Veysel Karani (Kaddesallahü sırrahul aziz)


Veysel Karani (Kaddesallahü sırrahul aziz)

İki cihan güneşi Peygamberimizin Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz Hazretleri, Üveysi Karni Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin mehdinde:
“Yemen’den bana Allah aşkının kokusu geliyor" buyurmuştur. Resulü Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular:
"Kıyamet gününde yetmiş bin melaike halk olunacak, Üveys onların arasında cennete girecek, hiç kimse onu bilmeyecek. Zira dünyada mahfi ibadet ettiği ve kendisini halktan gizlediği ahrette onu kimse bilmeyecektir."
Hak Teâlâ buyuruyor: “Benim velilerim kubbelerim altında gizlidir. Onları benden başka kimse bilmez".
Şöyle rivayet olunur: Habibi Zişan efendimiz kıyamet gününde:
"Ya Rabbi Üveysi isterim!” diye niyaz edince, Vacib Teâlâ:
"Dünyada görmedin, burada da gizli duruyor!" hitabıyle cilvei rabbaniye olacak.
Üveys hürmetine Rebia ve Mudai kabilesinin koyunlarının tüyü adedince günahkâr ümmeti Muhammed'e şefaat edilecektir. (Bu iki kabile Arap içinde en çok koyunları olandır).
Sahabei Güzin Resulullah Efendimiz Sallallahü Aleyhi Veselleme Üveys'in nerede olduğunu sual etiler:
"Yemen Vilayetinin Karn Köyündedir" buyurdu.
"Ya Resulullah Üveys Zati Risaletpenahilerini gördü mü?"
"Gördü velakin zahirde görmedi." Buyurdu.
"Bu nasıl aşıktır dediler, sizi görmüyor." Efendimiz:
"İki sebebi var, birisi hal galebesinden, ikincisi şeriat azametinden, yani gözleri görmeyen bir annesi var evi yalnız bırakıp gelmedi. Şeriat emrini tuttu, annelik hakkına riayet etti."
Üveys deve güderdi. Hakkını alıp anasına ve infak edeceği kimselere verirdi. Sahabilerin:
"Biz onu görmeyecek miyiz?" Suallerine:
"Ebubekir görmeyecek ama Ömer ve Ali görürler!" buyurdu. 
Allah'ın inayetiyle sevgili dostları cemi günahlardan sakınıp, Hak Teâlâ Hazretlerinden korkup, gizli ibadet edenlerdir. 
Resulullah Efendimiz ahrete teşrif buyururken Hz. Ömer ve Ali Radiyallahü Anhümaya mübarek murakkaını (hırka) Üveys Hazretlerine götürmelerini vasiyet ve Hz. Üveys'i tarif buyurdular:
"Gövdesi kıllıdır, sağ elinin ayasında ak duran, bir akça kadar ben vardır. Benden selam edin, Murakaı giysin ümmetlerime dua kılsın!"
Efendimiz, dünyadan ahrete teşrifleri saadetlerinden sonra Hz. Ömer ve Hz. Ali Radiyallahü Anhüma Küfe şehrine geldiler. Hz. Ömer Radiyallahü Anh hutbesinde:
"Ey Necit kavmi, Yemen şehrinin Karn köyünden kimse var mıdır? Bir ihtiyar varmış!", suallerine cevaben Üveys için:
“Bir deli divane deve güder, halka karışmaz, Armne deresinde bulunur. Viraneler içine gider, dünyada hiç şadı gam bilmez. Herkes güler o ağlar. Bazan da halk ağlar, o güler," denilince;
Hz. Ömer Radiyallahü Anh: Radiyallahü Anh "Görmek isterim!" dedi.
Hz. Ali Radiyallahü Anh ile beraber ziyaretine gidip, kendisini namazda, develerini de -Hak Teâlâ emriyle- bir melek tarafından güdülü buldular.
Namazdan fariğ olunca Hz. Ömer Radiyallahü Anh huzuruna gidip ikram ile selam verdi.
Üveys, Hazretin selamını aldı. Ömerul Faruk Radiyallahü Anh ismini sual etti.
"Abdullah!" (yani Allah'ın kuluyum!) dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh:
"Küllüna Abdulllah!" (Yani hepimiz Allahın kuluyuz!) mahsus adın nedir? Deyince:
"Üveys'tir!" dedi.
Hz. Ömer'in talebiyle sağ elinin içindeki beyaz nuru gösterdi. Hz. Ömer:
"Ya Üveys peygamberler ulusu Muhammed Mustafa sana selam kıldı, ümmetime dua ve şefaat kılsın!" dedi. Üveys cevaben:
"Sen dua etmeye layıksın!" buyurunca Hz. Ömer:
"Ben dua ediyorum amma Hz. Resul size vasiyet etti ve hem de mübarek murakka'ını gönderdi. Alıp giysin, ümmetime dua etsin diye vasiyetleri var!" deyince,
Üveys murakka'ı şerifi aldı öptü, yüzüne gözüne sürdü.
"Siz burada durun!" diyerek yanlarından ayrıldı. Murakka'ı yere koyup mubarek yüzünü toprağa vurdu, yalvarmaya ağlamaya başladı.
"İlahi bu murakka'ı sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa SAV efendimiz, Ömerul Faruk ile Aliyyul Murtaza'yı ben zayıf kulunu şef'i tutarak göndermiş. Ümmeti Muhammed'in hepsini bağışlamayınca murakka'ı giymem"
Bariye münacatında hitab-ü izzet geldi:
"Şu kadarını sana bağışladım, murakka-ı giy!"
"Ya Rabbi küllüsünü bağışlamayınca giymem!" dedi. Böylece münacat eder ve hitabı izzeti işitirdi.
Hazreti Ömer ve Hazreti Ali, Üveys'in nereye gittiğini taharri için etrafı araştırmaya çıktılar. Hazreti Üveys'in yanına kadar vardılar. Üveys:
"Ah niçin geldiniz? Rabbimiz yalvarıyordum. Ümmeti Muhhamed'in hepsini bağışlamayınca murakkaı giymeyeceğim Ya Rabbi diye münacat ediyordum. Sabr edemediniz!" dedi.
Hz. Üveys Murakkaı giydi. "Lutfu keremi ile Sübhani ile Rebia ve Mudai kabilelerinin koyunlarını tüyü adedince ümmeti Muhammed Avf ve mağfiret buyurulmuştur inşallahurahman" dedi.
Hz. Ömer ve Hz. Ali Üveys Hz. lerine Risaletpenah efendimizi niçin görmediğini sordular. Cevaben Üveys buyurdu:
"Ben suret gözüyle görmedim, velakin muvafakat eyledim. Muvafakat eylemek dindendir" dedi.
Hz. Ömerül Faruk ve Aliyyul Murtaza Üveys'in dostluğunu ve sevgisini gördüler. Hz. Habibullah'a biz aşk ve muhabbet ile dostluk edemedik diye ağlaştılar. Zira Uhud harbinde kâfirler Efendimiz Aleyhisselâm’ın dişini kırdılar diye Hazret, ağzındaki dişlerin hepsini sökmüştü.
Hz. Ömer, Üveys'ten dua taleb etti.
"İman içinde meyl olmaz, herdem dua ederim!" dedi.
Hz. Ömer Üveys'e bir miktar akçe vermek istedi.
"Deve gütmekten aldığım yetişiyor!" deyip reddetti ve Hz. Ömer'e mühim öğütler verdi, makamlarına dönüp kıyamet yakın olduğundan hazırlıklı olmalarını tavsiye etti. Avdet eylediler.
Fakat Karn köyünde Üveys bilindi. Hürmet ve izzeti gittikçe arttığı için Hz. Üveys oradan çıktı ve Kufe'ye gitti. Bir daha onu kimse görmedi. Yalnız Herem bin Hayyan Üveys'in derecei mertebesine âşık olarak vasfını işittiği için Fırat ırmağında abdest alırken tanıdı. Selam verdi ve mubarek elini öpmek istedi. Vermedi.
"Ya Üveys (Rahiemkallah ve gafara lek) nereye gidersin?" Diye ağlamaya başladı. Taat ve riyazından benzi sararmıştı.
Üveys dahi ağladı ve dedi ki:
"Hayyekallah ve Herem bin Hayyan sen nasılsın, bu dünya zahmetlerinden?"
Herem dedi:
"Ya Üveys beni görmüş değilsin, ismimi, babamın ismini nereden bildin?" Üveys:
"Müminlerin canı birbirini bilir!" dedi. Herem bin Hayyan:
"Bir hadis rivayet eyle!" dedi.
"Ben ne müftyüm ve ne de muhaddisim!" deyince bir nasihat taleb eyledi.
"Bari bir ayeti Kur'an oku da dinleyeyim!" dedi. Üveys euzu besmele çekti. Ağladı Surei Duhan'ın 37-41 ayetinin sonuna kadar okudu. Bir kez ah eyledi:
"Ey Hayyan oğlu seni buraya kim getirdi?"
"Seninle yoldaş olayım ve senin muhabbetinde dinleneyim diye geldim". Üveys:
"Allah ile işi olanın başkasında muhabbeti olmaz, zinhar Hak ile huzurunu sıkı tut ki ancak dinlenmek onun sohbetindendir." Dedi.
Hayyan biraz nasihat istedi.
"Onu göz önünden ayırma ve harama bakma, asi olursun. Bunları ehemmiyetsiz bilip laubali durur isen Cenab- Hakkın gazabına uğrarsın" deyince biraz daha söylemesini istedi.
Buyurdu ki:

"Bu sözler sana yetişmez mi? Âdem baban idi, Havva anan idi. Nuh, İbrahim Halil, Musa, İsa ve Muhammed Mustafa (salavatullahi Taala aleyhim ecmain) hep âlem onun dostluğuyla yaratıldı. Bunlar öldükleri gibi ben, sen de ölürüz" dedi ve:
"Ya Ömer, ya Ömer!" diye seslendi, Hayyan:
"Rahimekallah yoksa Ömer dahi öldü mü?", diye sordu:
"Ömer dahi dünyadan bugün gitti, Rabbim bana bildirdi. O benim karındaşım, dostum idi!" dedi.
Ruhuna dua okudu ve salavat verdi ve dedi ki:
"Sana öğüdüm daima Kuran'ı Kerim hükümlerini ileri tut ve salah ehlinin yolundan çıkma, yoksa dinsiz olursun. Allah'ın azablarına giriftar olursun!" sonra dua etti:
"Ya Herem artık sen beni, ve ne de ben seni göreceğim, sen duadan unutma ben seni duadan unutmayayım!" dedi gitti.
Hayyan ardınca baka kaldı.
Hazreti Rebi naklediyor:
"Heves edip Üveys' görmeğe gittim. Kuşluk namaz kılıyordu. Fariğ olunca tesbihle meşgul oldu. Tamam deyince selam vereyim dedim. Hiçbir tarafa bakmadan öğle namazını kıldı. Böylece üç gün bekledim. Fasılasız namazdan fariğ olmadı ve hiç yemedi, içmedi uyumadı. Dördüncü gece münacatını dinledim. Hak Teâlâ'ya yalvarıyordu."
"İlahi! Çok uyuyan gözden ve çok yemek yiyen karından sana sığınırım!"
"Bu sözleri işittim! Bana bu öğüt yeter!" dedim.
Üveys Hz. ömrü içinde bir gece yatıp uyumadı. Gece olunca
"Bu gece leyletülkıyam" diğer gece haza "leyletülrüku" ve diğer gece "leyletulsücud" der yani bu gece, ol gece derken sabaha kadar başını secdeden kaldırmadı.
Sordular:
"Namazda huşu nedir?"
"Namaz içindeyken süngüyle vurup öbür yanından çıkarsalar bile duymamaktır."
Buyurdular ki: "Her kim üç nesneyi severse şeytan onu çabuk azdırır":
1- Hoş yemek,
2- Hoş giymek
3- Ve kadınlarla oturmak."
Üç gün aç kalan Üveys yol üzerinde bir altın gördü, birisi düşürmüştür diye almadı. Min tarafillah yoluna taze otlar düşürüldüğü halde koyunların hakkı deyip almadı ve bir koyun gelip ağzında ot getirdi. Gıdasıdır deyip almadı. Fakat koyun lisana gelip Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin emriyle getirdiğini söyledi ve kayboldu.
Allah'u-alem. Veysel Karani Hz. leri, Hz. Ali ve Muaviye cenginde Mürteza (Keremallahu veche) leşkelerinde idi. Şehid ettiler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)