut her insan günah işler senden saklanır mı sır tövbe dilekçesiyle sırdan kalkar bu nasır kainatı yarattın donattın rızk verdin kimine sonsuz körlük kimine ışık verdin yanlış adım atmayın diye indi her kitap sana açılan eli geri çevirmesin Rab ulu bir silsileden peygamberler gönderdin gök yüzüne yıldızlar yere çiçekler

Ey Gönül Gel Gayriden Geç

  Ey Gönül Gel Gayriden Geç   Ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktida, Zümre-i ehl-i hakikat anı kılmış mukteda.   Cümle mevcudat-u malumata aşk akdem dürür, Zira aşkın evveline bulmadılar ibtida.   Hem dahi cümle fena buldukta aşk baki kalır, Bu sebebdeb dediler kim aşka yoktur intiha.   Dilerim senden Hüda’ya eyle tevkifin refik, Bir nefes gönlüm senin aşkından etme gel cüda.   Masivayı aşkının sevdasını gönlümden al, Aşkını eyle iki âlemde bana aşina.   Aşk ile tamuda olmak cennetidir âşıkın, Lik cennette olursa tamudur aşkın ana.   Ey Niyazi Mürşid istersen bu yolda aşka uy, Enbiya vü Evliyaya aşk oluptur rehnüma.   Niyazi Mısri Kuddise Sirrûh

Bu Aşk Bir Bahr-i Ummandır

  Bu Aşk Bir Bahr-i Ummandır   Bu aşk bir bahr-i ummandır, Buna hadd ü kenar olmaz… Delilim sırr-ı Kur’andır, Bunu bilene de ar olmaz…   Süre geldik ezeliden, Pirim Muhammed Ali’den, Şerab-ı la-yezaliden, İçenlerde humar olmaz…   Eğer aşık isen yare Sakın aldanma ağyare Düş İbrahim gibi nare Bu gülşende yanar olmaz…   Kıyamazsan başa ü cana, Uzak dur girme meydana, Bu meydanda nice başlar, Kesilir hiç sorar olmaz…   Hakk ile hak olanlara, Kendi özün bilenlere, Dost yolunda ölenlere, Kan bahası dinar olmaz…   Bak şu Mansur’un işine, Halkı üşürmüş başına, Enel Hakk’ın firaşına, Düşenlere timar olmaz…   Seyfullah sözünde mesttir, Şeyhinden aldığı desttir, Divanera kalem nist'dir, Ne söylese kanar olmaz.   Seyyid Nizamoğlu

Harvard Psikologlarına Göre: “İyi Ve Zeki” Çocuklar Yetiştiren Ebeveynler Bu 5 İşi Yapıyor

  Harvard Psikologlarına Göre: “İyi Ve Zeki” Çocuklar Yetiştiren Ebeveynler Bu 5 İşi Yapıyor   1-       Çocuklarınızla kaliteli zaman geçirin. Çocuklarınız bir Xbox veya iPhone'u çok sevebilir. Fakat birebir bağlar oluşturmayı daha çok isterler. Onlarla birlikte, onların sevdiği şeyleri yapın. Çocuklar bunu iyi bir deneyim olarak hatırlayacaklardır. 2-       Çocuklarınıza diğerlerini önemsemeyi öğretin, yüksek etik (ahlâki) değerler verin. Bu, çocuğunuzun doğru şekilde sosyalleşmesini sağlar. Dahası, ona karşı verdiğiniz taahhütleri yerine getirmeye de hazır olmalısınız. Aksi takdirde sizden "sözünü tutmamayı" ve "yalan söylemeyi" öğrenir. Sorumlulukları ve yükümlülükleri çocuğunuza her zaman hatırlatmanız gereken şeylerdir. Erken yaşlarda bile sorumlu ve yükümlü olmalıdırlar: Ev işleri, okul sorumlulukları, görgü kuralları, arkadaşlara karşı yükümlülükler ve başkalarına verilen vaatler gibi… 3-       Çocuklarınıza başkalarını takdir etmeyi ve yapıla

Şehir Meydanında Kurulan Son Darağacı ve Hikâyesi

Resim
  Şehir Meydanında Kurulan Son Darağacı ve Hikâyesi 24 Aralık 1960 tarihinde soğuk bir kış sabahı Eminönü Meydanında toplaşan İstanbul halkı ülke tarihinin son halka açık idam infazına tanıklık ediyordu. İdam edilen kişi iki çuval tüccarının katili Börekçi Ali'den başkası değildir. 27 Eylül 1955 sabahı Beşiktaş Sinan paşa semti sakinleri yanık bir et kokusuyla uyandılar. Yapılan araştırma kokunun Börekçi Ali'nin dükkânından geldiğini işaret ediyordu. Dönemin meşhur polis şefi Vedat Sokullu ve ekibi kilitli olan dükkânı açar ancak fırından gelen yanık kokusundan başka bir kanıt bulamaz, polisler dükkânı mühürleyip geri dönerler. Aynı günün akşamı semt sakinleri ilginç bir olayla karşılaşır, Beşiktaş sahilinde çuvallar içinde karaya vurmuş iki yanık ve parçalanmış ceset bulunur, civarda çuvaldaki cesetlerin diğer parçaları tespit edilir, sabahki et kokusu ve yanık cesetler tek bir faili işaret etmektedir. Beşiktaş'ın ünlü börekçisi Börekçi Ali lakaplı Ali Ünver.

Hayat Ölüme Sormuş:

  Hayat Ölüme Sormuş:   “- İnsanlar beni çok severken, neden senden nefret ediyorlar?” Ölüm cevaplamış: “- Sen tatlı ve güzel bir yalansın. Ben ise çok acı bir gerçeğim…”

Soğan Hırsızı

Resim
Soğan Hırsızı Bir haftada eve alınan üçüncü soğan poşetinin kaybolduğunu gören karı koca, yenisini alıp mutfağa koyup ve bir yere saklanıp beklemeye başlarlar. Dakikalar sonra şaşkın bakışları arasında küçük kızları Seher gelir mutfağa. Soğan poşetini kaptığı gibi koşup evden çıkar ve en yakın çöp tenekesine atar... Baba ise çocuğu kulağından tuttuğu gibi her zamanki alışıla gelmiş sinirli haliyle eve getirir ve neden sürekli soğanları mutfaktan alıp çöpe attığını sorar. Çocuk korkup annesine sarılır. Ne dese, ne kadar kızsa da çocuktan bir cevap alamaz baba. En sonunda ertesi gün akşama kadar, sorduğu sorunun cevabını vermezse bir yıl boyunca sokakta arkadaşlarıyla oynamasına izin vermeyeceğini ve ceza alacağını söyler... Çocuk ertesi gün sokağa çıkacakken bir not yazar ve babasının göreceği bir yere bırakır. Babası kâğıdı görür kısa zaman sonra. Tüylerini diken diken eden ve küçük bir çocuktan beklenmeyen o cümlelerde şöyle yazmaktadır.. "- Annemi kavga ettiğin

Sanırım Dünyanın Sonu, Her Şeyin Bir Şaka Olduğunu Sananların Yükselen Alkışları Arasında Gelecek…

Resim
Sanırım Dünyanın Sonu, Her Şeyin Bir Şaka Olduğunu Sananların Yükselen Alkışları Arasında Gelecek…   Tiyatronun kulisinde bir gün yangın çıkmış. Palyaço haber vermek için sahneye gelmiş. Herkes bunun bir şaka olduğunu sanıp alkışlamaya başlamış… Palyaço uyarmaya devam ettikçe alkışlar daha da hızlanmış… Kierkagaard "Meseller" kitabında şöyle diyordu; Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek. Fransız tiyatro yazarı ve oyuncusu Moliere son yazdığı; "Hastalık Hastası" oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar, yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar. Moliere ölüme alkışlar içinde gider. Aynı gece saat 10'da veremden ölür. Savaşlar, açlıklar, ölümler, katledilen hayvanlar... Yanan bir dünya, kan kusan bir doğa... Sadece seyreden biz insanlar.   İnsanoğlu bir “Ben” uğrunas; bir “EGO” uğruna insanları, hayvanları öldürüyor, ağaçları yakı

Kurabiye Hırsızı

Resim
  Kurabiye Hırsızı   Bir kadın havaalanında bekliyordu. Uçağının kalkmasına epeyce zaman vardı. Havaalanındaki kitapçıdan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp, kendisine oturacak bir yer buldu. Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki, bir ara yanında oturan adamın oldukça cüretkâr şekilde aralarındaki paketten birer birer kurabiye aldığını gördü ama görmezlikten geldi. Bir yandan kitabını okurken, bir yandan da saatine bakıyordu. ‘Kurabiye hırsızı’ bu arada kurabiyeleri yavaş yavaş tüketiyordu. Kadının kulağı saatin tik taklarındaydı ama bunlar sinirlenmesini engelleyemiyordu. Kendi kendine düşünüyordu: “- Kibar bir insan olmasam şu adamın gözlerini morartırdım!”. Ama kurabiyeye her uzandığında adam da elini uzatıyordu. Sonunda pakette tek kurabiye kalınca kendi kendine: “- Bakalım şimdi ne yapacak?” dedi. Adam yüzünde asabi bir gülümsemeyle son kurabiyeye uzandı, kurabiyeyi ikiye böldü. Yarısını ağzına atarken, diğer yarısını kadına Verdi. Kadın, kurabiyeyi adamın

Ebû Bekir Verrak Hazretleri Şöyle Anlatır…

  Ebû Bekir Verrak Hazretleri Şöyle Anlatır…   “- Sabahları kalkınca insanlara bakarım: Kimin helâl kimin harâm yediğini anlarım...” Dinleyenler sordular: “- Bunu nasıl anlıyorsun?” Buyurdu ki: “- Herkim sabahleyin kalkar kalkmaz dilini boş laf, gıybet ve sövüp saymakla meşgûl ediyorsa; bilirim ki bu hâl yediği (harâm) gıdadan kaynaklanmaktadır. Herkim de sabahleyin kalktığında dilini allahû teâlâ’nın zikri, kelime-i tevhîd ve istiğfârla meşgûl ediyorsa, onun aldığı gıda da helâl yoldandır...”

İlim ve Takva

  İlim ve Takva   İlim takva ile müşterek olarak, Kulu Rabbine Cenab-ı Hakk'a yaklaştırmalı, marifete götürmeli... İlim her kaidesinde, dünyevi ilmin her tezahüründe, kul Allah'ın azametini, kudretini hatırlamalı... Bir çekirdekten nasıl koca bir ağaç çıkıyor, miktarları artarak meyve veriyor. O çekirdeğe bütün bu oluş sırrının plan ve programı nasıl sığıyor! Bir yumurtadan nasıl canlı bir kuş çıkıyor! Ya insan! Bir zerreden nasıl teşekkül ediyor! Hangi kudret bütün uzuvları o zerrenin içinde mahfuz tutuyor! Tefekkür, bir iman anahtarı... İlim de tefekkürün bir malzemesi olmalı... Böyle bir ilmin manevi semeresi, Allah'ı Tazim ve maddi semeresi de insana, mahlûkata şefkat - merhamet olmalı! Osman Nuri Topbaş   Sır ve Hikmet İncileri   Bilgi gelmiş tevâzu gitmişse, tekniği ilerlemiş imânı yaya kalmışsa, vâsıtası çoğalmış gâyesi kaybolmuşsa cemiyetin bu muvâzenesi bozulmuş adamdan faydadan çok zarar beklemesi zarûrîdir. Sâmiha Ayverdi   Mil

O Erler ki...

O Erler ki...   O erler ki gönül fezasındalar, Toprakta sürünme edasındalar. Yıldızları tesbih, tesbih çeker de, Namazda arka saf hizasındalar.   İçine nefs sızan ibadetlerin, Birbiri ardınca kazasındalar. Bir ân yabancıya kaysa gözleri, Bir ömür gözyaşı cezasındalar.   Günü her dem dolup, her dem başlayan, Ezel senedinin imzasındalar. Her rengin silici aşk ötesi renk; O rengi kavuran beyzasındalar.   İçine nefs sızan ibadetlerin, Birbiri ardınca kazasındalar. Ne cennet tasası ve ne cehennem; Sadece Allah’ın rızasındalar.   Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh

Sor Bakalım Nefsine!

  Sor Bakalım Nefsine!   Sor bakalım nefsine! Bugün Allah’ü Teâlâ için ne yaptın? Belki nefsine, belki dünyaya taptın? Biz niyetlerimizi düzeltelim ki Allah'ü Teâlâ da halimizi düzeltsin! Güne bir selâ düşer; toprağa cansız bir beden ! Ömür dediğin nedir ki? Bir kundak bir beyaz kefen ... “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn!” “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah'ü Teâlâ’ya aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz! Uyanıver ölüm uyandırmadan… Allah’ü Teâlâ’ya ulaştıracak, dostlar edinelim! Rabbimiz her anımızı; şuurlu yaşayanlardan eylesin!