Kayıtlar

ki etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hazreti Dâvûd-i Tâî Rahmetullahi Aleyh Buyurdular ki:

·      “Her nefs, dünyâdan susuz olarak gidecektir. Ancak Allahü teâlâyı zikreden kullar bundan müstesnadır.” ·      “Uzun emele dalan bir kul, üzerindeki kul borçlarını unutur ve tövbe etmeyi sonraya bırakır. Siz böyle yapmayınız.” ·      “Her an kusur ve günahları çoğalan, kabahatları yenilenen bir kul, nasıl olur da üzülmez.” ·      “Dünyâya düşkün olan kimsenin, insanlardan ayrı yaşamasının (uzlete çekilmesinin) bir faydası olmaz. Dost ve yoldaşı Allahü teâlâ, nasîhat edeni Kur’ân-ı kerîm olmayan kimse, şüphesiz yolu şaşırmıştır. Onun uzleti uygun değildir.” ·      “Benim uzlete (yalnızlığa) çekilişimin sebebi, büyüklere hürmetin kalktığını görmem, arkadaşımın bana kızdığı zaman, beni kötülemek için birçok ayıplarımı sayıp döktüğünü müşâhede etmem olmuştur.” ·      “Dünyâyı sevenler, dünyalıkları için âhıretlerini terk ediyorlar. Sen, Allahü Teâlâ’nın emirlerini yapabilmek için dünyâyı terk et.” ·      “Nefsimin hiç bir amelini güzel bilmedim ve karşılığında sevâb umm

Mümin'i Görünce Selam Ver ki…

  Mekke’de yetişen velilerden Müslim bin Yesar Kuddise Sirrûh hazretleri bir sohbetinde “Kâbe'yi (mümini) ilk görünce yapılan dua kabul olur!” buyurdu.   Hikmetini sordular.   “Çünkü Kâbe-i şerif çok kıymetli bir yerdir. Ama müminin kalbi daha kıymetlidir. Zira Kâbe, kul yapısıdır. Kalp ise Allah'ü Teâlâ’nın kudretiyle var olmuştur. Onun için bir mümini görünce yapılan dua kabul olur!” buyurdu.   Sordular: “Nasıl dua edelim efendim?” Buyurdu ki:   “En güzel dua, selâm vermektir. Selâm verince ona dua edilmiş olur. O da selâmı alınca, selâm verene dua eder.”   Müslim bin Yesar Kuddise Sirrûh hazretleri, Allah’ü Teâlâ korkusundan titrerdi! Ve devamlı ağlardı! Sevdikleri ona; “Allah’ü Teâlâ'nın lütfu boldur, niçin bu kadar çok korkuyorsun?” dediler. Buyurdu ki:   “Bir kimse bir şeyden korkarsa, ondan kurtulmak için çalışır, öyle değil mi?” “Evet öyledir.”   “Bir kimse de bir şeye kavuşmak isterse, o da bunun için çalışır, değil mi?”

Büyüklerimiz Buyurdular ki

  Büyüklerimiz Buyurdular ki   Ebûbekir Radiyallahü Anh buyurdular ki: •   Ölümü her an hatırlayalım. •   Allah’ü Teâlâ ve Rasulünün sakınılmasını emrettiklerine yaklaşmayalım. •   Dünyada, nefislerimizi Rabbimizin rehin aldığı şuuru içinde olalım. •   Ecellerimiz gelmeden, dünyada ahiret için yarışalım.   Selman Radiyallahü Anh buyurdular ki: Selman Radiyallahü Anh’ın son nefesine yakın bir halde ellerini yüzüne kapayıp hıçkırıklar içinde ağlarken Sâd bin Ebi Vakkas Radiyallahü Anh ziyaretine gelmiş ve: “− Niçin bu kadar ağlıyorsun?” demişti. Selman Radiyallahü Anh da: “− Rasulullah’ın huzuruna giderken nasıl ağlamayayım. Vasiyetini tutamamış bir ümmet olarak utanıyorum. O Rasul bana buyurmuştu ki”: “− Sizin dünyadaki azığınız, binek bir hayvanın üstünde yolculuk etmekte olanın yanındaki azığı kadar olmalıdır!” “− Ben ağlamayayım da kim ağlasın be kardeşim!” diye cevap verdiler.         Cafer-i Sadık Radiyallahü Anh buyurdular ki: ·         Yaratılmay

Farzet ki…

  Farzet ki…   Farzet ki, Bir çölün ortasında kalmışım; Kum fırtınalarında jilet yemiş yüzüm, Dibe çekilmiş yorgun bedenim, Güneşin indirdiği alev toplarında erimiş beynim, Susuzluktan kurumuş, lal olmuş dilim...   Farzet ki, Bir ummana dalmışım; Alabora olmuş bütün iyi bildiklerim, Yelkenleri fora suratsız kötülüklerin... Sulara dalmışım çaresiz çırpınışlarla; Yunus’ un Yunus’ unu arayan gözlerim, Köpek balığının dişlerine takılmış...   Farzet ki, Bir ben kalmışım dünyada; Bir ben varmışım yanımda; Hayal olmuş toprak kokulu sıla Bütün iyilikler gibi Kötülükler de uzakta... İyiliklere susuzlukta, Kötülüklerden kaçmakta, Robinson’ un Cuma’ sından bile mahrum kalmışım...   Farzet ki, Kabul etmez beni bu şehirler; Yalnızlıkların voltaladığı Gece ayazının sarmaladığı sokaklar, Ezilen Arnavut kaldırımları... Vapurlar, trenler, otobüsler; Vebalı bulmuşlar beni... Delicesine sevdim diye seni......   Farzet ki, Delice bi

O Erler ki...

O Erler ki...   O erler ki gönül fezasındalar, Toprakta sürünme edasındalar. Yıldızları tesbih, tesbih çeker de, Namazda arka saf hizasındalar.   İçine nefs sızan ibadetlerin, Birbiri ardınca kazasındalar. Bir ân yabancıya kaysa gözleri, Bir ömür gözyaşı cezasındalar.   Günü her dem dolup, her dem başlayan, Ezel senedinin imzasındalar. Her rengin silici aşk ötesi renk; O rengi kavuran beyzasındalar.   İçine nefs sızan ibadetlerin, Birbiri ardınca kazasındalar. Ne cennet tasası ve ne cehennem; Sadece Allah’ın rızasındalar.   Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh

Ömür Dediğin Nedir ki Gülüm?

  Ömür Dediğin Nedir ki Gülüm?   Kundakla kefen arasında geçen zaman Gelirken ana karnından çıkarsın, Şaplatırlar silleyi ağlarsın tepe üstü Toplanırlar etrafında sevinir herkes Arkasından emeklersin, yürürsün Sonra bin bir eziyet çile çekersin Sanırsın ki yaşadım hayatı   Gün gelir Azrail çöker yakana, alır canını Sarıp sarmalarlar üçbeş metrelik beze Ağlaşırlar, ağıt yakarlar etrafında Koyarlar bir metrelik toprağa   Geldiğinde ağlamışsın, gittiğinde ağlatmışsın İşte ömür dediğin budur gülüm   İki beyaz arasına sıkışıp geçen bir zaman Gelirken beyazlar içindesin kundaklamışlar Giderken de beyazlar içindesin kefenlemişler   Dinçer Demirel