Kayıtlar

Acele Karar Vermeyin!

Acele Karar Vermeyin! Bir köyde ihtiyar bir adam varmış… Çok fakirmiş ama dillere destan bir beyaz atı yüzünden kral bile onu kıskanırmış… Kral at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış… “- Bu at, sadece at değil benim için, bir dost... İnsan dostunu satar mı?” Dermiş hep... Bir sabah kalkmışlar ki, at yok… Köylü ihtiyarın başına toplanmış: “- Seni ihtiyar bunak... Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın...” İhtiyar: “- Karar vermek için acele etmeyin. Sadece “at kayıp” deyin. Çünkü gerçek olan bu… Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karardır. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç! Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez!” demiş. Köylüler ihtiyar adama kahkahalarla gülmüşler. Ama aradan 15 gün geçmeden, at bir gece ansızın dönmüş. At

Şehadet Duası

Şehadet Duası Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şehâdet getirirken şu duayı okurdu: اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ نَسْتَعِينُهُ وَ نَسْتَغْفِرُهُ، وَ نَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِنَا، مَنْ يَهدِ   اللّٰهُ فَلَا مُضِلَّ لَهُ، وَ مَنْ يُضْلِلْ فَلَا هَادِيَ لَهُ، وَ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إلٰهَ إِلاَّ اللّٰهُ، وَ أَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَ رَسُولَهُ، أَرْسَلَهُ بْالْحًقِّ بَشِيراً وَ نَذِيراً بَيْنَ يَدَيَ السَّاعةِ، مَنْ يُطِعععِ اللّٰهَ وَ رَسُولَهُ فَقَدْ رَشَدَ، وَ مَنْ يَعْصِهِمَا، فَإِنَّهُ لَا يَضُرُّ إِلاَّ نَفْسَهُ، وَلاَ . يَضُرُّ اللّٰهَ شَيْأً . Okunuşu: Elhamdülillahi neste’înuhu ve nestegfiruhu, ve ne’ûzübillahi min şurûri enfüsinâ, men yehdillahu felâ mudille lehu, ve men yudlil felâ hâdiye lehu, ve Eşhedü en lâ ilâhe illallah, ve enne Muhammeden abdühü ve rasûlehu, erselehu bi’l-hakki beşîren ve nezîren beyne yedeye’s-sâati, men yutıllâhe ve rasûlehu fekad raşede, ve men ya’sıhimâ, feinnehu lâ yadurru illâ nefsehu, velâ yadurrullahe şe’en: Anlamı:

Öğretmen Bayan Thompson’un Acı Hatırası

Öğretmen Bayan Thompson’un Acı Hatırası Öğretmenin adı Bayan Thompson’du ve 5. sınıf öğrencilerinin önünde ayakta durduğu ilk gün onlara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, onlara baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Bu mümkün değildi, çünkü orada en önde, sırasına adeta çökmüş gibi oturan küçük bir öğrenci vardı. Adı Teddy Stoddard. Bir önceki yıl, Bayan Thompson, Teddy’i gözlemiş, onun diğer çocuklarla oynayamadığını; giysilerinin kirli ve kendinin de hep banyo yapması gereken bir halde olduğunu görmüştü ve Teddy mutsuz da olabilirdi. Çalıştığı okulda Bayan Thompson, her öğrencinin geçmişteki kayıtlarını incelemekle de görevlendirilmişti ve Teddy’nin bilgilerini en sona bırakmıştı. Onun dosyasını incelediğinde şaşırdı. Çünkü birinci sınıf öğretmeni: “Teddy zeki bir çocuk ve her an gülmeye hazır. Ödevlerini düzenli olarak yapıyor ve çok iyi huylu… Ve arkadaşları onunla olmaktan mutlu… ” diye yazmıştı. İkinci sınıf öğretmeni: “Mükemmel bir öğrenci, arkad

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Oğlu Hz. İbrahim Radiyallahü Anh’ın Vefatı

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Oğlu Hz. İbrahim Radiyallahü Anh’ın Vefatı      Hicretin 10. senesi, Rebiülevvel ayının onuncu günü, Salı.   Efendimizin mübârek kalbi, bütün insanlara karşı bir şefkat ve merhamet kaynağını andırıyordu. Mini mini yavrulara, şipşirin çocuklara karşı ise bambaşka bir muhabbet, apayrı bir şefkat besliyordu. Hele kendi çocuklarına karşı âdeta bir şefkat ve sevgi deryâsıydı. Hz. Hatice Radiyallahü Anha’dan dünyaya gelen iki oğlu Kasım ve Abdullah'ı henüz Mekke'de iken ve bebek yaşta ebedî âleme uğurlamıştı. Abdullah isimli çocuğuna Peygamberimizin "Tayyib" ve "Tahir" lakapları verdiği nakledilir. Bazı kaynaklarda Tahir ve Tayyib isimleri Peygamberimizin diğer erkek çocuklarına ait olduğu söyleniyorsa da kabul edilmemiştir. Onların ebedî âleme göçü ile mübarek kalbleri oldukça teessür duymuştu. Fakat Hz. Mâriye Radiyallahü Anha'dan sevgili oğlu İbrahim Radiyallahü Anh'ın dünyaya gelişi onu bir derece tesel

Allah’ü Teâlâ Güzeldir, Güzeli Sever

Allah’ü Teâlâ Güzeldir, Güzeli Sever Ömer b. Hattab Radiyallahü Anh’dan rivayet edildi: “Bir gün Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in yanında bulunduğumuz sırada elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, üzerinde yolculuk izi bulunmayan fakat hiç birimizin tanımadığı bir adam çıkageldi. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in önüne oturdu, dizlerini onun dizlerine dayadı ve: ‘Ey Muhammed! Bana İslâm’ı anlat.’ dedi. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem: ‘İslâm; Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahitlik etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirebilirsen Kâbe’yi ziyaret (hac) etmendir.’ dedi. Adam: ‘Doğru söyledin.’ dedi. O’nun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti. Adam: ‘Şimdi de imanı anlat bana.’ dedi. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem: ‘Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerre inanmandır.’ dedi.

6 Madde ile Müttakîler Kimlerdir?

6 Madde ile Müttakîler Kimlerdir? Bismillah. Takva kavramının kökü olan vikâye mastarından türeyen çeşitli kelimeler, mesela, ittika, takî, etkâ, müttakî ve daha nice hali ile Kur’ân-ı Kerîm’de 285 yerde geçmektedir. Takva, sözlükte “korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, dindar olmak, itaat etmek, korkmak, çekinmek” anlamlarındaki vikâye mastarından türeyen bir kelimedir. Müttakî ise, dînin emir ve yasaklarına tam olarak uyan, günah ve haramdan sakınan, Allah’ü Teâlâ’nıntan korkan (kimse) demektir. Yine müttakî, takva üzere yaşayan mümin demektir. 1- Müttaki: Allah’ü Teâlâ’nın kelamı olan Kur'an'dan en fazla istifade edendir. “Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’ü Teâlâ’ya karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” (Bakara Suresi, 2. Ayeti Meali) 2- Müttaki: Allah’ü Teâlâ’nın sevgisini kazanandır. “Ancak Allah’ü Teâlâ’ya ortak koşanlardan, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz, sonra da antlaşmalarında size karşı hiçbir ek

Cennetlik Bir Eş…

Resim
Cennetlik Bir Eş… Kocası vefat ettikten sonra, eşinin adı evde anılmaya devam etsin diye şöyle bir yöntem uygular. Vefat eden kocasının ceketini askıya asar. Her ay bir miktar parayı ceketin cebine koyar. Çocukları kendisinden para istediklerinde; "- Yavrum! Gidin babanızın cebinden alın!" der. Çocuklar parayı oradan alırlarmış. Anne der: "- Haydi şimdide babanıza bir Fatiha okuyalım!” Çocuklar: "- Fatiha” okurlar analarına sarılırlarmış. Rabbim tüm Müslümanlara böyle hayırlı eşler nasip etsin! "Suphanallah! Ne düşünceli ve vefakâr bir eş!”   Öyle Mushaf-ı Şerif’i koltuklarına alıp, Kur’an kurslarına gidip te ben Kur’an okuyorum demekle olmuyor haaa!!! Böyle saliha eşler galiba çok azlar. Çünkü ev kadınlığı, ev hanımlığı para ve statü kazandıran bir meslek olarak kabul edilmez.

Kur’anı Kerim’deki Yasaklar

Kur’anı Kerim’deki Yasaklar Cenabı Allah Kur’an-ı Kerim’de bize şunları yasaklıyor: 01-   Allah, nimetlerinden bir kısmını hatırlatarak Şirk koşmayı yasaklıyor: –           “Allah’a şirk koşmayın.” (Bakara Sûresi: 22) 02-   Hakla batıl karıştırılmayacaktır: –           “Bile bile hakkı batıl ile karıştırmayın. Hakkı gizlemeyin.” (Bakara Sûresi: 42+159) 03-   Vesveseye itibar edilmeyecektir: –           “Gerçek olan Rabbinden gelendir. O halde kuşkulananlardan olma!” (Bakara Sûresi: 147) 04-   Nankörlük yapılmayacaktır: –           “Şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!” (Bakara Sûresi: 152) 05-   Şeytana uyulmayacaktır: –           “Şeytanın peşine düşmeyin; Zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır.” (Bakara Sûresi: 168) 06-   Allah; leşi, kanı, domuzu ve Allah’tan başkası için kesilen hayvanın etini yasaklıyor: –           “Allah size ölüyü, leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı.” (Bakara Sûresi: 173) 07