Kayıtlar

Seyyâh Olup Şu Âlemi Ararsan

Seyyâh Olup Şu Âlemi Ararsan Seyyâh olup şu âlemi ararsan, Abdülkadir gibi bir er bulunmaz. Ceddi Muhammed’dir eğer sorarsan, Abdülkadir gibi bir er bulunmaz. Çevre gelip dervişleri derilir, Erkân ile usûlleri sürülür, Kudretinden nasipleri verilir, Abdülkadir gibi bir er bulunmaz. Mevlâ’m yüce devlet vermiş başına, Meşgul olmuş Yaradan’ın işine, Mevlâ’sının Rasûlü’ne aşina, Abdülkadir gibi bir er bulunmaz. Giderler gazâya çalarlar satır, Daima yaparlar hoş gönül-hatır, Bağdat’ta türbesi nur olmuş yatır, Abdülkadir gibi bir er bulunmaz. Kâdir Mevlâm yeri-göğü düzeli, Hoş nazar eylemiş O’na ezeli, Evliyalar serçeşmesi güzeli, Abdülkadir gibi bir er bulunmaz. Cümle hâs u âmı Hakk’a götürür, Nice müşkilleri anda bitirir, Muhammed’in sancağını götürür, Abdülkadir gibi bir er bulunmaz. Derviş Yûnus! Biz çekelim zahmeti, Üstümüzde hazır ola himmeti, Oğlum demiş O’na Rasûl Hazreti, Abdülkadir gibi bir er bulunmaz. Yun

Receb-i Şerif Ayı

Receb-i Şerif Ayı Recep Ayının Faziletleri Hakkındadır -İkrime, İbn-i Abbas’tan Radiyallahü Anh naklen Rasulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin şöyle buyurduğunu anlattı: “- Receb Allah’ın Celle Celâlühü ayıdır; Şaban benim ayımdır; Ramazan ümmetinin ayıdır.” Musa b. İmran; Enes b. Malik’ten Radiyallahü Anh anlattığına göre; Rasulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz şöyle buyurmuştur: “- Cennette bir ırmak vardır; bu ırmağın adı: Receb’dir. Sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Bir kimse, Receb ayında bir gün oruç tutar ise, Allah-ü Teâlâ, kendisine o ırmaktan içirir.” Enes b. Malik’in Radiyallahü Anh şöyle dediği anlatıldı: - Cennette bir köşk vardır; buna ancak Receb ayında oruç tutanlar girebileceklerdir. Ebu Hüreyre Radiyallahü Anh şöyle anlattı: - Rasulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin ramazan ayı dışında; ancak Receb ve Şaban ayında oruç tutardı. Enes b. Malik Radiyallahü Anh Rasulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimizin şö

Cüzdan

Cüzdan Bir gün yolda yürürken yerde bir cüzdan buldum içini hiç açmadım. Ne var diye merak bile etmedim. Şeytan bak hele içine diye dürtse de direk polise gittim. “– Bakar mısınız amir bey! Cüzdan buldum acaba kimin olduğunu öğrenebilir misiniz düşürmüş olmalı!” dedim. Polis aniden baktı; şaşkın şaşkın Ve dedi ki: “– İçine baktın mı? Kimin cüzdan?” “– Hayır, bakmadım”; dedim. Hayret etti “– Allah! Allah! Hiç mi merak etmedin?” dedi polis. “– Hayır, benim olmayan şeyi nefesini merak edeyim memur bey üzerime emanet yükü düştü emanetin kime ait olduğunu siz bulabilirsiniz. Emanetin sahibine ulaştırmam lazım.” Polis: “– Oğlum adam sana cüzdanı emanet etmedi ki emanet diyorsun. Adam düşürmüş cüzdanı içinde yüklü bir miktar para ve bir şirkete ait bir adres ve isim var. Bu devirde bu kadar parayı kim kime emanet eder aklını mı yitirdin.” “– Bu paranın helallik payı çok yüksek içinde trilyonda olsa tenezzül etmem. Neden mi? Allah tarafından o parayı ben buldum ve All

Mutluluk, Ruhumuzu Gülümsetecek Küçük Şeylerde Gizlidir

Mutluluk, Ruhumuzu Gülümsetecek Küçük Şeylerde Gizlidir Baba ve iki küçük çocuğu ormanda gezintiye çıkmışlardı. Bir süre yürüdükten sonra çocuklardan biri: “- Baba çok yoruldum. Beni omuzuna alır mısın?” Baba hiçbir şey duymamışçasına yürümesini sürdürdü. Çocuğun ısrarı üzerine: “- Üzgünüm, seni kucağıma alamam, ben de çok yorgunum…” Çocuk ağlayıp sızlanarak istediğini yaptırmaya çalışmakta, babası ise hiç oralı olmadan yürümesine devam etmekte. Bir müddet sonra babası ağaçtan bir dal keserek, onu bıçakla düzeltti ve oğluna verdi. “- Al sana güzel bir at!” Bir anda çocuğun gözlerinde mutluluk kıvılcımları belirdi. Babasına minnetle baktı. Büyük bir coşkuyla sıçrayarak atına bindi ve ona vurarak onu şaha kaldırdı. Evin yolunu tuttu. Baba olup biteni şaşkınlıkla izleyen kızına döndü ve gülümseyerek; “- İşte hayat böyledir. Kimi zaman ruhsal ve fizikî olarak yorgun olduğunu hissedersin. O zaman ağaç dalından kendine bir at bulmalısın. Mutlulukla atına binip yolunda

Elif Gibi Dosdoğru Olunmalı Hayatta!

“Elif”   Gibi Dosdoğru Olunmalı Hayatta!  “ ا ”   Elif  gibi dosdoğru olunmalı hayatta...  “ ب ”  Be  gibi tek nokta üzerinde durabilecek kadar dengeli olunmalı... “ ت ”   Te  gibi olmalı, veda hutbesinde emanet bırakılan iki şeyi (Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Şerif) sürekli başının üzerinde taşımalı insan...  “ ث ”   Se  gibi az konuşup üç dinlemeli toplumda...  “ ج ”   Cim  gibi çocukça bakmalı hayata, ama Cim kadar da çok iş yapmalı...  “ ح ”   Ha  gibi gönlü geniş dostlar edinmeli insan,  “ خ ”  Hı  kadar ağlamaklı olduğunda yardımcı olabilecek...  “ د ”   Dal  gibi boynunu bükse de hayat, “ ذ ”   Zel  gibi şapkasını takmayı bilmeli zorluklara karşı...  “ ر ”  Ra  kadar rahat olsa da insan bu dünyada,  “ ز ”   Ze’ nin noktası gibi başında dolanan bir sineğin olduğunu mutlaka bilmeli…  “ س ”  Sin  midir sanki bu dünyada, noktasız pulsuz tek garip...  “ ش ”   Şın  gibi pulları vermeli getirip...  “ ص ”   Sad  kadar şişse de karnın,  “ ض ”   Dad  

Dünyalık Peşindeki Kötü İlim Adamları!

Dünyalık Peşindeki Kötü İlim Adamları! İmam Rabbani Kuddîse Sirrûh hazretleri bu mektubunda, dünyayı seven ve ilmi, dünyayı kazanmaya harcayan kötü ilim adamlarının zararını bildirmekte ve dünyaya düşkün olmayan âlimleri methetmektedir: "Âlimlerin dünyayı sevmesi ve ona düşkün olması güzel yüzlerine siyah leke gibidir. Böyle olan ilim adamlarının, insanlara faydası olur ise de, kendilerine olmaz. Dini kuvvetlendirmek, İslâmiyet’i yaymak şerefi, bunlara ait ise de, bazen kâfir ve fasık da, bu işi yapar. Nitekim Peygamberlerin efendisi "aleyhi ve ala alihissalevatü vetteslimat" kötü kimselerin de, dini kuvvetlendireceğini haber vermiş ve (Allah’ü Teâlâ bu dini, facir kimselerle de, elbette kuvvetlendirir) buyurmuştur. Bunların ilminin kendilerine de faydası yoktur! Bunlar, çakmak taşına benzer. Çakmak taşında enerji vardır. İnsanlar bu taşdaki kudretten ateş yapar, istifade eder. Taşın ise hiç istifadesi olmaz. Bunların da ilimlerinden kendilerine fay

İlim Amelsiz Fayda Vermez

İlim Amelsiz Fayda Vermez Resûlullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bu konuda şöyle buyurmuşlardır: "Kıyamet gününde azabı en şiddetli olan kimse, Allahu Teâlâ'nın kendisini ilmiyle faydalandırmadığı (ilmiyle amel etmeyen) âlimdir." Anlatıldığına göre, Cüneyd'i-Bağdâdî Rahmetullahi Aleyh, vefatından sonra bazı salihler tarafından rüyada görüldü. Kendisine: "Ey Ebu'l Kasım! Berzah aleminden ne haberler var (durumun nasıldır)?" diye soruldu. Cüneyd: "O faydasız ibare ve konuşmalar yok olup gitti; yaldızlı sözlerden bir eser kalmadı. Burada faydasını gördüğümüz ancak, gece yarısı kalkıp Allah için kıldığımız birkaç rekatlık namazdır" diye cevap verdi. Ey oğul! Hayırlı amellerden yana iflas edenlerden olma. Güzel hâllerden de eli boş kalma! Şuna kesinlikle inan ki, sadece ilim insanın elinden tutmaya yani onu kurtarmaya yetmez. Bir kimsenin yanında, yakalandığı şiddetli bir hastalığının ilâcı bulunsa; fakat o kimse bu il