Kayıtlar

Allah'ın Varlığı Ve Birliği İle İlgili Hikâye

Allah'ın Varlığı Ve Birliği İle İlgili Hikâye Ayşe, her akşam babasına o gün okulda ne olduğunu anlatırdı. Bu konuşmaların birinde babasına, “Babacığım, bugün öğretmenimiz Ferhat ile Serhat’ı yine karıştırdı. Birbirlerine o kadar benziyorlar ki hepimiz onları karıştırıyoruz.” dedi Babası, “Aslında her insan birbirine az çok benzer; ama ikizlerde bu benzerlik daha fazla oluyor. Allah, ikizleri böyle yaratmış.” karşılığını verince Ayşe, “Acaba Allah’ın da benzeri var mı?” Diye sordu Babası, “Hayır kızım, Allah’ın benzeri yoktur. O, hiçbir şeye benzemez. Çünkü Allah birdir.” Dedi. Ayşe, “Allah’ın bir olduğunu nasıl anlıyoruz?” Diye bir soru daha sordu. Babası, “Eğer birden fazla tanrı bulunsaydı, aralarında anlaşmazlık çıkardı. Biri yağmur yağdırmak isterken diğeri kar yağdırmak isteyebilirdi. O zaman da evrendeki düzen bozulur, her şey altüst olurdu.” cevabını verdi.

Ahde Vefa

Ahde Vefa Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki: - Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek: - Söyledikleri doğru mu diye sorar. Suçlanan genç der ki: - Evet doğru. Bu söz üzerine Hz. Ömer "anlat bakalım nasıl oldu" diye sorar. Genç anlatmaya başlar: - Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret" dedi. Hz Ömer: - Söyleyecek bir şey yok. Bu suçu

Üç Genç

Üç Genç Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki: - Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek: - Söyledikleri doğru mu diye sorar. Suçlanan genç der ki: - Evet doğru. Bu söz üzerine Hz. Ömer "anlat bakalım nasıl oldu" diye sorar. Genç anlatmaya başlar: - Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret" dedi. Hz Ömer: - Söyleyecek bir şey yok. Bu suçun

Şems ve 3 Ateistin Hikâyesi

Şems ve 3 Ateistin Hikâyesi İki ateist Mevlana’ya gitmişler ona: - Eğer müsaitsen sana 3 sual soracağız? Mevlana: - Ben müsait değilim Şems’e gidin demiş. Ateistler Şemse gitmişler Şems de o sıra bir kerpiç ile oyalanmaktadır. Ateistler: - Müsaitsen sana 3 sual soracağız Şems: - Müsaidim. Birinci soruyu sor. Ateistler aralarında bir sözcü seçmişler. Ateist: - Allah var diyorsunuz. Ama Allah’ı göremiyoruz. Allah’ı gösterin de biz de inanalım. Biz görmediğimiz saye inanmayız. Şems: - Diğer suali sor. Ateist: - Diyorsunuz" Şeytan ateşten yaratıldı ama daha sonra da diyorsunuz şeytan ateşle cezalandırılacak". Bu saçma değil mi ateş ateşe azap eder mi? Sems: - Son soruya geç. - Ne diye insanlara hep baskı kurarsınız, nedir bu şeriat, bırakın insanlar ne yapmak istiyorsalar onu yapsınlar o zaman insanlar daha mutlu olur. Bütün bu sorularımıza cevap ver ki Allah’a iman edelim veremezsen. Ateist daha cümlesini bitirmeden Şems yerdeki kerpici

Kumar oynamak haram mı?

Kumar oynamak haram mı? Kumar, fert ve toplum hayatında derin yaralar açan ve dinimiz tarafından haram kılınan bir kazanç yoludur. (Bkz. Maide, 5/90) Kumar yüzünden nice aileler sönmüş, nice servetler yok olup gitmiştir. Geride kalan çocuklar perişan olmuş, sağlık, afiyet ve huzur yerini bunalımlar, çeşitli bağımlılıklara bırakmıştır. "Bir kereden bir şey olmaz" diye başlayan her günah gibi kumar da oynayanı kısa sürede bağımlı haline getirmektedir. Kaybettiğini zorla geri almak için işlenen cinayetler, kaybedileni telafi etmek için yapılan hırsızlıklar, düşülen kötü yollar ise bu işin cabasıdır. Kumar, insana Yaratıcı’sını unutturan, ibadetten alıkoyan, tembelliğe sürükleyen, insanlar arasına düşmanlık saçan bir yoldur. Kul haklarının ihlali olan kumarın özendirilmesi toplumun temel yapısını giderek çökertmektedir. Geceler boyu kumar masalarından ayrılamayan, rüyalarında bile sayıklayan insanlar bu yolda sıhhatlerini, servetlerini, ahlâklarını ve vakitlerini kay

Kendini Hesaba Çek

Kendini Hesaba Çek Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz en büyük mahkemede hesaba çekilmeden önce dünyadayken sık sık nefsi sorgulamayı akıllılık ve müminlik emaresi olarak zikretmiş; Hazreti Ömer Efendimiz Radiyallahü Anh de Allah Rasûlü’nden işittiği bu hakikati farklı bir üslupla seslendirerek şöyle buyurmuştur: Ancak bunu kötülük ve fenalıklarını deşeleyip kendini aşağılamak suretiyle yapmamalı; aksine, nefsini karşısındaki bir kanepeye oturtup, onu "rasyonel, insaflı ve uzman" bir hekimin hastasını muayene etmesi edasıyla sorgulamalıdır. Ve netice itibarıyla kendisinin bu dünyada kalıcı değil bir yolcu olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Sen Bir Yolcusun Unutma İnsan bir yolcudur. Ruhlar âleminden başlayan yolculuğu, anne karnına, dünyaya, çocukluk dönemine, gençlik çağına, yaşlılık zamanına, kabir ve derken cennet veya cehenneme kadar devam eden bir yolculuktur. Ama acaba insan, bu yolculuğunun ne derece farkındadır? Eğer o, daima kendini bir yolcu

Türkiye Yok Oluncaya Kadar Darbeler ve Terör Vardır

Türkiye Yok Oluncaya Kadar Darbeler ve Terör Vardır Hiçbir terör örgütü dış destek olmadan kurulamaz ve yaşayamaz. Türkiye’de ve tüm dünyada terörün beyni Küresel Siyonist Haçlı ittifakıdır. Artık açık savaşlar, sıcak sömürge dönemi sona erdi. Örtülü sömürge için terörü silah olarak kullanıyorlar. Terörün de başarılı olması için sızdıkları ülkenin ana damarlarına hâkim olmaları lâzım. Bunu da Gladio, Ergenekon, cemaatler ve uzantıları gibi derin yapılarla sağlamışlar. Ayakkabı boyacısından devletin en üst noktasına kadar sızmışlar. En büyük korku İslâm korkusu. İslâm korkusunun sebebi ise Osmanlı ruhu tekrar dirilir tehlikesi. Müslümanlık tamamen yok edilebilirse dış sömürgecilerin ve iç uşakların tüm hayalleri gerçekleşir. Türkiye’de istedikleri sonucu alıncaya kadar teröre devam ederler. Pkk, İşid, diğer terör örgütleri ve darbe destekçisi cemaatler adi birer taşerondur. Siyonizm’in Arz-ı Mev ’ ud projesi için birer piyondur. Türkiye’nin stratejik önemi çok büyük... Türk

İhtiyar Dut Ağacı

İhtiyar Dut Ağacı Selim Amca ve Emine Teyze, iki mütevazı ihtiyardı. Anadolu’nun küçük bir kasabasında oturuyorlardı. Bir de üniversitede okuyan oğulları Oktay vardı. Her yılın nisan ayında bağlarına göçer, kasımda merkezdeki evlerine dönerlerdi. Bağları şehir merkezine yakın, büyük bir meyvelik ile ahşap bir bağ evinden ibaretti. Her yıl baharın gelmesini iple çekerlerdi. Yine bir nisan başında, lüzumlu eşyalarını toplayarak bağa taşındılar. Taşıt gürültüsü ve hava kirliliğinden kurtulan yaşlı çift sevinçten uçuyordu. Bütün güçleriyle toprağa sarıldılar.             Emine Teyze, bağ evini temizledi, eşyaları yerleştirdi. Selim Amca da; gülleri, asmaları, diğer meyve ağaçlarını budadı; ahırı düzenledi, bir de buzağılı inek aldı.             Gün geçtikçe her taraf yeşile bürünüyordu. Bir başka oluyordu, bağ akşamları... Havalar iyice ısınmamıştı ama bol oksijen, bülbül sesleri, yaprak hışırtıları, bin bir nağme sunuyordu gönüllere... Hele sabahları vızıldayan arılar, böcekler;

Allah’ü Teâlâ Kullarına Üç Vazife Verdi

Allah’ü Teâlâ Kullarına Üç Vazife Verdi Birinci vazifesi: Şahsi vazifeleridir. Her Müslüman, kendini iyi yetiştirecek, sıhhatli, edepli, iyi huylu olacak, ibadetlerini yapacak, ilim ve güzel ahlak öğrenecek, helal lokma kazanmak için çalışacaktır. Nefsine, şeytana uymayıp ve kötü arkadaşlara, azgın, asi kimselere, anarşistlere aldanmayıp, kanuna karşı suçlu olmaktan, Allah’ü Teâlâ’ya karşı da günah işlemekten sakınmaktır. İkinci vazifesi: Aile içindeki vazifesidir. Hanımına, ana, babasına, çocuklarına, kardeşlerine olan haklarını yapacaktır. Üçüncü vazifesi: Cemiyet, toplum içindeki vazifeleridir. Ailesine, hocalarına, talebesine, komşularına, emrinde olanlara, bütün vatandaşlara, devletine, dini ve milleti başka olanlara karşı vazifeleridir. Herkese iyilik etmesi, eli ile dili ile kimseyi incitmemesi, kimseye zarar vermemesi, hıyanet, hainlik etmemesi, herkese faydalı olması, islâmi devlete, Müslüman yöneticilere İslâmi kanunlara karşı, hiç isyan etmemesi, herkesin

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine Sezai Karakoç I Gelin gülle başlayalım şiire atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine Dünya bir istiridye Dönüşelim bir inci tanesine Dünya bir ağaç Bir özlem duvarı Bülbül sesine Şair Gündüzü bir gül gibi Akşamı bülbül gibi Sarıp sarmalayan öfkesine Anılar demirden alçısı zamanın Şair kollarını çarmıha geren Ve mısralar boyu kireçleşen Gençlik hayalleri Ah eski kemik ah eski deri Ve kemikle deri arasına gerilen Ruhumun şenlik günleri Ah eski kemik eski deri Yenilgi sanılan zafer saatleri Banane Paris'ten Avrupa'nın ülkü mezarlığından Moskova'dan Londra'dan Pekin'den Newyork Bütün bu türedi uygarlıklar umurumda mı Birazcık Romayı hesaba katabilirim Ama Roma Kendi kendini inkar edip durmakta Buz gibi eriyerek Bir kokakola Veya bir votka bardağında II Gelin gülle başlayalım atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesin