Kayıtlar

rahmet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Rahmet Meleklerin Girmediği 23 Ev

Rahmet Meleklerin Girmediği 23 Ev ·       1- Sıla-i rahmi terk eden, akrabalardan ilgi ve alakayı kesenin evi. (Tevbe: 71, Buhari) ·       Anne ve babaya itaat etmeyenin evi. (Nisa: 36, Lokman:14) ·       Yetim malı yiyenin evi. (Nisa: 10, Buhari ve Müslim) ·       İçinde faiz yenilen ev, faizle alınan ev. (Bakara: 275-276, Buhari) ·       İçinde köpek bulunan ev. (Buhari ve Müslim, İbni Mace) ·       Allah’ü Teâlâ’nın zikredilmediği meclisler, Peygambere (sav) salat ve selam getirilmeyen meclisler, nefsin üstün tutulduğu ve şeytanların bulunduğu evler. (Buhari, Müslim ve İ. Ahmed) ·       İçinde sahabeye, ölülere, dehre, rüzgâra, horoza, hastalığa ve benzeri şeylere çok sövülen evler. ( Ebu Davud, İ. Ahmed, Buhari ve Müslim) ·       İçinde suret, resim ve heykel bulunan evler. (Enbiya: 52, Saffat: 95-96, Buhari) ·       ALLAHı zikir dışında teganni yapılan, eğlence ve müzik aletleri bulunan ev. (İ. Ahmed) ·       İçinde çan olan ev. (Müslim, Ebu Davut ve Tirmiz

Anne Duasıyla Gelen Rahmet

Anne Duasıyla Gelen Rahmet Âlim ve evliyanın büyüklerinden Hakîm-i Tirmizî Kuddise Sirrûh ilim öğrenme arzusu ile yandığı gençlik günlerinde bir gün, iki arkadaşıyla anlaşıp başka yerlere gitmek, ilmini artırmak ve Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak istedi. Bu karar ve anlaşmayı annesine açıkladı. Annesi buna çok üzülerek; “Yavrucuğum! Ben zayıf, kimsesiz ve hastayım. Benim hizmetlerimi sen yapıyorsun. Beni yalnız, çaresiz kime bırakıyorsun?” dedi. Bu sözler üzerine genç Muhammed b. Ali Tirmizî’nin gönlüne dert düştü ve arkadaşlarıyla yaptığı anlaşmayı bozup seferden vazgeçti. İki arkadaşı ise onu yalnız bırakıp, ilim tahsili için yola çıktılar. Buna ziyadesiyle üzülen Muhammed b. Ali, ne annesinden ayrılabildi nede gönlünden ilim aşkını silip atabildi. Yalnız kaldığı zamanlarda, tenha yerlerde uzun uzun ağlardı. Yine bir gün mezarlıkta oturmuş ağlıyor, hem de; “Ben burada cahil ve ilimden mahrum kaldım, arkadaşlarım âlim gelecekler!” diye düşünüyordu. Böyle ağladığı

İmâm-I A'zam Rahmetullahi Aleyh

İmâm-I A'zam Rahmetullahi Aleyh Kendisi Tabiî'ndendir. Adları aşağıda sayılan 4 sahabe hayatına kavuştu. 1-Enes b. Malik, 2- Abdullah b. ebû Evfa, 3- Sehl b. Saad, 4- Eb'ül-Tufeyl. (Rahmetullahi Aleyhim Ecmaîn) En son ölen Eb'ûl Tufeyl Rahmetullahi Aleyh oldu. Kadılık makamını iyi bulmazdı. Bu yüzden hapsettiler ve sopa attılar. Hatta başına dâhi vurdular. O zaman hilâfet Mervân'da idi. Bütün işkencelere rağmen kabul etmedi. Kabul etmeyeceğini kesin olarak anlayınca; serbest bıraktılar. Serbest bırakılınca hâlini sordular. Şöyle anlattı: "Sopadan çok; annemin üzüntüsü bana ağır geldi." İmâm-ı Ahmed Rahmetullahi Aleyh, onun bu hapsini ve dövülmesini her hatırladıkça ağlar ve içten sızlanırdı. Mervân'dan başka Ebû Cafer de kadılık için İmâm-ı A'zam Rahmetullahi Aleyh'i zorladı. Küfe'den Bağdat'a getirtti, yine kadılığı kabul etmedi ve: Ben kadı olamam, dedi. Bunun üzerine Cafer onu hapsetti. Bundan sonra ha

Oğlunu Şehit Edene Rahmet Diledi

Oğlunu Şehit Edene Rahmet Diledi Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh, oğlunun ölümüne sebep olan oku kimin attığını araştırmış ve oku atan kişiyi bulmuştu. Oku atan adam huzuruna girince: "Bu ok, Abdullah'ı şehit eden oktur. Senin elinle O'na şehitlik şerbetini içiren ve O'nun eliyle seni öldürtmeyen Allah'ü Teâlâ’ya hamt ederim. Allah'ü Teâlâ’nın himayesi çok geniştir!" demişti. Böylece oğlunun şehit olmasına sevinmiş ve oku atana Allah'ü Teâlâ’ü Teâlâ’dan rahmet dilemişti. (İbn Hacer, el-İsâbe, 2/274; İbn Hişâm, es-Sîre, 2/130) (Sahabiler Ansiklopedisi)

Şeyh Edebâli Rahmetullahi Aleyh Hazretleri

Şeyh Edebâli Rahmetullahi Aleyh Hazretleri Şeyh Edebâli, Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunda hizmeti geçen büyük ALLAH DOSTU İslâm âlimidir. Osman Gazi'nin kayınpederi ve hocasıdır. Karaman'da ilk eğitimini alan Şeyh Edebâli, eğitimini ilerletmek amacıyla Şam'a gitti. Şam'da hâdis-i şerif, tefsir ve fıkıh ilimlerinin eğitimini aldı. Ancak her Allah dostunun geçtiği yollardan, o da geçti ve aldığı ilim ona yetmedi. Mevlâna Celâleddin-i Rûmi'ye tâbî oldu; gerçek İslâm'ı öğrendi. Mürşid-i Kamil oldu. Bu sırada Selçuklu Devleti, çöküntüye doğru gidiyordu. Moğollardan kaçan Oğuz Boyları, Anadolu'ya büyük gruplar halinde gelerek çeşitli bölgelere yerleşiyorlardı. Bu Boylardan biri de Kayı Boyu idi. Kayı Boyu'nun başında, Ertuğrul Bey bulunuyordu. Ertuğrul Bey ve oğlu Osman Bey'in velilere olan saygı, hürmet ve ilgileri, büyük bir devletin müjdesini veriyordu. Ertuğrul Gazi, bir gece gittiği Kur'ân-ı Kerim sohbetinde, o güne kadar işitmedi

Allah'ın Teâlâ’nın Rahmeti Nereden Gelir Bilinmez:..

Allah'ın Teâlâ’nın Rahmeti Nereden Gelir Bilinmez... Ma'rûf-ı Kerhî hazretleri, ramazan ayından başka bir ayda, nafile oruç tutarken Badat çarşısından geçiyordu. İkindi vakti bir su dağıtıcısı; "Benim suyumdan içene Allah’ü Teâlâ rahmet etsin" diye bağırıyordu. Hazret-i Ma'rûf, sucunun elindeki bardağı alıp içti. Talebeleri dedi ki: "Efendim siz oruçlu değil miydiniz?" "Evet, oruçlu idim. Fakat bu su dağıtıcısının duası üzerine nafile orucu bozdum." buyurdu. Ma'rûf-ı Kerhî vefat edince, kendisini rüyada gördüler; "Allah’ü Teâlâ, sana nasıl muamele eyledi?" dediler, "O su dağıtıcısının duası ile daha fazla ihsana kavuştum." dedi.

Ramazân-ı Şerîf Rahmet Ayıdır

Ramazân-ı Şerîf Rahmet Ayıdır Resûlullah Efendimiz Sallallâhü Aleyhi Vesellem buyurdular: • “Ramazan ayının ilk gecesi olduğunda cennet kapıları açılır, bütün ay boyunca cennetin hiç bir kapısı kapanmaz. Azgın cinler (şeytanlar) bağlanır. Her gece sabah namazı vaktine kadar semâdan şöyle seslenilir: ‘Ey hayır peşindeki kişi, hayırlı amelleri işlemeye devam et ve müjdelen. Ey kötü amel işleyen kişi, bu ay tevbe ve sâlih amel zamanıdır, kendini fenalıktan tutup tevbe et, tevben makbuldür. İstiğfâr eden yok mudur, mağfiret olunsun. Tevbe eden yok mudur tevbesi kabûl olunsun. Duâ eden yok mudur duâsı müstecâb (makbul) olsun.” • “Muhakkak Ramazân-ı Şerîf'te iftâr vaktinde her gece Allâhü Teâlâ altmış bin kişiyi cehennemden âzâd eder. (Ramazan bayramı günü) olduğunda bütün ay boyunca âzâd ettiği kadar kulunu cehennemden âzâd eder.” (Kenzü'l-Ummal) • “Ramazân-ı Şerîf'in ilk gecesi olunca Allâhü Teâlâ mahlûkâtına rahmet nazarıyla bakar. Allâhü Teâlâ bir ku

Rahmet ayı Ramazan

Rahmet ayı Ramazan Değerli kardeşimiz, Selman-ı Farisi Radiyallâhu Anh anlatıyor: Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellem Şaban ayının son gününde bize okuduğu bir hutbede şöyle buyurdu: "Ey insanlar, büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınıza geldi. Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazları meşru kıldı. Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır. Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer. Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir. Bu ay yardımlaşma ayıdır, bu ay mü’minlerin rızkını arttıracak aydır. Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden azat olmasına sebep olur. Oruçlunun

Rahmeten li’l-Âlemîn

Rahmeten li’l-Âlemîn Cenâb-ı Hak buyuruyor: “(Ey Rasûlüm!) Biz Sen’i ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 107) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Ben lânetçi olarak değil, âlemlere rahmet olarak gönderildim.” (Müslim, Birr, 87) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem, Uhud Harbi’nde amcası Hazret-i Hamza’nın ciğerini hırsla dişleyen Hind’i bile, îmânı mukâbilinde Mekke Fethi’nde affetmiştir. Hind, bey’at etmek isteyen diğer kadınlarla birlikte Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’in huzûr-i âlîlerine geldi. Tanınmamak için yüzünü peçelemiş, kılık-kıyâfetini değiştirmişti. Öldürülmekten korkuyor, Peygamber Efendimiz’den uzak duruyordu. Diğer kadınlar konuşmayınca Hind: “–Yâ Rasûlallâh! Allâh’a hamd olsun ki, kendisi için seçip beğendiği dînini üstün kıldı. Muhakkak ki, Sen’in rahmetin bana da dokunacaktır! Ey Muhammed! Ben şimdi Allâh’a inanmış ve O’nu tasdik etmiş bir kadınım!” dedi. Sonra yüzünden peçeyi açıp: “–Ben Hind bi

Rahmet Peygamberinin Mucizesi

Rahmet Peygamberinin Mucizesi Cenab-ı Hak buyuruyor: "O'na Rabbinden sana indirilseydi Mucizeler! dediler. De ki: Mucizeler ancak Allah katındadır, ben imkb sadece sadece açık Bir uyarıcıyım. Kendilerine okunup duran kitabı Sana indirmiş (Mucize Olarak) mil onlara yetmez olmamız? Elbette îmân eden Bir kavim Için onda rahmet ibret vardir ettik. "(Ankebut, 50-51) Resulullah (sav) buyurdular: "Gönderilen onu peygambere, İnsanların hidâyetine vesile olacak Bir Mucize muhakkak verilmiştir. Bana Verilen de allah'ın bana vahyettiği Kelâm nev'inden Olan Kur'ân-ı Kerîm'dir. Bu sebeple kıyamet günü ümmetimin Diğer ümmetlerden sayıca daha çok Olmasını Ümmîd ediyorum. "(Buhârî, İ'tisam 1, Fedâilü'l-Kur'ân 1; Müslim, iman, 279) Cenab-ı Hak kullarını Hidayete ulaştırmak için onlara lütfettiği birtakım üstün vasıflara ilâveten, bir de aralarından Müstesna yaratılışlı Sâlih insanları rehber Olarak vazifelendirmiştir. Böyle Sâlih kim

Kur’an-ı Kerim’den Acil Durumlar İçin Rahmet Hazineleri!

Kur’an-ı Kerim’den Acil Durumlar İçin Rahmet Hazineleri! Ne zaman başın sıkışırsa aşağıdaki ayeti kerimelere başvur kurtulursun İnşallah… 01- Dünyada mutlu olamadım; şuyum yok, buyum yok diye mi üzülüyorsun? Ankebût- 64 وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌۜ وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُۢ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ ﴿٦٤﴾ Meal: “ Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” Ankebut- 64 En'âm-32 وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَلَلدَّارُ الْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ يَتَّقُونَۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ ﴿٣٢﴾ Meal: “Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Elbette ki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” En’am-32 02- Malım evlâdım yok diye üzülme var diye de sevinme? Enfâl- 28, وَاعْلَمُٓوا اَنَّـمَٓا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌۙ وَاَنَّ اللّ