Kayıtlar

Ta'ziyede Bulunmak

Ta'ziyede Bulunmak Ta'ziyye; sabır tavsiye etmek manasınadır. Ölü sahibine ta'ziyede bulunmak müstahsendir. Zahiriyye'de de böyledir. Ta'ziyenin vakti; ölüm hadisesinden itibaren üç gündür. Bu süreden sonra ta'ziye'de bulunmak mekruhtur. Ancak başka beldelerde ikâmet eden ve bu süre içerisinde ta'ziye'de bulunamayanlar müstesnadır. Eğer ölü sahipleri sabırlı ve sakin ise, defin hadisesinden önce de "Ta'ziye" yapılabilir. Ölünün bütün akrabalarına ta'ziye'de bulunmak müstehabtır. İbn-i Abidin; "Ta'ziye yapan kimse; "Allah sana ecri cezil, sabrı cemil ihsan eylesin. Meyyiti de afv ve mağfiret buyursun!" der hükmünü zikrediyor. (631) Feteva-ı Hindiyye'de "Ta'ziyelerin en güzeli Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem efendimizin ta'ziyesidir. Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle derdi: "Şüphesiz ki alan da veren de Allahû Teâla'dır. Ecel-i müsamma'da onun katı

Hazret-i Lokman Aleyhisselâm'ın Oğluna Öğütleri

Hazret-i Lokman Aleyhisselâm'ın Oğluna Öğütleri      Hazret-i Lokman Aleyhisselâm ilim ve hikmetiyle dillere destan bir zattır. Bunun içindir ki, kendisine Lokman Hakîm, denmiştir. Hz. Lokman, ismi Kur'ân'ı Kerim’de da geçen, peygamber veya veli olduğu hakkında kesin bir bilgi bulunmayan bir mânâ büyüğüdür.      İslâm tarihinde Hazret-i Lokman'ın Aleyhisselâm’ın hikmetli sözleri, vecizeleri, öğütleri ve tavsiyeleri meşhurdur.      Hafs bin Ömer'in rivayetine göre, Hz. Lokman Aleyhisselâm yanına bir torba hardal tanesi koyarak oğluna öğüt vermeye başlar. Her öğüt verdikçe torbadan bir hardal çıkarır. Sonunda torbadaki hardal tükenir ve oğluna da şöyle der:      "Ey oğul, sana o kadar öğüt verdim ki, şayet bu öğütler bir dağa verilseydi, dağ yarılırdı."      Hz. Lokman Aleyhisselâm'ın Saran ismindeki bu oğlu babasının verdiği bütün öğütlere uymuştu.12      Lokman Aleyhisselâm’ın hikmetli sözlerinin asıl kaynağı Kur'ân-ı Kerim’dir.  

Evlilikte Aşk ve Şefkat

Evlilikte Aşk ve Şefkat Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş. “Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum!” demiş. Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı “Olur!” demiş çekine çekine. Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış. “Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana!” demiş oğluna. Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş… Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına. Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış. Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu. Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş. Sonra oğluna dönüp sormuş: “Ne görüyorsun?” Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış. “Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşam

Bütün Zamanlara Örnek Bir Genç

Bütün Zamanlara Örnek Bir Genç Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Andolsun ki, Rasûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzâb, 21) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Allah çocukça (lâubâlî) davranışları olmayan, hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden vakar sahibi olgun genci sever.” (Ahmed, IV, 151) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e bir gün: “-Yâ Rasûlâllah! Allah’tan başkasına hiç ibadet ettiniz mi?” diye soruldu. “-Hayır!” cevabını verdi. “-Hiç içki içtiniz mi?” diye soruldu. “-Hayır! Ben Kitap ve îmânın ne olduğunu bilmezken bile, onların yaptıkları şeylerin küfür olduğunu bilirdim.” buyurdu. (Diyarbekrî, I, 254,255) Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Kuddûs: Hatadan, gafletten, her türlü eksiklikten ve noksanlıktan münezzeh; pâk, temiz olan, bütün kemâl sıfatları üzerinde toplamış olan ve ne kadar övülürs

Kardeşlik Çağrısı

Kardeşlik Çağrısı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “İnsanlar sadece bir tek ümmettiler. Sonra ayrılığa düştüler. Eğer Rabb’inden bir söz geçmemiş olsaydı, ayrılığa düştükleri konuda hemen aralarında hüküm verilir (işleri bitirilirdi).” (Yûnus, 19) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Size Allah’tan korkmanızı ve başınıza bir köle bile geçse dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Sizden yaşayanlar, pek çok ihtilâf görecek. Öyleyse size sünnetimi ve hidâyet üzere olan râşid halifelerin sünnetini tavsiye ederim. Bunlara dört elle sarılın.” (Tirmizî, İlim 16; İbn Mâce, Mukaddime, 6; Müsned, IV, 126, 127) Hikmet sâhiplerinden biri ölüm döşeğinde başına toplanan çocuklarına şu vasiyette bulundu: “-Bana değnekler getirin!” Değnekler gelince onları bağlayıp bir araya getirdi ve toplu olarak çocuklara verdi. Onlara: “-Kırın bunları” dedi. Çocuklar değnekleri kıramadılar. Sonra onları ayırdı ve “Tek tek alın ve kırın.” dedi. Oğulları da onları kırdı

İşleri Allah’ü Teâlâ’ya Ismarlamak

İşleri Allah’ü Teâlâ’ya Ismarlamak İslam büyükleri, gerek kendileri, gerek evlâd ve talebeleri hakkında işlerini Allah’ü Teâlâ’ya ısmarlarlardı. Daima hidayet üzereydiler. Yollarını şaşırmamak için dayanakları Allah’ü Teâlâ idi. O’na güvenip dayanmaktan gâfil olmazlar, kendiliklerinden bir şey talebinde bulunmazlardı. İmam-ı Şarani hazretleri buyurdu ki “Büyük istek ve arzuma rağmen oğlum Abdurrahman’ı, bir türlü okumaya ısındıramamıştım. Ne yapacağımı düşünürken Cenab-ı Hak, kalbime şu ilhamı verdi: ‘Onu Allah’a ısmarlamalıyım’...” “Evet içime böyle doğdu ve sebeplere yapışıp böyle yaptım. Aynı gecenin sabahında bir de ne göreyim, Abdurrahman kendiliğinden derse çalışıyor. O günden itibaren ilmin zevk ve tadını tatmaya başladı. Anlayışı da öylesine gelişti ki, kendisinden senelerce evvel ilim tahsiline başlayanlardan üstünlük göstermiye başladı. İşini Allaha ısmarlamam sebebiyle Allah da beni ızdırabdan kurtardı.” Bu hususta Aliyyül-Havvâs hazretleri de şöyle b