Kayıtlar

Aç Olan Âlemde Ekmek Yok Sanır

Aç Olan Âlemde Ekmek Yok Sanır Tok insan açın halinden anlamaz Tok olan cümle âlemi tok sanır. Açlık çeken kimseler söz dinlemez, Aç olan cihanda ekmek yok sanır. Başı dertte olanın yüzü gülmez, Yalan söz söyleyenden hayır gelmez. Çocuklar sözde yokluk nedir bilmez, Dünya içinde her şeyi çok sanır. İnsan özünü sevgi ile tartar, Güneş şafakla karanlığı yırtar. İnsanların dünyada derdi artar, Yüreklerine saplanan ok sanır. Üzüntü ile yüreği süzülür, Lokma gelir boğazına dizilir. Derdi çok olan altında ezilir, Dünyayı sırtında olan yük sanır. Yusuf çile ile yıpranır beden, Yaptığını bulur kötülük eden. Hayatta yorulup geriye giden, Her gördüğü sırta bakıp dik sanır. Yusuf Tuna

Namaz İçin Ağlanır mı?

Namaz İçin Ağlanır mı? Yıllar önce bir otobüsle yolculuk ederken sabah namazının vakti girmişti. Her yolculukta yaşadığım “namaz sancısı” her yanımı öylesine kaplamıştı ki, uyuyamıyordum. Şoför bir türlü mola vermiyor, vakit gittikçe daralıyordu. Birlikte yolculuk ettiğimiz arkadaşıma yöneldim: — Namaz geçmek üzere. Ben şoföre namaz için ricada bulunacağım. Durmazsa ineceğim, dedim. Kaşlarını çattı, alaycı bir ifadeyle: — Ya sen aklını mı kaçırdın, dedi. Şaşırdım, üzüldüm, kırıldım. Namazlarını kılan bir kimseydi o. Gerçekten ben aklımı mı kaçırmıştım? Otobüste mışıl mışıl uyuyup, Rabbimi düşünmeden oturmalı mıydım? Kendimi sorguladım. Sabah namazını bu kadar düşünmekte haksız mıydım? Oysa bir gece dayısına misafir olan babam, sabah hıçkırık sesleriyle uyanıyor. Dayısının oğlu çocuk gibi gözyaşı döküyor. Sebebini sorduğunda aldığı cevap ilginç: — Sabah namazına kalkamadık. Baksana, güneş doğmuş; onun için ağlıyorum. Evet, namaz için ağlanır, namaz için akıl kaçı

Bülbül

Bülbül -Basri Bey oğlumuza- Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım; Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım. Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı, Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı. Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl... Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım; Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım! Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd, Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd, 0 müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu Ki vâdiden bütün, yer yer, enînler çağlayıp durdu. Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi; Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûya Sûr-i Mahşerdi! -Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin; Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ? 0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun; Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,

Tevhid Duâsı دُعَاءُ التَّوْحِيد

Tevhid Duâsı   دُعَاءُ التَّوْحِيد يَا الله يَا الله لَا إِلَهَ إِلاَّ اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ يَا رَحْمَنُ يَا رَحيِمُ يَا عَفُوُّ يَا كَرِيمُ يَا فاعْفُ عَنِّي. وَارْحَمْنِيْ يَا اَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ. تَوَفَّنِى مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِى بِٱلصَّٰلِحِينَ اللَّهُمّ اغْفِرْ لِيْ وَلِآبَاءِ واُمَّهَاتِى وَلِآبَاءِ واُمَّهَاتِى زَوْجَتِى وَلِأَجْدَادِي جَدَّاتِى وَلِأَبْنَاءِ وَبَنَاةِ وَلِى إِخْوَاتِى وَاَخَوَاتى وَلِأَعْمَامِى وَعَمَّاتِى وَلِأَخْوالِى وَخَالَاتِى وَلِأُسْتَاذِى وَلِى كَفَّاتِ وَلِلْمُؤمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ رَحْمَةُ اللهِ تَعَالَى عَلَيْهِمْ اَجْمَاعِينَ Okunuşu: Yâ Allah, yâ Allah. Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah. Yâ Rahmân, yâ Rahîm, yâ afüvvü yâ Kerîm,  yâ  fa’fü annî verhamnî. Yâ erhamerrâhimîn! Teveffenî müslimen ve elhıknî bissâlihîn. Allahümmagfirlî ve li-âbâî ve ümmehâtî ve li âbâ-i ve ümmehât-i zevcetî ve li-ecdâdî ve ceddâtî ve li-ebnâî ve benâtî ve li-ihvetî ve ehavâtî ve li-a’mâmî ve ammâtî ve li-ahvâlî ve hâlâtî ve li-üstâzî ve

Kelime-i Tevhid Nedir? Hadis-i Şerifler

Kelime-i Tevhid Nedir? Hadis-i Şerifler “Kelime-i Tevhid” i Müslüman olan herkesin bilmesi ve inanması gerekir. لَا إِلَهَ إِلاَّ اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ Okunuşu: "Lâ İlâhe İllallah, Muhammedün Rasulullah" Anlamı: Allah'tan başka İlah yoktur. Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem Allah’ü Teâlâ’nın Peygamberidir. "La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah" bir zikirdir,  Allah’ü Teâlâ’nın  birliğini kabul etmektir. Kelime-i Tevhid'in Açıklamalı Meali 1. Lâ: Yoktur. 2. İlâhe: Hiç Bir İlâh. 3. İllallâh: Ancak Allah'ü Teâlâ’dan başka. 4. Muhammedün: Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem. 5. Resûlüllah: Yüce Allah'ü Teâlâ’nın göndermiş olduğu Resulüdür. Kelime-i Tevhid Hakkında Hadis-i Şerifler ·      Ebu Hureyre Radiyallahü Anh; Resulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem; "İmanınızı tazeleyiniz." buyurdu. “Ya Resulallah! İmanımızı nasıl tazeleyeceğiz?” "Lâ ilâhe illallah'ı çok söyl

Günahsız Ölmeye Sebep Beş Tevhid Zikri

Günahsız Ölmeye Sebep Beş Tevhid Zikri لَا إِلَهَ إِلاَّ اللهْ والله اكبر، لَا إِلَهَ إِلاَّ اللهْ وحْدهُ، لا إلهَ إلاَّ اللَّه لاَ شَرِيكَ لهُ، لَا إِلَهَ إِلاَّ اللهْ لَهُ المُلْكُ ولَهُ الحمْدُ، لَا إلهَ إلاَّ اللَّه وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوّةَ إِلَّا بِالله Okunuşu: Lâ ilâhe illallâhu vahdehü vallâhu ekber. Lâ ilâhe illallâhu vahdehü. Lâ ilâhe illallâhu lâ lâşerîke leh. Lâ ilâhe illallâhu lehu’l mülkü ve lehu’l hamdü. Lâ ilâhe illallâh lâ havle velâ kuvvete illâ billah. Anlamı: Bir olan Allâh’ü Teâlâ’dan başka hiçbir ilâh yoktur, Allâh’ü Teâlâ her şeyden büyüktür. Bir olan Allâh’ü Teâlâ’dan başka ilâh yoktur. Allâh’ü Teâlâ’dan başka hiçbir ilâh yoktur, O’nun hiçbir ortağı yoktur. Allâh’ü Teâlâ’dan başka hiçbir ilâh yoktur, mülk O’na aittir, hamd O’na mahsurdur. Allâh’ü Teâlâ’dan başka hiçbir ilâh yoktur, Güç ve kuvvet sadece büyük ve yüce olan Allâh’ü Teâlâ’nın yardımıyla elde edilir. Fazileti: Ebû Hüreyre Radıyallahu Anh’dan rivayet edilen bir hadis-i

Allah’ü Tealâya Satılan Umre (Gerçek hikâye, mutlaka okuyunuz, okutunuz!)

Allah’ü Tealâya Satılan Umre (Gerçek hikâye, mutlaka okuyunuz, okutunuz!)           Kap çaldı. Bir çocuk bir su bardağı uzattı. İftara bir saat kadar vardı.           Abla dedi, annem çorbaya koyacakmış bir bardak pirinç istedi.           “- Tamam!” dedim, ama merak ettim.           “- Sen kimin kızısın bakayım?” diye soruverdim. Üç ev aşağıda birileri taşınmıştı en alt kata. Orayı tarif etti. Pirinci verince de sanki utandı hemen çekip gitti.           Ertesi gün aynı saatte aynı kız yine geldi. Aynı bardak aynı şeyleri söyledi. Para istese ya da koca bir tas ile gelse dilenci diyeceğim. Beni kandırıyor diye düşüneceğim. Ama bardak aynı, istenilen pirinç aynı. Verdim ama:           “- Bu sefer bende seninle geleceğim” dedim. Sokağa çıkmak da yasak bir an önce kimse görmeden varsak. Vardık vardık.           Müsaade isteyip evine girdim. Eskiden de bilirdim. Çocukken de girmiştim. Bir sofra vardı yerde. Etrafında iki çocuk daha beklemekte. Oturmuşlar sadece turşu koy

Şark

Şark Musallat, hiç göz açtırmaz da Garb’ın kanlı kâbusu, Asırlar var ki, İslam’ın muattal, beyni, bâzusu, “Ne gördün, Şark’ı çok gezdin? ” diyorlar. Gördüğüm yer yer Harap iller, serilmiş hânümanlar, başsız ümmetler, Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar, Bükülmüş beller, incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar, Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar; Tegallüpler, esaretler, tahakkümler, mezelletler; Riyâlar, türlü iğrenç iptilâlar, türlü illetler; Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar; Ekinsiz tarlalar, ot basmış evler, küflü harmanlar; Cemaatsiz imamlar, kirli yüzler, secdesiz başlar; “Gazâ” nâmıyle dindaş öldüren biçare dindaşlar; Ipıssız âşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar; Emek mahrumu günler; fikr-i ferdâ bilmez akşamlar! ... Geçerken, ağladım geçtim; dururken ağladım durdum; Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum. Mezarlar, âhiretler, yükselen karşımda dûradûr; Ne topraktan güler

Allah’ü Teâlâ Veriyor

Allah’ü Teâlâ Veriyor Bir sofi Bağdat pazarını gezerken bir ses duydu. Bir satıcı; “- Bir hayli halim var, çok ucuza satıyorum, alan yok mu?” diye bağırıyordu. Sofi satıcının yanına yaklaştı. “- Ucuza satıyorum diyorsun, hiçe de verir misin?” diye sordu. Satıcı: “- Git başımdan be adam! Sen deli misin ki? Kim hiçe karşılık başkasına bir şey verir?” Sofi: “- Allah’ü Teâlâ veriyor” dedi. “- Üstelik hiçe karşılık her şeyi veriyor, istersen daha da fazlasını ihsan ediyor.” “- Allah’ü Teâlâ’nın rahmeti öğlen güneşi gibidir, ışığın ulaşamadığı yer olmaz. Rahmetinin büyüklüğüne bak ki bir müşrik için resulünü azarlamıştı.”

Bir Ayet Okudu Hakka Yürüdü

Bir Ayet Okudu Hakka Yürüdü Allah’ü Teâlâ dostlarından Ebu Bekir Verrak Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin küçük bir oğlu vardı. Bir gün babası onun elinden tutup hocaya götürdü. “- Ey ilim bahçesinin servi, yavruma Kur’an-ı Kerim’i okut ve onu yetiştir…” Dedi. Nur çocuk hoca önünde diz çöktü ve derse koyuldu. Kısa zamanda Kur’an-ı Kerim’i örgendi… Yine bir gün hocanın önünde Kur’an-ı Kerim okuyordu. Birden bir ayetle karşılaştı. Ayeti kelimeyi tek tek heceledi. Ne var ki yüreğine müthiş bir kurşun saplanıvermişti. Rabbimiz buyuruyor ki: “O halde, küfre varırsanız çocukları ak saçlılar haline çevirerek bir günün (kıyametin) azabından kendinizi nasıl koruyacaksınız.” Bu ayeti okur okumaz harika çocuğun yüzü kireç gibi bembeyaz kesildi ve kendisini bir titreme aldı. Artık okumaya devam edemiyordu. Derhal evin yolunu tuttu ve kapıyı çaldı. Babası içeriden seslendi: “- Kim o?” “- Benim ey baba çabuk aç!” Ebu Bekir Verrak Rahmetullahi Aleyh kapıya koşup açtı.

Muhyiddin-i Arabi Kuddise Sirrûh Hazretlerinden 99 Nasihat (2)

Muhyiddin-i Arabi Kuddise Sirrûh Hazretlerinden 99 Nasihat (2) (4. Bölüm) Nasihat 76 ·           Müslümanlardan birini çirkin bir işte görürsen o kimsenin kendini değil, amelini gör. ·           Eğer bu kerahatinde sadık isen (mekruhu yani çirkinliği sevmiyorsan, tasdik etmiyorsan), onun yaptığı fenalığı sen yapma. Eğer yaparsan mürâisin (ikiyüzlüsün). ·           Oruçlu iken dikkat et günah işleme, Oruç Allah’ü Teâlâ’nındır. Allah’ü Teâlâ seni oruçlu hâlinde razı olmadığı bir şey işlerken görmesin. Orucunu da iptâl eder. ·           Eğer malın varsa, menfaati devamlı olan hayırlara sarfet. ·           Dini malûmatın (bilgin) varsa, onları başkalarına da yay, istifade etsinler. ·           Yol üzerinde uyuma. ·           Gece kabirde uyumak icap ederse, yoldan çekil; Çünkü yollarda haşarat eksik olmaz. ·           Bir yerde oturacak veya yatacaksan; “Eûzü bi kelimâtillâhit-tammâti, min şerri mâ halak” yaratılmışların şerrinden Allah’ü Teâlâ’ya sığınırım”, d