Kapıdaki Ölüm Meleği Azrail'dir

Kapıdaki Ölüm Meleği Azrail'dir

Resulullah efendimiz artık son vasiyetlerine yapıyorlardı. Hazret-i Ali'ye;
"Ya Ali! Zimmetimde filan Yahudi’nin şu kadar malı vardır. Asker hazırlamak için almıştım. Sakın onu ödemeyi unutma. Elbette zimmetimi kurtarırsın ve Kevser Havzı başında benimle görüşeceklerin birincisi sensin. Benden sonra sana çok zarar gelir, sabır edesin. İnsanlar dünyayı istedikleri vakit sen ahıreti seçesin" buyurdu.
Hz. Üsame bu esnada.
Resulullah efendimiz ona;
"Allah’ü Teâlâ yardımcın olsun! Haydi, cenge git!" buyurdu. O da çıkıp ordusuna gitti.
Âlemlerin efendisi, artık son nefeslerini veriyordu... Vakit iyice yaklaşmıştı... Allah’ü Teâlâ, Azrail aleyhisselama;
"Habibime en güzel surette git! Eğer izin verirse ruhunu çok yumuşak ve hafif olarak al. İzin vermese geri dön!" diye vahiy etti.
Azrail aleyhisselam, en güzel surette, insan kıyafetinde, sevgili Peygamberimizin sadethanelerinin kapısına geldi ve:
"Esselamü aleyküm ey nübüvvet evinin sahibi! İçeri girmeğe izin verir misiniz? Allah’ü Teâlâ size rahmet eylesin?" dedi.
Hazret-i Aişe validemiz, sevgili Peygamberimizin yanı başında oturan hazret-i Fatıma'ya:
"Bu gelene sen cevap ver" dedi. O da, kapıya varıp, çok üzüntülü bir ses ile:
"Ey Allah’ü Teâlâ’nın kulu! Rasulullah şu anda, kendi haliyle meşguldur" dedi.
Azrail Aleyhisselam, tekrar izin istedi. Aynı cevap verildi. Üçüncü defa selamını tekrarlayıp, mutlaka girmesi gerektiğini yüksek sesle söyleyince, Peygamber efendimiz haberdar oldular ve:
"Ya Fatıma! Kapıda kim var?" buyurdular.
Hazret-i Fatıma:
"Ya Rasulallah! Kapıda birisi girmek için izin ister. Birkaç defa cevap verdim. Fakat üçüncü seslenişinde vücudum ürperdi" dedi.
Bunun üzerine Rasulullah efendimiz:
"Ey Fatıma! Kapıdaki kimdir, biliyor musun? O; lezzetleri yıkan, toplulukları darma dağınık eden, kadınları dul, çocukları yetim bırakan, evleri harap, kabirleri mamur eden, ölüm meleği Azrail'dir. Ey Azrail gir!" buyurdu.
O zaman hazret-i Fatıma validemiz, tarif edilmez bir ıstıraba düştü ve mübarek ağızlarından şu cümleler döküldü;

"Vah Medine harab oldun?" Peygamberimiz, hazret-i Fatıma'nın elini tutup mübarek göğsüne koydular ve mübarek gözlerini kapadılar.
(Alıntı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis