Kayıtlar

Lâ Tahzen! (Üzülme!)

Lâ Tahzen! (Üzülme!)   İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman Celle Celâlüh,  “Ben kırık kalplerdeyim!”  buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan;   Gece gibi kapkaranlık nefsini yak! “Derdim var!”  diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert sadece sende var. Şunu bil ki… Sendeki derdi nimet sayanlar da var. Umudunu yıkma; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk nerede ise nimet oraya gider. Soru nerede ise cevap oraya verilir. Gemi nerede ise su oradadır.   Suyu ara, susuzluğu elde et de sular alttan da yerden de fışkırmaya başlasın. Dünya malı Allah’ın tebessümüdür:  “Lâ tahzen!” (Üzülme!)   Irmağa deniz, denize okyanus sığmaz. . “Âşık”  olmayana anlatsan da  “Ben” ,  “Sen”  anlamaz. Hakka ulaşmak için yoldur desen kimse inanmaz… Gönlünde zerre-i miskal şems olmayan; Yanmaz, yanamaz… Ayağın kırıldı diye üzülme!   Allah’ü Teâlâ senden aldığı ayak yerine belki sana kanat ve

صلاة الوصل Salât-ı Vasl

صلاة الوصل Salât-ı Vasl   اَلَّلهُمَّ بِكَ تَوَسَّلُتُ وَإِلَيْكَ تَوَجَّهْتُ وَمِنْكَ سَأَلتُ وَفِيكَ لَا فِي أَحَدٍ سِوَاكَ رَغِبْتُ لَا اَسْأَلُكَ سِوَاكَ وَلَا أَطْلُبُ مِنْكَ إِلَّا إِيَّاكَ اَلَّلهُمَّ أَتَوَسَّلُ اِلَيْكَ فِي قَبُولِ ذَلِكَ بِالْوَسِيلةِ الْعُظْمَى وَالْفَضِيلَةِ الْكُبْرَى وَالحَبِيبِ الاَدْنَى وَالوَلِىِّ المَوْلَى وَالصَّفِى الُمُصْطَفَى وَالنَّبِىِّ الْمُجْتَبَى مُحَمَّدٌ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَبِهِ اَسْاَلُكَ اَنْ تُصَلِّىَ عَلَيْهِ صَلَاةً اَبَدِيَّةً سَرْمَدِيَّةً اَزَلِيَّةً اِلَاهِيَّهً قَيُّومِيَّةً دَيْمُومِيّةً رَبَّانِيَّةً بِحَيْثُ اُشْهِدُنِى فِى ذَلِكَ كُلّهِ غَيْرَ الْاَغْيَارِ كَمَا تَسْتَهْلِكُنِى فِى مَعَارِفِ ذَاتِهِ فَاَنْتَ وَلِيٌّ ذَلِكَ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِالَّلهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ Okunuşu:  Allahümme bike tevesseltü ve ileyke teveccehtü ve minke seeltü ve fiyke la fi ehadin sivake rağıbtü la es’elüke sivake ve la atlubü minke illa iyyake. Allahümme ve etevesselü ileyke fi kabuli zalike bil vesiletil

Hz. İsa Aleyhisselâm ve Şükreden Adam

  Hz. İsa Aleyhisselâm ve Şükreden Adam   Hikâye edilir ki; İsa Aleyhisselam bir ağacın altında dua eden birini gördü. Dikkatlice baktığında adamın ayakları yürümeyen bir kötürüm olduğunu anladı. İki gözü de görmüyordu. Vücudunda ise baras hastalığı olduğu anlaşılıyordu. Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua ediyordu: “– Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!” Hazret-i İsa Aleyhisselam kötürüm adama yaklaştı: “– Ayağın yürümüyor, gözün görmüyor. Bedenin de sıhhatli görünmüyor? Buna rağmen çoğu zenginlere verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük bir mutlulukla şükretmektesin. Hangi nimettir nice zenginlere verilmediği halde sana verilen?” Kapalı gözleriyle sesin geldiği yana yönelen kötürüm adam dedi ki: “– Efendi! Allah bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple Onu tanıyorum. Öyle de bir dil vermiş ki, o dille de ona şükrediyorum.

Azerbaycan Ermenistan Savaşı ve Karabağ Meselesi

Azerbaycan Ermenistan Savaşı ve Karabağ Meselesi   Azerbaycan Ermenistan savaşı kolay kolay bitmez ve sorun çözülmez. Bunun sebebi şudur. Ortaasya’da toplam 300 milyon civarında Türk var. Belki daha da fazla… Çünkü elimizde sağlam veriler yok. Şurası kesin ki Çinliler ve Hintliler’den sonra Dünya’nın 3. Kalabalık Milleti Türkler’dir.   Küresel Siyonist Güçlerin uykusunu kaçıran nedir? “Eğer zengin doğal kaynaklar üzerinde oturan 300 milyon Türk bir araya gelir, Türkiye’nin liderliğinde dayanışma içine girer de bir ‘Müslüman Turan Devleti’ kurarsa…” Bütün korku budur. Bu korku Küresel Siyonist güçleri derin derin düşündürüyor.   “Müslüman Turan Devleti” ni önlemek için Türk Dünyası ile Türkiye’nin arasına Ermenistan’ı tampon olarak kullanıyorlar. Sürekli Ermenistan’ı kışkırtarak Azerbeycan’a saldırtıyorlar… Ermenistan’ın deniz bağlantısı, zengin doğal kaynakları, yüksek teknoloji ile donatılmış bir ordusu yok… Öyle olmasına rağmen sürekli saldırıyor, sivil katliamlar yapıyor, savaş suçl

Nidersin?

Nidersin?   Amel o dur ki onda ola ihlas, Hulus olmayan amali nidersin?   İç ol zehri ki bal olsun sonunda, Sonunda zehr olan balı nidersin?   Derip dünyayı cem etme önünde, Seninle kalmayan malı nidersin?   Riya ile bu halkı gör azıtma, O tacı hırkayı şanı nidersin?   Kuru laf ile maksuduna girme, Yürü hal ehli ol pani nidersin?   Niyazi isteyen hakkı bulurmuş, Gelin bir işte ihmali nidersin? Niyazi Mısri  

Allah’ü Teâlâ Buyuruyor; İnsanlar Bahane Buluyor…

Allah’ü Teâlâ Buyuruyor; İnsanlar Bahane Buluyor…   ALLAH’Ü TEÂLÂ :  "Namaz farzdır, kılın!"  Buyuruyor... İnsanlar:  "Vaktim yok, benim kalbim zaten temiz!"  Diyor... ALLAH’Ü TEÂLÂ :  "Alkol haram, içme!"  Buyuruyor... İnsanlar:  "Derdim çok, ne yapayım!"  Diyor... ALLAH’Ü TEÂLÂ :  "Kumar yasak, oynama!"  Buyuruyor... İnsanlar:  "Ya kazanırsam!"  Diyor... ALLAH’Ü TEÂLÂ :  "Zekât farzdır, verin!"  Buyuruyor... İnsanlar:  "Borcum var, şimdi veremem!"  Diyor... ALLAH’Ü TEÂLÂ :  "Örtünün, korunun!"  Buyuruyor... İnsanlar:  "Ne olacak ya, bunlar moda!"  Diyor... ALLAH’Ü TEÂLÂ :  "Hacca gidin, farzdır!"  Buyuruyor... İnsanlar, Avrupa da tatile gidiyor. ALLAH’Ü TEÂLÂ :  "Ahiretiniz için hazırlık yapın!"  Buyuruyor... İnsanlar:  "Dünyaya bir daha mı geleceğiz, eğlenelim!"  Diyor... ALLAH’Ü TEÂLÂ :  "Kulum tövbe et, ben de kabul edeyim!"  Buyuruyor... İnsa

Dua Edenin “Allah” Demesi…

  Dua Edenin “Allah” Demesi…   Birisi, bir gece Cenab-ı Hakk’ı zikrediyordu… Şeytan ona dedi ki; “- Senin “ALLAH ALLAH!” deyişine karşılık; “- Lebbeyk!” (Ne istiyorsun kulum?) sesi nerede? Ey bu sözü çok söyleyen kişi! Ne vakte kadar böyle söyleneceksin?”   Adamın neşesi kaçtı, gönlü kırıldı. Zikri bırakıp başını yastığa koydu ve uyudu.. Rüyasında yemyeşil, çayırlık çimenlik bir yerde Hz. Hızır Aleyhisselâm’ı gördü.   Hızır Aleyhisselâm o şaşkına dedi ki: “- Ne diye zikirden geri kaldın? ALLAH’ın ismini anmaktan ne diye pişman oldun?” Adam; “- Ettiğim zikir karşılığında bana bir ‘Lebbeyk!’ (Buyur kulum!) diye bir cevap gelmiyor.” Dedi. “- ALLAH’ın kapısından kovulacağım diye korkup durmaktayım.” Hızır Aleyhisselâm dedi ki: “- Senin “ALLAH” deyişin, bizim; “ Buyur!” dememizdir. Senin o yalvarışın, yanıp yakılman da, bizim habercimizdir. Çünkü zikretmek arzusunu sana biz verdik.” Senin; “- ‘İşim çok, zamanım yok, çok da yorgunum!’ demen, hilelere başvurm

Annen Var mı Senin?

Resim
Annen Var mı Senin? “- Var tabiî.” “- Ne iş yapar?” “- Çamaşıra gidiyor.” “- Sen ne olacaksın büyüyünce?” “- Ben mi?” dedi. Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. -Ben, dedi, boyacı olacağım.” “- Ne boyacısı?” “- Kundura boyacısı.” “- Neden kundura boyacısı? “- Ya ne olayım?” “- Doktor ol!”, dedim. “- Olmam!”, dedi. “- Neden?” “- Olmam işte.” “- Neden ama?” “- Doktoru sevmem ki.” “- Olur mu ya? Bak, dedim. Doktor sevilmez olur mu? “- Tabiî sevmem, dedi. Annem hasta oldu. Evimize geldi. Kumbaramızı kırdık. Bütün yirmi beşlikleri ona verdik. Sonra çeyrekler kaldı. Onlarla da reçeteyi yaptırdık. O da zorlan.” “- Ama annen iyileşti.” “- Annem iyileşti ama paramız gitti. İki gün, yemek yemedim ben.” “- Peki, dedim, öğretmen ol.” “- Ben mektebe gitmiyorum ki. “- Neden?” “- Öğretmen beni dövüyor.” “- Neden?” “- Yaramazlık ediyorum da ondan.” “- Sen de yaramazlık yapma.” “- Ben yaramazlık ne demek bilmiyorum ki.” “-

Peygamberimiz Aleyhisselâm: “Ben De Odun Toplayayım!” Buyurdu.

Peygamberimiz Aleyhisselâm: “Ben De Odun Toplayayım!” Buyurdu. Bir yolculuktadırlar... Yemek için mola verilir. Sahabilerin her biri bir görev üstlenir. Sevgili Peygamberimiz de: "Ben de ateş için odun toplayayım" der. Arkadaşları önüne geçmek isterler: "Ya Resulallah! Siz dinlenin, biz o işi de görürüz." Sevgili Peygamberimiz bütün ciddiyetiyle cevaplar: "Gerçekten bunu isteyerek yapacağınızı biliyorum. Ancak ben bir topluluk içinde ayrıcalıklı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Bunu Allah'ta sevmez. Ve Güzeller Güzeli odunları toplamaya koyulur. Allâhümme salli alâ seyyidine Muhammedin bi-aded-i zerrati’l-kâinati ve mürekkebâtihâ   Allahım! Kâinatın atomları ve molekülleri sayısınca Efendimiz Muhammed’e sana salat ve selam eyle!    Resulullah Efendimiz evinde nasıl bir eşti? Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe Radiyallahü Anha'ye sorarlar: “Resulullahın evdeki hali nasıldı?” Hz. Ayşe R