Kayıtlar

Kabir Azabı Ve Adaletsiz Hâkim

Kabir Azabı Ve Adaletsiz Hâkim Arif-i Billah'tan birisi, Bağdat caddelerinde dilenen kör bir dilenciye rastladı. Allah'ın suçsuz yere hiçbir belâ vermeyeceğini bilen Allah dostu: -Sana ne oldu da gözlerin kör oldu? Sonradan mı oldu, ana doğma mı körsün? Diye sordu. Âmâ sonradan gözlerinin kör olduğunu söyledi ve başından geçen hadiseyi şöyle anlattı: - Ben vaktiyle kefen soyardım. O zaman gözlerim görür ve güçlü idim. Bir gün bana adaletiyle meşhur bir hâkim rastladı. Bana şöyle dedi: - Sen kefen soyarmışsın. Bu iyi bir şey değil. Senin cezanı vermek bana düşer ama, suçüstü yakalayamadığımız için ve şahid de olmadığından sana bir ceza veremiyorum. Senden isteğim ben öldüğüm zaman benim kabrimi açıp da kefenimi çalma! Al sana bir kefenin kıymeti ne ise şimdiden vereyim, dedi ve belki de bir kefenin değerinden de fazla para verdi. Bu kötü huyumdan vazgeçmem için bana nasihatta bulundu. Aradan zaman geçti, her fani gibi o âdil hakim de dünyadan göçüp gitti. Fakat b

O Gece Sendin Gelen

O Gece Sendin Gelen Arş'ın kubbelerine, adı nûrla yazılan, İsmi; semâda ''Ahmed'', yerde ''Muhammed'' olan, Yedi katlı göklerde, Hâk Cemâli'ni bulan, Evvel-Âhir yolcusu, Yâ Hazreti Muhammed. Sağnak nûr yağmurları, inerken yedi kattan, O gece, Sendin gelen, ezel kadar uzaktan, Melekler, her zerreye, müjde verirken Hâkk'tan; O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed. Güneşler, o gecenin, nûruna secd ederken, Yıldızlar, meşk içinde, kâinat vecd ederken, Bütün hamd ü senâlar, Yüce Rabb'e giderken, O gece sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed. Kâbe'de şirk taşları, putlar yere dönerken, Cehâlet bayrakları, birer birer inerken, Bin yıllık, küfr ateşi, ebediyyen sönerken, O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed. O gece, Sâve Gölü, mûcizeyle kururken, Kisra Saraylarında, sütunlar savrulurken, Arz'dan Arş'a, Âlemler, rahmetini bulurken, O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed. Sen ki; doğum kundağı, ak bulutla örülen, Doğar doğmaz, All

Garip Bir Musalla Taşıyım Ben

Resim
Garip Bir Musalla Taşıyım Ben Garip bir musalla taşıyım ben… Üzerimden ne insanlar, ne hayatlar geldi geçti sayısını bile bilmiyorum. Üzerime her konan soğukluğumdan şikâyet etti. Bilmiyordu ki bu benim değil, ölümün soğukluğuydu. Benden korkuyorlardı. Ama az sonra kabirde karşılaşacakları çetin hesabı bilecek olsaydılar, eminim kıyamete kadar üzerimde kalmayı tercih ederlerdi. Garip bir musalla taşıyım ben… Kimi insanlar olur ki sabırsızlanırım “Bir an önce üzerimden alıp da götürsünler” diye. İnanın, bazılarının günahlarını ben bile taşıyamıyorum! Şu ayaklarım da mermer olmasa çökeceğim olduğum yere. Ama öyleleri de var ki onların sıcaklığında, kendi soğukluğumu unutuyorum. “Cenaze namazını biraz daha uzatsalar, biraz daha beraber kalsak” diyorum. Garip bir musalla taşıyım ben... Bilmiyorum, mimarisi benim kadar basit ama benim kadar ürkütücü olan başka bir yapı var mıdır yeryüzünde… Garip bir musalla taşıyım işte ben… İnsanlar bana bakınca düşünsün tefekkür

Tavanı Çökmüş Cennet Köşkü

Tavanı Çökmüş Cennet Köşkü Gayet dindar bir karı koca vardı. Durmaz, dinlenmez, daima ibadet ve dua ederlerdi. Ne var ki, pek de yoksul insanlardı. Hemen her Allah’ın günü yarı aç, yarı tok yaşıyorlardı. Bu hal, seneler boyunca hep aynıydı Bir gün kadın dayanamadı artık ve kocasına dedi ki: “- Ne olur efendi, bir kere de dünyalık istemek için birlikte dua edelim, yalvaralım Hazret-i Allah’ımıza!” Hanımının teklifini uygun bulan adamcağız: “- Pekiyi!” dedi. “- Bu gece namaz kılar, tesbih çeker, dua ederiz!” Ve öyle yaptılar. Allah’tan biraz da dünyalık isteğinde bulundular. Duaları kabul edilmiş olacak ki, hemen ertesi sabah görevli bir melek kapılarını çalmıştı. Erkek merakla koştu, açtı kapıyı… Gayet güzel bir delikanlıydı gelen. Elinde bir torba vardı. “- Dünyadaki sevabınızın karşılığıdır bu. Hazret-i Allah’ın hediyesi!” dedi ve hemen uzaklaştı. Adam şaşkın şaşkın hanımının yanına döndü, ona da anlattı olanları, torbayı da gösterdi. “- Açsana efendi, açsan

Tartışmanın On Zararı Vardır

Tartışmanın On Zararı Vardır 1- Hasede yol açar. Haset ise, ateşin odunu yediği gibi, iyilikleri yer. Tartışmada galip gelen de, mağlup olan da zararlıdır. Mağlup olana, (Falanca senden daha ileri görüşlüdür) denince, galip gelene haset etmeye başlar. Tartışmada galip gelen kimse, kendini üstün görmeye başlar. Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, kibredeni alçaltır, tevazu edeni yükseltir) buyuruldu. (Taberani) 2- Hakkı küçük gösterir. Tartışmacı, kendini üstün görme hastalığından kurtulamaz. Her zaman kendisinin hâkim olmasını ister. (Niye hep kendin konuşuyorsun) diyenlere, (Biz böyle davranmak la ilmin izzetini koruyoruz) der. Hasmının bildirdiklerine önem vermez, onun delilleri ni küçük görür. 3- Kin tutmaya yol açar. Fikrinin kabul edilmediğini gören tartışmacı, hasmına kin besler, bazen ömür boyu onu affetmez. Kin felakettir. 4- Gıybete sebep olur: Tartışmacı, hasmının sözlerini naklederek, (O şöyle dedi, ben şöyle cevap verdim) diyerek kendini gıybetten kurt

Teheccüd Namazının Fazileti

Teheccüd Namazının Fazileti Geceden de sana mahsus bir namaz olarak uykudan kalk, Kuran ile Teheccüd kıl ki, Rabbin seni Makamı Mahmudu bahşeder". (Makamı mahmuda erdirir) Teheccüd namazı gecenin üçte birinde kılınan nafile bir namazdır ki, bu namazı kılmanın fazileti ve esrarı çok büyüktür. Peygamber Efendimiz gece namazını ve gece ibadetini biz ümmetlerine her fırsatta tavsiye ve teşvik etmişlerdir. Bir hadisi Kutside buyruldu ki, "Kulum farz ibadetleri yapmakla benim azabımdan kurtulur, nafile ibadetleri yapmakla ise, bana yaklaşır. " Başka bir hadisi Kutsi’de ise; Kulum bana ancak nafileler ile yaklaşır. O derece yaklaşır ki, ben, onun gözü, kulağı ve kalbi olurum. " Yani kulum bana öyle yaklaşır ki, ben onun gören gözü, işiten kulağı olurum ve o kulumun artık gözü kötüyü görmez, yalanı işitme ve o kulumdan hata sadır olmaz demektir. En faziletli nafile ise, gece teheccüd vaktinde yapılan nafiledir. Müstecap yani duaların ve tevbelerin kab

Öldükten Sonra Gelen Kırmızı Güller

Öldükten Sonra Gelen Kırmızı Güller Adam her evlilik yıl dönümünde eşine bir buket kırmızı Gül gönderir. Bu ta ki adam ölünceye kadar devam eder. Ve bir gün adam ölür. Cenaze töreni yapılır taziyeler dilenir ve kadın bir başına yıllardır hayatı paylaştığı arkadaşı eşi, sevgilisi olmadan evine döner. Neredeyse her gün ağlamakta ve onu düşünmektedir. Gel zaman git zaman yine bir evlilik yıl dönümünde kadın eşine özlem duyarken kapısı çalınır. Gider ve kapıyı açar ama kimsecikler yoktur. Sadece yerde bir buket kırmızı gül demeti durmaktadır. Kadın heyecandan titremeye başlar ve demeti alır artık bayılmak üzeredir ve demette bir not görür. Korkarak okumaya başlar: "Karıcığım biliyorum bu senin için büyük ve şaşkınlık veren bir sürpriz oldu ama bilmeni isterim ki sen her zaman benim en yakın arkadaşım dert ortağım ve aşığım oldun. Ölmekle seni sevmekten vazgeçmiş değilim. Sevgiler ve Mutlu bir hayat dilerim. Lütfen hayatı mutlu olarak yaşa ve beni çok fazla düşünme. Bu

Örnek Bir Karı-Koca Diyaloğu

Örnek Bir Karı-Koca Diyaloğu Ali:  Fatma Hanım, müsaadenizle size bazı hususları hatırlatmak istiyorum; inşallah faydalı olur. Fatma:  Buyurun. Ali:  Her şeyden önce bir ayetle başlamak istiyorum sözlerime. Kur'an-ı Kerim'in bir ayet-i kerimesinde şöyle buyurmaktadır, Rabbimiz: "Erkekler kadınların üzerinde, sorumlu yöneticilerdir. Bu da Allah'ın onların bazısını (yani erkekleri) bazısına (yani kadınlara) üstün kıldığı içindir..." (Nisa, 34) Fatma:  Yani siz bu ayetle erkeklerin kadınlardan her yönden üstün olduğunu mu ispatlamaya çalışıyorsunuz? Ali:  Öyle değil mi? Fatma:  Hayır ben buna katılmıyorum. Benim bildiğim ve öğrendiğim kadarıyla bundan maksat şudur: (Rabbim herkesten daha iyi bilir): Kadınlarda duygusallık yönünün güçlü, erkeklerde ise zayıf olması, artı erkeklerde tedbir yönünün güçlü olması nedeniyle müşterek hayatta tedbir ve yönetim yetkisi erkeklere verilmiştir. Yoksa her yönden bir erkeğin kadına üstünlüğü demek değildir. Yan