Kayıtlar

Rasûlullah’ın Ümmeti Olabilmek

Rasûlullah’ın Ümmeti Olabilmek Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder; kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız: Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Âl-i İmrân, 110) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Allah Teâlâ’nın benden önceki her bir ümmete gönderdiği peygamberin, kendi ümmeti içinde sünnetine sarılan ve emrine uyan ihlâslı ve seçkin yakın çevresi ve ashâbı vardı. Bu samimi çevre ve ashâbından sonra, yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklarını yapan kimseler onların yerini aldı. Böyle kimselerle eliyle cihad eden mü’mindir, diliyle cihad eden mü’mindir; kalbiyle cihad eden de mü’mindir. Bu kadarcığı da bulunmayanda hardal tanesi ağırlığında bile iman yoktur.” (Müslim, Îmân 80) Cenâb-ı Hakk’a şükürler olsun ki, biz âciz kullarını meccânen, yâni bir bedel ödemeksizin Habîb-i Ekrem (sav) Efend

Hakkıdır, Hak'ka Tapan, Milletimin İstiklal!

Hakkıdır, Hak'ka Tapan, Milletimin İstiklal! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Bir kısım insanlar, müminlere: "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!" dediler.” (Âl-i İmrân, 173) Rasûlullah (sav) buyuruyor: “Ey kitab’ı (Kur’an’ı) indiren, bulutları gökyüzünde gezdiren ve düşman saflarını darmadağın eden Allahım,  şu düşmanı  perişan et ve bizi onlara karşı muzaffer kıl!” (Buhârî,Cihâd 112; Müslim, Cihâd 20) (Osman Nuri Topbaş) İstiklal Marşı Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! ne bu şiddet bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal, Hakkıdır, Hak'ka tapan, milletimin istiklal

Melekler Ordusu

Melekler Ordusu Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Hatırlayın ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da, ben peşpeşe gelen bin melek ile size yardım edeceğim, diyerek duanızı kabul buyurdu. Allah bunu (meleklerle yardımı) sadece müjde olsun ve onunla kalbiniz yatışsın diye yapmıştı. Zaten yardım yalnız Allah tarafındandır. Çünkü Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.” (Enfâl, 9-10) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, hiçbir seriyyeden geri kalmaz, hepsine katılırdım. Allâh yolunda şehîd olmak, sonra diriltilmek tekrar şehîd olmak yine diriltilip tekrar şehîd olmak isterdim.” (Buhârî, Îman, 26; Müslim, İmâre, 103, 107) Huvaytıb bin Abdüluzza der ki: “Ben Bedir’de müşriklerle birlikte bulunmuş, ibret verici şeyler müşâhede etmiş ve melekleri görmüştüm. Onlar gökle yer arasında Kureyşlileri öldürüyor, esir ediyorlardı. O zaman kendi kendime; Bu zât (Peygamber Efendimiz) muhakkak Allâh tarafından korunuyor! dedim. Gördüğüm şeylerde

Birlikte Rahmet Vardır!

Birlikte Rahmet Vardır! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Hep birlikte Allâh’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allâh’ın size olan nîmetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nîmeti sâyesinde kardeşler olmuştunuz…” (Âl-i İmrân, 103) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binâlar gibidir.” (Buhârî, Salât 88, Mezâlim 5; Müslim, Birr 65) Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde bulunmaz, birbirlerine sımsıkı kenetlenmezlerse, Allâh’ın sevgisinden mahrum kaldıkları gibi, güçlerini ve kuvvetlerini de kaybeder, ayakta duramaz ve yıkılır giderler. Nitekim bunun pek çok misâli mevcuttur. Kısacası, hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere: “Cemaat rahmet, ayrılık azaptır.” (Ahmed, IV, 278, 375; Heysemî, V, 217) Toplumun birlik-berâberlik ve huzur içinde yaşayabilmesi için gerekli olan husus ise, fertlerin birbirlerini anlamaya çalışmasıdır

Aldatan Bizden Değildir!

Aldatan Bizden Değildir! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.” (Nisâ, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Aldatan bizden değildir." (Müslim, İman, 164) Ebû Hanîfe Hazretleri, ticaretle geçinen hayli servet sahibi zengin bir kimse idi. Ancak ilimle meşgul olduğundan ticârî işlerini vekili vasıtasıyla yürütür, kendisi de yapılan ticaretin helâl dairesi içinde olup olmadığını kontrol ederdi. Bu hususta o derece hassastı ki, bir defasında ortağı Hafs bin Abdurrahman'ı kumaş satmaya göndermiş ve ona: "-Ey Hafs! Malda şu şu özürler var. Onun için bunu müşteriye söyle ve şu kadar ucuza sat!" demişti. Hafs da, malı İmâm'ın belirttiği fiyata satmış, ancak ondaki özrü müşteriye söylemeyi unutmuştu. Durumu öğrenen Ebû Hanîfe Hazretleri, Hafs'a: &q

Merhametin Îcâbı

Merhametin Îcâbı Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Îmân edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem, 96) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri, Allâh’ın kendisine Kur’ân verdiği ve gece-gündüz onunla meşgul olan (onunla yaşayıp tebliğ eden) kimse, diğeri de Allâh’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece-gündüz O’nun yolunda infâk eden kimse.” (Buhârî, İlim, 15; Müslim, Müsâfirîn, 266) Ehl-i merhametin en büyük özelliği; paylaşmak ve ikram etmektir. Bunun en yüksek derecesi de, kendinden koparıp vermek, yani îsardır. İslâm tarihinin altın sahîfeleri, bu şuurla mücehhez merhamet kahramanlarının eşsiz fedâkârlıklarıyla doludur. Onlar fedâkârlıkla öyle bir kıvâma, öyle bir makāma ermişlerdir ki, bir muhtaçla karşılaştıklarında, onun müslüman olup olmadığına bakmak bir yana, insan olup olmadığına bile bakmaz, Allâh’ın sair mahlûkatından bir zavallı köpekle bile rı

Su

Su Bir hamam ki, arınma gayesinden şaheser; Arınmışların yeri, Cennette nurlu Kevser. Kâinatta ne varsa suda yaşadı önce; Üstümüzden su geçer doğunca ve ölünce. İnsanlar habersizken yolların verâsından, Gökle toprak arası su şaşmaz mecrâsından. Su kesiksiz hareket, zikir, ahenk, şırıltı; Akmayan kokar diye esrarlı bir mırıltı. Kâh susar, kâh çırpınır, kâh ürperir, kâh çağlar; Su, eşyayı kemiren küfe ve pasa ağlar. Su bir şekil üstü ruh, kalıplarda gizlenen; Yerde kire battı mı, bulutta temizlenen… Bu dünya insanlığa manevi hamam olsa; Her rengiyle insanlık tek renkte tamam olsa… Su duadır, yakarış, ayna, berraklık, saffet; Onu madeni gökte altınlar gibi sarf et! Necip Fazıl Kısakürek

Kur'an-ı Kerim’de Suyun Hikmetleri

Kur'an-ı Kerim’de Suyun Hikmetleri رَّبُّكُمُ الَّذِي يُزْجِي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُواْ مِن فَضْلِهِ إِنَّهُ كَانَ بِكُمْ رَحِيمًا ﴿٦٦﴾ El İsra Suresi- 66 Rabbiniz, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütendir. Şüphesiz O, size karşı çok merhametlidir. Su, fiziksel ve kimyasal açıdan eşsiz özelliklere ve yararlara sahiptir. Örneğin, suyun yoğunluğunun +4 derecede en yüksek olması denizlerin ve okyanusların alttan buz tutmamasına yol açar. Böylece korunan deniz altındaki canlı hayat, gezegenimizin atmosferindeki oksijeni hayat için gerekli düzeyde tutar. Gökyüzünden yeryüzüne Rahmet olarak iner. Yeryüzüne hayat verip tekrar yerin altına veya tekrar gökyüzüne çıkar. Kâh sıvıdır, kâh katıdır, kâh buhardır. Rabbimizin izniyle döner durur. Kur’an, biz insanoğlunun ilk yaratılışını nazara vererek, hayat kaynağı olan suyun hükümlerinin ne gibi şekiller alarak, temizleyicilik, hayat vericilik, tarihteki kavimlerin başlarına ge

Sakarya Türküsü

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya: Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.   Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.   Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir: Oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir.   Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat: Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!   Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne? Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine:   Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?   Rabb'im isterse, sular büklüm büklüm burulur. Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.   Eyvah, eyvah, Sakarya'm, sana mı düştü bu yük? Bu dâvâ hor, bu dâvâ öksüz, bu dâvâ büyük!   Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?   İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal; Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,   Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan: Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan!   Şimdi dövün

Altınları Almadı

Altınları Almadı Hazreti Osman, kölesi ile bir yerden geçiyordu. Bir ağacın altında herkesten uzak vaziyette yatan Ebu Zerr Gıfarî Hazretlerini gördü. Ebu Zerr, Eshabın maddeten en fakirlerinden biri idi. Hazreti Osman yanındaki kölesine bir kese altın verdi: — Git bunu şu ağacın altında yatan adama ver. Eğer dediğimi yaparsan seni azad edeceğim, dedi. Hazreti Osman'ın bu müjdesine sevinen köle, mutlaka parayı verebileceği ümidiyle uyuyan adamın yanına varıp uyanmasını bekledi. Bir müddet sonra Ebu Zerr Hazretleri uyanmıştı. Köle: — Al bu keseyi... Diye rica ettiyse de Ebu Zerr, kabul etmiyordu. Köle ısrar ederek: — Eğer bu altınları alırsan kölelikten kurtulacağım. Sen benim azad olmamı istemez misin, Diye yalvardığında O: — Senin kölelikten kurtulmanı ben de isterim ama ben onu alırsam, sen hür olacaksın, ben köle olacağım. Sen benim köle olmamı ister misin? Diyerek parayı almayı kabul etmedi. (Alıntı)

Zeyneb Validemizin Duası

Zeyneb Validemizin Duası Ümmü Mü'minin Zeyneb b. Cahş Radiyallahü Anh validemize hilâfeti zamanında Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’den bir miktar hediye para gönderilmişti. Zeyneb validemiz yalnız başına yaşadığı halde halifenin kendisine hediye göndermesi ağrına gitti. Gelen parayı kendisi menfaatına kullanmak şurda dursun, eline bile almadan tamamının fakir - fukaraya dağıtılmasını istedi ve peçelerinden birini yırtarak içine sardırdı, hizmetçisi vasıtasıyla yoksullara dağıttırdı. Halife tarafından gelen paranın Beyt-ül Maldan geldiğini hesap ederek şöyle dua etti: — Ya Rabbi! Bana bundan sonra Ömer Radiyallahü Anh’ın ihsanda bulunmasını nasip etme! Bu duadan sonra Cenab-ı Allah ona daha başka yerlerden bolluk ihsan ederek yokluk çekmeden, ömrünün sonuna kadar halifenin yardımına muhtaç olmadan yaşadı ve bir cömertlik timsali olarak ahirete göç etti. (Alıntı)

Münafığın Duası

Münafığın Duası Hz. Musa Aleyhisselâm zamanında müthiş bir kuraklık baş göstermişti. Musa Aleyhisselâm peygamber ve ümmeti günlerce yağmur duasına çıktılar. Fakat duaları kabul olmuyor ve gökten yağmur inmiyordu. Hz. Musa Aleyhisselâm Tur'a çıkıp münacatta bulundu: — Ya Rabbi! Halimiz, sana malûm. Bizim duamız neden kabul olunmuyor, dediğinde, Allah tarafından şu îlâhî hitap geldi: — Ya Musa Aleyhisselâm! İçinizde nemmam (Lâf taşıyıcı) var. Duanız o sebepten kabule şayan olmuyor. Bu sefer Hz. Musa Aleyhisselâm: — Ya Rabbi bize bildir de, o nemmamı aramızdan çıkaralım ve Sana öyle yalvaralım. Bizim duamızı kabul buyur, Diye niyaz ettiğinde, Cenab-ı Allah: — Ya Musa o kulumu sana haber veremem. Duanızın kabul olunmasını istiyorsanız onu siz bulup aranızdan çıkarın, buyurdu. Hazreti Musa Aleyhisselâm, gelip kavmine durumu bildirdi ve hep beraber tevbe ettiler. Bunların içinde nemmam da bulunuyordu, o da hulusu kalb ile tevbe etmişti. Günahlarının affı

İmam-I Muhammed'in Yemek Yiyişi

İmam-ı Muhammed'in Yemek Yiyişi İmam-ı A'zam'ın en kıymetli talebelerinden İmam-ı Muhammed, son derece âlim ve fazıl bir zat olmakla beraber, dünyalık bakımından da tam aksine fakir bir kimse idi. Arkadaşı İmam-ı Ebu Yusuf Rahmetullâhi Aleyh ise, ilmiyle beraber varlıklı ve zengin bir kimse idi. Bir gün İmam-ı Ebu Yusuf Rahmetullâhi Aleyh, İmam-ı Muhammed'i evine davet etti. Evde aile efradına gelen zatın faziletlerinden bahsedip âlim ve fazıl bir kimse olduğunu söylemişti. İmam-ı Muhammed eve geldi, onu misafir odasına aldılar ve Allah ne verdi ise ikram ettiler. Bu arada İmam-ı Ebu Yusuf Rahmetullâhi Aleyh’ın kızı babasının medhettiği adamın nasıl yemek yediğini merak etmiş, anahtar deliğinden bakmaya karar vermişti. Baktı ki, babasının üstün faziletlerinden bahsettiği adam, önündeki yemekten avurdu patlarcasına yiyor ve tabaklarda yemek bırakmıyor. Kız, babası dışarı çıktığında: — Baba, efendi ve fazıl bir zat dediğin adam bu mu? Nasıl yemek yiyor o öyl

İlim Ve Hokkabazlık

İlim Ve Hokkabazlık İmam-ı A'zam, medreseden çıkıp evine giderken yol kenarında bir canbazın ip üstünde bir takım numaralar yaparak halkı meşgul ettiğini görüp kendisi de seyretmeye başladı. Talebeler Imam'ın bu hareketine hayret etmişlerdi. Onlar da hocalarının etrafını sardılar. Talebelerinin başına toplanmasını bekleyen İmam-ı A'zam: — Hepiniz beni dinleyin. Gelmeyenler de gelsin, dedikten sonra onlara şu konuşmayı yaptı: — Şüphesiz ki, bu cambazların yaptığı iyi bir şey değildir. Bunlar halkı kandırarak onlardan para topluyorlar ve böylece daha iyi yoldan rızık temin etmek varken, kötü yoldan rızıklarını bulmaya çalışıyorlar. Fakat bunlar, kötü olan bir sanatı, adî bir varlık olan dünya malı ve para-pul için yaptıklarından bunların yaptıkları yine bir dereceye kadar günahtır. Ama siz ulvî olan ilâhî ilmi, dünya malı ve para - pul için kullanır, halkı bu yolla aldatır, zengin olmanın yoluna bakarsanız hiç şüpheniz olmasın ki, sizinki bunlarınkinden

1 Dakikayla 1 Yıl Kaybettiler!

Resim
1 Dakikayla 1 Yıl Kaybettiler! Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda kapılar 15 dakika önce kapandı. Sınava 1 dakika geciken birçok aday, salonlara alınmayınca gözyaşlarına hakim olamadı. Üniversite adayları bugün Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS) için ter döktü. ÖSYM tarafından ilk kez uygulanan sisteme göre, YGS'ye 09.45'ten sonra öğrenci kabul edilmedi. Saat 10.00'da başlayan sınava, kurallar gereğince 09.45'ten sonra gelen adaylar alınmayınca geç kalan öğrenciler aylarca verdikleri emeklerinin boşa gitmesiyle gözyaşlarına boğuldu. Hiç düşündük mü? Bu dünyada bir dakika kaybedenler bir yıl beklemek zorunda kalıyor. Ve hüngür hüngür ağlıyor. Ya ahiret âleminde sonsuz saadeti kaybedersek ne yapacağız?  Hiç düşündük mü? Nice saniyelerimiz, saatlerimiz, aylarımız, yıllarımız boşa geçiyor! Bırak boşa geçmeyi bir de en kıymetli zamanlarımızı günahlarla, isyanlarla dolduruyoruz. Allah’ım cümle ümmeti Muhammedi;  zamanlarını boşa geçirmekten, sonsuz s