Kayıtlar

Ormanda Kral Seçimi

Ormanda Kral Seçimi Ormanlar Kralı'nın belirlenmesi için seçim varmış. Eşek çok iyi kulis yaptığı için kral seçilmiş. Ama kendisi de kral olduğuna inanamıyormuş. İhtiyaten uzakta durarak bir kurda karşı anırmış. Kurt yere kapanıp,  -"Emredin kral hazretleri" diye ulumuş. Eşek bir ayıya karşı anırmış. Ayı da yere kapanmış ve  -"Yaşasın kralımız" diye böğürmüş. Artık kendine güvenmeye başlayan eşek bir ağacın dibinde uyuyan aslanın kulağına doğru anırmış. Aslan gözünü açmış. Eşeği görünce bir pençe atıp, onu öldürmüş. Kıssadan Hisse:  Meğer aslanın seçimden haberi yokmuş. (Alıntı)

Gidemezsem Yolunda Ölürüm

Gidemezsem Yolunda Ölürüm Vaktiyle bir karınca varmış. Küçüklüğünde başına bir kaza gelmiş, ayağı kırılmış. Zavallıcık topal kalmış. Ama gece demez, gündüz demez çalışırmış. Diğer arkadaşları gibi yuva yaparmış. Yuvasına kışlık yiyecek biriktirirmiş. Günlerden bir gün insanların Kâbe’ye gidip Hacı olduklarını Öğrenmiş. Karınca kabilesinin reisine niçin Hacca gidildiğini sormuş. Reis bilgiç bilgiç başını sallamış: — Hâlâ öğrenemedin mi? demiş. Hacca gitmek zengin Müslümanlara farzdır. Allah'ın emridir. Suudi Arabistan'ın Mekke şehrinde bulunan Kâbe’yi ziyaret ederler. Arafat Dağı'nda vakfeye dururlar. Böylece Hacı olup dönerler. Topal karıncayı almış bir düşünce: — Acaba ben gidemez miyim? Diye, günlerce düşünmüş. Yemeden içmeden kesilmiş. Hacca gitme fikri rüyalarına bile girmiş. O kadar istiyormuş ki her gün yaşlı karıncalara Kâbe’nin nasıl bir yer olduğunu soruyormuş. Ama gören yokmuş. Çünkü o zamana kadar hiç bir karıncanın aklına Hacca gidip Hacı Karın

Hac yolunda

Resim
Hac yolunda (Bu yazı aylık Yeni Dünya Dergisinde yayınlanmıştır.) Bir kıssa anlatılır; Topal karınca Hacc’a niyet etmiş ve o mübarek yolculuğa çıkmış… Görenler, “Ya hu, sen bu halinle oraya varamazsın!..” demişler.. O da cevaben ; “Varamazsam da, hiç olmazsa o yolda  ölürüm!” demiş… Takva ehli bir insan, İslam’ın şartlarından birini, örneğin namaz kılmayı ihmal eder, keza oruç tutmaz veya Hacc’a gitmekten sakınır ise, ahıret yaşamında başına ne iş geleceğini çok iyi bilir. Dolayısıyla üzerine düşeni yapar ve tedbirini alır. Esasen anlatılanlar her Müslüman için geçerlidir. “Henüz daha çok gencim, yaşlanıp dünya hayatından elimi eteğimi çeker öyle giderim. Zira dönüşte “Hacı” lık misyonuna ters bir harekette bulunmak istemem. Önce beğendiğim arabayı alayım, veya başımı sokacak bir evim yok, şu çocuğu da baş göz etsek sıra ona gelir, Allah nasib ederse…” gibi Hacc’a gitmeye mani olabilecek bahaneler “şeytani bir ilka” dan başka bir şey değildir.. İslam, ahıret h

Eski Bir Deve Yularının Hesabı

Eski Bir Deve Yularının Hesabı Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’ın oğlu Abdullah Radiyallahü Anh babasını ölümünden tam bir sene sonra rüyasında benzi sararmış olarak görüp: - Babacığım senin benzin kırmızı idi. Ne oldu da bu kadar sarardın? Diye sordu. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh: - Oğlum bir seneden beri Allah'a hesap veriyordum, daha yeni çıktım. Benzim ondan sararmıştır, Diye cevap verdi. Abdullah İbni Ömer Radiyallahü Anh tekrar sordu: - Babacığım hesap nasıl geçti? - Oğlum hesapların biri bitip biri başladı. Eğer kefenimin içine koydurduğum mektup yanımda olmasaydı, işim çok zor olacaktı. o mektubun bana çok faydası oldu. Hele sadaka develerden Şirinin yuları iyice eskimişti de birkaç yerinden bağladıktan sonra kullanılamaz olunca atmıştık. Onun hesabını verirken Hak Teâlâ: “O yuları atıp Müslümanların malını zayettin,” Diye azarlayınca cevap verecek bir şey bulamadım. Ancak işte o mektubun yüzü suyu hürmetine af olunarak kurtuldum, dedi. Hazreti Öm

Zenginlerin Müslüman Olmak İçin Şartları

Zenginlerin Müslüman Olmak İçin Şartları Mekkeli' zengin müşrikler, Peygamber Efendimize haber gönderdi: - Sana iman eden ve etrafında bulunan kimseler bizim köle ve cariyelerimizdir. Bazıları ise Mekke'nin en fakir insanlarıdır. Biz onlarla aynı odada oturmaktan sıkılır, onların üst - başlarının kokusundan rahatsız oluruz. Eğer sen bir sedire oturur bizi de yanına alırsan ve böylelikle onlardan ayrılırsak îslâmiyeti kabul ederiz. Onların bize uzak oturmaları lâzım, dediler. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem: - Ben müminleri yanımdan uzaklaştıramam, Diye cevap verip bu şartı kabul etmedi. Bu sefer zengin müşrikler Müslüman olmak için şu teklifi ileri sürdüler: - Halk bizi bu fakirlerle görürse ne der. Eğer bizim de Müslüman olmamızı istiyorsanız, fakirler ve zenginler için ayrı ayrı toplantı yap. Biz geldiğimiz zaman onlar çıksınlar, onlar geldiği zaman da biz çıkıp gidelim. Böylece fakir ve zenginler ayrılmış olur, hiç de bir zararı olma

Bir Saksı İle Yangını Söndürdü

Bir Saksı İle Yangını Söndürdü Hazreti Ömer Radiyallahü Anh zamanında Medine'de yangın çıkmıştı. Halk korktular ve durumu Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a bildirdiler. Halife eline bir saksı parçası alıp üzerine: - Ey ateş! Allah’ü Teâlâ'nın izniyle sakin ol! Yazdı. Saksı parçasını ateşin içine attılar. Ateş hemen o andan itibaren sönmeye başladı ve kısa zamanda söndü. (Alıntı)

Bizans İmparatorunun Gönderdiği Zehiri İçti

Bizans İmparatorunun Gönderdiği Zehiri İçti Hazreti Ömer Radiyallahü Anh halife iken Bizans İmparatoruna bir çok defa mektup göndererek İslama davet etti. Bizans İmparatoru ise her defasında İslama gelmemekle beraber kıymetli hediyeler ve elçiler göndererek iyi mukabelede bulundu. Bunlardan bir tanesi ise şöyledir: Hazreti Ömer Radiyallahü Anh halife iken Bizans İmparatoruna bir çok defa elçiler gönderdi. Bizans İmparatoru da Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a elçiler gönderdiğinde bazı kimseler hiç olmazsa yamalı elbisesini değiştirmesini rica ettiler. Halife Hazreti Ömer Radiyallahü Anh onların tekliflerine hiç itibar etmedi ve şöyle buyurdu: - Allah bize şerefi, İslâmla vermiştir. Resulünün eshabı, hakîkî yolunun yolcusu kılmıştır. Siz hâlâ başkalarının bize itibarını elbisede, şunda - bunda arıyorsunuz. Biraz sonra da mescidin dışında Bizans Elçisini kabul etti. Elçi hükümdarlarından bir doğan kuşu, bir tazı, bir şişe de zehir getirmişti. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a ta

Nuşirevan'ın Adaleti

Nuşirevan'ın Adaleti Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ve Sa'd İbni Ebî Vakkas Hazretleri, İran'a at satmaya gitmişlerdi. İran'a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan bir kısım genç görüp seyre daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunun farkına varan gençlerden birisi yanlarına gelip “Bedeviler” gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, satmak için getirdikleri ve üzerine bindikleri Arap atlarını zorla ellerinden aldılar. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ve Sa'd İbni Ebî Vakkas Hazretleri ticaret maksadıyla geldikleri şehre meyus ve mükedder vaziyette girdiler. Yanlarında yiyecek bir şeyleri olmadığı gibi paraları da kalmamıştı. Aç - susuz akşam olmasını beklediler. Akşam olunca da bir hana vardılar. Kapıdan girer girmez hancı, misafirlerinin yabancı olduğunu ve üzüntülü olduklarını anladı. Neden üzüntülü olduklarını sordu. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh daha üzüntülü görünüyordu. O hiç konuşmadı. İbni Vakkas Hazretleri ise başından geçenl

Bugün, Senin De Son Günün Olabilir!

Bugün, Senin De Son Günün Olabilir! Bir gün Azrail Aleyhisselâm adamın karşısına çıktı ve:  “- Bugün, senin son günün dedi...”  Adam: “- Ama ben hazır değilim dedi... “- Azrail Aleyhisselâm Bugünkü listem de, senin ismin ilk sıradadır. “- Adam, Peki o zaman… Gitmeden önce, gel oturalım beraber bir kahve içelim dedi... Azrail Aleyhisselâm tabi ki dedi: Adam, Azrail’e kahve ikram etti. Ve onun kahvesine bir kaç uyku hapı attı... Azrail Aleyhisselâm Kahveyi içti ve derin bir uykuya daldı... Adam, Azrail’in listesini aldı ve ismini ilk sıradan silip listenin sonuna koydu. Azrail Aleyhisselâm uyandıktan sonra şöyle dedi:  “- Sen, bugün bana çok şefkatli davrandın. Şefkatinin karşılığında işime listenin sonundan başlayacağım!" Bazen bazı şeyler kaderinde yazılıdır. Onları değiştirmek için ne kadar çabalarsan çabala, onlar hiç bir zaman değişmezler... Karga ve papağanın her ikisi de çirkin yaratılmıştı... Papağan itiraz etti ve güzelleşti... Ama karga Yarad

Hz. Ömer Radiyallahü Anh'a Neden Faruk Dendi

Hz. Ömer Radiyallahü Anh'a Neden Faruk Dendi Bir Yahudi i ile bir münafık bir meselede anlaşamadılar. Yahudi i meseleyi halletmek için Resûlüllah'a gidelim, diyor münafık ise Yahudi ilerin başı Ka'b b, Eşrefe gidelim, diyordu. Peygamber Efendimizin huzuruna gelip meselelerini anlattılar. Peygamberimiz Yahudi iye hak verdi. Huzur- u Saadetten çıktıktan sonra münafık bu sefer: - Ben Muhammed'in hükmüne itimat etmiyorum. Bir de Ömer Radiyallahü Anh’ın yanına gidelim, dedi. Yahudi i de bunu kabul edip Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’ın yanına vardılar. Yahudi i meseleyi anlatıp, Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem'in yanına gittiklerini fakat öbürünün onun hükmünü kabul etmediğini söyleyince Hazreti Ömer Radiyallahü Anh münafığa: - Arkadaşın doğru mu söylüyor? Diye sordu. O da doğru söylediğini ve evvelâ Resûlullah'ın huzuruna çıktıklarını söyleyince Hazreti Ömer Radiyallahü Anh: - Tamam, siz bir dakika bekleyin, ben şimdi gelir hükmümü bi

Cebrail'in Hazreti Ebubekir'i İmtihanı

Cebrail'in Hazreti Ebubekir'i İmtihanı Cebrail aleyhisselâm, Hazreti Ebu Bekir'i Resûlüllah'a karşı ne kadar sevgisi olduğunu öğrenmek istediğini Hak Teâlâ'dan istedi. Cenab-ı Allah ona imtihan etmesini emretti. Cebrail aleyhisselâm bir bayram sabahı Hz. Ebu Bekir'in geçeceği yol üzerine bir âmâ gibi oturdu. Hazreti Ebu Bekir bayram günü en yeni ve kıymetli elbiselerini giymiş Resûlüllah'ın yanına gidiyordu. Tam Ebu Bekir Radiyallahü Anh önüne geldiği zaman: - Hazreti Muhammed'in sevgisi için bana bir şey vereni Allah afvetsin, dedi. Hazreti Ebu Bekir bunu duyunca sırtındaki cübbesini çıkarıp verdi: - Bu sözü tekrar söyler misin? Diye sordu. Amâ tekrar söyledi. Hazreti Ebu Bekir bu sefer çıkarıp sırtındaki elbiseyi verdi. Tekrar söyletip ayakkabısını da verince üzerinde ancak örtünecek kadar elbise kalmıştı. Yolun ortasında kalan Hazreti Ebu Bekir'i o ara Bilâl-i Habeşi radıyallahu anh görüp elbise getirmesi için eve gönderdi.

Hz. Ebu Bekir Yahudi’ye Köleliği Kabul Etti

Hz. Ebu Bekir Yahudi’ye Köleliği Kabul Etti Hazreti Ebu Bekir İslam’la şereflenmeden evvel çok zengindi ve herkes onu zengin olarak bilirdi. Fakat Müslüman olduktan sonra bütün malını - mülkünü Allah yolunda harcadı ve bir hırka bir lokma kaldı. Hazreti Ebu Bekir'i hâlâ eski halinde zanneden bir sahabi bir gün kapısını çalıp: - Ya Eba Bekir, benim 12 bin akçe borcum var. Bugün vermem lâzım, benim bu borçtan kurtulmam için bu parayı vereceğini umarım, dedi. Hazreti Ebu Bekir Radiyallahü Anh: - Biliyorsunuz ki, ben bütün varlığımı Allah için sarfettim. Şu anda size verecek bu para bende yok, dediyse de adam: - Ben sizde hâlâ bu kadar para var biliyordum, dedi. Bunun üzerine Hazreti Ebu Bekir kalktı: - Sen bekle, ben biraz sonra gelirim, dedi ve bir Yahudi inin kapısını çaldı. Yahudi iden 12 bin akçe borç istedi: - İnşallah yarın öğleden sonra veririm, dedi. Yahudi i: - Yarın vermezsen ne olacak? Diye sordu. Ebu Bekir Radiyallahü Anh: - Yarın verm