Kayıtlar

Niyetimiz Âhiret Olsun

Niyetimiz Âhiret Olsun Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Kim âhiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun âhirette bir nasibi olmaz.” (Şûrâ, 20) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Kimin niyeti âhiret olursa Allah onun işini derleyip toplar kalbine kanâat verir. Dünya onun ardından kerhen de olsa gelir. Kimin niyeti sadece dünya olursa Allah onun işini bozup alnına da fakirlik damgası vurur. Dünyadan da Allah’ın takdir ve taksiminden başka bir şey elde edemez.” (İbn Mâce, Zühd 4105; Dârimî, Mukaddime 229.) İmam Râgıb şöyle der: İnsan dünyada ekin eken bir çiftçi durumundadır. Ameli ekini, dünyası ise ekin tarlasıdır. Ölüm vakti hasad ve harman zamanıdır. Âhiret ise harman yeridir. Elbette kişi ektiğini biçecek, hasad ve harman yaptığını ölçüp-tartıp kabına koyacaktır. Nasıl ki harman yerinde tartılar, ölçekler, emniyet birimleri, korucu kolluk görevlileri varsa aynı şekilde âhirette de vardır.

Müstakim Olmak

Müstakim Olmak Cenâb-ı Hak buyuruyor: "Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.” (Fussilet, 30) Rasûlullah (sav) buyurdular: “İstikâmet üzere olun. (Bunun sevâbını) siz takdîr edip kavrayamazsınız…” (Muvatta, Tahâret, 6) İstikamet, ihlâs sınırları içinde ifrat ve tefritten uzak, sünnet çizgisine muvafık bir biçimde yaşamaktır. Bu tür bir istikamette amel ve aksiyon vardır. İstikamet ehli amel sırasında bütün gücünü sarfetmekle birlikte, nefsine karşı zulme varacak ifrattan veya gevşeklik sayılacak tefritten sakınır ve ortayolu izler. Kasd ve yönelişi sadece Hakk'a olur. Amellerini emredilen sünnet ölçüsünde gerçekleştirir. İfrat ve tefrit sünneti; riya ile amel ve amelde gevşeklik de aksiyonu yaralar; kulu istikametten ayırır. Kurtuluş ortayoldadır. İstikamet herşeyin kendisiyle tam olduğu, kemal bulduğu bir derecedir. Her türlü hay

Sabır ve Rızâ Hâli

Sabır ve Rızâ Hâli Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer, 10) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Sabır üçtür: Musîbetlere karşı sabır, kullukta sabır ve günah işlememekte sabır…” (Süyûtî, II, 42; Deylemî, II, 416) Metânet ve muvâzene, insanı; fikirde, îmanda, amel-i sâlihlerde ve bütün güzel davranışlarda daha kuvvetli hâle getirir. Sabır hususunda da âbideleştirir. Bu ise, beşerin en büyük ihtiyacıdır. Çünkü dünya hayatının gerçeği, ancak sabır temelleri üzerinde bir fazilet hayatı yaşamayı gerektirir. Sabır nedir? Değişen hayat şartları altında, hayatın fırtına ve med-cezirleri içinde muvâzeneyi kaybetmemektir. En değerlisi de hâdisenin ilk ânında gösterilen sabırdır. Nitekim; Allah Rasûlü’nün mükemmel yaşayışında en çok göze çarpan husus, baştan sona en güzel sabır örnekleridir. Efendimiz (sav), çocukluğundan vefatına kadar, hep büyük acılarla karşılaşmış, her türlü sıkıntı ve ıstırabı tatmıştır. Dünyaya gelmeden babasın

Hüsn-i Niyet

Hüsn-i Niyet Cenâb-ı Hak buyuruyor: “De ki, gönlünüzdeki duyguları saklasanız da, açıklasanız da Allah hepsini bilir.” (Âl-i İmrân, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır…” (Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân 41, Nikâh 5, Menâkıbu’l-ensâr, 45, İtk 6,) Zamanımızdaki insanların her hangi bir hadise vukuunda niyetlerinin muhtelif olduğunu müşahede etmekteyiz. Mesela bir yangın vukuunda, civarda bulunan herkes heyecanla koşarlar. Kimisi koşar, niyetinde samimidir, ihlâslıdır. Allah rızası için kurtarılacak bir kimse veya eşya varsa, kurtarmak için, kendini ateşe atmağı göze alır. Kimisi koşar merhametlidir, üzülür, faydalı olmak ister, beceriksizdir, elinden bir şey gelmez. Kimisi olanları seyretmek için koşar, seyir etmekten adeta zevk alır, üzülmez., hissizdir. Kimisi, koşar, olanların sebebini dahi bilmez, herkes koşuştuğu için o da koşar. Kimisi koşar, kötü niyet sahibidir. Bu h

Müminlere Nasihatler 3

Müminlere Nasihatler 3 Denildi ki: 1- Cismin hareketi, hayatın delilidir. 2- İbadet de Allah’ü Teâlâ’yı bilmenin delilidir. Rasulûllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyurdu ki: 1- Dünya sevgisi bütün hataların kaynağıdır. 2- Öşür ve zekât vermemek de bütün fitnelerin kaynağıdır. Denildi ki: 1- Kim ki kusurlarını ikrar ederse övülmeye layıktır. 2- Kusurları ikrar etmek kulun Allah’ü Teâlâ katında makbuliyetine alamettir. Denildi ki: 1- Nimete küfür (nankörlük) alçaklıktır, 2- Ahmak ile sohbet ise adilik, uğursuzluk, bereketsizliktir. Şair şiirinde der ki: Dünya ile meşgul olan kimse! Uzun emel onu mağrur etti. Hiç gafletten uyanmadı, Nihayet ecel gelip çattı. Ölüm ansızın gelir, Kabir ise amel sandığıdır. Ölüm korkularına sabret! Ölüm ancak ecelledir. İbn-i Hacer-i Askalânî Rahmetullahi Aleyh Hazretleri

Doğru Bir Firâset

Doğru Bir Firâset Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey îmân eden­ler! Eğer Al­lah’tan it­ti­kâ eder­se­niz, O, si­ze bir fur­kan  (iyi ile kö­tü­yü ayırt ede­cek bir ilim, firâ­set ve an­la­yış)  ve­rir, gü­nah­la­rı­nı­zı ör­ter ve si­zi ba­ğış­lar. Çün­kü Allah, bü­yük lu­tuf sâhibi­dir.”  (En­fâl, 29) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Mü­mi­nin fi­râ­se­tin­den sa­kı­nı­nız; zi­ra o, Al­lâh’ın nû­ru ile ba­kar.”  (Tir­mi­zî, Tef­sîr, 15) Fi­râ­se­te, nef­si­nin gururundan sıyrılıp Al­lâh’ın nû­ruy­la ba­kan­lar nâ­il ola­bi­lir­ler. İslâm târihinde bu hâlin pek çok misâli vardır: Haz­ret-i Enes (ra), ken­di ri­vâ­ye­ti­ne gö­re; bir ­gün Haz­ret-i Os­man (ra)’a gi­der­ken yol­da bir ka­dın gö­rür. Ka­dı­nın gü­zel­li­ği ak­lı­na ta­kı­lır. Bu dü­şün­ce ile Haz­ret-i Os­man’ın ya­nı­na gi­rer. Onu gö­ren Haz­ret-i Os­man (ra): “–Ey Enes! Göz­le­rin­de zi­nâ iz­le­ri ol­du­ğu hâl­de bu­ra­ya gi­ri­yor­sun.” der. Bu söz kar­şı­sın­da şa­şı­ran Enes (ra),

Müminlere Nasihatler 2

Müminlere Nasihatler 2 Bazı zahidler (günahtan yüz çeviren kimseler) Buyurdu ki: 1- Kim ki gülerek günah işlerse Allah’ü Teâlâ onu ağlayarak cehenneme sokar. 2- Herkim ağlayarak itaat ederse güler olduğu halde Allah’ü Teâlâ onu cennete dâhil eder. Bazı Hikmet Sahipleri (hikmet sahipleri) Buyurdu ki: 1- Küçük günahı küçük görmeyiniz. 2- Çünkü o küçük günahlar bir araya gelerek büyük günah olur. Rasulûllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyurdu ki: 1- İsrar ile ( devamlı olarak işlenen) küçük günah yoktur. 2- İstiğfar ile büyük günah yoktur. Denildi ki: 1- Arifin üzüntüsü yani gayesi Allah’ü Teâlâ’yı medh etmektir. Çünkü arifin üzüntüsü rabbîdir. 2- Zahidin üzüntüsü yani gayesi nefsine dua etmektir. Çünkü Zahidin üzüntüsü nefsidir. Hikmet Sahiplerinden Bazısı Buyurdu ki: 1- Allah’ü Teâlâ’dan daha iyi dostu olduğunu sanan kimsenin Allah’ü Teâlâ’yı tanıması azdır. 2- Nefsinden daha fena bir düşmanı olduğunu zanneden kimse de nefsini az tanımaktadır.

Müminlere Nasihatler 1

Müminlere Nasihatler 1 Rasulûllah Sallallahü Aleyhi Vesellem; Buyurdu ki: “İki haslet vardır ki ondan daha faziletli hiçbir şey yoktur. O iki haslet şunlardır. 1- Allah’ü Teâlâ’ya iman etmek. 2- Müslümanlara faziletli olmak. Yine iki haslet vardır ki ondan daha çirkin hiçbir haslet yoktur. O iki haslet de şunlardır. 1- Allah’ü Teâlâ’ya şirk koşmak, 2- Müslümanlara zararlı olmaktır. Rasulûllah Sallallahü Aleyhi Vesellem Buyurdu ki: 1- Size âlimlerle beraber olmak vaciptir lazımdır yapınız. 2- Âlimlerin sözlerini dinleyiniz. Çünkü Allah’ü Teâlâ yağmur suyu ile ölü olan toprağı ihya ettiği gibi ölü olan kalbi hikmet nuru ile aydınlatır. Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh Buyurdu ki: 1- Her kim azıksız kabre dâhil olursa, 2- Gemisiz denize atlamış gibidir. Hz. Ömer Radiyallahü Anh Buyurdu ki: 1- Dünyanın değeri mal iledir, 2- Ahiretin değeri salih amel iledir. Hz. Osman Radiyallahü Anh Buyurdu ki: 1- Dünyayı elde etme düşünce ve üzüntüsü kalbe

Dinden Habersiz Gençler

Dinden Habersiz Gençler "Dinin ve bilimin yetki alanlarını iyi belirlemek gerekir. Manevî konulara yabancı ve ilgisiz bırakılan gençler, bazı sapık ideoloji ve felsefelerin simsar ve propagandistleri eline düşünce öyle çaresiz kalıyorlar ki, bu çaresizlik içinde yaptıklarını akıl ve izana sığdırmak kabil değildir." Büyük ve korkunç tabii afetler, savaşlar, salgın hastalıklar, trafik kazaları ve normal ölümlerle insanlık nüfusu ciddî ölçüde kayba uğramaktadır. Fakat yüce Yaratan’ın akıl almaz cilvelerinden ve hikmetli tecellilerindendir ki yaşlı küremizin insan cinsinden olan sakinleri azalacağına her geçen gün biraz daha artmaktadır. Bazıları, bu akıl almaz artıştan hayli tedirgin ve huzursuz oluyor. Envanteri tam çıkarılmamakla birlikte dünyanın mevcut beslenme ve enerji kaynaklarının günün birinde insanoğlunu açlık, sefalet ve çaresizliğe mahkûm edebileceğini düşünenler var. Hatta bu yönde bazı fütüristler (geleceğe yönelik ihtimalleri değerlendirenler) ileride alın

Sohbet Ve Kardeşliğin Adabı

Sohbet Ve Kardeşliğin Adabı 1- Kardeşinin hatasını görmezlikten gelmek. (Nasihat uluorta herkesin ortasında yapılmaz.) 2- Kardeşlerine hizmet etmek, sıkıntılarına katlanmak. 3- Elindeki mal ve mülkü kendine ait görmemek. 4- Fazilet ve üstünlüğünü bildiği kişiye değer vermek. 5- Gereksiz dünya işleriyle fazla ilgilenen kimselerin sohbetinden uzak durmak. 6- Kardeşinin işine, kendi işinden daha çok önem vermek. 7- Yumuşak muamele etmek. 8- Söylediklerini, dikkatlice söylemek 9- Kardeşliğin devamı için bütün gücünü kullanmak. 10- Küçüklere şefkat ve sevgi ile muamele etmek. 11- Bir yere çağırıldığında, ‘Nereye?’, ‘Niçin?’ gibi sorular sormamak. 12- Kardeşlerine yük olmama. 13- Açık ve samimi davranmak, mudarat etmek, müdahane etmemek. 14- Beraberlikte inkıbaz ve inbisat arası orta yolu tercih etmek. 15- Ayıp ve kusurlarını örtmek. 16- Kardeşinin ayıpları için istiğfarda bulunmak. 17- Kardeşlerini kendisiyle mudarat etmeye mecbur bırakmamak. [Bütün k

Kapıdaki Ölüm Meleği Azrail'dir

Kapıdaki Ölüm Meleği Azrail'dir Resulullah efendimiz artık son vasiyetlerine yapıyorlardı. Hazret-i Ali'ye; "Ya Ali! Zimmetimde filan Yahudi’nin şu kadar malı vardır. Asker hazırlamak için almıştım. Sakın onu ödemeyi unutma. Elbette zimmetimi kurtarırsın ve Kevser Havzı başında benimle görüşeceklerin birincisi sensin. Benden sonra sana çok zarar gelir, sabır edesin. İnsanlar dünyayı istedikleri vakit sen ahıreti seçesin" buyurdu. Hz. Üsame bu esnada. Resulullah efendimiz ona; "Allah’ü Teâlâ yardımcın olsun! Haydi, cenge git!" buyurdu. O da çıkıp ordusuna gitti. Âlemlerin efendisi, artık son nefeslerini veriyordu... Vakit iyice yaklaşmıştı... Allah’ü Teâlâ, Azrail aleyhisselama; "Habibime en güzel surette git! Eğer izin verirse ruhunu çok yumuşak ve hafif olarak al. İzin vermese geri dön!" diye vahiy etti. Azrail aleyhisselam, en güzel surette, insan kıyafetinde, sevgili Peygamberimizin sadethanelerinin kapısına geldi ve: "

Her Şey Bitti Yalnız O Kaldı

Her şey bitti yalnız o kaldı Komiser işe aldığı mühendise soruyordu: – Aklı başında adamdın, sana ne oldu böyle? – Komiser bey, mevki gitti, makam gitti, servetim bitti, işimden ayrıldım, ispirto içmeye başladım. Her şey bitti komiser bey, sadece Allah kaldı! Bu adam da Allah’a sövmeye başlayınca şişeyi kafasına indirdim... Adam ellerini önüne bağladı, başını eğdi. Komiser şikâyet edene nasihat etti. – Git bir daha olay çıkarma. Nice hastalar için en büyük güvence Allah. Borçlular, çaresiz kalanlar, zor duruma düşenler Allah’tan başka kime sığınabilirler? Bahtiyar o insandır ki en iyi gününde de Allah demiştir. Bir gün arının bir tanesi odama girdi, dolaştı. Her halde kendisine uygun bir şey bulamadığından dışarı çıkmak istedi, cama çarptı aşağı düştü. Kendini topladı tekrar uçtu tekrar cama çarpıp düştü. Yaklaştım dedim ki: “Sen de Müslüman mısın?” Arı ters ters yüzüme baktı. Müslümanlar da günahların, heveslerin zindanından kurtulup cennet misal bir dünyada