Kayıtlar

Şeyh-ül Ekber Muhyiddîn ibn Arabî Kaddesallahu Sırrıhulaziz

Şeyh-ül Ekber Muhyiddîn ibn Arabî [Kaddesallahu Sırrıhulaziz] On ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda Endülüs'te ve Şam taraflarında yaşamış büyük velîlerden. İsmi, Ebû Bekir Muhammed bin Ali olup, künyesi Ebû Abdullah'tır. İbn-i Arabî ve Şeyh-i Ekber diye meşhûr olmuştur. Âilesi meşhûr Tayy kabîlesine mensuptur. Cömertliğiyle meşhûr Adiy bin Hâtem'in kardeşi Abdullah bin Hâtem'in neslindendir. 1165 (H.560) senesinde Endülüs'teki Mürsiyye kasabasında doğdu. 1240 (H.638) senesinde Şam'da vefât etti. Kabri Şam'da olup sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir. Küçük yaşında ilim tahsîl etmeye başlayan Muhyiddîn-i Arabî, sekiz yaşındayken babasıyla birlikte İşbiliyye'ye gitti. Pek çok âlimin ilim meclislerinde bulunup, ilim öğrendi. Keskin zekâsı, kuvvetli hâfızası ile dikkatleri çekti. Muhyiddîn-i Arabî pekçok ilimleri tahsîl etti. Filozof İbn-i Rüşd'le görüştü. 1194 (H.590) senesinde Endülüs'ten ayrılarak Tunus'a, 1195'de Fas'a

Kendi Kazdığı Kuyuya Kendisi Düştü

Kendi Kazdığı Kuyuya Kendisi Düştü Evi, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin türbesine çok yakın olan Ahmed Halebî, bizzat gözleriyle gördüğü şu kerâmeti anlattı: "Bir gece yatsı namazından sonraydı. Muhyiddîn-i Arabî hazretlerini kötüleyenlerden biri, elinde bir ateşle türbeye doğru yaklaştı. Maksadı sandukasını yakmaktı. Hemen ateşi atacağı zaman, ateş söndü ve kabr-i şerîfinin yanıbaşında, ayaklarının altında bir çukur açıldı ve adam âniden çukurun içinde kayboldu. ..." Yapmak istediği kötülüğün cezasını feci bir şekilde hayatını kaybederek ödedi. Tabi ki bu dünyadaki cezası. Ahiretteki cezasını Allah’ü Teâlâ bilir.

40 Hadis-i Şerif 10

40 Hadis-i Şerif 10 بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمَانِ الرَّحِيم اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰي سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰي اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ Besmele – Hamdele – Salvele بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمَانِ الرَّحِيمِ مِفْتَاحُ كُلِّ كِتَابٍ   “Bütün semâvî kitâbların anahtarı, Besmele-i Şerîfe’dir.” (Câmi’u’s-sağîr) اَلْحَمْدُ عَلٰي النِّعْمَةِ أَمَانٌ لِزَوَالِهِ   “Cenâb-ı Hakk’ın ni’metlerine şükür, o ni’metin zevâline (yok olmasına) emândır.” (Deylemî) اِنَّ اَوْلَي النَّاسِ بِي اَكْثَرُهُمْ عَلَيَّ صَلاَةً   “Sizden bana en yakın olan kimse, bana çokça salevât getirendir.” (Câmi’u’s-sağîr) ÎMÂN VE İHLÂS لاَيَقْبَلُ اللّٰهُ اِيمَانًا بِلاَعَمَلٍ وَلاَعَمَلاً بِلاَاِيمَانٍ   “Cenâb-ı Allah amelsiz îmânı ve îmânsız da ameli kabûl buyurmaz.” (Menâvî) اِنَّمَا الْأَعْمَالُ بِالنِّيّٰاتِ   “Ameller niyetlere göredir.” (Menâvi) اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ   “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Bu

Namazdaki Dua ve Tesbihatın Anlamları

Namazdaki Dua ve Tesbihatın Anlamları Allah’ü Teâlâ’nın merhametinden uzak olan gazabına uğrayıp hem dünyada hem de ahirette kovulmuş lânetlenmiş olan şeytanın kötülüklerinden, Mevla’ya sığınırım ve rabbimden yardım isterim! “Euzübillahimineşşeytanirracim.” أَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ. 01 Dünya’da yarattıkları iyilere de, kötülere de herkese rızık ve sayısız nimetler veren hepsine rahmet eden merhamet eden ahirette ise yalnız müminlere merhamet eden ve sonsuz nimetler veren Allah’ü Teâlâ’nın ismiyle başlarım. “Bismillâhirrahmânirrahîm” بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ. 02 Allah en büyüktür. Allahü Ekber. اَللهُ أَكْبَرُ. 03 Büyük olan Rabbim her türlü noksan sıfatlardan uzaktır. Sübhane rabbiyel azim. سبحان ربي العظيم .   04 Allah kendine hamd edeni işitir. Semi’allahu limen hamideh. سمع الله لمن حمده . 05 Rabbimiz,