Kayıtlar

Felsefenin Sonu

Felsefenin Sonu Kadızade Hızır Bey'in oğlu olan ve sonradan üstün zekâsı ve son derece kaabiliyeti sayesinde büyük ilim adamlarından olan Sinan Paşa, gençlik çağlarında felsefeye çok önem verirmiş. Babası Hızır Bey her ne kadar oğlunu bu yoldan çevirmeye çalışmışsa da bir türlü başaramazmış. Hatta öyle olmuş ki, bir gün baba-oğul beraber yemek yerlerken yine münakaşaya başlamışlar. Baba oğlunun her şey hakkında şüphe etmesine çok sinirlenmiş. Bir ara demiş ki: — Yahu Sinan, sende o kadar evham var ki, her şey için o kadar şüpheye düşüyorsun ki, neredeyse şu yemek yediğimiz tabağa bile bakır değil diyeceksin, demiş. — Doğru söylüyorsun baba! İnsanın hisleri bazan o kadar galipgelir ki, ben bu tabağa “bakır değildir” diyebilirim, demiş. Bunun üzerine son derece sinirlenen Hızır Bey, yemek yedikleri tabağı kaldırdığı gibi, oğlunun kafasına geçirmiş. Sinan Paşa, daha sonra ilmini ilerletip hakikati anlayınca bu vehim sevdasından tamamen vazgeçip, değerli ilim

Zamanın Ebû Hanife'si

Zamanın Ebû Hanife'si İstanbul feth olunduktan sonra Ayasofya Müderrisliği, Molla Hüsrev Hazretlerine verilmişti. Zamanının insanları ona o kadar değer verirler, hürmet ederlerdi ki, her sabah talebeleri ve halk evinin önünde toplanır, Molla Hüsrev atına biner, talebeleri ve eve gelen esnaf da atının önünde Medrese'ye kadar götürürler, akşam olunca da aynı vaziyette Medrese'den alıp evine getirirlerdi. Cuma namazını mutlaka Ayasofya Camiinde kılan Molla Hüsrev, Camiye geldiği zaman bütün cemaat ayağa kalkar ve ta en öndeki yoriııe varıncaya kadar oturmayıp onun oturmasını beklerlerdi. Bir defasında Hazreti Fatih de cemaatın Molla Hüsrev Hazretlerine bu hürmeti gösterdiklerini ve caminin içinde bile kendisine yol verip ayağa Kalktıklarını görünce vezirlerine dönerek manzarayı göstermiş ve: — Molla Hüsrev zamanımızın Ebu Hanifesidir, diyerek memnuniyetini belirtmiştir. Molla Hüsrev Hazretleri o kadar mütevazî hayat yaşardı ki, birkaç tane cariyesi ve hizmetç

Molla Hüsrev'in İlmi

Molla Hüsrev'in İlmi Meşhur Osmanlı ulemasından Molla Hüsrev Hazretleri Edirne'deki Halebî Medresesinde müderrislik yaparken Allâme Sadeddin Teftezânî'nin “Mutavvel” isimli kitabına bir haşiye yazmış ve o zamanın sayılı Alimlerinden sayılan Seyyid Ahmed Kırımı Edirne'ye geldiği zaman haşiyeyi tetkik etmesi ve gerekli tashihi yapması için ona vermişti. Seyyid Ahmed Kırımı, Molla Hüsrev'in haşiyesini baştan sona kontrol etmiş ve bazı değişiklikler yaparak birçok yerde yanlışlar yapıldığını bildirmişti. Molla Hüsrev Hazretleri, Seyyid Ahmed Kırımî'nin tenkidlerini görünce, hele bir çok tutarsız ve mesnetsiz itirazlar yaptığını anlayınca hayli üzülmüş ve durumun devrin ileri gelen ilim adamlarının önünde müzakere edilmesini ve Seyyid Ahmed Kırımi'nin itirazlarının çürütülmesini arzu etmişti. Bu vesile ile hem misafir olan hem de kendi haşiyesinin yanlışlarını tesbit ettiğini bildiren Seyyid Ahmet Kırımî'nin de hazır bulunduğu bir yemek ziya

Hasta Doktor Ve Tedavi

Hasta Doktor Ve Tedavi Osmanlı şairlerinden Şeyhî namıyla maruf, asıl adı Sinan olan bir zat, ömrünün son zamanlarında şimdiki ismiyle baharatçılık yapmaya başlamıştı. O zaman attarlar (Baharatçılar) bir nevi eczane vazifesi görmekteydi. Dolayısıyla bir yerinden rahatsız olanlar oraya müracaat ederlerdi. Bir gün Şeyhî'nin Kütahya'daki dükkânına gözlerinden rahatsız bir adsın gelip ilâç istemişti. Şeyhî, adama lüzumlu ilaçları verdi ve parasının verilmesini bekliyordu. Adam bir de baktı ki, kendisine tedavi olması için göz ilâcı veren adamın gözleri de bozuk. Adam bir an düşündükten sonra tezgâhın üzerine Şeyhî'nin istediği parayı koyduğu gibi bir o kadar daha para bırakıp: — Şu bizim ilâcın parası, ikinci verdiğim ise kendi gözünüzün iyileşmesi için ilâçta kullanırsınız, bizim gibi siz de kurtulmuş olursunuz, dedi. Adamın bu keskin zekâsı Şeyhî'nin çok hoşuna gitti ve: — Hastayı tedavi eden doktor kendisi hasta, mısrasını mırıldandı. (Alıntı)

Timur'un Değeri

Timur'un Değeri Timurlenk, bir gün yanında Şair Ahmedî de olduğu halde yakınları ile beraber, hamama gitmişti. Hamamda Şair Ahmedî'ye lâtife yaparak: — Şu anda padişahlık sarayında değiliz. Hepimiz ayni vaziyetteyiz. Her birimize ayrı bir değer ver bakalım, der. Şair Ahmedî, keskin zekâsıyla orada bulunanların hepsini ayrı ayrı değerlendirip kıymetlerini söyler, fakat Timur için bir değer takdir etmez. Bunun üzerine Timur, kendisi için de bir kıymet takdir etmesini söyleyince, Şair Ahmedî: — Sultanım mademki ısrar ediyorsun söyleyeyim; senin değerin seksen akçedir, der. Şair'in kendisine çok az değer verdiğini düşünen Timur: — Ahmedî bu adalet üzere bir değerlendirme olmadı. Benim şu üzerimdeki peştamal seksen akçe eder, der. Şair Ahmedî bunun altından da şöyle kalkar: — Hünkârım ben de zaten yalnız sizin üzerinizdeki futeye kıymet biçmiştim, der. (Alıntı)

Derviş Yok

Derviş Yok Padişahın biri, adamlarından birine bir miktar para verip şehir içindeki dervişlere dağıtmasını söylemiş. Adamcağız birçok dervişin yanına gidip gelmiş ve parayı padişaha iade etmiş. Padişah: “Niçin dağıtmadın?” Diye sormuş. Adam, Padişahım derviş bulamadım, demiş. Padişah: “Şehirde yüzlerce derviş vardır” deyince adam,: — Efendimiz! Dervişler para kabul etmiyorlar. Para alanlar ise zaten derviş değil kî, Diye cevap vermiş. (Alıntı)

Ziyaretçiler

Ziyaretçiler Bazı kerametlerini gören halk bir müridi ziyaret etmeye başlamış. Mürid bu halden çok sıkılmış ve şeyhine durumu anlatıp nasıl kurtulacağını sormuş. Şeyhi de; — “Sana gelenler fakir ise onlara borç para ver. Zengin iseler-ödünç para iste” demiş. (Alıntı)

Aynı Özeni Gösteriyorum…

Aynı Özeni Gösteriyorum… Padişahın biri, oğlunu âlim bir zata; ilim tahsili için teslim etti. Seneler geçmesine rağmen çocukta bir ilerleme göremeyen padişah, Âlim zata: “Başka çocukları görüyorum hepsi mezun olup derslerini tamamladılar. Onlara gösterdiğin ihtimamı bizim çocuğa niçin göstermiyorsun?” deyince Âlim: — Padişahım hepsine gösterdiğim ihtimam hep aynı… Ne yapayım ki istidatlar muhtelif, dedi. (Alıntı)

Müslüman Ahlâk’ından Şaheser Tablolar (1)

Müslüman Ahlâk’ından Şaheser Tablolar (1) Bir gün çarşıda bir hırsız Hz. Ömer'in Radiyallahü Anh sarığını çalıp kaçtı. Hırsızın peşinden hızla koşan Hz. Ömer Radiyallahü Anh:  -“Allah şahit ki onu sana verdim, sen de kabul ettim, de! De ki Cehennem ateşi sana dokunmasın!” Diye bağırıyordu… Ah sahabe ahlâkı… Ah! 

Sığınma Duaları

Sığınma Duası 1 اَللَّهُمَّ إِنيِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ، وَالْعَجْزِ وَالْكَسَـلِ، وَالْبُخْلِ وَالْجُبْنِ، وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَال Okunuşu: Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hemmi vel hazeni vel aczi vel keseli. Vel buhli. vel cübni dalîddeyni ğalebetir ricâli Anlamı: “Allah’ım! Keder ve hüzünden, âcizlik ve tembellikten, cimrilik ve korkaklıktan, borcun belimi bükmesinden ve insanların bana üstün gelmesinden sana sığınırım.” Buhâri(7/158) Sığınma Duası 2 اَللّهُمَّ إنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الجُبْنِ والْبُخلِ وَأَعوذُ بِكَ مِنْ أنْ أُرَدَّ إلى أرْذَلِ العُمُرِ وَأعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الدُّنْيَا، وأَعوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ القَبر Okunuşu: “Allâhümme innî eûzü bike mine’l-cübni ve’l-buhl, ve eûzü bike min en uredde ilâ erzeli’l-umr, ve eûzü bike min fitneti’d-dünyâ, ve eûzü bike min fitneti’l-kabr. Anlamı: Allah’ım! Korkaklıktan, cimrilikten sana sığınırım. Erzel-i ömürden (bunaklık günlerinden) sana sığınırım. Dünya fitne

İmanlı olarak ölmenin alameti nedir?

İmanlı olarak ölmenin alameti nedir? “Hangimiz Müslüman olarak ölmeyi, son nefesimizi imanlı olarak vermeyi ve salih kulların arasına katılmayı istemeyiz?” diyorsunuz. Buna göre 80 veya 90 yaşındaki insanların iman durumunda hangi ölçüyü esas alacağız? Bu yaştaki bir insanın iradesi yoksa son nefesinde “şehadet” getirmesinin dini hükmü nasıldır? (Falak Ha. Avustralya) Bir müminin son nefesini nasıl verdiği, dünyadaki yaşantısından belli olur. İmanında inancında yaşamış ve o hal üzere ölmüşse, Allah’ın yardımıyla çenesini imanlı olarak kapatır. Fakat iman nimetinden mahrum bir ömür geçirmiş veya imanı hayatına Aksetmemişse, Azrail’in karşısına da o şekilde çıkar. Bu hususu Peygamberimiz “Nasıl bir hayat geçirmişseniz o hal üzere ölürsünüz. Nasıl ölürseniz o hal üzere dirilirsiniz” sözleriyle dile getirir. İnsanın ebedî hayatına tesir eden iman nasıl olmalıdır ki, onu son deminde de kurtarsın? Her varlık üzerinde İlâhî kudretin izini, özünü, yüzünü görebilecek bir

On Şey, Son Nefeste İmansız Gitmeğe Sebep Olur

On Şey, Son Nefeste İmansız Gitmeğe Sebep Olur 1- Allah’ü Teâlâ’nın emirlerini ve yasaklarını öğrenmemek. 2- İmanını ehl-i sünnet itikâfına göre düzeltmemek. 3- Dünya malına, rütbesine, şöhretine düşkün olmak. 4- İnsanlara, hayvanlara, kendine zulüm, eziyet etmek. 5- Allah’ü Teâlâ’ya ve iyilik gelmesine sebep olanlara şükür etmemek. 6- İmansız olmaktan korkmamak. 7- Beş vakit namazı vaktinde kılmamak. 8- Fâiz alıp-vermek. 9- Dinine bağlı olan Müslümanları aşağı görmek. Bunlara gerici gibi şeyler söylemek. 10- Fuhuş sözleri, yazıları ve resimleri; söylemek, yazmak ve yapmak.

Sağlık ve Afiyet İçin Dua

Sağlık ve Afiyet İçin Dua Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sabah akşam şu duayı okuyarak Allah’tan sağlık, afiyet ve iyilik istemiştir; اَللّٰهُمَّ  اِنّيِ أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَ الْعاَفِيَةَ فِي الدُّنْيَا وَلاَخِرَةِ Okunuşu: “ Allâhumme innî es’elüke’l-afve ve’l âfiyete fi’d-dünyâ ve’l-âhırah.” Anlamı: “Allah’ım! Senden dünya ve ahirette af, sağlık, sıhhat ve nimet istiyorum.” (Ebu Davud,edep,110)

Hastalıklara Karşı Dua

Hastalıklara Karşı Dua Sahabeden Hz. Enes Radiyallahü Anh anlatıyor. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem hastalıklara karşı şu duayı okurdu; اَللّٰهُمَّ اِنّيِ اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُذَّامِ والْبَرَصِ وَالْجُنُونِ وَمِنْ سَّئِ الاَسْقاَمِ Okunuşu : ”Allâhümme innî e’ûzü bike mine’l-cüzzamı ve’l-barasi ve’l-cünûni ve seyyi’il-eskâm”. Anlamı: “ Allah’ım! Cüzzamdan, barastan delilikten ve hastalıkların kötüsünden sana sığınırım.” (ebu davud, Salât, 367)

Uzun Ömür İçin Dua

Uzun Ömür İçin Dua Sabah akşam üç defa; سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْءَ الْمِيزَانِ مُنْتَهَى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ Okunuşu: Sübhaanellahi mil’elmizan ve müntehe’l ilmi ve mebleğarriza vezinetel-arş. Anlamı: Allah’ı mizanın dolusunca, ilmin nihayetince, rızası büyüklüğünce ve Arş’ın ağırlığınca tesbih ederim. Bu dua sabah ve akşam üç defa okunur. Ömrünün uzun ve mes’ud olması, imanla ölmek, kabir azabından kurtulmak, sırat köprüsünden geçmek ve cennete vasıl olmaya vesile olur. Hayırlı ve Uzun Ömür Duası Hz. Ali’den rivayet olunduğuna göre Peygamber Efendimiz (asm), şöyle buyurmuştur:  ‘Her kim ömrünün uzun (bereketli ve mutlu) olmasından hoşlanırsa, düşmanlarına karşı yardım olunmayı severse, rızkında bolluk olmasını dilerse, kötü ölümden korunmayı isterse; akşama erdiğinde ve sabaha kavuştuğunda (şu tesbih, tehlil ve tekbiri) üç kere söylesin: سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْءَ الْمِيزَانِ مُنْتَهَى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ

İslâm Büyüklerinden İnciler 2

İslâm Büyüklerinden İnciler 2 Büyükleri sevmek, saâdetin sermâyesidir. Muhabbete müdâhane, gevşeklik sığmaz. İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) Nefs bir kötülük deposudur. Kendini iyi sanarak Cehl-i mürekkeb olmuştur. Nefse, günahlardan kaçmak, ibâdet yapmaktan daha güç gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır. Küfür, nefs-i emmârenin isteklerinden hâsıl olur. Nefse kolay ve tatlı gelen şeyi saâdet zan etmemeli, nefse güç ve acı gelenleri de şekâvet ve felâket sanmamalıdır. İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) “İnsanların en cahili, ahiretini başkasının dünyası için satandır.” Hz. Ömer Radiyallahü Anh Eskiden teknoloji yoktu, Çay vardı... Muhabbet vardı... Samimi ellerle yapılan dua’lar vardı... Ve kocaman bir HUZUR vardı... “Az olun, fakat hakiki olun. Bir gün kendi kapınızı çalacak yüzünüz olsun….” Erenler buna kalmadı, vardı yoluna durmadı! Hakk’ı gerçek sevenlere, cümle alem kardaş gelir! Miskin Yunus bil özünü, dosta açı

İslâm Büyüklerinden İnciler 1

İslâm Büyüklerinden İnciler 1 Sofi kalbini kıranlara, seni çok incitenlere dua etmezsen marifet kapısı sana açılmaz. Gavsi Sani Hazretleri Abdullah bin Ömer Radiyallahü anh sadaka olarak şeker verir ve şöyle derdi. Sevdiğiniz şeylerden sadaka vermedikçe sadaka vermezseniz ciz Cennete giremezsiniz. Ali İmran 92 S. İhsan elHüseyni Adam Vardır : “Allah!” der. Tayy-i mekân eder. Bir anda arşa yükselir! Adam Vardır : “Allah!” der Hemen canını verir! Adam Vardır : “Allah!” der. Bayılır, yıkılır! Adam Vardır : “Allah!” der. Bir şey olmaz. Odun gibi durur! Adam Vardır : “Allah!” demez! Adam Vardır : “Allah!” diyemez!  Münir Derman Hazretleri Kuddise Sirruh Ey benim gibi nefis taşıyan dostlarım. Dikkat edin! Dünya arkasını dönmüs gidiyor; Ahiret yüzünü çevirmiş bize doğru geliyor. Hz Ali Radiyallahü Anh - Yanmadan pişilir mi ?  Gitmeden gelinir mi Yunus'um?  Tapduk Emre Hz. Abdullah bin Ömer Radiyallahü anh sadaka olarak şeker verir ve ş