Kayıtlar

Allah’ü Teâlâ’nın Sevdiği Kul

Allah’ü Teâlâ’nın Sevdiği Kul Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet âlimleri, Allahü teâlânın sevdiği, razı olduğu kullarıdır. Peygamber efendimizin vârisleridir. Bir kimseye tâbi olan, iyi veya kötü, her neye kavuşursa, uymuş olduğu kimseden kavuşur. Büyük zatlara tâbi olanlar ve hizmet edenler için, büyüklere gelen nimetlerden pay vardır. Resulullahın vârislerine uyanın kavuştuğu şey, nimettir, rahmettir, hazinedir. Bozuk insanlara uyanın kavuştuğu şey ise zehirdir, felakettir, iflastır. O büyük zatlara uyan, onlardaki nimetlere kavuşur, dünyada ve ahirette rahat eder. Allahü teâlânın en büyük nimeti, ihsanı, ikramı, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi sevdiği bir kulunu tanıtmasıdır. Allahü teâlânın bir kulunu sevdiğinin alameti, o kulun böyle mübarek bir zatı sevmesidir. Allahü teâlâdan ağlayarak, yalvararak bu nimeti istemek gerekir; çünkü onlar bizi Resulullaha götürüyorlar. Resulullah efendimizi ise Allahü teâlânın sevdiğinde hiç şüphe yoktur. Gece gündüz ibade

Hayat Acele Etmeye Gelmez!

Hayat Acele Etmeye Gelmez! Yıllar önce çok uzaklarda yaşayan bir adam varmış. Durumu pekiyi olmayan bu adam evini geçindirip eşine bakmak için evinden çok uzağa çalışmaya gitmiş. Yıllarca zor şartlarda çalışıp ailesine para göndermiş ve aynı zamanda da 3000 akçe biriktirmiş. Artık yeteri kadar para biriktirdiğini ve eve dönme vaktinin geldiğine karar verdikten sonra dönüş yoluna düşmüş. Dönüş yolunda yolu büyük bir şehire düşmüş. Şehrin içinden geçerken bir köşe başında bekleyen bir adam: “Bir nasihat 1000 akçe!” diye bağırıyormuş. Adamın bu işe aklı ermemiş. Ben yıllarca çalışıp bu kadar para biriktirdim bu adam bir nasihat için 1000 akçe istiyor acaba vereceği nasihat ne diye düşünürken adamın yanına gitmiş. Uzunca düşündükten sonra 1000 akçeyi adama vermiş ve nasihati dinlemek için Kulaklarını iyice açmış. Adam kulağına eğilmiş ve: “Kaderde Ne Varsa O Çıkar!” demiş. Bunu duyduktan sonra düşünceli düşünceli yola devam ederken başka bir köşede bir adamın sesin

Adalet Mülk'ün Temelidir

Resim
Adalet Mülk'ün Temelidir Zamanın birinde bir çoban varmış. Emanet koyunları güdermiş. Gel zaman git zaman, her gün sürünün içinden bir koyun eksilir olmuş. 2 tane de davar köpeği varmış. Fakat ne havlama ne başka bir tepki. Çoban mahcup düşüyor tabi. Emanet aldığı hayvanların sahiplerine. İzah da edemiyor. Önüne de geçemiyor olayın. Bir gün niyet etmiş, uyumayacağım diye. “- Uyur gibi yapacağım bu  köpekler ne yapıyor? Göreyim”… Gece olmuş, sırtını ağaca yaslayıp, gözlerini kapamış. Bir zaman sonra köpekler yaklaşmışlar; birisi hafifçe burnunu koklamış çobanın, diğeri burnuyla çobanın ayaklarına dokunmuş hafiften. Bakmışlar ses soluk yok. Sanmışlar ki çoban uyudu… Koştur koştur karşıki dağa gitmişler. Kurtlarla çakallarla birleşmişler. Oynaşıp eğlenmişler. Sonra da birlikte sürünün içine dalmışlar. En semizinden 1 tane koyun seçip, çekmişler kenara. Kurtlar parçalamış koyunu. Köpekler yalaka yalaka, kenarda durmuşlar. Kurtlar yiyip, yol almışlar… Çoban bütü

Namazda En Çok Yapılan 24 Yanlış

Namazda En Çok Yapılan 24 Yanlış 1-        İkamet Okunduktan Sonra Nafile Namaz Kılmak Ebu Hureyre! Radiyallahü Anh’tan rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmaktadır: “Namaza kamet getirildiği zaman farz namazdan başka bir namaz yoktur.” Ebu Dâvud, Salatu’t-Tatavvu’ 5, 1266; Tirmizî, Salat 312, 421; Nesâî, İmame 60; İbn Mâce, İkametu’s-Salat 103, 1151. 2-        Namaz Esnasında Bakışları Kaldırmak Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bazı kimselere ne oluyor ki, namazlarında gözlerini semaya dikiyorlar?” Sonra sözünü daha da şiddetlendirdi ve: “Ya bundan vaz geçerler, ya da gözlerinin nuru alınır da kör olurlar” buyurdu. Buhârî, Ezân 92. Ayrıca bk. Müslim, Salât 117; Ebû Dâvûd, Salât 163; Nesâî, Sehv 9; İbni Mâce, İkâme 67. 3-        Tekbir Getirirken Elleri Kaldırmamak İbn Ömer Radiyallahü Anh’dan yapılan rivayette, demiştir ki: “Peygamber Sa

Bir Karıncayı Dahi İncitme

Bir Karıncayı Dahi İncitme Şâir Firdevsî de Şehnâme adlı eserinde, bir karıncanın bile hukukunu koruyacak kadar hassas bir gönle sahip olmanın lüzumunu ne güzel ifade eder: “Bir yem tanesi çeken karıncayı dahi incitme! Çünkü onun da canı vardır. Can ise, tatlı ve hoştur.” Velhâsıl bu imtihan dünyasında, âdeta bir mayın tarlasında yürüyormuşçasına büyük bir dikkat ve rikkatle hareket ederek, Cenâb-ı Hakk’ın rızasının bazen büyük, bazen orta, bazen de küçük bir şeyde gizli olduğunu unutmamak lâzımdır. Gazabı için de aynı durum geçerlidir. Bu sebeple Cenâb-ı Hakk’ın rahmetini celbedecek en ufak bir hayrı bile ifaya gayret göstermeli; Allah’ü Teâlâ muhafaza buyursun! O’nun kahrını tecelli ettirecek en küçük bir yanlış hareketten de şiddetle kaçınmalıyız. Cenâb-ı Hak, bizleri, gönüllerini “tâzim li-emrillah” ve “şefkat alâ halkıllah” düsturuyla tezyin ederek Hakk’a vuslat yolunda mesafe kat eden kâmil müminlerden eylesin! Âmin… KAYNAK: Osman Nûri TOPBAŞ, 40 Soru 40 Cevap,

Yolu Görmeden Yola Ayak Basılmaz

Yolu Görmeden Yola Ayak Basılmaz Eğer tam bir cehaletler yolculuk edersen, padişah bile olsan yoksul sayılırsın. Önce Hak yolunda istikametlenmek, sonra da mesafe almak gerek. Çünkü yolu görmeden yolculuk olmaz. Yolu görmeden yola ayak basarsan, sonunda baş aşağı olursun. Yolda körü körüne gidersen, diğer mahlûkattan akıl bakımından ne farkın olur. Yol eri isen, ayağını hesaplıca bas! Çünkü bu âlemde gökteki aydan, deryadaki balığa kadar her şey hesaplanmıştır. Eğer fermansız adım atarsan, dermansız dertlere uğrarsın. Burada bir adımlık yol yürürsen, mezarda koca bir âlemi yürümene lüzum kalmaz. Burada bir adımlık yol yürüyeni öbür âlemde yüzlerce cihan mesafe kat etmiş gibi görmek gerek. Buradaki şaşkınlık bir anlıktır ama orada yüzlerce âleme bedeldir. Burada masumane bir adım atarsan toprak içinde yüz fersah yol alman gerekmez. Mademki her an böyle bir kâr elde etmen mümkün, öyleyse niçin vaktini tembellikle ziyan ediyorsun? (Ferîdüddîn Attâr, İlâhînâme, s. 74-76)

Bir Karınca İçin Gökler Mateme Boğuldu

Bir Karınca İçin Gökler Mateme Boğuldu Ferîdüddîn Attâr Hazretleri de, Mahlûkata karşı sahip olunması gereken gönül hassâsiyetini, naklettiği bir kıssada, temsîlî bir üslûb ile şöyle ifade etmektedir: Hazret-i Ali Radıyallahu Anh bir gün yolda aceleyle giderken farkına varmadan bir karıncayı incitti. İncinen karınca, acılar içinde yerde çırpınmaktaydı. Hazret-i Ali Radıyallahu Anh, karıncanın içine düştüğü durumu görünce pek üzüldü. O Allah’ın arslanı, bir karıncanın incinmiş hâlinden dolayı perişan oldu. Karıncanın kendine gelip yürümesi için bir hayli emek sarf etti, birçok çareye başvurdu. Fakat nafile… O gece Hazret-i Ali Radıyallahu Anh, rüyasında Rasûlullah Sallâllâhu Aleyhi Vesellem Efendimiz’i gördü. Efendimiz Sallâllâhu Aleyhi Vesellem ona şöyle buyurdular: “Ey Ali! Yolda acele etme! İki gündür bir karınca yüzünden gökler mateme boğuldu. Buna da sen sebep oldun. Yoldaki karıncayı incittin. Öyle bir karıncayı incittin ki, o Allah’ın nârin ve hassas bir mahlûkuydu.

Tasavvufun Elifbası

Tasavvufun Elifbası Sâmini Hazretlerinin İmam Efendi Nezdinde Bütün İnsanlığa Nasihati Hâfız! Bir çocuk tahsîl çağına geldiği zaman, okuyup yazmaya nasıl harfleri öğrenmekle başlarsa, Hakk’a ermek de tavsiye edeceğim şu hususlara uymakla gerçekleşir: 01-   Allah’ü Teâlâ’yı tanımak, 02-   Muhabbetullah (Allah’ü Teâlâ’ya muhabbet), 03-   Gönlü toplamak, 04-   Teslîmiyet, 05-   Nefsin arzularına uymamak, 06-   Bu yolda gayret göstermek, 07-   Kesrette vahdet. Halk içinde Hak ile olmak, 08-   Çok salevât okumak, 09-   Kelimei tevhîdi çok söylemek, 10-   Az yemek, 11-   Temiz giyinmek, 12-   Halka faydalı olmak, 13-   Mütehallik, güzel ahlâk sâhibi olmak, 14-   Mürşide, yol göstericiye, hocaya itâat, 15-   Arkadaşlarına şefkat, sevgi, 16-   Âleme ibret nazarı ile bakmak, 17-   Vaktin kıymetini bilmek, 18-   Hükûmete itâat, 19-   Hasedden ârî, uzak olmak, 20-   Kimseye buğz ve düşmanlık etmemek, 21-   Komşu hakkını ileri tutmak, 22-   Sözün