Kayıtlar

Azrail Aleyhisselâm’ın Güzelliği (Yaşanmış Gerçek Bir Hatıra)

Azrail Aleyhisselâm’ın Güzelliği (Yaşanmış Gerçek Bir Hatıra) Onkoloji Doktoru Haluk Nurbaki “Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum. Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkânı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da ALLAH Celle Celâlüh'ün izniyle iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindi

Azrail Aleyhisselâm Adamına Göre mi Görünür?

Azrail Aleyhisselâm Adamına Göre mi Görünür? Azrail diye bilinen meleğin adı Kur’an ve sahih sünnette: ‘Meleku’l-Mevt’ yani ölüm meleğidir. İnsanın ölüm anında kötü bir şekilde gelen melek ölüm meleği değildir, başka meleklerdir hadiste geldiği gibi. Bera bin Azib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: “…Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): ‘Mü’min kulun dünya ile alakası kesilip, ahirete yönelmeye başladı mı semadan yüzleri güneşi andıran beyaz yüzlü melekler iner. Beraberlerinde cennet kefenlerinden bir kefen ve cennet kokularından bir koku bulunur. Nihayet ondan gözün görebildiği kadar uzak bir mesafede otururlar. Sonra ölüm meleği gelir ve başının yanında oturup, şöyle der: −‘Ey hoş ve mutmain olan nefis! Allah’tan bir mağfirete ve bir hoşnutluğa gitmek üzere çık.’ Onun canı su kabından damlanın akması gibi akarak çıkar. Ölüm meleği de o canı alır. Nihayet canı çıktı mı sema ile yer arasındaki bütün melekler ona duâ eder. Semanın kapıları ona açılır. Bütün kapılard

Peygamberimizin Bereketli 10 Dirhemi

Peygamberimizin Bereketli 10 Dirhemi           Bir gün Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bir elbise dükkânına varıp sahibinden dört dirheme bir gömlek satın almıştı. Gömleği giyerek dışarı çıktı. O esnâda Ensâr’dan bir zât ile karşılaştı.           O kişi:           “–Yâ Rasûlallâh! Bana bir gömlek giydir, Allah           Sana cennet elbiseleri giydirsin!” dedi.           Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem hemen üzerindeki gömleği çıkarıp o sahâbîye giydirdi. Dükkâna geri dönerek dört dirheme bir gömlek daha aldı. Yanında iki dirhemi kalmıştı.           Yolda giderken, ağlamakta olan bir câriye gördü ve:           “–Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. Câriye:           “–Yâ Rasûlallâh! Yanlarında çalıştığım âile bana iki dirhem verip un almaya göndermişti, parayı kaybettim!” dedi.           Nebiyy-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem kalan iki dirhemi de ona verdi. Dönüp giderken kızcağızın hâlâ ağlamakta olduğunu gördü. Yanına çağırıp:           “–Niçin ağlıyor

Karınca Duasının Sırrı

Karınca Duasının Sırrı           Hayvanlarla konuşma özelliğine sahip olan Hz. Süleyman Aleyhisselâm bir kıtlık döneminde bir toplulukla şehrin dışına yağmur duasına doğru çıkmaktadır. Yolda bir karınca dikkatini çeker. Zavallı hayvan sırtüstü yatmış, ayaklarını göğe doğru uzatmış, çırpınırken dua etmektedir. Hz. Süleyman Aleyhisselâm Karıncanın duasına kulak kabartır. Karınca şöyle dua etmektedir;           “Allah’ım bizi Sen var ettin… Ve Senin rahmetin olmadan biz yaşayamayız Ya bize su verirsin ya da bizi helak edersin. Emir, ferman senindir.”           Hz. Süleyman Aleyhisselâm’ın gözleri yaşarır. Ve az sonra Hz Cebrail Aleyhisselâm’ın getirdiği bir haberle de coşar, taşar, ağlamaya başlar.           Cebrail Aleyhisselâm, o karıncanın duasının kabul edildiği haberini getirmiştir.”           Peygamber Aleyhisselâm yanındaki topluluğa döner:           “ Dönün!” der:           “Siz başkasının duasıyla sulanacaksınız!”

Elbette Allah’ü Teâlâ Kâfidir!

Elbette Allah’ü Teâlâ Kâfidir! [İslâm, I, sy. 2 (Ekim 1983), s. 41. Eşrefoğlu Abdullah-ı Rûmî hazretlerinin Müzekki’n-nüfûs adlı eserinde yazıldığına göre;143] Hz. Ömer radıyallâhu anh Üveys el-Karânî radıyallâhu anh adlı meşhur bir velînin yanına varmış ve; “Yâ Üveys! Bana nasihat eyle!” demiş. Üveys el-Karânî sormuş: “Bu halk seni bilir, tanır mı?” “Evet, bilir.” “Öyleyse halka kendini unuttur. Zira Allah’ü Teâlâ’nın seni bilmesi kâfidir!” Hz. Ömer, bu sözü beğenmiş ve devamını istemiş: “Yâ Üveys! Bana daha nasihat et!” Üveys radıyallâhu anh yine sormuş: “Yâ Ömer! Allahu Teâlâ’yı bilir, tanır mısın?” “Elbette bilirim!” “Başka şeyler de bilir misin?” “Evet, başka şeyler de bilir, tanırım.” “Diğer bütün bildiklerini unut; zira Allah’ü Teâlâ’yı bilmen sana kâfidir!” Muhterem okuyucular! Şöhret afet, gösteriş ise riyadır. Bu sebepten kendini gizlemek, avâmdan ve halkın teveccühünden kaçmak âriflerin şiârı olmuştur.

Veysel Karani (Kaddesallahü sırrahul aziz)

Veysel Karani (Kaddesallahü sırrahul aziz) İki cihan güneşi Peygamberimizin Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz Hazretleri, Üveysi Karni Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin mehdinde: “Yemen’den bana Allah aşkının kokusu geliyor" buyurmuştur. Resulü Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: "Kıyamet gününde yetmiş bin melaike halk olunacak, Üveys onların arasında cennete girecek, hiç kimse onu bilmeyecek. Zira dünyada mahfi ibadet ettiği ve kendisini halktan gizlediği ahrette onu kimse bilmeyecektir." Hak Teâlâ buyuruyor: “Benim velilerim kubbelerim altında gizlidir. Onları benden başka kimse bilmez". Şöyle rivayet olunur: Habibi Zişan efendimiz kıyamet gününde: "Ya Rabbi Üveysi isterim!” diye niyaz edince, Vacib Teâlâ: "Dünyada görmedin, burada da gizli duruyor!" hitabıyle cilvei rabbaniye olacak. Üveys hürmetine Rebia ve Mudai kabilesinin koyunlarının tüyü adedince günahkâr ümmeti Muhammed'e şefaat edilecektir. (

Allah'ın, Kullarına Karşı Olan Şefkat Ve Merhameti

Allah'ın, Kullarına Karşı Olan Şefkat Ve Merhameti Cevap Değerli kardeşimiz, Hiç düşündünüz mü; Hazreti Allah Celle Celâlüh kullarını ne kadar seviyor, cehenneme gitmemelerini ne kadar istiyor? İsterseniz sözü uzatmadan bir kudsî hadisin hatırlatmasına bir göz atalım, sonra diğer misallere geçebiliriz. Kudsî hadiste şöyle bildiriliyor: – Rabbimiz kulunun işlediği amelleri içinde en çok tövbesini sever. – Neden? – Çünkü tövbe eden kul cehennemden kurtulur da ondan. Rabbimiz de kulunu cehennemden kurtaran ameli çok sever. Hatta bir ana, yavrusunu ateşe atmayı nasıl istemezse, Rabbimiz de kulunu cehenneme atmayı ondan çok daha fazla istemez. Nitekim bir defasında ashaptan biri bir çocukluk hatırasını anlatırken demişti ki: – Çalılıkta dolaşırken, bulduğum bir kuş yuvasından yavruları alıp koynuma koymuştum. Tam bu sırada yavrunun anası başımda dolaşmaya başladı, acıdım, yavruları bırakmak için ihramımı açmaya çalıştığım sırada kuş hemen koynumda